Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Kılıçdaroğlu kanun teklifini duyurmuştu: Yasaklardan genelge yoluyla çözüme Türkiye’de başörtüsü sorunu

Son dönemde yürüttüğü helalleşme ve hesaplaşma siyasetini sürdüren Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, dün (3 Ekim 2022) Twitter hesabından yayınladığı bir videoyla, CHP’nin başörtüsü sorununa yasal çerçevede çözüm getirmek üzere TBMM’ye kanun teklifi sunacağını ilan etti. Medyascope, başörtüsü meselesinin önemli tarihlerini derledi ve yürürlükteki mevzuatın başörtüsü meselesi hakkında ne öngördüğünü inceledi.

Son dönemde yürüttüğü helalleşme ve hesaplaşma siyasetini sürdüren Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Twitter hesabından yayınladığı bir videoyla, CHP’nin başörtüsü sorununa yasal çerçevede çözüm getirmek üzere TBMM’ye kanun teklifi sunacağını ilan etti.

Twitter hesabından yayınladığı videoda Kılıçdaroğlu, CHP olarak başörtüsü mevzusunu siyasetçilerin iki dudağı arasından çıkarıp bu hakkı yasal güvenceye alacaklarını söyledi:

“Türkiye’yi barıştırma yolu zor ve engebeli bir yol ve bu yolda hep beraber yürümek zorundayız. Bu yaralardan biri de başörtüsü mevzusu. Burada bizim de yanlışlarımız oldu geçmişte. Ama değişmeyi, öğrenmeyi bildik. Şimdi bir sonraki aşamaya geçme zamanı. Bu meseleyi toplum olarak aşma, geride bırakma zamanı. Konuyu devlet ciddiyetiyle çözme ve siyasetçilerin iki dudağı arasından çıkarma zamanı. Evrensel hukuk ilkeleriyle uyum içinde bir kanuni çerçeve oluşturduk. Kadınların giyim-kuşamını siyasetin tekelinden çıkartıyoruz. Bu hakkı yasal güvenceye alacağız. Bunu bir tartışma konusu olmaktan tümüyle çıkartacağız. Yarın itibarıyla bu yarayı sonsuza kadar kapatacak adımı atıyoruz. Kanun teklifimizi grup toplantımızdan hemen sonra TBMM’ye sunacağız. CHP grubu eksiksiz, amasız, fakatsız ve yüreklice bu kanunun arkasında duracaktır. Sarayın da samimiyet turnusolü bu. Bakalım, onların tutumu ne olacak.

Peki, Kılıçdaroğlu’nun dediği gibi, Türkiye’de başörtüsü sorunu devam ediyor mu yoksa Kılıçdaroğlu’nun açıklamalarına tepki gösterenlerin ileri sürdüğü üzere artık hem uygulamada hem de kanuni olarak başörtüsü sorunu çözüldü mü?

Medyascope, başörtüsü meselesinin önemli tarihlerini derledi ve yürürlükteki mevzuatın başörtüsü meselesi hakkında ne öngördüğünü inceledi.

