Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Eğitim Sen Genel Başkanı Nejla Kurul: “Bütçede eğitim yatırımlarına ayrılan pay, 20 yıl öncesinin yarısına bile yaklaşamadı”

Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim Sen) TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda bugün (2 Kasım) görüşülen 2022 yılı Milli Eğitim Bakanlığı ve Yükseköğretim bütçesine ilişkin açıklama yaptı. Bütçede eğitime ayrılan payın her yıl gerilediğini vurgulayan Eğitim Sen Genel Başkanı Prof. Dr. Nejla Kurul, “MEB bütçesinden eğitim yatırımlarına ayrılan pay, 2022 yılında, 20 yıl öncesinin yarısına bile yaklaşamadı” dedi.

“Eğitime ayrılan bütçe her yıl geriliyor”

2022 eğitim bütçesinin eğitim sisteminin, öğrencilerin ve eğitim ve bilim emekçilerinin yaşadığı sorunlara çözüm üretmekten uzak bir yaklaşımla hazırlandığını belirten Eğitim Sen Genel Başkanı Prof. Dr. Nejla Kurul, ülkenin içinde bulunduğu salgın koşullarının, okullarda, üniversitelerde ve diğer eğitim kurumlarında yaşanan eşitsizlikler ve en temel ihtiyaçların görmezden gelindiğini söyledi.

Milli Eğitim Bakanlığı’nın (MEB) 2022 bütçesinin 189 milyar 11 milyon lira, yükseköğretim bütçesinin ise 57 milyar 740 milyon lira olarak belirlendiğine dikkat çeken Kurul, “Eğitim bütçesinin her yıl oransal olarak arttığı söylense de MEB bütçesinin milli gelire oranı yüzde 2,6’dan yüzde 2,4’e, yükseköğretim bütçesinin milli gelire oranı ise yüzde 0,8’den, yüzde 0,73’e gerilemiştir. Eğitim bütçesine ilişkin sayısal veriler her yıl bütçe döneminde en çok payı eğitime ayırdıklarını iddia edenleri açıkça yalanlamaktadır” dedi.

“Eğitim emekçileri için ayrılan ödenek müteahhitlere ödendi”

2020 yılı Sayıştay Genel Uygunluk Bildirimi Raporu’ndaki tespitlere dikkat çeken Kurul, MEB’in 2020 yılındaki ödeneklerinin yaklaşık üçte birine yakın bir kısmına yani 44,6 milyar liraya el konularak “yedek ödenek” adı altında Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’na 25 milyar liraya yakın, Karayolları Genel Müdürlüğü ve Ulaştırma Bakanlığı’na ise yaklaşık 21,5 milyar lira aktarıldığını vurguladı. Kurul, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Siyasal iktidar, MEB’in bütçesindeki hazır ödeneğin üçte birine yakın bir kısmına yasaya aykırı biçimde el koymuş,  eğitim emekçilerinin maaşları ve SGK giderlerini ödeyemez duruma düşünce de bütçede olmayan ödenek üstü gider kaleminden bu maaşları ödemiştir. Bu ödeme biçimi muhtemeldir ki para basımı biçiminde olmuştur. Salgın döneminde eğitim alanının olumsuz biçimde etkilendiği anımsandığında, siyasal iktidarın tercihi eğitim için ayrılmış ödeneği müteahhitlere aktarmak olmuştur. Müteahhitlerden vergi almayan iktidar, bu açığı borçlanarak ya da karşılıksız para basarak yapmaktadır. Borçlandığında vergi yükümlülüklerinin üzerine yeni yükler bindirmekte, karşılıksız para bastığında ise enflasyonu daha da körükleyerek halkın yoksullaşmasına yol açmaktadır.

“Salgın koşulları, eşitsizlik, eğitime erişim sorunu görmezden gelindi”

Koronavirüs salgınının 2021 bütçesinde olduğu gibi, 2022 yılında da MEB tarafından görmezden gelindiğini dile getiren Kurul, “MEB bütçesinde eğitimde giderek artan eşitsizlikleri azaltacak ve eğitime erişim sorununa çözüm üretecek bir politika yoktur. Yoksul çocukların, anadili farklı olan çocukların, toplumsal cinsiyet rollerine sabitlenen kız çocuklarının, göçmen çocukların sorunlarına çözüm üretecek bir bütçe anlayışı ortaya konulmamıştır” diye konuştu.

