Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

27 Ocak Uluslararası Holokost Anma Günü: “Geçmişteki ölümlerin yerini doldurmak için 6 milyon Yahudi’ye ihtiyacımız var, sonra geleceği düşünebiliriz”

Adolf Hitler liderliğindeki Nazi Almanyası döneminde, 6 milyondan fazla Yahudi’nin sistematik bir şekilde öldürüldüğü olaylar, 1 Kasım 2005 tarihinde, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nca “Uluslararası Holokost Anma Günü” olarak kabul edildi. Anmalar, her yıl 27 Ocak’ta yapılıyor.

1933’te Yahudi kimlikli kişilerin haklarının azaltılması ile başlayan sistematik kısıtlamalar, sonunda Nazi hükümeti tarafından yakalanan “Avrupa Yahudileri”nin katledilmesi ile son bulmuştur. 1933’ten itibaren başlayan bu süreci 3 döneme ayırabiliriz:

  • Yahudi kimlikli kişilerin haklarının elinden alınması ve yüksek mevkide görev yapan bürokratların görevlerinden uzaklaştırılması
  • Yahudi kimlikli kişilerin mallarına ve mülklerine el konularak “gettolarda” yaşamaya zorlanmaları
  • Son olarak Yahudilerin toplanarak ölüm kamplarına götürülmeleri ve sistematik bir şekilde gaz odalarında ya da farklı şekillerde öldürülmeleri

Soykırımın ana hedefinin Yahudiler olmasının nedeni Hitler’in Yahudilerden nefret etmesi ve onları dünyadaki bütün problemlerin sorumlusu olarak görmesini gösterebiliriz.

Soykırım, Almanlar tarafından işgal edilmiş, şu anda 35 farklı Avrupa ülkesi sınırları içinde yapıldı. En çok etkilenen bölge ise Orta ve Doğu Avrupa’ydı. En yüksek Yahudi katliamı 3 milyondan fazla kişi ile Polonya ve 1 milyondan fazla kişi ile Sovyetler Birliği’nde oldu. Ayrıca yüzbinlerce Yahudi, Hollanda, Fransa, Belçika, Yugoslavya ve Yunanistan’da öldürüldü.

Hitler döneminde ailesi içinde soykırıma uğramış ve ülkesinden göç etmek zorunda kalmış Türkiye’de yaşayan Yahudi din görevlisi Rav Mendy Chitrik ve Türkiye Yahudi Cemaati’nin genç bireylerinden Sarp Kaston ile Holokost, Holokost’un anlamı ve hissettikleri üzerine bir kapsamlı röportaj yaptık.

  • Holokost sizin için Yahudi kimliğinizle ne ifade ediyor? Ayrıca “din adamı” kimliğiniz için ayrıca başka bir anlam ifade ediyor mu?

Rav Mendy Chitrik: Büyükbabam, soykırımdan kurtulan biriydi. 11 ay önce öldü. Almanya’nın Köln şehrinde doğdu ve çocukken Almanya’da Nazilerin yükselişinin ardından ailesi taşındı, Antwerp’e taşındılar. 1941’de Naziler Antwerp’i işgal ettiğinde babası Londra’da, annesi ve kardeşi Antwerp’teydiler ve arkadaşlarıyla birlikte kaçtılar fakat toplama kampına gönderildiler. Yaklaşık bir yıl toplama kampında kaldıktan sonra annesi Auschwitz’e gönderildi, büyükbabam hayatta kaldı. Ne amcaları, ne büyükanne ve büyükbabaları, ne kuzenleri ne de ailesinden başka biri geri döndü. Kayınvalidem savaştan sonra Almanya’da bir kampta doğdu, ailesi soykırımdan kurtulanlardandı.

Kayınpederimin büyükanne ve büyükbabası, amcaları ve teyzeleri, hepsi soykırımda öldü. Yani evet, ailemden birçok insan, büyük büyükannem ve büyük büyükbabam ve amcalarım, teyzelerim ve birçok insan Holokost sırasında öldü. Yani yaptığımız her şeyin arka planında soykırımla büyüdük. 8 çocuklu bir ailem var, aynı zamanda 8 kardeşim var. Büyükbabam da kardeşlerini soykırımda kaybetti. 100 yaşındayken New York Times’a verdiği bir röportajda kaç çocuğu ve torunu olduğunu sormuşlar, o zamanlar 150 çocuğu ve torunu varmış. Bunun üzerine büyük büyükbabam “Geçmişteki ölümlerin yerini doldurmak için önce 6 milyona ihtiyacımız var, sonra geleceği düşünebiliriz” dedi. Yani evet, her şey gölgede, Holokost’un arka planında yaşanıyor.

