AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Sultanbeyli mitinginde “İsrail ile ticareti kes” pankartı açtığı için darp edilerek gözaltına alınan genç Medyascope’a konuştu. Avukatı aracılığıyla şikayette bulunan genç “Vicdanımızın sesini dinledik, ikiyüzlülüğün ifşasını sağlıyoruz, dualar Filistin’e fakat cepler İsrail ile” dedi.
Eylemi nasıl yaptınız?
“Filistin için bin genç ekibi olarak arkadaşlarımızla üzerinde ‘İsrail ile ticareti kes’ yazan pankartla miting alanına gittik. Vermek istediğimiz tek mesaj buydu ve sloganlarımız da bu yöndeydi. Pankartı gizlice soktuk çünkü İsrail karşıtı pankartları izin verilmiyor onların aleyhine olduğu için. Kız arkadaşlar da vardı fakat onlar ayrı tarafa geçti, erkekler ayrı tarafa.”
Miting alanında böyle bir ayrışma mı vardı?
“Evet, platformun önünde kadınlar ve erkekler olarak ayrılıyor. Kadınlar ayrı bölümde erkekler ayrı bölümde duruyor.”
Miting alanında böyle bir uyarı mı yapılıyor?
“Evet, güvenlik görevlileri eyleme gelen kişileri bu şekilde yönlendiriyor. Arkadaşlarımızla bir arada durmaya çalıştık fakat polisler izin vermedi ve kadınlar diğer tarafa geçsin denildi.”
Pankart açtığınızda ne oldu?
“Beklemediğimiz şekilde bir saldırı oldu. Sultanbeyli gibi bir yerde olduğumuz için halkın tepki göstereceğini tahmin ediyorduk fakat mitinge gelen kadınların saldırgan tavır sergileyeceğini tahmin etmiyorduk. Kız arkadaşlarımıza vurmaya başladılar. Pankartı indirmeye ve ellerinden almaya çalıştılar alamayınca da ellerindeki bayraklarla kızların kafasına vurdular. Bunların kayıtları var. Oraya haber için gelen bir muhabir de bunları kaydetti fakat bize ulaşan muhabir, polisin görüntüleri zorla sildirdiğini söyledi.”
Sonra ne oldu?
Medyascope'un günlük e-bülteni
Andaç'a abone olun
Editörlerimizin derlediği öngörüler, analizler, Türkiye’yi ve dünyayı şekillendiren haberler, Medyascope’un e-bülteni Andaç‘la her gün mail kutunuzda.
“Kadın polisler pankart açan arkadaşlarımıza doğru gitti ve slogan atmamaları için elleriyle arkadaşlarımızın ağzını kapattı. Onlar yetersiz gelince iki erkek koruma kız arkadaşların üzerine doğru gitti. Zarar vermemeleri için bağırarak tepki göstermeye çalıştık. ‘Arkadaşlarımıza ne yapıyorsunuz onları rahat bırakın’ diye tepki gösterince erkek koruma olduğunu düşündüğümüz kişiler, polis kimliklerini göstermeden ‘Slogan atmayın’ gibi bir uyarı da yapmadan darp etmeye başladı. Kolumu kırmaya çalıştılar, boynumu bükmeye çalıştılar, sırtıma vurdular, omuzlarıma ve bacaklarıma vurdular.”
Darp tespit edildi mi?
“Evet, darp raporu aldık. Beni zorla ters kelepçe yapmaya ve yere yatırmaya çalıştılar. Dizimde yara oluştu. Yere düşüp etkisiz hale geldiğim halde korumalardan biri boğazımı tutup boğmaya çalıştı. Nefessiz bırakmaya çalıştı ve sesim hala kasık ve boğazım hala ağrıyor. Anladığım kadarıyla beni bayıltmak istediler. Kelepçelediler ve miting alanının dışına çıkardılar. Götürürken tehdit ettiler.”
Ne diyerek tehdit ettiler?
“‘Sen gününü görürsün, sana göstereceğiz, gör bak sana ne yapıyoruz’ gibi tehditler savurdular. Bunların hepsi insanların, halkın içindeyken yaşandı.”
İnsanlar darp olayına tepki gösterdi mi?
“Hayır, halk hiç tepki göstermedi. Ne benim ne kızların darp edilmesine tepki göstermediler, hatta izlediler. Şaşırdım kimse de gelip ‘Siz ne yapıyorsunuz’ diye sormadı. Bizi alanın dışına çıkardılar ve ‘Sizi muhafaza altına alıyoruz’ diyerek bir yere kapattılar.”
Nasıl bir yerdi hatırlıyor musunuz?
“Bir binanın içine girişine kapattılar. Gözlüğümü kimliğimi ve telefonumu aldılar. ‘ GBT sorgusu yapacağız’ diyerek bizi saatlerce oyaladılar ve alıkoydular.”
Gözlüğünüz numaralı gözlük mü?
“Evet, numaralı gözlük. ‘Bizi burada tutmanız yasal değil’ dedim. Emniyet güçleri ‘Buradan gidemezsiniz, suçlusunuz, sizi burada koruyoruz, bıraksak halk parçalar’ dedi. ‘Bizi darp ettiler ters kelepçe ile yere yatırdılar. Halkın içinde rezil kepaze duruma getirdiler şiddet uyguladılar’ diyerek korumalardan şikayetçi olmak istedim. Cumhurbaşkanlığından bir heyet geldi ve ‘Bizim derdimiz sizinle didişmek değil size zarar vermek istemiyoruz. Bir talebiniz var mı’ diye soruldu. Şikayetçi olduğumu söyledim.”
