Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Danıştay’ın İstanbul Sözleşmesi kararı | “Toplumsal eşitlikten korkmayan bir muhalefete ihtiyacımız var”

Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu, İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararını “hukuka uygun” buldu. Danıştay’ın oyçokluğuyla onayladığı kararın ardından Türkiye, İstanbul Sözleşmesi’nden resmen çekildi. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Genel Sekreteri Fidan Ataselim ve Kadınlar Birlikte Güçlü aktivisti Feride Eralp, Danıştay’ın kararını Medyascope’a değerlendirdi.

“Topyekûn değişim için mücadele ediyoruz”

Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Genel Sekreteri Fidan Ataselim, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nun açıkladığı kararın hangi dosyaya verildiğinin açııklanmasının gerektiğini belirterek şöyle konuştu:

“Danıştay 10. Daire bir karar vererek cumhurbaşkanının kararını hukuka uygun bulmuştu. Fakat burada altını çizmek istediğim şey üçe karşı iki oyçokluğuyla verilmiş olan bir karardı. Sonra bu karara itirazlar oldu ve temyiz mercii olan Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu bir karar açıklayacaktı. Bir karar açıklandığını haberlerden gördük ama hangi dosyaya verilmiş olan karar olduğunu hâlâ bilmiyoruz. Öncelikle bunun açığa çıkarılması lazım. Bu karara şaşırmıyoruz ama bu hukuksuzluklara alışmayacağız. Buna karşı topyekûn bir değişim için mücadele ediyoruz.”

Fidan Ataselim

“Tarafsız bir yargı olsun isterdik ama siyasi kararlar silsilesinin bir parçası”

Ataselim, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nun, Türkiye’nin sözleşmeden çekilmesini “hukuka uygun” bulmasını eleştirdi. Bu kararın kadınların hayatından bir şey eksiltmemesi için mücadeleyi sürdüreceklerini söyleyen Ataselim, “Danıştay, ‘Bir kişi bütün insanların temel hak ve hürriyetlerini ilgilendiren bir konuya dair tek başına karar alabilir’ demiş oldu. Bu durum, bundan sonraki birçok meselede hukuksuzluklarına bir hukuk kılıfı uydurma çabasının göstergesiydi. Birçok siyasi karar gibi bu Danıştay’ın kararının da siyasi olduğunu düşünüyoruz. Tarafsız bir yargı olsun isterdik ama görüntü çok öyle değil. Siyasi kararlar silsilesinin bir parçası” dedi.

“Bu kararı verenleri teker teker göndereceğiz”

Örgütlü politik mücadelelerini sürdüreceklerini belirten Ataselim, “Bu kararları verenleri teker teker göndereceğiz. İstanbul Sözleşmesi’ni uygulatacağız. Kadın cinayetlerini durduracağız. Bunun hangi davaya verilmiş olan karar olduğunu bilmiyoruz. O yüzden her davayla ilgili ayrıca bir başka bir yol, imkân olduğu sürece hukuki mücadelemizi yürüteceğiz. Biz zaten yıllarca İstanbul Sözleşmesi’ni uygulatmaya çalışıyorduk. İstanbul Sözleşmesi’nin her bir maddesinin uygulama pratiğini hayata geçirecek olan irade ve örgütlülük ortaya koymak için şehir şehir kadın meclislerini kuracağız” diye konuştu.

Kadınlar Birlikte Güçlü aktivisti Feride Eralp, kararın hukuksuzluğunu şu sözlerle anlattı: “İstanbul Sözleşmesi’nden tek başına kendi kararıyla çıkan adam, Danıştay İdari Dava Daireleri kurulun görev süresi bitmesine rağmen kendi kararıyla görev süresi dolmuş olan kurulun görev süresini de uzatarak başka bir hukuksuzluğa, usulsüzlüğe imza attı. Bu kurum aslında yetki süresini doldurmuştur ve tek adamın arzusuyla görevde kalmıştır.”

Feride Eralp

 “Toplumsal eşitlikten korkmayan bir muhalefete ihtiyacımız var”

Eralp, İstanbul Sözleşmesi’ne yeniden taraf olabilmek için muhalefete sorumluluk düştüğüne dikkat çekti:

“Burada önemli bir rol sadece kadınlara değil aynı zamanda muhalefete düşüyor. İstanbul Sözleşmesi’ni yüksek sesle savunamayan bir muhalefetin pozisyonunun iktidardan çok büyük bir farkı yok. Dolayısıyla bir sonraki aşamada bu sadece hukuki bir mücadele değil. Aynı zamanda Türkiye’deki bu tek adam sistemine karşı olan bir mücadeledir. Demokratik bir işleyişe geçmek için verilen bir mücadele. İstanbul Sözleşmesi’ni parlamento onayladı ancak parlamento ve dolayısıyla parlamentonun temsil ettiği kesimlerin talebiyle çekilebilir. Bu sesin ve sözün arkasında toplumsal cinsiyet eşitliğinden yana olduğunu söylemekten korkmayan, çekinmeyen bir muhalefete ihtiyacımız var bizim.”