Rav Mendy Chitrik
  • Önemli bir din adamı, bir din bilgini olarak Yahudi toplumu Holokost travmasını atlatabildi mi?

Rav Mendy Chitrik: Yani Holokost’un travmasından kurtulup kurtulmadığımızı sorduğunuzda, burada “hayatta kalmak” kelimesi tam olarak doğru değil. Hayır, hayatta kaldık ama onunla yaşıyoruz. Dindar bir insan için, inanan bir insan için soru “Soykırım neden oldu?” veya “Soykırım nasıl oldu?” değil. Güzel bir soru, önemli bir soru, sürekli gelen bir soru. Ama soykırımın bir daha olmayacağından nasıl emin olabiliriz? Ve insan olarak hayatta kaldığımızdan, insanlık olarak hayatta kaldığımızdan, insanlığa inanan, adalete inanan, Tanrı’ya inanan, insanın sorumlu olduğuna inanan, akılcı, adil, dindar insanlar olarak hayatta kaldığımızdan nasıl emin olabiliriz? Öyleyse, Holokost’un bir daha olmayacağından gerçekten nasıl emin olabiliriz? Eğitim yoluyla, kendimize öğreterek, çevremizdeki insanlara öğreterek ve insanlara soykırımı öğreterek…

  • Holokost’un bir daha yaşanması mümkün gözükmüyor. Ancak dünyada hala süren bir anti-semitizimden söz edebiliriz. Bunun nedenlerini nedir sizce?

Rav Mendy Chitrik: Holokost’un bir daha asla olmayacağını söyleyebileceğimizi sanmıyorum. Kendimize ve etrafımızdaki insanlara, bir insanın yaşayabileceği en düşük seviyeyi öğretmeyi başarırsak, soykırım bir daha asla olmayacak. Ne yazık ki, son hayatta kalanlar ölüyor, sadece birkaç yıl içinde bunları gerçekten kendi gözleriyle gören insanlardan hayatta kalan kimse olmayacak.

Ama bir daha olmamasını sağlamak bizim elimizde. Olasılık her zaman vardır, tehlike her zaman vardır. Bugün hala “Bütün Yahudileri öldürün” diyenler var. Bugün hala dini ve siyasi anti-semitizme sahip insanlarımız var.

Bunlar tehlikeli şeyler ve bunlara karşı mücadele etmeliyiz. Tarih boyunca hep var olan Yahudi nefretinin en sistematik dışavurumuydu Holokost. Bir insan olarak hissettiğim ve andığım Holokost’u, bir Yahudi olarak asla unutturmalıydım. Çünkü bugün hala hissedilen Yahudi nefreti, bu tarihi utancın en büyük sebebiydi. Çünkü o gün okuduğumuz hikayeler bana hiç de yabancı değil.

Auschwitz (Polonya), Nazi Almanyası tarafından II. Dünya Savaşı döneminde kurulmuş en büyük toplama, zorunlu çalışma, sistematik katliam kampı

Sarp Kaston: Dediğim gibi nefretin en büyük sebebi bence bilmemek. Karşı tarafın perspektifine asla sahip olamamak ve tabii ki de sahip olduğu değiştirilemez kimlikleri bir aitlik sanmak. Bunlar insan var olduğu sürece değiştirilmesi zor olgular. Ancak tabii ki azaltabilmek tek taraflı bir durum değil. Hatta var olan nefreti, nefret edilen odaklı incelemek nefrete katkıdan başka bir şey sunmayacaktır. Nefret edene baktığımızda nefretin kaynağını görebiliriz. Ve nefreti azaltacak güce sahip kişilerin de nefrete çanak tutan tavırları ne yazık ki, bilgisizliği azaltmadığı gibi artırıyor.

  • Siz İslam Ülkelerinde Yaşayan Hahamlar Birliği başkanısınız. Arap ülkelerinde Holokost’a yönelik çalışmalar mevcut. Özellikle bu yöndeki çalışmalarınızdan söz edebilir misiniz?