“Eğitim yatırımlarına ayrılan pay, 2022 yılında, 20 yıl öncesinin yarısına bile yaklaşamadı”

Eğitim Sen Genel Başkanı Kurul, 2002-2022 yılları itibarıyla MEB bütçesinden eğitim yatırımlarına ayrılan payın, her fırsatta “Bütçeden aslan payını eğitime ayırdık” diyenlerin halkı nasıl yanılttıklarını açıkça gösterdiğini belirtti. Kurul, “MEB bütçesinden eğitim yatırımlarına ayrılan pay, 2022 yılında, 20 yıl öncesinin yarısına bile yaklaşamamıştır. Tüm dünyada salgınla mücadele sürecinde eğitime ek bütçe ayrılırken, Türkiye’de ek bütçe ayırmak bir yana, 2021 yılında 11 milyar 301 milyon liralık yatırım bütçesinin ilk altı ay içinde sadece yüzde 13’ünün yani 1 milyar 487 milyon lirasını harcanmış olması, MEB’in eğitim yatırımları bütçesi üzerinden tasarruf yapıldığını göstermektedir” dedi.

“Eğitim yatırımları imam hatip okullarının lehine kullanıldı”

Bakanlığın verilerine göre ilkokullarda öğrenci sayısı 30’dan fazla olan şube oranının 2021 itibarıyla yüzde 25,4, ortaokullarda ise yüzde 25,4 olduğuna dikkat çeken Kurul, açıklamalarını şöyle sürdürdü:

“Ne var ki Din Öğretimi Genel Müdürlüğü bünyesindeki imam hatip ortaokullarında 30’dan fazla öğrenci olan şube oranı sadece 14,8’dir. Bu veriler, eğitim yatırımlarının eşitsiz ve ayrımcılık yaratacak şekilde imam hatip okullarının lehine kullanıldığını ortaya koymaktadır. MEB, verilerine göre, genel ortaöğretimde öğrenci sayısı 30’dan fazla olan şube oranı yüzde 62,8 gibi yüksek bir oranda iken, imam hatip liselerinde öğrenci sayısı 30’dan fazla olan şube oranının yüzde 14,5 olması, okul türleri arasında devlet eliyle ayrımcılık yapıldığını göstermektedir. Özellikle salgın koşullarında genel ortaöğretimde ciddi biçimde derslik ve öğretmen ihtiyacı bulunmaktadır ve bunun için yeterli bütçe ayrılmamıştır.”

“Türkiye Maarif Vakfı desteği ile ne amaçlanıyor?”

Siyasi iktidarın, vakıf sistemi üzerinden eğitim sistemini yeniden düzenlemek, yurt dışında okul öncesinden yükseköğretime kadar eğitimin her aşamasında faaliyet yürütmek üzere Türkiye Maarif Vakfı” (TMV) adında yeni bir vakıf kurduğunu ve bazı görevlerini bu vakfa devrettiğini hatırlatan Kurul, “MEB, yasalarla kendisine verilmiş yükümlülüklerini Türkiye Maarif Vakfı adı altında, yönetimini siyasi iktidarın belirlediği başka bir yapıya aktarmakta, bir anlamda kendisine ait yetkileri, ‘yetki devri’ uygulaması üzerinden devretmektedir. 2021 yılında 486 milyon 783 bin TL bütçe ayrılan TMV’nin bütçesi, 2022 yılında yaklaşık 3 kat artarak 1 milyar 389 milyon TL olmuştur. MEB bütçe teklifinde TMV’nin kurumsallaşması ve iş süreçlerindeki gelişim faaliyetlerinin destekleneceği belirtilmektedir. TMV’nin uluslararası çalışmaları ve dünya çapında kaç okulun bu bağlamda hangi hizmetleri verdiği açıklanmalıdır” diye konuştu.

“Eğitimde eşitsizlikler görmezden gelindi”

Bakanlığın, 2022 bütçe teklifinde “Eğitime Erişim ve Fırsat Eşitliği” başlığını, sadece destekleme ve yetiştirme kursları, yatılılık, bursluluk, sosyal yardımlar ve okul pansiyonları ile sınırlandırdığını vurgulayan Kurul, bakanlığın verilerine göre salgının başlangıcında altı milyon, okulların üç dönem kapalı olmasının ardından beş milyon öğrencinin uzaktan eğitime erişemediğini dile getirdi. Kurul, “MEB bütçesi hazırlanırken salgının yol açtığı öğrenme kayıpları ve 4+4+4 eğitim modeliyle de bağlantılı yapısal sorunlar nedeniyle ortaya çıkan eğitim eşitsizlikleri bütçeye yansıtılarak çözüm üretilmemiştir” dedi.

