Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Medyascope deprem bölgesinde | Senem Büyüktanır’ın Kahramanmaraş’ın Demirciler Köyü izlenimleri: Seçimde oy isteyen siyasiler, deprem olunca köyün yolunu unutmuş

Kahramanmaraş’ın Demirciler Köyü’ndeyiz. Yetkililerin ilgisizliği, hayatta kalan köylülerin depremin travmasını yaşamasına bile müsaade etmiyor. Köylüler, dişiyle tırnağıyla köyde yeniden hayat kurmaya çalışırken, onları en çok belirsizlik huzursuz ediyor, “Evlere ne olacak? Burası bir köy olarak kalacak mı?” Siyasetçilerin vicdani sorgulama yapması için gereken o soruyu da soruyor köylüler: “Depremde köye gelmeyen milletvekilleri seçim zamanı oy istemeye nasıl gelecek?”

Kahramanmaraş merkeze yaklaşık 50 kilometre uzaklıktaki Demirciler Köyü’ndeyiz. Burası yakın zamanda merkeze bağlanarak mahalle olmuş. Depremde onlarca ev yıkılmış, dokuz köylü yaşamını yitirmiş, yüzlerce ev ise kullanılamayacak halde. Yetkililerin ilgisizliği köylülerin kaybettiği canların acısını yaşamasına da izin vermiyor. Köylünün devlete ödediği vergiler, tam da ihtiyaçları olduğu dönemde “diş ve tırnak” olarak geri dönmüş onlara. Seçim zamanı oy isteyen siyasiler, deprem olunca köyün yolunu unutmuş. Sokakta, açıkta, karda ve yağmurda uyumuşlar. Yakınlarını enkazın altından dişiyle tırnağıyla çıkarmış köylüler. Şimdi de dişleriyle ve tırnaklarıyla hayatı kazıyor köylüler burada.

“Her gece hırsız kovalıyoruz”

Depremden kurtardığı canıyla, köyün ve köylünün derdine çare arayan Demirciler Mahallesi Muhtarı Nihat Gökpınar, “Biz bu acıyı hiçbir zaman unutamayız” diyor : 

“İlk hafta dışarıda yattık yağmurun altında kaldık. Kahramanmaraş milletvekillerinin hiçbirisi ziyaret etmedi. Sitemim var onlara. Yarın bugün seçim olacak, buraya gelecekler mi? Nasıl gelecekler. Biz bu acıyı hiçbir zaman unutamayız. Geceleri köyün içine hırsızlar giriyor. Her gece hırsız kovalıyoruz.”

“Sahipsiz kalmış olmanın verdiği bir umutsuzluk oluştu”

Avukat Erdem Gökpınar, köyde onlarca ev yıkıldığını dokuz kişinin yaşamını yitirdiğini ve yüzlerce evin kullanılamaz halde olduğunu söylüyor: 

İlk hafta yakınlarımıza canlı ulaşma umudumuz vardı, maalesef olmadı. Hiç uyumadık. Hem doğayla mücadele ettik hem de sahipsiz kalmış olmanın verdiği bir umutsuzluk oluştu.”

“Belirsizlik daha fazla öldürüyor”

“Ben Pazarcık’ın avukatıyım” diyor Gökpınar, “Benim bu topraklara borcum var.” Günlerce uyumadan çalıştıkları için gece gündüz gün kavramını yitirdiklerini dile getiriyor ve köye haftalardır bir yetkilinin gelmediğini şöyle anlatıyor:

“Telefonlarımıza bir numara yolladılar, ‘Sorularınızı buraya sorun’ diye. Ne zaman arasak meşgul. Depremin üzerinden haftalar geçti bu süreçte bir tane yetkili gelse, 10 dakika insanların sorularını yanıtlasa. Deprem bizi öldürüyor mu? Belirsizlik daha fazla öldürüyor. Desin ki ‘Yapıyorum’ desin ki ‘Yapmıyorum.’ Bu belirsizlik ortadan kalktığında insanların üzerindeki toprak da kalkacak.

“Köylerde yaşam sürecek mi?”