Rav Mendy Chitrik: Pek çok insan, Yahudileri kurtarmak için hayatlarını gerçekten riske atan bu kadar çok Müslümanın olduğunu bilmiyor. Avrupa’da Müslüman bir ülke olan Arnavutluk’un savaştan sonra, savaş öncesine göre daha fazla Yahudi barındıran tek ülke olduğunu biliyor muydunuz? Yahudileri kurtarmak için hayatlarını riske atan Türk diplomatlar vardı. Yahudileri kurtaran Tunuslu diplomatlar ve sıradan insanlar vardı. Yahudileri kurtarmak için hayatlarını riske atan birçok insan var. Çok insan vardı ama yeterli değildi.

Bu konu kesinlikle daha fazla farkındalık gerektiriyor. Daha fazla bilgi paylaşımı gerektiren bir konu. Türkiye, Uluslararası Holokost Anma Komitesi’nde gözlemci bir ülke olmuştu. Bu, Türkiye’nin gurur duyması gereken bir şey ve son yıllarda Azerbaycan’da, Türkiye’de, Birleşik Arap Emirlikleri’nde ve diğer ülkelerde Holokost eğitiminin nasıl gerçekleştiğini de görüyoruz. Sorumlu insanlar, tarihin dip noktalarından öğrenmenin bizi gelecekte daha yüksek yerlere getireceğini biliyorlar. Yani bana şimdi “Sorumluluklarımız neler?” diye sorarsanız, sorumluluğumuz daha iyi insanlar olmaktır. Kendimize ve çocuklarımıza Tanrı’nın gerçeğini, soykırım sırasında insanların yaptığı fedakarlıkları ve bunları unutmamayı öğretmeliyiz. Hatırlıyoruz, unutmadık ve unutmayacağız. Öğretmek, öğrenmek, konuşmak ve nerede olursak olalım Yahudiler olarak gururla yaşamak, kendimiz olmak; kendimize ve başkalarına hoşgörü içinde yaşamayı öğretmenin en iyi yoludur.

  • Genç bir Türk Yahudi olarak Holokost sizin için ne ifade ediyor?

Sarp Kaston: Holokost, Yahudi kimliğimden öte insani varoluşuma aykırı gelen bir durum. Ancak bir Yahudi olarak hissettiklerim elbette ki öfkeden, hüzünden öte bir duygu, bir aidiyet…

  • Holokost’un unutulmaması için dünyada birçok etkinlik yapılıyor. Türkiye’de buna yönelik bir çalışma yapılmalı mı?

Sarp Kaston: Holokost, birçok ülkede örneğini gördüğümüz gibi resmi bir şekilde anılıyor. Ancak özellikle Türkiye’de bu anmalara katılım protokol nezdinden ileri gidemiyor. Özellikle unutturmamak hedefindeki bu anmalar, amacına ulaşamıyor. Unutturmamak için önce bu insanlara, bunu öğretmemiz gerekiyor. Birçok kişi bu olayı bilmiyor veya eksik biliyor. Yanlış bildiğini de kabul etmedikleri gibi Yahudi nefreti hissetmeye devam ediyorlar. Ancak bilmek, nefretin düşmanı olabilir ve biz bu insanlara bunu öğretmeliyiz.

  • Türkiye’de sana nasıl bir azınlık yaklaşımıyla davranılmasını istersin?

Sarp Kaston: Genç bir Yahudi olarak beklentim, kimliğimin doğrudan bir nefrete sebebiyet vermemesi, anti-semitizm gerçeğinin farkında olunması ve küçümsenmemesi. Çünkü, bu ülke bütün renkleriyle güzel ve bütün renkleri korumak hepimizin elinde.

Türkiye Dışişleri Bakanlığı: “Milyonlarca insanı saygıyla anıyoruz”

Türkiye Dışişleri Bakanlığı da “Uluslararası Yahudi Soykırımı Kurbanlarını Anma Günü” için yayımladığı mesajında “Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından 2005 yılında kabul edilen karar uyarınca ‘Uluslararası Holokost’u Anma Günü’nde, Nazi rejimi ve işbirlikçileri tarafından sistematik şekilde katledilen, Yahudiler, Romanlar, engelliler ile hedef alınan tüm gruplara mensup milyonlarca insanı bugün saygıyla anıyoruz. İkinci Dünya Savaşı sırasında Nazi mezaliminden kaçan çok sayıda Musevi’ye kucak açan Türkiye, bugün de dünyanın farklı bölgelerinde zulüm görmüş milyonlarca insanın sığındığı güvenli bir liman olmaya devam etmektedir. Yahudileri temerküz kamplarına gönderilmekten kurtaran diplomatlarımızın hatıralarını da bu vesileyle yad ediyoruz” dedi.

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.