Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Uzmanlardan faiz yorumu – Prof Dr. Fatih Özatay: “Enflasyonu yüzde 18’den yüzde 60’a çıkaran Merkez Bankası faize ne yapacak?”

Prof. Dr. Fatih Özatay ve ekonomi yazarı Uğur Gürses, Merkez Bankası’nın (MB) politika faizini sabit tutma kararını, FED ve BoE’nin faiz kararlarıyla birlikte değerlendirerek Medyascope için yorumladı. Uzun yıllar çalıştığı MB’nin bugünkü (17 Mart) faiz kararı için Özatay, “Politika faizinin artık çok önemi kalmadı. Faizi beş puan düşürüp enflasyonu yüzde 18’den yüzde 60’a çıkaran MB, faize ne yapacak? Bu merkez bankası elinde faiz, fiyat istikrarını sağlayan bir araç olmaktan çok uzak” dedi. Gürses ise, “FED ve BoE gibi büyük merkez bankalarının faiz artırımına başladığı bir dönemde, Türkiye’de enflasyon yüzde 50-55 düzeyindeyken MB oturup seyrediyor. Bunun artık açıklanabilir bir tarafı yok” diye konuştu. 

Eylül 2021’den Aralık 2021’e kadar politika faizini 500 baz puan indiren MB Para Politikası Kurulu (PPK), ocak ayından bu yana faizi yüzde 14’te sabit tutuyor. Üç yıl aradan sonra dün (16 Mart) FED’in (Federal Reserve – ABD Merkez Bankası) faizi 0-0,25 aralığından, 0,25-0,50 aralığına çıkarmasının ardından, BoE (Bank of England – İngiltere Merkez Bankası) da bugün 0,25 puanlık artışla faizi 0,75’e çıkardı.

Eski Para Politikası Kurulu (PPK) Üyesi Prof. Dr. Fatih Özatay ve eski MB çalışanı olan ekonomi yazarı Uğur Gürses, MB’nin politika faizini yüzde 14’te sabit bırakma kararını, Medyascope için değerlendirdi.

 

Özatay: “Faiz kararının artık önemi kalmadı”

Enflasyon yüzde 60’a yaklaşırken, MB’nin mevcut yüzde 14 faizle bir şey yapamayacağını söyleyen Özatay, “MB’nin faiz kararının çok önemi kalmadı. Enflasyon ile faiz arasında bu kadar fark varken MB ne yapacak, faizi yüzde 50’ye mi çıkaracak? Faizin yüzde 20’ye çıkarıldığını düşünelim. Çok yüksek bir artış olurdu ama öte yandan enflasyonla karşılaştırdığımızda hiçbir anlamı olmazdı. Köşeye sıkıştırılmış vaziyetteyiz” diye konuştu. 

Özatay, MB’nin art arda hatalar yaptığını, bu hataların döviz kurunun ve enflasyonun sıçramasının sebeplerinden biri olduğunu ve gelinen noktada “pardon yanlış yapmışım” diyerek faiz artırımına gidemeyeceğini belirtti. Yayımlanan PPK kararının anlamsızlığını ve Türkiye’de yaşanan fiyat istikrarsızlığının Ukrayna savaşının öncesinde başladığını vurgulayan Özatay, şunları söyledi: 

Faizi beş puan düşürüp enflasyonu yüzde 18’den yüzde 60’a çıkaran MB, yüzde 14’lük faizle ne yapacak? Bu merkez bankasının elinde faiz, fiyat istikrarını sağlayan bir araç olmaktan çok uzak. Faiz, fiyat istikrarı için kullanılıyor olsa, yıl sonu enflasyonuna uyumlu bir şekilde artırılması lazım. Bugün en iyimser yıl sonu tahmini yüzde 40 civarında, nasıl çıkaracak MB faizi yüzde 40’a? Öyleyse ‘o zaman neden beş puan indirdin, bu kadar enflasyonu sıçrattın’ diye sorarlar. Merkez Bankası, ‘pardon yanlış yapmışım’ deyip tekrar faiz mi artıracak?

Faiz indirimleriyle kuru sıçratan, itibarı ve kredibilitesi olmayan MB’nin, aynı ekiple faiz artırmasının ekonomiye olumlu bir etkisi olmayacağının altını çizen Özatay, “Ancak yeni bir ekonomik program hazırlanır, MB kanunu değiştirilir, bağımsızlığı güçlendirilir, bu ekonomik programının güvenilirliğine inanılır, kredi bulunur ise, faiz politikası tekrar işe yarayabilir” dedi. Özatay, Amerika ve İngiltere merkez bankalarının faiz artışına gitmesinin, Türkiye gibi dışarıdan döviz ve sermaye girişine bağımlı ülkelerin ekonomik dengelerini zorlayacağını belirtti. 

Gürses: “Herkesin cebindeki paranın değerini etkileyen kurum, siyasi direktifle karar alıyor”

Türkiye’de para politikası için öngörülebilir tek şeyin, TL’nin değer kaybetmesi ve satın alma gücünün erimesi olduğunu belirten Uğur Gürses, şöyle konuştu: 

Herkesin cebindeki paranın değerini etkileyen bir kurum siyasi direktifle karar alıyor, MB’ye o kararın altına metin yazmak kalıyor. MB’nin son üç dört toplantıda yazdığı metinler, okullarda ibret olsun diye okutulacak metinler. Bugünkü metinde de, MB, küresel barış ortamının tesisiyle ve baz etkisiyle enflasyonun gerileyeceğini, dezenflasyon sürecinin başlayacağını söylüyor. Akıl alır gibi değil. FED ve BoE gibi büyük merkez bankalarının faiz artırımına başladığı bir dönemde, Türkiye’de enflasyon düzeyi yüzde 50-55 düzeyindeyken MB oturup seyrediyor. Enflasyon, MB politika faizinin neredeyse beş katı. Bunun artık açıklanabilir ya da yorumlanabilir bir tarafı yok. Toplum, kendi cebindeki paranın eriyişini, böyle ağır çekimli bir tren kazası gibi izliyor.

 

Gürses, Amerika ve İngiltere’deki faiz artışlarının TL üzerinde yaratacağı baskıyı göremeyen karar alıcıların, buna karşı önlem alıp para politikası tepkisi oluşturacak pozisyonda olmadığını söyledi. 

Dönemin hükümetinin faiz inadı nedeniyle ülkenin sürüklendiği 1994 ekonomik kriziyle bugünü kıyaslayan Gürses, “Aynı değil ama benzerlikler var. Türkiye’deki politikacıların, faiz düşürerek ekonomideki her şeyin çok iyi olacağını düşünmeleri o günden bugüne benzer. Geçmişte genel borçlanma faizini düşürebilmek için faiz düşürüldü, sonra ne oldu? Yüzde 400’lük tahvil faiziyle geri ödendi bunlar. Benzer işleri yapıp, benzer sonuçlarla karşılaşmamız sürpriz değil. Genel ekonomi mekanizmalarını ters yüz edip kendilerince çözüm bulduklarını zannediyorlar ama en büyük hasarı onlar veriyor“ diye konuştu.

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.