Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

AKP’nin EYT hesabı ve riskleri | Prof. Dr. Aziz Çelik: “EYT’lilerin önemli bir bölümü yoksul emekli haline gelecek”

İktidarın ocak ayını işaret ettiği emeklilikte yaşa takılanlar (EYT) düzenlemesini Prof. Dr. Aziz Çelik, Medyascope için değerlendirdi. EYT düzenlemesi ile emekli olacakların düşük aylık riskiyle karşı karşıya olduğunu ve adaletsizlikler yaşanacağına dikkat çeken Çelik, “Emekli olanlar geçinemeyecek, iş arayacak. Düzenleme sosyal güvenlik sisteminin iyileştirilmesi ya da emekliliğin kolaylaştırılması amacını gütmüyor. Bir an önce seçmenden oy almayı hedefliyor. Ben bir ‘çantada keklik’ durumu görmüyorum” diye konuştu.

AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 28 Kasım’da kabine toplantısının ardındanEmeklilik için yılını doldurup yaş şartını bekleyenler ve geçici işçilerle ilgili çalışmalarımızı en kısa sürede tamamlayıp kamuoyuna açıklayacağız“ demişti. Dün (29 Kasım) Meclis’te basın toplantısı yapan AKP Grup Başkanvekili Emin Akbaşoğlu da, “EYT ve sözleşmeli personelin kadroya geçirilmesine ilişkin düzenlemeleri aralık ayı içinde yapmayı planlıyoruz. En kötü ihtimal 2023 yılı başında yasalaşmasına şahit olacağız” diye konuştu. Erdoğan, bugün (30 Kasım) Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Bilgin ile Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati’yle asgari ücret ve EYT gündemiyle bir araya geldi.

İktidar, uzun süredir EYT sorununun çözüleceğine işaret ederken, Medyascope’a konuşan çalışma ekonomisi profesörü Aziz Çelik, EYT’ye ilişkin programın birkaç günde yapılabileceğini ancak hükümetin süreci uzattığını, düzenlemeyi seçime en yakın tarihte yaparak, süreci oya dönüştürmeye çalıştığını söyledi.

“Birkaç saatte çözülebilir ama bakanlık aylardır çalıştığını söylüyor”

Çalışmaların ne aşamada olduğunun bilinmediğini belirten Çelik, “Sendikalara, EYT derneklerine, kamuoyuna, bilim dünyasına sunulmuş, ‘Önerimiz, çözüm yolu, teknik düzenleme budur’ denilen bir şey yok. Bu birkaç saatte, birkaç günde sonuçlanabilecek bir konu ama bakanlık aylardır çalıştığını söylüyor” diye konuştu.

EYT konusunda, 8 Eylül 1999 öncesi çalışanların emekliliğine dair bir çözüm getirileceğini söyleyen Çelik, “Bu koşullu mu, koşulsuz mu olacak, geçiş hükümleri olacak mı bunu henüz bilmiyoruz” dedi. Düzenlemenin yaratabileceği sıkıntılara dikkat çeken Çelik, bunun konuyu taraflarla görüşmemekten ve kamuoyu önünde tartışmamaktan kaynaklandığını söyledi.

“EYT’lilerin önemli bir bölümü yoksul emekli haline gelecek”

Düşük emekli aylıklarının EYT’nin dikkat edilmeyen yüzü olduğunu söyleyen Çelik, EYT’lilerin 1999 öncesi mevzuata göre emekli olacaklarsa emekli aylıklarının o mevzuata göre hesaplanması gerektiğini ve ona göre hesaplanırsa yüksek, şimdiki mevzuata göre hesaplanırsa düşük emekli aylıkları alacaklarını belirtti. Çelik, şu noktalara dikkat çekti:

EYT kapsamındakilerin önemli bir bölümü düşük aylık riskiyle karşı karşıyalar. Şimdi herkes, ‘Emekli olabileceğiz’ duygusuyla bu ayrıntıya dikkat etmiyor ama emekli aylığı bağlama oranları 2000 yılından bu yana birkaç defa değişti ve çok düşürüldü. Eskiden emekli aylıklarının alt sınırı asgari ücretti, şu anda asgari ücretin çok altına düştü. Hazine desteğiyle 3 bin 500 TL’ye yükseltildi, ki bu rakamın çok altında emekli aylığı alan var. EYT’lilerin emekli aylıklarının hangi sisteme göre hesaplanacağı çok hayati bir mesele ve bu konuda hükümet herhangi bir renk vermiyor. Benim tahminim, EYT’lilerin çok önemli bir bölümü yoksul emekli haline gelecek, şu anda çalışmaktayken aldıkları ücretlerin çok altında emekli aylıklarıyla karşı karşıya kalacaklar.