“Eğitme yeterli bütçe talep ediyoruz”

Türkiye’de eğitime ayrılan payın ihtiyaç oranında artmamasının, yıllardır kamusal eğitimin adım adım tasfiye edilmesine neden olduğunu dile getiren Kurul, eğitime ayrılan kamu kaynakları her geçen yıl azalırken, hane halkının cebinden yaptığı eğitim harcamalarının istikrarlı şekilde arttığını belirtti.

Eğitim, herkese eşit koşullarda sunulması gereken temel bir insan hakkı olduğunu belirten Kurul, sözlerini şöyle sürdürdü: “Kamusal eğitimden uzaklaşmanın iki temel sonucu bulunmaktadır. Birincisi, devlet okulu ve özel okullar arasındaki ayrımı eşitsizliklere yol açacak biçimde derinleştirmektedir. İkincisi ise kamusal eğitimin tasfiyesi devlet okullarını da ayrıştırarak zenginle yoksula ayrı ayrı ‘devlet okulu’, hatta aynı devlet okulu içinde gelir durumuna ya da başarı düzeyine göre farklı sınıflar/şubeler oluşturulmasının önünü açmaktadır. Piyasacı eğitim sistemi, yaşamın her düzeyinde rekabeti, hizmetin bedelini ödemeyi, öğrenci ve velilerin ‘müşteri’ haline getirilmesini hedeflemekte, toplumdaki sınıfsal eşitsizlikleri daha da belirgin hale getirmektedir.”

“Eğitime ayrılan pay OECD ortalamasına çıkarılmalı”

Prof. Dr. Nejla Kurul, 2022 eğitim ve yükseköğretim bütçelerine ilişkin taleplerini de şöyle sıraladı:

  • MEB ve yükseköğretim bütçelerinin milli gelire oranı en az iki kat arttırılmalı, başlangıç olarak Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) ortalamasına (yüzde 6) çıkarılmalıdır.
  • Kamu kaynaklarının özel okullara aktarılması uygulamasına derhal son verilmeli, özel okullara aktarılacak kaynaklar devlet okulları için kullanılmalıdır.
  • Eğitim ve yükseköğretim kurumlarının bütün ihtiyaçları salgın koşulları göz önünde bulundurularak yeniden güncellenmeli, bütün okullara ve üniversitelere ihtiyacı kadar ödenek ayrılmalıdır.
  • Eğitim bütçesinden yatırımlara ayrılan pay başlangıç olarak en az iki kat arttırılmalı, okul binaları ve derslik gereksinmesi karşılanmalı, eğitimi ticarileştirmeyi hedefleyen özel sektör, dini vakıf ve cemaatlerle yapılan ya da yapılacak olan her türlü ortak proje ve protokoller derhal iptal edilmelidir.
  • Tüm eğitim ve bilim emekçilerine insan onuruna yakışır bir ücret ve sağlıklı çalışma koşulları sağlanmalıdır.
  • Eğitim ve bilim emekçilerinin satın alma gücünde ve ücretlerinde yaşanan kaybın giderilmesi için maaşlarda yaşanan erimeyi karşılayacak oranda ek zam yapılmalıdır.
  • Tüm eğitim ve bilim emekçilerinin ek göstergesi 3600’e çıkarılmalıdır.
  • Ek ödemelerin tamamı temel ücrete ve emekliliğe yansıtılmalı, ek ders saat ücreti hesaplanırken eğitim ve bilim emekçilerinin aylık maaş tutarı esas alınmalı ve ek ders saat ücreti gelir vergisinden muaf tutulmalıdır.
  • Eğitim-öğretime hazırlık ödeneğinin, ayrımsız bütün eğitim ve bilim emekçilerine bir maaş tutarında ve yılda iki kez ödenmesi sağlanmalıdır.
  • Okullarda ve üniversitelerde güvencesiz istihdam uygulamalarına, esnek, kuralsız ve angarya çalışmaya son verilmeli, statü farkı gözetmeksizin güvencesiz istihdam edilenlerin tamamı kadroya geçirilmelidir.
  • 2022 yılında aile ve çocuk yardımı başta olmak üzere, sosyal yardımlar sembolik olarak belirlenmekten çıkarılmalı, sosyal yardımlara günün koşullarına uygun ve ihtiyaç kadar artış yapılmalıdır.
  • Öğretmen, akademik personel, memur ve yardımcı hizmetli açıkları kadrolu istihdam yoluyla kapatılmalıdır

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.