Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

ENAG yöneticisi Prof. Dr. Veysel Ulusoy: “TÜİK verileri krizden çıkışı engelliyor”

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) ve Enflasyon Araştırma Grubu (ENAG) bugün (5 Mayıs) nisan ayı enflasyon verilerini açıkladı. Yıllık enflasyon TÜİK verilerine göre yüzde 69,97 olurken, ENAG’a göre yüzde 156,86 düzeyinde gerçekleşti. Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Merkez Bankası Fed (Federal Reserve) ise, yüzde 8’e çıkan enflasyonu kontrol altına almak için dün (4 Mayıs) ikinci kez faiz artırdı. ENAG yöneticisi Prof. Dr. Veysel Ulusoy ve Koç Üniversitesi’nden Prof. Dr. Kamil Yılmaz, açıklanan enflasyon oranlarını ve FED’in faiz artırmasının Türkiye ekonomisine etkilerini Medyascope‘a yorumladı. 

Haber: Özgecan Özgenç & Cenk Narin

TÜİK verilerine göre nisan ayında yıllık enflasyon yüzde 69,97 ve aylık enflasyon yüzde 7,25 iken, ENAG’a göre yıllık enflasyon yüzde 156,86 ve aylık enflasyon yüzde 8,68 olarak gerçekleşti. Türkiye ve dünya ekonomisinde önemli etkisi olan Fed’in faiz kararı ise 0,50 puanlık artış oldu. İktisat profesörleri Veysel Ulusoy ve Kamil Yılmaz, nisan ayı enflasyonu ile Fed kararının etkilerini Medyascope’a değerlendirdi.

Prof. Dr. Veysel Ulusoy

Prof. Dr. Veysel Ulusoy: “ENAG olanı açıkladı, TÜİK cimri davrandı”

ENAG yöneticisi ve Yeditepe Üniversitesi Ticari Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Veysel Ulusoy, TÜİK ile ENAG verilerini karşılaştırdı ve “Biri diğerinin iki katı ya da yarısı demek istatistiki bir yaklaşım değil. ENAG, yedi milyon veriyle piyasada ne varsa, olanı açıkladı fakat TÜİK cimri davrandı” dedi. Ulusoy, şöyle devam etti:

Piyasadaki veriler halkın duygularıyla örtüştüğü zaman gerçeğe çok daha yakındır. Biz buna istatistikte örneklemenin popülasyona yaklaşması ya da popülasyon olması deriz. Bu gerçekle ENAG, enflasyon popülasyonunun tüm verilerini halkın duygularıyla birleştirmiş gözüküyor ve açık bir şekilde de istatistiklerini yayınlıyor. TÜİK’in cimri davranması, ekonomik buhrandan çıkış yollarını da engelliyor. Zira ücretlere zam, TÜİK verilerine göre yapılıyor. Bu zam, doğru bir zam olmadığı için alım gücü devamlı düşüyor, yani sürekli fakirleşiyoruz. Bu da rafların boşalmaması ve bunun sonucunda üretimin artmaması anlamına geliyor. Benim ekonomi bilgime göre, milli gelirin yüzde 65’ini oluşturan tüketim harcamalarının kaynağı olan reel gelirde erime var ve bu erime, ekonomik krizde kalmamızın en önemli nedenlerinden biri.

Ulusoy, TÜİK’e alternatif veri açıklamaya hapis cezası öngören düzenlemenin itirazlar ve halkın tepkisi sonucunda geri çekildiğini söyledi ve “ENAG bu akıl dışı ve irrasyonel yaklaşım ve tartışmaların dışında, kararlı bir şekilde enflasyon istatistiğini ve diğer istatistiklerini vermeye devam edecektir. Şunu vurgulayalım, böyle bir yasa tasarısı gelse, komisyondan geçse, Meclis’te onaylansa bile ENAG verilerini sunacaktır” diye konuştu. 

Prof. Dr. Kamil Yılmaz:  “Reel faiz eksi yüzde 40’larda”

Koç Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Ekonomi Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Kamil Yılmaz, enflasyonla mücadele edilmediğini vurguladı ve ilerleyen süreçte bu politikalarla enflasyonunun üç haneli sayılara ulaşabileceğini söyledi. Yılmaz, “Enflasyon yüzde 70, politika faizi yüzde 14, kredi faizleri yüzde 20’lerde dolaşıyor. Arada 56 puanlık bir fark var, reel faiz ise eksi yüzde 40’larda. Bu, ‘ne kadar para bulursanız o parayı cebinizde tutmayın, paranız hangi mala yeterse onu alın’ demektir. O para cebinizde durduğunda, her ay yüzde 3-5-10 gidecek” dedi.

Enflasyonun köpüğü olmadığını belirten Yılmaz, üreticinin maliyetlerinin fiyatlara yansımaya devam edeceğini söyledi. Faiz artışıyla harcamaların kısılacağını ve talebin yavaşlayacağını, böylece enflasyonla mücadele edilebileceğini belirten Yılmaz, “Ne hükümet ne de Merkez Bankası’nın enflasyonla mücadele ediyor. Böyle bir ortamda enflasyonun yüzde 100’ü geçmesi mümkün” dedi.