“Kamu işçilerinden zorunlu emekliye sevk edilecekler var”

Çelik, ikinci sorun olarak kamuda zorunlu emekliye sevk edilecek olan kişilerin durumuna dikkat çekti. 24 Aralık 2017’de yayımlanan 696 sayılı KHK ile kamuda taşeron olarak çalışanlar kadroya alınmıştı. KHK ile kadroya geçen EYT kapsamındaki kamu işçileri, kendi istekleri olup olmadığına bakılmaksızın emekliye sevk edilecek. Bu kapsamdaki işçilerin yeni ücretlerinin yükseldiğini ve emekli olmak istemediklerini söyleyen Çelik, şöyle konuştu: 

Bu işçiler çok uzun süre taşeron şirketlerde düşük aylıklarla çalıştılar, kamuya yeni girdiler, birkaç senelik kamu işçisi durumundalar ve bu nedenle alabilecekleri emekli aylıkları çok düşük. Taşerondan kadroya geçip şu an 7-8 bin TL maaş alan bir kamu işçisi, emekli olursa, şimdiki koşullara göre 3 bin 500 TL emekli aylığı alacak. Bu çok önemli bir tehlike.

“8 Eylül 1999 öncesi ve sonrasında işe girenler için adaletsizlik”

EYT’nin, 8 Eylül 1999 öncesi çalışmakta olanları tanımlamak için kullanılan bir kavram olduğunu hatırlatan Çelik, bu tarihten önce erkeklerin 25 yıl, kadınların 20 yıl çalışıp, beş bin gün primi olduğunda yaş koşulu olmadan emekli olabildiğini belirtti. Çelik, “EYT’lilerin istediği bu, ‘Geçmişte biz bu hukukla çalışmaya başladık ve sonra bu geriye doğru değiştirildi, dolayısıyla biz 15-17 yıl gecikmiş olduk’ diyorlar. 99’da işe giren bir erkek işçi, eski mevzuata göre 2024’te emekli olabiliyordu, şimdi 2037-2040’a kadar uzayabiliyor” diye konuştu. 

Çelik, EYT düzenlemesi hayata geçirildiğinde, 8 Eylül 1999’dan önce işe girenler eski mevzuata göre emekli olursa ortaya çıkabilecek adaletsizlik için şunları söyledi:

Şu andaki duruma göre EYT düzenlemesi çıkarsa, 8 Eylül 1999’dan önce işe girenlerin hepsi 20-25 yılda emekli olacaklar, bu da potansiyel olarak 40’lı yaşlarında herkesin emekli olabilmesi imkanı anlamına geliyor. O tarihten sonra işe girenlerin tümü, kadınlarda 58, erkeklerde 60 yaş ve yedi bin güne varan prim ödemek zorundalar. EYT düzenlemesinin bir gün farkla bu kadar büyük eşitsizlik yaratması anayasaya aykırı bir düzenleme olacaktır. Bir geçiş dönemi olabilir, 8 Eylül 1999’dan sonra işe girenlerin emekliliği kademeli olarak artırılabilir ama bir gün arayla 15-17 yıl, hatta kadınlarda 20 yıla kadar çıkan bir eşitsiz tablo olacak.