Başörtüsü meselesinde dönüm noktaları

  • 1960’lardaki üniversite protestoları: İmam hatip okullarında kız öğrencilerin de eğitim almaya başlamasının ardından üniversitelerde başörtüsü tartışmaları ortaya çıktı. Üniversite yönetimlerinin aldığı kararlar uyarınca başörtülü kadın öğrenciler üniversitelere alınmayınca protestolar düzenlendi. Bu protestoların en bilineni, başörtülü Hatice Babacan’ın başörtüsüyle girmek istediği Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’ne alınmaması ve okuldan atılması sonrasında başlayan protestoydu. 1980 Askeri Darbesi’ne dek üniversitelerdeki başörtüsü tartışmaları devam etti.
  • Başörtüsü meselesinde savaş alanı YÖK: 30 Aralık 1982’de yayımlanan 7327 sayılı YÖK Kararnamesi, Yükseköğretim Kurulu’nu başörtüsü meselesindeki en kritik kurumlardan biri haline getirdi. Kadın öğrenciler için “…başı açık olacak ve kurum içinde baş örtmeyecektir” düzenlemesi getiren kararnameden iki yıl sonra 1984 yılında, YÖK yayınladığı bir diğer genelgeyle “başörtüsü ve türban” ayrımı yaptı. Kadın öğrencilerin, “Modern bir şekilde türban takabileceği” yönünde düzenleme yapan genelge, 23 Şubat 1984 tarihli Danıştay 8. Dairesi kararıyla darbe aldı. Kararda, “Eğitim gören kızlarımızın ve kadınlarımızın sırf laik cumhuriyet ilkelerine karşı çıkarak dine dayalı bir devlet düzenini benimsediklerini belirtmek amacı ile başlarını örttükleri bilinmektedir” denildi. (Danıştay Dergisi Sayı 56-57, s.317-381). 1987 yılında, Turgut Özal hükümetinin 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu’nda eklediği, “Dini inanç nedeniyle boyun ve saçların başörtüsü ya da türbanla örtülmesi serbesttir” maddesi, Cumhurbaşkanı Kenan Evren tarafından veto edildi. 1988’de yasaya benzer bir madde daha eklendi ancak bu madde de Cumhurbaşkanı Evren’in başvurusu üzerine 1989 yılında Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edildi. Nihayetinde, 25 Ekim 1990’da Yükseköğretim Kanunu’na eklenen Ek 17’nci maddeyle, yükseköğretim kurumlarına kılık ve kıyafet serbestisi getirildi. Serbesti 28 Şubat sürecine dek sürdü.
  • 28 Şubat 1997 MGK kararları: Askerin siyasete dolaylı müdahalesiyle, irtica tartışmaları kamudaki başörtüsü yasaklarını zirveye çıkardı. 28 Şubat 1997’de toplanan Milli Güvenlik Kurulu’nun (MGK)18 maddelik kararları arasında kılık kıyafet yasasının ödünsüz olarak uygulanması da yer alınca, başörtüsü yasakları başladı. Üniversite rektörlükleri, Milli Eğitim Bakanlığı ve YÖK, MGK kararları uyarınca, Kıyafet Kanunu’na uymayan çalışan ve öğrencileri üniversiteden uzaklaştırmaya başladı.
  • AKP döneminde başörtüsü: AKP iktidara geldiğinde de başörtüsü yasakları bir anda ortadan kalkmadı. Bu dönemin ilk ciddi girişimi, Şubat 2008’de TBMM’de kabul edilen düzenleme oldu. Anayasanın 42. maddesine, “Kanunda açıkça yazılı olmayan herhangi bir sebeple kimse yükseköğrenim hakkını kullanmaktan mahrum edilemez” ifadesi eklendi. 24 Şubat 2008’de YÖK Başkanı tarafından rektörlüklere yazı gönderildi ve Anayasa değişikliği gereğince üniversitelerde başörtü düzenlemeleri yapılması gerektiği söylendi. Üniversitelerdeki başörtüsü meselesini çözeceği beklentisiyle yapılan anayasa değişikliği, AYM tarafından 5 Haziran 2008’de iptal edildi.
  • Yönetmelikle kamuda başörtüsü serbestisi: “Demokratikleşme Paketi” diye anılan düzenlemelerle, kamuda başörtüsü giyilmesini önleyen yönetmelikte değişiklik yapıldı. 1982 tarihli “Kamu Kurum ve Kuruluşlarında Çalışan Personelin Kılık ve Kıyafetine Dair Yönetmelik’”te, kadın memurların “görev mahallinde baş daima açık” olması gerektiği belirtiliyordu. 8 Ekim 2013 tarihli yönetmelikle bu ibare kaldırıldı. 1999’da Fazilet Partisi’nden milletvekili seçilen Merve Kavakçı’nın TBMM’ye milletvekili yemini için başörtülü gelmesi yemin krizine yol açmıştı, tepki çeken Kavakçı ABD vatandaşlığını Türkiye makamlarına bildirmediği gerekçesiyle vatandaşlıktan çıkarılmış ve vekilliği düşürülmüştü. 8 Ekim 2013 tarihli düzenlemenin ardından AKP’li dört kadın vekil 31 Ekim 2013 tarihindeki TBMM oturumuna başörtülü katıldı ve TBMM’de bu tarihten sonra başörtülü milletvekilleri herhangi bir engellemeyle karşılaşmadı.
  • 2014’te ilköğretimde beşinci sınıftan sonrası için, 2015’te hâkimler ve savcılar, 2016’da polisler, 2017’de TSK mensupları için başörtüsü serbest hale geldi.

Yasal çözüm sağlandı mı?

