Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Merkez Bankası dövizden TL’ye dönüşüm hedeflerini yükseltti | Prof. Dr. Veysel Ulusoy: “Doları dizginlemek ve enflasyonu tutmak için gündelik önlemler alınıyor”

Merkez Bankası zorunlu karşılık tebliğinde değişikliğe gitti. Dün akşam yapılan değişiklikle beraber bankalar için dövizden TL’ye dönüşümde belli oranı yakalama şartı yalnızca bireysel hesaplar için değil, tüzel kişi ve şirket hesapları için de geçerli hale geldi. Bu kararı Prof. Dr. Veysel Ulusoy Medyascope’a değerlendirdi.

Dün gece yarısı yayımlanan kararname ile Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) 2022/25 sayılı Zorunlu Karşılıklar Hakkında Tebliğ’de değişikliğe gidildi. Kararname en temelde iki noktada değişiklik getiriyor. 

Önceki uygulamada zorunlu karşılık oranı, sadece gerçek kişilerin hesapları için uygulanmaktaydı. Gerçek kişi dönüşüm oranı yüzde 5’in altında olan bankalar ilave 5 puan, yüzde 5-10 arasında olan bankalar ilave 3 puan yabancı para zorunlu karşılık tesis etmekteydi. Bu gece yarısı yayımlanan değişiklikle artık bu uygulama tüzel kişilerin ve şirketlerin hesapları için de uygulanacak. Aynı zamanda artık dönüşüm oranı yüzde 10’un altında olan bankalar ilave 5 puan, yüzde 10-20 arasında olan bankalar ilave 3 puan yabancı para zorunlu karşılık tesis edecek. 

TCMB, nisan ayında banka bilançolarının varlık tarafına da zorunlu karşılık uygulamaya başlarken bireyselde TL’ye dönüşümü düşük bankalara ilave zorunlu karşılık getirmişti.

Zorunlu karşılık oranı nedir?

Zorunlu karşılık oranı en temelde bir para politikası aracıdır. Zorunlu karşılık oranı bankaların ellerindeki mevduatlara karşılık olarak Merkez Bankası’nda bulundurmak zorunda oldukları mevduatların Merkez Bankası tarafından kararlaştırılan oranıdır. Zorunlu karşılık oranı arttığında bankaların elindeki mevduatın daha yüksek bir kısmı Merkez Bankası’na geçtiği için para havuzları daralır ve daha az kredi verebilir duruma gelirler, verdikleri kredileri para havuzlarını arttırmak için geri çağırmaya başlarlar. Özellikle döviz hesaplarının TL’ye dönüşüm hedefinin yükseltilmesiyle bankaların ellerinde döviz tutması zorlaştırılarak, döviz kredisi verme ve müşterilerine döviz mevduat hesabı açma isteklerinin azaltılması hedefleniyor olabilir. Bizler de bu değişikliğin amaçlarının ne olabileceğini Enflasyon Araştırmaları Grubu’nun (ENAG) kurucusu Prof. Dr. Veysel Ulusoy ile konuştuk. 

“Tüzel kişilerin Kur Korumalı Mevduat’a dönüşleri azaldı”

Prof. Dr. Veysel Ulusoy’a göre, tüzel kişilerin dövizlerinin de bankalar tarafından TL’ye dönüştürülmesi hedefinin temel sebebi tüzel kişilerin Kur Korumalı Mevduat’a (KKM) olan ilgisinin azalması: “Kur Korumalı Mevduat hesapları tüzel kişilerin ilgisini en baştaki gibi çekmiyor. Bu hesaplarda biriken bir trilyon Türk Lirası’nı aşan paranın yenilenmeme ihtimali Merkez Bankası için korkutucu. Bu sebeplerden ötürü bankaların tüzel kişileri KKM’ye yönlendirmesi amacıyla tüzel kişiler bu yasaya dahil edildi.”

Prof. Dr. Veysel Ulusoy

“Liralaşmaya yönelik akım yetersiz düzeyde, dolara olan talep düşmedi”

Merkez Bankası’nın uyguladığı politikaların dolara olan talebi düşürmede başarılı olamadığının altını çizen Ulusoy, bu hamlenin de döviz talebini kırmaya yönelik olduğunu ifade etti: “Bu hamle liralaşmayı artırmaya yönelik bir hamle. Bankaların döviz mevduatı tutmasının önüne geçilmeye ve dövizden çıkılıp TL’ye geçilmesine çalışılıyor çünkü dolara olan talep hâlâ düşmedi.”

Öte yandan Prof. Dr. Ulusoy’a göre makroekonomik bozulma Merkez Bankası’nı günlük politikalara yöneltmiş durumda: “Merkez Bankası’nın eksi 55 milyar dolar net rezervi varken düzenli makroekonomik politikalar üretmesini bekleyemiyoruz. KKM politikası da bu karar da makroekonomik bozulmanın ve dengesizliğin günlük politikalara nasıl sirayet ettiğini göstermekte. Doları dizginlemek ve enflasyonu tutmak için gündelik önlemler alınıyor.”

“Bu tarz politikaların fırsat maliyetini de göz önüne almak lazım”

Prof. Dr. Ulusoy gündelik politikaların belli yan etkileri ve fırsat maliyetlerine alan açmasının kaçınılmaz olduğunu ise şöyle detaylandırdı: “Bu politikanın önemli bir sonucu bankaların daha az kredi vermesi olabilir. Bu oranların artmasıyla bankalar Merkez Bankası’na daha fazla para yatırmak zorunda kalacak ve para havuzları azalacak. Bunun sonucunda bankaların kredi vermeye olan istekleri düşecek. Bunun büyümeye ve yatırımlara negatif bir etkisi olabilir. Yani bir taraftan kur böyle önlemlerle dizginlenirken bir yan etki olarak büyümeden feragat edilmek zorunda kalınabilir.”

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.