Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

AKP’den kopan kadınlar anlatıyor (1): “28 Şubat sürecinde yaşanan baskılar ile şu an yaşanan baskılar aynı, her zaman herkesin özgürce yaşamasını savunacağım”

Fatma Aydın Ataş, Gelecek Partisi Kurucular Kurulu üyesi ve gazeteci. Başörtüsü yasakları döneminde Marmara Üniversitesi’nde gazetecilik okuyordu. Saçlarını kazıtıp şapka takarak üniversite sınavlarına girdi. Sonra şapka takarak iki yıl boyunca okula devam etti. Diplomasını almaya gittiğinde başörtüsü nedeniyle içeri alınmadı. Yüksek lisans eğitimine başörtülü olduğu için devam edemedi. Bu dönemlerde AKP’ye oy verdi, destekledi. 2011 yılından sonra ise AKP ile ilgili ilk soru işaretleri başladı ve en son 2018 seçimlerinde, kendi deyimiyle “alternatif olmadığı için” AKP’ye oy verdi. Fatma Aydın Ataş, AKP’yi bir zamanlar neden desteklediğini ve AKP’den kopuş sürecini Medyascope’tan Sema Kızılarslan’a anlattı. 

Haber: Sema Kızılarslan – Cenk Narin

Kamera-Kurgu: Cenk Narin

Erdoğan ile tanışma: “Bizden birisiydi”

Manisa’da yaşayan Fatma Aydın Ataş, hikayesine Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile nasıl tanıştığını anlatarak başlıyor:

Ramazan ayında İstanbul- Eyüp’te bir kitap fuarında Erdoğan, o fuarda gezer kendini ve AK Parti’yi anlatırdı. Ben de Ramazan ayında Manisa’dan İstanbul’a gelmiştim kitap fuarlarını gezmek için. Birebir olarak Erdoğan ile orada tanıştım. Çok bizden birisiydi.

“Diplomamı almaya gittiğim zaman başörtümle içeriye giremedim”

Eğitim sürecinde başörtüsü nedeniyle büyük zorluklarla karşılaştığını dile getiren Fatma Aydın Ataş, sözlerini şöyle sürdürüyor:

Büyük bir yasak var. Sizi ‘modern’ diye kabul edip, başınızı açmak şartıyla üniversitelere almak isteyen bir kesim var, eğitim hakkınızı hiçe sayan. Bir de bir umut var. İnsanlar o dönem çok sıkışmış ve bunalmıştı. Ben tahmin edebiliyordum AK Parti’nin yüksek bir oy alacağını. Sadece o dönem, ‘kazansalar bile hükümeti kurmalarına izin vermezler’ diyenler vardı. Bu sıkışmışlıktan çıkış yolu, o dönem AK Parti oldu. Başka bir çıkış, umut yoktu.

2001 yılında Marmara İletişim Fakültesi’ni kazandım. İki yıl boyunca şapkamla öğrenci olarak girebildim okula. 2009 yılında okuluma diplomamı almaya gittiğim zaman başörtümle içeriye giremedim. O dönem AK Parti iktidardaydı. ‘Madem ki başörtümle alamıyorum, gidip almayacağım’ dedim. Ne zaman ki başörtüsü serbest olur, ben de gider diplomamı alırım.”

“Büyük acılar ve korkular yaşandı”

Gelecek Partili Ataş, bazı kesimlerin başörtüsüyle eğitim almak isteyen ve yasaklarla karşı karşıya kalan insanların yaşadıklarını hafife almalarının yanlış olduğunu vurguluyor. “İnsanlar büyük acılar ve korkular” yaşadı diyen Ataş, her iki kesimin de birbirini anlaması için o dönem yaşananların küçümsenmemesi, görmezden gelinmemesi gerektiğini dile getiriyor. Şu anda hala muhafazakâr kesimin AKP’yi neden desteklediği sorusunun cevabının da bu acıların ve korkuların konuşulmaması olduğunu belirtiyor:

