Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Halim Kır yazdı: LGBTİ+’lar hayatlarıyla ilgili kararların alındığı tüm masalarda olmayı hak ediyor

İktidar blokunun 9 Aralık 2022 günü Meclis’e getirdiği anayasa değişikliği teklifi, geçen bir buçuk ayda bir grup insan için en büyük gündemlerden biri haline geldi ve açıkça söylemek gerekir ki gündemi meşgul etti, etmeye de devam ediyor. Esasen teklife yönelik itirazlardan biri de, teklifin içeriğine olduğu kadar zamanlamasıyla da ilgiliydi. Seçime dört ay kala, yurttaşların kirası, doğalgazı, her gün artan gıda fiyatları derken ay sonunu nasıl getireceğini düşünmeden bir an dahi geçiremediği şu günlerde toplumun gündeminin yanından dahi geçmeyen bu teklif aslında daha sunulduğu gün kendini tüketmişti. Buna rağmen muhalefetin bu zamanda, bu koşullarda ve bu yöntemle yapılmak istenen böylesi önemli bir değişikliğe güçlü ve hızlı bir “hayır” deme iradesini göstermemesi sebebiyle meşguliyetimiz devam ediyor.

Yukarıda saydığım ekonomik ve siyasi gerekçelerle birlikte, toplumsal cinsiyet temelli ayrımcılık ve şiddetin, kadın cinayetlerinin, LGBTİ+ nefret cinayetlerinin sürdüğü; ayrımcılık ve şiddet karşısında etkin önleme ve korumanın sağlanmadığı bir dönemde olduğumuzu göz önünde bulundurmamız gerekir. Burada siyasi iktidarın yirmi yıllık toplumsal cinsiyet eşitliği karnesine bakma niyetinde değilim ancak şunu sorabilirim. Kadınların, LGBTİ+’ların, siyasi ve toplumsal muhalefetin ve toplumun büyük bölümünün itirazlarına rağmen İstanbul Sözleşmesi’nden bir gecede çıktığımızı ilan edenlerle böyle bir konuda anayasa yapılır mı?

9 Aralık’tan bu yana, kadın ve LGBTİ+ örgütleri bu ve daha fazla soruyu soruyor; yapılmak istenen değişikliği tüm boyutlarıyla anlamak, anlatmak ve bu teklif karşısında ilgili aktörleri ve kamuoyunu harekete geçirmek için yoğun çaba sarf ediyor. Söz konusu değişikliğin laik, demokratik, hukuk devleti normlarına ve Türkiye’nin imzacısı olduğu uluslararası sözleşmelere aykırılığı çokça yazıldı, söylendi. Basında aile düzenlemesi adıyla geçen ve toplumun bir bölümüne “sapkın” diyen 41. madde için önerilen değişikliğin kendisinin eşit yurttaşlıkla, ayrımcılık yasağıyla ve pek tabii bunları güvence altına alan anayasa ile çeliştiği de ortada. Teklifin temel insan hakları açısından kabul edilemeyecek bir teklif olması bir yana bu tartışmanın kendisinin de Türkiye LGBTİ+ hakları mücadelesi açısından önemli olduğunu ve mücadele tarihinde kendisine yer bulacağını söylemek şimdiden mümkün.

Özellikle 2015’ten bu yana LGBTİ+ etkinliklerin, onur yürüyüşlerinin ve hatta pikniklerin, voleybol maçlarının bile yasaklandığı bir dönemin içindeyiz. Öyle ki Türkiye’nin en büyük şehrinde yapılmak istenen son onur yürüyüşünde 373 kişinin gözaltına alındığı (https://spod.org.tr/wp-content/uploads/2022/12/2015ten-Gunumuze-Yasaklarla-Istanbul-LGBTI-Onur-Yuruyusu.pdf), LGBTİ+’ların siyasetçiler, bürokratlar, bir kısım medya tarafından çoğu zaman kamu kaynakları da kullanılarak nefret öznesi haline getirildiği bir dönem. LGBTİ+’ları toplumun dışında, ailenin ve toplumun bir arada yaşamasının temeli olabilecek değerlerin karşısında marjinal bir grupmuş gibi gösterme çabasının büyütüldükçe büyütüldüğü bir dönem. Her şeye rağmen toplumsal düzeyde istenilen seviyede kendini göstermeyen LGBTİ+ karşıtlığının anayasal düzeyde kendine yer bulması için iktidar blokunun seçime aylar kala muhalefeti yanında durmaya çağırdığı bir dönem…

Siyasi iktidarın, muhalefete iki yönlü mesajı oldukça ortada aslında. Birincisi LGBTİ+’larla yan yana gelme, ikincisi ise her konuda ayrışabiliriz ama LGBTİ+’lar söz konusu olduğunda benim yanımda dur. Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu hafta yaptığı bir konuşmada, İYİ Parti lideri Meral Akşener’e hitaben; “Ortağınızla birlikte, LGBT’cilerle birlikte yürüyebilirsiniz, bizim onlarla da işimiz yok.” dedi.(https://www.politikyol.com/canli-cumhurbaskani-erdogan-partisinin-grup-toplantisinda-konusuyor-18012023/) 19 Ocak günü Anayasa Komisyonu’nda teklifin görüşüldüğü oturum boyunca da iktidar milletvekillerinin, muhalefeti LGBTİ+’larla yan yana olup olmamak üstünden “köşeye sıkıştırmaya” çalıştığını gördük.

Öyleyse, her şeyle birlikte şunu söylemek de bize düşüyor. LGBTİ+’larla birlikte yürümenin ne anlama geldiğini düşünelim. Türkiye’de yaşayan LGBTİ+’ların otuz yılı aşkın hak mücadelesine, yaptığı açıklamalara, eylemlere, kurduğu ittifaklara baktığınızda göreceğiniz en belirgin şey; amasız fakatsız herkes için insan hakları ve daha demokratik bir ülkede bir arada yaşam ısrarı olacaktır. Bu mücadelenin dinamiklerini görmezden gelerek ve insan haklarını yok sayma pahasına muhalefetin LGBTİ+’larla yan yana gelmeye, birlikte yürümeye dair duyduğu çekince, zaten tam da iktidarın yapmak istediği şey. Muhalefetin belki de sürekli hatırlaması gerekenlerden biri de; içinde bulunduğumuz döneme damgasını vuran eşitsizliğin, adaletsizliğin ve her gün yeniden yeniden sınandığımız toplumsal kutuplaşmanın sebebi LGBTİ+’lar değildir. Aksine LGBTİ+’lar yaratılan bu düzene maruz bırakılanlardır. Siyasetin özneliğini, yurttaşlığını bir kenara ittiği; bazen açıkça hedef aldığı, bazen utana sıkıla destek olduğu bir düzlemde hayatta kalmaya çalışanlardır. Bu dönemden paylarına düşen eşitsizlik ve adaletsizliğe karşı mücadele edenler ve tam da bu yüzden hayatlarıyla ilgili kararların alındığı tüm masalarda olmayı hak edenlerdir.

Her şeye rağmen umudunu büyütenlerle, mücadelesine sahip çıkanlarla, muktedir tarafından utandırılmaya çalışıldıkları varoluşlarının arkasında duranlarla birlikte yürümek utanılacak, korkulacak değil onur duyulacak bir tutumdur. Evet bu tutum, aynı zamanda, daha güzel bir ülkenin belirleyicilerinden ise; bugün bunun yolu #tartışmasızHAYIR demekten geçmektedir.

Ezcümle; bize rağmen değil, bizimle birlikte.


Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.