Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Dolar tarihi zirvesine yaklaşıyor, KKM’nin maliyeti katlanıyor

Kur korumalı mevduat (KKM), dolar kurunun 18 Türk Lirası’nı (TL) aştığı 20 Aralık 2021’de ilan edildi ve bugün itibarıyla sistemde 1,1 trilyon TL var. Hazine’den dört ayda 37 milyar TL ödenen sistemin, Merkez Bankası (MB) ödemeleri ve vazgeçilen vergi gelirleriyle gerçek maliyeti ise açıklanmıyor. İstanbul Bilgi Üniversitesi Ekonomi Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Cem Başlevent ve ekonomist Barış Soydan KKM’yi, bugün tekrar yedi ay önceki düzeye gelen doların neden yükseldiğini, MB rezervlerindeki gelişmeleri Medyascope için değerlendirdi. 

Şahap Kavcıoğlu’nun başkanlık görevine geldiği Mart 2021’den bu yana faiz artırımı yapmayan ve Eylül-Aralık 2021 arasında faizi yüzde 19’dan yüzde 14’e indirip, Ocak 2022’den bu yana da sabit tutan MB’nin, her para politikası kurulu kararının ardından, döviz kurunda hareketlilikler yaşandı. Aralık ayındaki faiz indiriminin ardından dolar kuru 18 TL’yi aştı ve hemen ardından AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, kur korumalı mevduat (KKM) sistemini duyurdu. KKM’nin ilanıyla dolar 11,39 TL’ye kadar gerilerken, yedi ayda tekrar tarihi zirvesine yaklaştı. 

İktidar, döviz kurlarındaki düşüşte KKM’nin etkili olduğunda ısrarcı olsa da, ekonomistler MB’nin “arka kapıdan” döviz sattığını iddia ediyor. MB verilerine göre, 17 Aralık’ta 818 milyon dolar olan net rezerv, kurdaki sıçramanın gerçekleştiği 20 Aralık’ta eksi 1 milyar 641 milyon dolara geriledi. Haftalık verilerde ocak ayının sonuna kadar negatif olan net rezervlerin, aralık ayındaki hareketliliğini aşağıdaki grafikle incelemek mümkün: 

Dolar tarihi zirvesine gidiyor

Prof. Dr. Cem Başlevent, kurun yükselişinde, ekonomik ve siyasi gelişmelerin iktidarın umduğu gibi gitmemesi ve Rusya-Ukrayna savaşıyla beraber artan enerji maliyeti, turizm gelirlerinin beklenen düzeyin altında kalması ve dövize olan talebin azalmaması gibi gerekçeler olduğunu söyledi. Başlevent, iktidarın, ithalatın azalacağını umduğunu ancak döviz kuru ne kadar yükselse de üretim girdileri için ithalat yapılmasının zorunlu olduğuna dikkat çekti ve şöyle konuştu: 

Bir yandan faiz inadı devam ediyor, enflasyon yüzde 78’e geldi. Bu da gerek bakanın, gerek saraydaki kadronun öngörmediği seviyeye ulaşınca, onun yanında TL mevduat faizleri çok komik kaldı ve insanların dövizi bir kaçış yolu olarak görmesine sebep oldu. O da bir talep yarattı ve biz tekrar aynı yere geldik.

Faiz indirimlerine Eylül 2021’de başlanmasını kastederek “Sonbaharda o çılgın deneye girişilmeseydi” diyen Başlevent, bunların hiçbirin yaşanmak zorunda kalınmayacağını belirtti. Kavcıoğlu’ndan önce, yalnızca 132 gün görevde kalan eski MB Başkanı Naci Ağbal’ın döneminde olumlu gelişmeler olduğunu vurgulayan Başlevent, “Ağbal’ın MB başkanlığına getirilmesi, yerli ve yabancı yatırımcıların güven duyması, iktidar için büyük bir şanstı ama heba edildi. Onun üstüne de çılgın bir deneye girişildi ve bu noktaya geldik” dedi.