Orada ne kadar tutuldunuz?
“Yaklaşık bir saat orada tutulduk. Polisler darp raporu için hastaneye götürdü.”
Sizi oraya cumhurbaşkanlığı korumaları mı üniformalı polis mi götürdü?
“Cumhurbaşkanlığı korumaları bizi oraya götürdü. Oradaki polislere teslim ettiler. Korumalar yalan iddialarda bulundular. ‘Miting alanında slogan atamazsın, protesto yapamazsın’ diyerek bizi bastırmaya çalıştılar. Başımız belaya giriyor gibi hissetmemizi istediler fakat biz haklarımızı biliyoruz. Alıkonulmak istemediğimizi söyledik ama bizi bırakmadılar. Karakola götürdüler. Karakolda suçluymuşum gibi gözaltına alındım.”
Suç mu isnat etmeye çalıştılar?
“Bizi suçlu duruma düşürmeye çalıştılar. Özellikle beni çünkü diğer arkadaşlarımla ilgili darp olayı olmadı ve şikayetçi olmadılar. Sadece bana şahitlik ettiler. Korumalar ifade verdi. Ben de ifade verdim. Avukatımız sağ olsun işinin ehli olmasa bize suç isnadında bulunacaklardı. İfademe polise mukavemet şeklinde geçireceklerdi avukat müdahale ederek düzeltti.”
Neden bu kadar tepki gösterildi?
“Çünkü mitingdeki kalabalık beklendiği kadar fazla değildi ve biz Erdoğan’ın sesini bastırdık. Ön taraftaydık ve sesimizi duyurduk”
Erdoğan sizi gördü mü?
“Gördü duydu ve hatta konuşma yaparken duraksadı. Korumalar bundan rahatsız oldu onlar açısından zafiyet olduğu ortaya çıktı. Onların tabiriyle yasal olmayan bir şey yaptık ama biz vicdanımızın sesini dinleyerek Filistin’deki insanların sesini duyurmaya çalıştık. ‘İsrail ile ticareti kesin oradaki insanların kanına ortak olmayın’ dedik. Vicdanımız bize bunu söylüyor çünkü. Bundan çok rahatsız oldular ve protokoldekiler de müdahale etti.”
Protokoldeki isimler mi?
“Evet, protokolde görevinin ne olduğunu bilmediğim takım elbiseli bir adam gelip bana vurmaya çalıştı. Telefon kameramı ona doğru çevirince geri gitti. Onu videoya çektiğimi fark edince karışmadı ve korumalar müdahale etti. Bağımsız apoltik bir tavır sergilediğimiz, kimseden beslenmediğimiz için bize istedikleri muameleyi yapabilmeyi reva görüyorlar. Biz kendi halinde aşağı yukarı bin tane genciz. Bu yüzden bize istedikleri muameleyi yapabilmeyi kendilerine hak görüyorlar. Güç ellerinde olduğu için rahat davranıyorlar. Biz ikiyüzlülüğün ifşasını sağlıyoruz. Dualar Filistin’e fakat cepler İsrail ile. Burada Filistin’e dua ediliyor ve ‘Filistin’in yanındayız’ deniliyor ama arka taraftan MÜSİAD gemi gönderiyor. TÜSİAD, ZORLU ticaret yapıyor. ZORLU İsrail’e elektrik gönderiyor. SOCAR Türkiye üzerinden petrol gönderiyor. Masum insanların ölümüne aracı oluyoruz Türkiye olarak. Biz buna karşı çıkıyoruz ve bunu dillendiriyoruz. Güç sahipleri de işlerine gelmedikleri noktada bize müdahale etmeyi hak görüyorlar.”
Haberi okuyanlara ne duyurmak istersiniz?
“Filistin’in haklı mücadelesinde asla asla geri adım atılmaması gerekiyor. Filistin halkı yalnız bırakılmamalı. İşbirliği yapılan şirketler var ve resmi kaynaklarda adı geçen Türkiye’nin ihraç ettiği ürünler var. İsrail’den ithal ettiğimiz bir sürü şey var. İsrail’e ticaret sürüyor ve biz bu ticaretin kesilmesini istiyoruz. Siyonist şebeke ile ticareti yapmak bizim lehimize değil Filistin halkının aleyhinedir. Orada masum insanlar öldürülürken seyirci kalamayız. Halkın da tepki göstermesini istiyoruz. Birkaç gencin tepkisi yeterli olmuyor ne yazık ki görüyorsunuz ki bastırılmaya çalışılıyor. Ticareti bir tarafa bırakalım İsrail’e yaptırım uygulanmalı. Altı ay oldu 30 binin üzerinde insan öldürüldü. Soykırıma alet olmamalıyız biz bunu söylüyoruz. Tavır iki yüzlü bir tavır Filistin’in yanında gibi görünüp arkadan İsrail’e ticaret yapan ilişkilerini sürdüren bir tavır var. Bunun sonlandırılmasını söylüyoruz derdimiz bu.”