Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Çay Yasası teklifine tepkiler sürüyor: “Üretici zaten perişandı daha da perişan olacak”

AKP Genel Başkan Yardımcısı ve Rize Milletvekili Hayati Yazıcı’nın ilk imzacısı olduğu 15 maddelik Çay Kanunu’nda Değişiklik öngören yasa teklifine çay üreticilerinin tepkisi sürüyor. Çay tarımı ve yaş çay yaprağı satışı ile kuru çay üretimi ve satışına dair usul, esas ve yükümlülüklerin düzenlendiği yasa teklifinin üreticiyi zor duruma düşüreceği, özel şirketleri koruyacağı belirtiliyor. Hopa Çay Kooperatifi Başkanı Harun Vayiç konuya ilişkin Medyascope’a konuştu. Vayiç, “Üretici zaten perişan, zaten özel sektörün elindeydi. Daha da perişan bir duruma gelecek” dedi.

Hopa Çay Kooperatifi Başkanı Harun Vayiç, çay üreticisinin her zaman zorda olduğunu, bunun en büyük sebebinin özel sektörün piyasada istediği gibi hareket etmesi olduğunu söyledi. Vayiç, seçim yatırımı sebebiyle bu sene üreticinin iyi satış yaptığını vurgularken, bunun seneye yansımasının nasıl olacağını ise bilmediğini belirtti.

“Türkiye tarımı, sözleşmeli tarım yüzünden bu halde”

Vayiç, “Bu Çay Yasası ile şimdi bunun artısı ne eksisi ne? Artı bir tarafını göremedik biz. Artı hanesine ne yazacağız diye hiçbir şey göremedik. Ama şimdi günümüze baktığımız zaman ‘sözleşmeli tarım’ diye bir şeyle karşı karşıya üretici. Sözleşmeli tarım, Türkiye’deki tarımın bu halde olmasının en büyük sebeplerinden biri” dedi.

Anadolu bölgesinde sözleşmeli tarımla beraber tarımın kötüye gittiğini belirten Vayiç, “Aynı durum burada çay üreticilerine uygulanmaya çalışılıyor. Üç-beş tane tekel gelecek üreticiyle anlaşma yapacak. Nasıl bir anlaşma yapacak? Diyecek ki ‘Çayını bana vereceksin.’ İşte bir tavan fiyatı belirlersin. Tavan fiyatını kimin belirleyeceği konusunda da sıkıntı var” diye konuştu.

“Üreticiyi temsil eden kimse yok”

Ulusal Çay Konseyi diye bir konseyin bulunduğunu söyleyen Vayiç, “Üreticiyi temsilen burada hiç kimse yok. Anladığımız kadarıyla çay ziraat odalarından iki tane temsilci var orada. Şimdi ziraat odalarının nasıl bir işlevi var, ne yapıyorlar diye bunlar hakkında bir bilgi yok” dedi.

Sözleşmeli tarıma, kooperatif olarak karşı olduklarını belirten Vayiç, itirazlarını “Çaykur’a çayı verdiğimizde en geç iki ay içerisinde Çaykur bunun parasını öder. Yasada ‘altı ay sonra’ diye bir ibare var. Ödemedikleri zaman bunun muhatabı kim olacak? Bir sürü soru işaretleri var burada” diyerek dile getirdi.

Vayiç bu yasayla özel sektörün korunduğunu belirtti ve sözlerine şöyle devam etti:

“Mesela örnek vereyim. Ben bir A şirketiyim. Benim bir fabrikam var, bir şekilde üreticiyi ikna ettim çayı aldım. Bunun ödemesini nasıl garanti altına alacaksınız? Türkiye’deki ticari kurumları biliyorsunuz. A firmasıydı kapattı, B firması oldu. Nasıl alacaklar bu parayı?”

“Muhatap bulamıyoruz”

Yasa teklifinde kimin imzası olduğunu kimsenin bilmediğini söyleyen Vayiç, “Borsadakiler diyor ki ‘Bizim yapmış olduğumuz, vermiş olduğumuz yasa tasarısı bu değildi.’ ‘Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi’ne yaptırmışlar’ dediler, onlar ‘Bu bizim değil’ diyor. Bu tasarıyı kim yaptı?” diye sordu.

“Asıl Çernobil kimyasal gübre”

Karşılarında bir muhatap bulamadıklarını söyleyen Vayiç, kimyasal gübreye yönelik bir çalışma beklediklerini ancak yapılmadığını söyledi. Vayiç şöyle konuştu:

Karadeniz bölgesinde Çernobil’e yüklediler bütün her şeyi. Asıl Çernobil kimyasal gübre. Bölgeye bakmış olduğunuz zaman kanser olma oranları çok artmış. Karadeniz bölgesi ama Çernobil diye bir şeye yıktılar. Esas Çernobil kimyasal gübredir. Biz bununla ilgili bir çalışma bekliyorduk. Nasıl kimyasal gübre kullanmaktan vazgeçeriz, organik tarıma nasıl geçeriz? Beklentimiz oydu bizim ama çıktı sözleşmeli tarım.”

Çay üreticisinin tek bir isteği olduğu söyleyen Vayiç, “Devletin belirlemiş olduğu taban fiyat altında ben çay satmak istemiyorum. Ben satmış olduğum çayın parasını almak istiyorum. Çay üreticisi bunu istiyor. Başka hiç kimsenin hiçbir isteği yok” dedi.

“Elde kalan çayları özel sektöre yüzde 30-40 ucuza veriyoruz”

Çay üreticisi Murat Yıldırım ise devletin çay üreticisine bir kota uyguladığını belirterek, “Normal bakımlı bir arazide dönümünden 800-900 kilogram çay hasat edilebiliyorken, Çaykur en iyi şartlarda 600 kilogram alıyor ilk sürgünde. Bu ikinci ve üçüncü sürgünlerde 500-400 kilograma kadar düşüyor” bilgisini paylaştı.

Elde kalan çayları özel sektöre vermek zorunda kaldıklarını söyleyen Yıldırım, taleplerini şöyle dile getirdi: “Bazen yüzde 30-40’a varan düşük fiyatlar ya da vadeli ödemede bir sene-18 ay gibi zamanlarda ödeme durumları ortaya çıkabiliyor. Oysa Çaykur aldığı ürünün bir ay sonra ödemesini yapıyor. Bu konuda taban fiyatın altına inilmemesini sağlayacak ve vadeli alımlarda üç-beş ayı geçmeyecek bir yasanın gerekliliğini savunuyoruz.”

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.