KKM dolarizasyon riskini artırıyor

İktidarın KKM ilanından sonrasını öngöremediğini, çok daha iyimser olduğunu ve KKM sisteminde bulunan 1,1 trilyon TL’nin önemli bir kısmının, TL mevduatlarında olan kişilerin hesapları olduğunu söyleyen Başlevent, KKM sistemi sona erdiğinde dolarizasyonun artması riskini şöyle anlattı:

Klasik mevduat sahiplerine yeni bir opsiyon sunulmuş oldu, ‘aşağı yukarı aynı faiz oranını ve dolar yükselirse dolar getirisini de garanti ediyoruz’ dendi. Yabancı para mevduatlarında ve ters dolarizasyon düzeyinde umulduğu ölçüde bir değişiklik olmadı. İşin kötüsü, bu insanlar şimdi doların yükselmesinden para kazanmanın da tadını almış oldu. KKM kaldırıldığında veya cazibesi kaybolduğunda, bu kişilerin dövize gitme tehlikesi var. İktidar, durup dururken TL yatırımcılarının aklına döviz almayı sokmuş oldu.

KKM’nin gerçek maliyeti açıklanmıyor

Hazine’nin mart-haziran aylarında KKM için ödediği 37,26 milyar TL’nin gerçek maliyeti yansıtmadığına dikkat çeken Başlevent, MB’nin yaptığı ödemelerin gizlendiği ve doların değer kazanmasıyla artan ödemelere ilişkin, önümüzdeki aylara dönük bir projeksiyon yapılmadığını söyledi. KKM ödemeleri için MB’nin para basmasını gerektireceğini ve bunun enflasyonist bir etki yaratacağını belirten Başlevent, “Seçime kadar bir şekilde bunu götürmeye çalışacaklar. ‘KKM’yi kapatıyoruz’ dedikleri anda dövize gidecek çok büyük para, bir anda şu ana kadar gördüğümüzün çok daha ötesinde bir kriz yaratacak” diye konuştu.

Özel bankalarda uzun yıllar ekonomist ve hazineci olarak görev yapan Ömer Rıfat Gencal, dolar kurunun olası seviyelerine göre KKM’nin Hazine’ye yükünün projeksiyonunu çıkardı.

Ekonominin mevcut durumunda ne yapılabileceğine dair Başlevent, “Faiz yükseltmeyeceğiz sözünden dönmek istemedikleri için bankaları biraz daha serbest bırakıp, mevduata daha yüksek faiz vermelerine izin verebilirler. Vadesine göre faiz veren, süper bono olarak bilinen daha cazip bir bono sunarak dövize kaçışı engellemeye çalışabilirler” dedi. Başlevent, bu seçeneklerin de maliyeti olduğunu ancak seçim öncesinde dolara kaçışı engellemek için düşünebileceklerini belirtti. 

Merkez Bankası rezervleri eksi 55 milyar dolar

Swap hariç net rezervin eksi 55 milyar dolar ile tarihi diplerde olduğuna dikkat çeken Başlevent, daha fazla azalmasını kolay olmadığını söyledi ve “Eskiden bunu saklayabiliyorlardı fakat artık hem yerli, hem yabancı uzmanlar bilançoları takip ediyorlar ve daha da diplere inilmesi durumunda ekonominin geleceğine ve finansal istikrara dair endişeler çok artacaktır. Bunu göze alabileceklerini sanmıyorum” diye konuştu. Orta vadede eksideki rezervlerin sıfıra doğru yükselmesi gerektiğini söyleyen Başlevent, “2022 başında sıfıra yaklaşmışlardı ama düşük faiz inadıyla sürdüremediler, mecburen bütün parayı satıp eski düzeye inmek zorunda kaldılar” dedi.