Avukat Erdem Gökpınar, köylerini terk etmek istemediklerini ancak nüfuslarının günden güne azaldığını söylüyor:

“En büyük sorunumuz şu: Köylerde yaşam devam edecek mi? Biz, köylerimizi terk etmek istemiyoruz. Köyümüze yıllardır depremiyle, yangınıyla, acısıyla sahip çıktık. Biz, katliamlar görmüş bir toplumun çocuklarıyız. Katliamlarda da burayı terk etmedik yine terk etmeyeceğiz fakat sayımız çok azaldı. Şunu gözden kaçırıyorlar: İnsan yaşar da insan gibi yaşaması lazım. Tuvaletine gidemedikten sonra, sıcak bir yerde uyuyamadıktan sonra, yıkanamadıktan sonra bunun adına yaşam demenin anlamı yok. İnsanlar bir yandan cenazelerini gömerken bir yandan da ‘Yarın ne ekmek yiyeceğiz, nerede ısınacağız, nerede uyuyacağız’ derdine düştü.”

“7,8 şiddetindeki depremi bile hissetmeyen Kahramanmaraş milletvekillerine diyecek hiçbir şeyim yok”

Gökpınar, Pazarcık halkına şöyle sesleniyor:

Bizim birliğimizi bozmamamız köylerimizi terk etmememiz lazım, topluma çağrım bu. Devlete hiçbir çağrıda bulunmuyorum çünkü haftalardır sesimizi duymayan, feryadımızı duymayan, 7,8 şiddetindeki depremi bile hissetmeyen Kahramanmaraş milletvekillerine diyecek hiçbir şeyim yok. Duysalardı ilk gün duyarlardı. Siyasilere sitem de etmiyorum. Onlardan hiçbir şey de beklemiyorum. Benim beklentim Türkiye Cumhuriyeti’nin güzel insanlarından, birlik beraberlik zamanı.

Ne yapacağımız bilsek, rahat ederiz

Eczacı Bünyamin Demircioğlu, onca yıkımın acının arasında misafirin de bir derdi olabileceği ihtimalini yokluyor, “Çay içer misiniz ? Aç mısınız?” İyi yüreklerinin inceliği mahcup ediyor beni. Kendi imkanlarıyla konteyner getirdiklerini söylüyor: “İstanbul ve Ankara’daki arkadaşlarımız bize konteyner gönderdi. Dostlarımızın, bu köyün insanların desteği ile ayakta duruyoruz. 26 ev için yıkım kararı alındı, yedisi için acil yıkama gelecekler. Ne yaptığımızı bilmiyoruz. Enkaz ne zaman kaldırılacak? Evler ne zaman yeniden yapılacak? Kendimiz yapabilecek miyiz? Yaparsak devlet destek verecek mi? Bu konularda hiç bilgilendirilmiyoruz. Ne yapacağımız bilsek ona göre rahat ederiz çünkü çocuklarımızın okulları başlayacak.”

“Pazarcık depremine ilişkin önerge verdim dikkate alınmadı”

Köylülerden İbrahim Demircioğlu “Devlet vaatler veriyor, devlet sınıfta kaldı fakat Türkiye’nin dört bir yanından yardımlar geldi” diyor. Demircioğlu, CHP’den Dulkadiroğlu Belediye Meclisi üyesi: “Kendi meclisimde iki defa deprem komisyonu önergesi verdim, hem Elazığ hem İzmir depreminden sonra, 2022 Ağustos ayında buradaki küçük ölçekli depremlerden sonra da komisyonu hatırlattım fakat ret verildi. 44 bin, 45 bin canımızı kaybettiğimizi söylüyorlar. Bence kayıp çok daha fazla. İktidar tribünlerde futbol maçlarında yapılan protestoları engellemeye çalışıyor. Devletin görevi bu değil. Devlet bir an önce vatandaşına elini uzatmalı.”

Enkazın arasında yaşam mücadelesi veren köylüler için bu süreç ne kadar daha devam edecek? Bir köyleri olacak mı? Evlere ne olacak? Burası bir köy olarak kalacak mı? Yoksa devlet bölgenin yapısını mı değiştirecek? Evler ne zaman yeniden yapılacak? Kendileri yapabilecek mi? Yaparlarsa devlet destek verecek mi? Köylüler, sordukları bu hayati sorular için henüz muhatap bulamadı fakat siyasetçilerin içinde iyi bir taraf olma ihtimali, bu köylülerin sorularıyla doğacak.

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.