“EYT’nin aylarca düşünülecek tarafı yok, iktidar ‘Seçimde ne getirir’ diye düşünüyor”

EYT düzenlemesi için “Seçime etkisinin ne olacağı tartışmalı ama kesin bir şekilde seçim nedeniyle yapıldığını söylemek mümkün” diyen Çelik, bu düzenlemeden AKP’nin istediği sonucu elde edemeyebileceğini vurguladı. Erdoğan’ın 2019’da söylediği “Tutturmuş bir EYT, erken emeklilik, seçim kaybetsek de yokum” sözlerini hatırlatan Çelik, seçim endeksli bir politika değişikliği olduğunu belirtti. EYT’nin Erdoğan’ın izni ve inisiyatifi dışında gündeme gelemeyeceğini vurgulayan Çelik, şöyle devam etti:

EYT’lilerden kaynaklı bir oy kaybı ya da kazancı hesabına dayanıyor. Bence kapsamının ne olacağı, nasıl düzenleneceği konusunda da henüz karar vermediler. EYT ne getirir ne götürür, seçime etkili olur mu olmaz mı diye bakıyorlar. Bu konuda çok fazla anket yaptırıyorlar ve konuyu ölçüyorlar diye düşünüyorum. Yoksa EYT’nin aylarca düşünülecek bir tarafı yok, birkaç tane formülünüz olabilir. Bunlardan bir tanesini gündeme getirirsiniz ve uygularsınız. Bu kadar gecikmesinin sebebi, iktidarın seçime yakın çözerek etkili olmasını istemesi.

“EYT düzenlemesi yapılınca EYT’liler hükümete oy vermeyecek”

Çelik, düşük emekli aylıkları nedeniyle, EYT düzenlemesinin hayal kırıklığı yaratacağını söyleyerek, 8-9 bin TL gibi ücretler alanların EYT düzenlemesi ile emekli olduklarında 3,5-4 bin TL aylık alacağına dikkat çekti. Çelik, “EYT bumerang gibi bir şey. Emekli olanlar geçinemeyecekler, iş arayacaklar. O yüzden ben bir ‘çantada keklik’ durumu ya da EYT olacak ve EYT’liler hükümete oy verecekler gibi bir tablo görmüyorum. Zaten çoğu ‘Bu bizim hakkımızdı, hakkımız gasp edildi’ diye düşünüyor” diye konuştu. 

Çelik, “EYT geç emekli olmak demekse, AKP 2008’de çok daha ağır bir EYT getirdi” dedi. İtirazlara rağmen 58-60 yaş ve 2048’den itibaren de herkesin 65 yaşında emekli olması koşulu olduğunu söyleyen Çelik, “Bunu getirmiş olan hükümet, bir bölümünün daha erken emekli olmasını istiyorsa bunun siyasal nedeni vardır. Yoksa sosyal güvenlik sisteminin iyileştirilmesi ya da emekliliğin kolaylaştırılması amacını gütmüyor. Bir an önce, seçmenden oy almayı hedefliyor” dedi.

“Kıdem tazminatını hükümetin sübvanse etmesi eşyanın tabiatına aykırı”

EYT düzenlemesi yapılırsa, pek çok kişinin emekli olmasıyla işverenler yüklü bir kıdem tazminatı ödemeleri yapmak zorunda kalabilir. Kıdem tazminatının işveren yükümlülüğü ve ertelenmiş, potansiyel borcu olduğunu belirten Çelik, “EYT birdenbire gündeme gelmedi, işletmelerin bu borca ilişkin hazırlıklı olması gerekir” diye konuştu. İşverenlere kıdem tazminatı için hükümetin sübvansiyon sağlayamayacağını vurgulayan Çelik, şunları söyledi:

Bu işverenin kişisel borcu. İşverenin ücret ödemesinde, ‘Bunun bir kısmını siz ödeyin’ diye devletten para beklemesi söz konusu olamayacağı gibi, bu konuda da devletten bir sübvansiyon talep etmesi bence doğru olmaz, adil olmaz. İşverenin kişisel borcunun, halkın vergisiyle ödenmesi, kıdem tazminatını bütçeden ya da Hazine’den destekleyecek bir şey verilmesi, eşyanın tabiatına aykırı. Taraflar isterlerse, karşılıklı olarak taksitlendirebilirler, taksitlendirip faiz ödeyebilirler, o işçiyle işveren arasında çözülmesi gereken bir mesele.

Emeklilerin yeniden çalışması durumunda, işverenlerin normal çalışandan fazla olarak sosyal güvenlik destek primi ödediğini ve bunun kaldırılabileceğini belirten Çelik, “Hükümetin şu anda işverenlere sağlayacağı şey, kalifiye elemanları kaybetmemek ya da yeniden çalıştırma durumunda ek bir yükle karşılaşmaması için sosyal güvenlik destek primini kaldırmak olabilir” dedi.

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.