Başlevent, MB döviz rezervlerinin, Aralık 2021’de, çok büyük satışlar yaptığı zamanki düzeyine gerilediğini belirtti ve “Kavcıoğlu ‘rezervler artıyor’ dese de rakamlar onu göstermiyor, brüt, net ve swap hariç net rezervler azalıyor” dedi. Kamuoyunun hafızasına kazınan, rezervlerden eksilen 128 milyar dolardan farklı bir durum olduğunu vurgulayan Başlevent,  eski MB Başekonomisti Ali Hakan Kara’nın dikkat çektiği, 2022 başından beri rezervlerdeki gelişmeyi şöyle anlattı:

MB rezervine, gerek KKM’ye geçen döviz yatırımcısı bireylerden ve şirketlerden, gerekse ihracat gelirlerinin yüzde 40’ının MB’ye satılması zorunluluğu ile gelen ciddi bir para var. MB sene başından beri yaklaşık 60 milyar dolar sattı ama aynı zamanda 50 milyar dolar da aldı. Dolayısıyla net olarak 10 milyar dolar satmış oldular.

“KKM ile zengin daha zengin, yoksul daha yoksul”

Ekonomist Barış Soydan, KKM uygulamaya konulduğunda, Amerikan Yatırım Bankası raporuna göre 80 milyar dolarlık bir maliyet öngörüldüğünü, kurdaki artışa bağlı olarak 2022 yılı sonunda tahmin edilen maliyetinin 100 milyar TL’ye yaklaşacağını söyledi. Soydan, 100 milyar TL’yi hükümet için düşük bir maliyet olarak gördüğünü ancak yüksek olduğunu şöyle açıkladı:

Devletin 2021 yılındaki vergi geliri bir trilyon 165 milyar TL olmuş. KKM’nin maliyeti 100 milyar TL’ye yaklaştığında, Türkiye’nin bir yıllık vergi gelirlerinin 11’de biri seviyesine gelecek. Çok büyük bir tutar, bu kadar parayı nereden bulacaklar? Vergilerle ödenecek. 2022 bütçesinde KKM ödemeleri yoktu, ek bütçe ile 40 milyar TL ödenek ayrıldı ancak konan bu bütçe de aşılacak.” 

Soydan, 2022’de tütün ve alkollü içeceklerden beklenen Özel Tüketim Vergisi (ÖTV) gelirinin 125 milyar TL olduğunu, bu gibi kaynaklarla KKM’ye ödeme yapıldığını belirtti ve “Anayasanın eşitlik ilkesine aykırı bir durum var. Çünkü KKM ile belli bir kesime servet transferi yapılıyor, milletin vergisi ile bir kesim zengine gidiyor. Bu paranın büyük bir kısmı da para basarak karşılanacak. Para basmak demek enflasyonu artıracak. Zengini daha zengin edip, yoksulu daha yoksul edecekler” diye konuştu. KKM’nin faizi artırmamak için getirildiğini söyleyen Soydan, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Faiz neden, enflasyon sonuç” teorisinde ısrarının dolar artışına yol açtığını söyledi.

“İktidar simyagerlik yapıyor”

Soydan, faiz artırmama inadının ardında cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin olduğunu, döviz kurundaki artışı engellemek için “arka kapıdan alengirli yöntemler” geliştirildiğini söyledi ve iktidarın “finansal mühendislik” ve “simyagerlik” yapmaya çalıştığını belirtti. Doların yükselişinde enflasyonun da olduğuna dikkat çeken Soydan, şöyle konuştu:

Enflasyonu düşürmeden doları düşürmek mümkün değil. Enflasyonu düşürmenin yolu ise çok açık, kitaplarda da yazıyor ve dünyadaki bütün ülkeler enflasyonla böyle mücadele ediyor. Bütün ülkeler faizi artırıyor, para arzını azaltıyor ve kemer sıkarak enflasyonla mücadele ediyor. Türkiye’de devlet kemer sıkıyor mu, para arzı azalıyor mu? Hayır.

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.