2008 yılındaki anayasa değişikliği hem AYM tarafından iptal edilmiş hem de TBMM’den geçen bu değişiklik, AKP’nin kapatılması için dönemin Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya tarafından hazırlanan iddianameye girmişti.

Yalçınkaya’nın hazırladığı iddianamede, başörtüsünün serbest bırakılması için yapılan anayasa değişikliği, AKP’nin “Türkiye Cumhuriyeti Devletinin temel ilkelerini değiştirecek zemini oluşturma niyetini ortaya koyduğu” yönünde delil olarak değerlendirilmişti.

Anayasa değişikliği sebebiyle zor günler geçiren AKP, 2013’te kamudaki başörtüsü meselesine bir yönetmelik yoluyla çözüm getirmişti.

Anayasada herhangi bir hükümle desteklenmeyen ya da herhangi bir kanunla güvence altına alınmamış olan başörtüsü serbestisi hakkında son dönemde anayasal güvence talebiyle kampanyalar da düzenleniyor.

Örneğin Tesettür Seferberliği ve Erdemli Kadınlar Derneği (TESSEP) Yönetim Kurulu Üyesi Mürüvvet Cengiz geçen hafta İLKHA’ya yaptığı açıklamalarda, başörtüsü serbestisi için kanuni ya da anayasal dayanak istediklerini belirtti:

Başörtüsü serbestliği bir yasa ile güvence altına alınmadığı için kendimizi rahat hissetmiyoruz. Hem biz hem de muhafazakâr dediğimiz kesim olası bir değişiklikte, iktidar değişiminde tesettüre hazmı olmayan, düşmanlık besleyen insanların tekrar bir yasaklama getirmeyeceğine dair kendisini güvende hissetmemektedir. Çünkü geçmişte yaşananlar bugün yaşanabilecek olumsuzluklara bir belge hükmündedir. Bu da dikkat ettiğimiz kadarıyla geçici rehavete kapıldığı için herhangi yasal bir güvence altına alınmadığını düşünüyoruz. Hükümet bir rahatlama getirdi ama buna kanılmaması kanaatindeyim. Özellikle dindar, muhafazakâr çevrelerce bu durumun sıklıkla gündeme getirilmesi, kamuoyu oluşturulması gerektiğini düşünüyorum. Bu mesele tekrar gündeme getirilerek cumhurbaşkanının önüne, yetkili makamların önüne getirilerek bu konunun önemi tekrar tekrar dile getirilmeli ki kanunen bir güvence altına alınsın. Herhangi bir iktidar değişikliğinde mağduriyet yaşanmasın. Hepimizin ümidi ve umudu aslında budur. Bu olmadığı müddetçe de rahatlama geçici bir rahatlama olacaktır.

Kanun teklifinin içeriği

CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel ise bugün (4 ekim) Duygu Demirdağ’ın YouTube kanalında düzenlemenin içeriğini açıkladı.

Özgür Özel, “Gençler sanmasın ki ‘Başörtülü arkadaşlar üniversiteye girmesin’ diyorduk. Özgürlüğü savunduk pek çoğumuz” dedi.

Özel, teklife ilişkin şöyle konuştu: “Kanun teklifi şu: Bugüne kadar devlet memurları kanunun kılık kıyafet kısmına, ‘başörtüsünün kamuda serbest olduğu’ kısmını yazalım, altına da imza atalım. CHP evet oyu verecek.”

Yasa teklifi TBMM’ye sunuldu

Yasa teklifine ilk imzayı Kemal Kılıçdaroğlu attı. Teklifin altında rahatsızlığı nedeniyle Meclis çalışmalarına katılamayan eski genel başkan Deniz Baykal dışında tüm milletvekilleri imza attı. 

OKUYUN | Kamuda kıyafet serbestisi sağlayan yasa teklifi TBMM’ye sunuldu: “Dini inanç ve kanaat hürriyeti hiçbir sınırlamaya tabi tutulamaz”

Teklifin, başörtüsü konusunda düzenleme içeren birinci maddesi şöyle:

“Kamu kurum ve kuruluşlarında istihdam edilen ve kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ile üst kuruluşlarına bağlı olarak bir mesleği icra eden kadınlar, yürüttükleri mesleğin icrası kapsamında giyilmesi gerekli cübbe, önlük, üniforma vb. dışında kıyafet giymek ya da giymemek gibi temel hak ve özgürlükleri ihlal edecek biçimde herhangi bir zorlamaya tabi tutulamaz.”

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.