Prof. Dr. Kamil Yılmaz

“Asgari ücrete zam yapmak zorundalar”

Asgari ücret zammının, üreticinin maliyet artışının fiyatlara yansımasıyla yeniden enflasyonu artırabileceğini vurgulayan Yılmaz, uygulanan politikalarla servet transferi yapıldığına ve asgari ücretin sene başından itibaren yüzde 40 eridiğine dikkat çekti ve şunları söyledi:

Hükümet krediyi kime veriyorsa, tasarruf sahibinden ona doğru servet transferi var. Orta direk diye bir şey kalmadı. Orta gelirli, enflasyonun karşısında tamamen ezilmiş durumda. 2022’nin ilk dört ayındaki enflasyon yüzde 30, iki ay sonra yüzde 40’ı geçecek. Yoksulun, asgari ücretlinin aldığı zam çoktan eridi gitti. Asgari ücrete zam yapmak zorundalar.”

Fed’in faiz artırma kararı, Türkiye ekonomisi için ne anlama geliyor?

Fed, son 22 yılın en yüksek faiz artışı gerçekleştirdi ve faizi 0,25-0,50 aralığından 0,75-1,00 aralığına yükseltti. Ulusoy, Fed’in 0,50 puanlık faiz artırımının, Türkiye gibi gelişmekte olan ülkeler için tehlikeye işaret ettiğini söyledi. ABD’de önceki dönemlerde faizin 0, enflasyonun yüzde 2 düzeyinde seyrettiğini belirten Ulusoy, “Fed kararı, doların Amerika’ya dönüşünün sinyallerini veriyor” dedi. 

Fed’in uyguladığı sıkı para politikasının ve haziran itibariyle bilanço küçültmeye hazırlanmasının da benzer olumsuz etkileri yaratacağını söyleyen Ulusoy, bu durumun şimdiden Türkiye’nin para, ürün ve sermaye piyasasını doğrudan etkilediğini söyledi. Ulusoy, Türkiye’deki istihdam piyasalarına dahi olumsuz etkileri olacağını söylediği Fed kararını şöyle değerlendirdi: 

Döviz piyasasına müdahaleden dolayı, kısa dönemde döviz kuru değişmiyormuş gibi görünse de, Fed kararı bizim için, uzun dönemde enflasyonun yapışkan ve kalıcı halde olmasının nedenlerinden biri sayılabilir. Bu da paranın maliyetini, dış borcun maliyetini ve dış borç alma yeteneğimizi olumsuz yönde etkileyecektir. Bu olumsuzluklar hem para piyasasında, hem de ürün piyasasında dengesizliklere, başta enflasyon ve faiz oranları olmak üzere olumsuz göstergelerin yukarı çıkmasına neden olacaktır. ABD’deki enflasyon göstergesi artık birkaç yıl kalıcı bir şekilde ortada olacağı için Fed’in faiz artırma olasılığı, derecesi ne olursa olsun çok yüksek. Bu yükseklik bile şimdiden bizim para, ürün ve sermaye piyasasını doğrudan etkilemektedir. Merkez bankamızın otoriteleri, para politikası kurulu buna gerekli cevabı verecektir ama korkarım ki bu cevabı verecek ne araca ne paraya ne de benzeri bir şeye sahibiz.

Fed’in faiz kararı piyasaları rahatlattı”

Prof. Dr. Kamil Yılmaz, Fed’in 0,50 puanlık faiz artışı kararının beklendiğini ve bu nedenle dolar endeksinin 103’ten 102’ye düştüğünü söyledi. Beklentileri karşılayan kararın piyasaları rahatlattığına dikkat çeken Yılmaz, “Amerika’da borsa çıktı, tahvil faizleri düştü. Dolar da, çok az euroya ve diğer para birimlerine karşı değer kaybetti. Şu anda dolarda yukarı doğru güçlü bir ivme yok. Doların, Türk Lirası karşısında değer kazanması bugünden yarına olmayabilir ama öyle bir öyle bir ivme olsa da bizimkiler dolar satıp müdahale ediyorlar” diye konuştu. 

Yılmaz: “Hükümet sanki bir deney yapıyor”

Hükümetin ihracatçılara ve turizmcilere vereceği 150 milyar liralık kredinin servet transferi olduğunu ve genişlemeci politikayla enflasyonun yukarı çekileceğini belirten Yılmaz, “Hükümet de Merkez Bankası da bu durumun farkında ama farkında değilmiş gibi davranıyor. Üç haneli enflasyona doğru giderken hükümet sanki, ‘bu millete ben üç haneli enflasyonu yaşatacağım ve millet beni tekrar seçecek’ deneyi yapıyor. Yok böyle bir şey. Hükümetin bu politikalarla seçilmesi mümkün değil” dedi.

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.