“Muhalefet İstanbul Sözleşmesi’ni sahiplenmeli”

Muhalefetin İstanbul Sözleşmesi’ni gündemde tutması gerektiğini söyleyen Eralp, sözleşmenin yeniden imzalanması gerektiğini vurguladı:

“Türkiye yeniden sözleşmeyi imzalamadığı takdirde Avrupa Konseyi nezdinde Türkiye imzacı sayılmıyor. İç hukuk yolları tükenmedi. Danıştay’dan sonra Anayasa Mahkemesi süreci var. Bu süreç de işletilecek ama aynı zamanda bu sözleşmeden çıkan tek adam rejiminin yerinde kalıp kalmayacağının belli olmadığı bir yıla da giriyoruz. Bu sistemden kurtulmak için olan mücadele İstanbul Sözleşmesi’nin de güvencesi. Bunun için de İstanbul Sözleşmesi’ni gündemde tutmak en önemli şeylerden bir tanesi ve muhalefetin İstanbul Sözleşmesi’ni amasız fakatsız sahiplenmesi gerekiyor. Muhalefet yeniden iktidara gelirse İstanbul Sözleşmesi hızlı bir şekilde Türkiye tarafından yeniden imzalanmalı.”

Ne olmuştu?

İstanbul Sözleşmesi, AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın imzaladığı kararnameyle 20 Mart 2021’de Türkiye tarafından feshedildi. Feshe ilişkin kararname, sözleşme hükümleri gereğince Avrupa Komisyonu’na bildirildikten üç ay sonra yürürlüğe girdi ve Türkiye resmen sözleşmeden ayrılmış oldu. Kadın hareketi temsilcileri ve LGBTİ+’lar, Danıştay’da kararnamenin iptali ve yürütmenin durdurulması istemiyle çok sayıda dava açtı.

Danıştay 10. Dairesi, yürütmenin durdurulmasına yönelik talepleri reddetti. Kararnamenin iptaline ilişkin talepler ise duruşmalı değerlendirildi. Daire, sözleşmenin feshedilmesine karşı davaları 28 Nisan’da esastan görüştü. Danıştay savcısı, mütalaasında sözleşmeden çekilme kararının hukuka aykırı olduğunu belirtti. Mahkeme heyeti ise kararı daha sonra açıklayacaklarını belirtip duruşmayı bitirdi. Daire aynı gün, iptal talebinde bulunan kişi, kurum ve kuruluşları dinlemeden davanın reddi kararını da verdi.

İstanbul Sözleşmesi neden önemli?

İstanbul Sözleşmesi, şiddete maruz bırakılan kadınların ve LGBTİ+’ların korunması konusunda bağlayıcılığı olan uluslararası ilk sözleşme.

Fiziksel şiddet, taciz, tecavüz, zorla evlendirme, psikolojik şiddet, kadın sünneti, kürtaja zorlama gibi cinsel şiddetin her türüne yaptırım öngörüyor.

Toplumsal cinsiyet eşitliği için önemli bir adım olan sözleşme, Türkiye’deki ve dünyadaki kadın hareketlerinin önemli bir kazanımı. Zira kadına kadın olduğu için ayrımcılık yapılmasını engelliyor ve kadın, erkek, çocuk, engelli, mülteci, LGBTİ+ bütün bireyleri ev içi şiddetten koruyor.

Sözleşme, erkek şiddetine karşı yerel, ulusal ve küresel mücadelede de kritik önemde. Erkek şiddeti mağdurlarına; psikolojik ve hukuki danışmanlık sağlanması ve yeterli sayıda sığınma evi tahsis edilmesi sözleşmenin koruma maddeleri arasında. Bununla kadına yönelik şiddetin suç sayılması ve gerekli cezaların verilmesinin sağlanması da öngörülüyor.

Sözleşme, kadına yönelik şiddette gelenek, töre, din ya da “namus” gerekçelerini de yaptırıma tâbi tutuyor.

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.