“Şunu çok yanlış buluyorum, ‘Aman başörtülülerde ne yaşadı?’ deyip kestirip atmak. Yaşananların üzerini örtmek çok doğru bir şey değil. Bu yüzden iki taraf da birbirini anlamıyor. Yaşanan çok büyük acılar var. Bunları küçümsemek, görmezden gelmek çok yanlış. Eğer sadece bugünü konuşursak, bugüne nasıl gelindiğini konuşmazsak, üstünü örtersek insanlar birbirini anlayamaz. Neden muhafazakar camiadaki kadınların ve insanların kendini bir duvarın içerisine hapsedip, o duvara sıkısıkıya yapıştıklarını anlayamamalarının nedeni bu. Çünkü büyük acılar ve korkular yaşandı.”

“AK Parti hikayesinin başladığı gibi devam etmemesi beni uzaklaştırdı”

AKP’den kopuş sürecini anlatan Ataş, ilk soru işaretlerinin 2011-2013 yılları arasında başladığını, o süreçte “yönetimdekilere bu yanlışlar anlatılmadığı için böyle oluyor” diye kendisini teselli ettiğini dile getiriyor. Ataş, en son 2018 yılında Erdoğan’a oy verdiğini açıklıyor. Bu süreci kendisinden dinleyelim:

“Bazı şeyler yanlış gidiyor’ demeye başlamam, 2011, 2012, 2013 yıllarında. O zaman ki duygum şuydu: ‘Evet, bir şeyler yanlış gidiyor ama düzeltilebilir. Belki yöneticilere bu yanlışlar iletilmiyor veya göremiyor, fark edemiyorlar. Böyle bir teselli halindeydim. 28 Şubat davasının son bir buçuk yılını takip etmem ve karar duruşması, AK Parti benim için bitti. Ardından referanduma gidildi. Başkanlık seçimine giderken, aslında AK Parti’ye oy vermeyecektim. Ama seçimlere giderken son dönem, İzmir’de CHP’nin yaptığı büyük mitingte o kalabalığı gören rakı bardaklarını tokuşturan fotoğrafı gördüm. Ve ben otomatik olarak tekrar 28 Şubat günlerine geri döndüm. Tekrar yasaklar aklıma geldi. Alternatif yoktu. Kimsenin rakı içmesi beni rahatsız etmedi. O bir hikayeydi, hafızaydı, simgeydi. Tekrar eski günlere, kadınların üniversiteden atılacağı günlere geri döneceğimizin bir simgesi. Kim rakı içmek istiyorsa içsin, beni ilgilendirmez. Benim alanıma müdahale etmedikten sonra herkes özgürce yaşasın. Dolayısıyla geldiğim noktada ben başkanlık seçiminde son oyumu verdim Erdoğan’a. O da alternatif olmadığından kaynaklı. AK Parti hikayesinin başladığı gibi devam etmemesi, verilen sözlerin tutulması, muktedir olduktan sonra izledikleri yöntemler beni uzaklaştırdı.”

“Bize de ‘terörist’ demişlerdi ama değildik”

Boğaziçi Üniversitesi öğrencileri için fikirlerini belirttiği için bir dönem sosyal medyada linç edildiğini vurguluyan Ataş, sözlerini “Ben herkesin özgürce kendisini ifade etme hakkını savunuyorum” diyerek noktalıyor:

“Ben AK Parti ile var olmadım, öznesi olmadım. Hiçbir zaman üyesi de olmadım. Boğaziçi Üniversitesi’nde eylemler yapılırken 28 Şubat’ı yaşayan bazı arkadaşlarım sosyal medyadan ‘Bu öğrenciler terörist’ gibi ortak paylaşımlar yapıyorlardı. Ben de ‘Bize de terörist demişlerdi ama değildik. Bari siz yapmayın’ diyince bayağı bir linç yedim. 28 Şubat’ta da medyanın gerçekleri göstermediğinden yakınıyorduk. Şimdi de yakınıyorum. O zamanki sorunlarla şimdiki sorunlar benziyor. Ben herkesin özgürce kendisini ifade etme hakkını savunuyorum, şimdi de aynısını savunuyorum. Şimdi de mücadeleme devam edeceğim o zaman olduğu gibi.”

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.