Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Kemal Kılıçdaroğlu: Tunceli’nin dağ köyünden cumhurbaşkanı adaylığına

Millet İttifakı’nın cumhurbaşkanı adayı CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu oldu. 74 yaşındaki Kılıçdaroğlu 13 yıldır genel başkanlık koltuğunda oturuyor. Tunceli’nin Nazımiye ilçesine bağlı Ballıca köyünde doğan ve yıllarca devlette çalışan, üst düzey görevler yapan Kılıçdaroğlu şimdi 14 Mayıs akşamı Türkiye’nin en üst makamı olan cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturmaya aday

Yedi çocuklu bir ailenin ortanca oğlu. İkizi Adil’den birkaç dakika erken doğunca ortanca çocuk oldu. Ailenin yedi çocuğunun ikisi kız, beşi erkek. Çocukluğunda hayalinin doktor olmak olduğunu söyleyen Kılıçdaroğlu, şimdi Türkiye Cumhuriyeti’nin 13. cumhurbaşkanı olmak için yürüyüşe başlıyor. 

Kazanırsa CHP’li üçüncü cumhurbaşkanı olacak

İlk cumhurbaşkanı Mustafa Kemal, CHP’nin kurucusu ve ilk genel başkanı idi. İkinci cumhurbaşkanı İsmet İnönü de CHP’liydi ve zaten o dönem tek parti dönemiydi. Çok partili sisteme 1946’da geçildi ve 1950 seçimlerinde CHP cumhurbaşkanlığı seçimini kaybetti. O günden bugüne kadar cumhurbaşkanı koltuğuna CHP’li kimse oturmadı. Kılıçdaroğlu, cumhurbaşkanlığı seçimini kazanırsa, Atatürk ve İnönü’den sonra bu koltuğa oturan üçüncü CHP’li olacak.

Aile kökeni

Kemal Kılıçdaroğlu’nun ailesi, Horasan’dan göçüp, Anadolu’ya yerleşen Kureyşan Aşireti’ne mensup. Soyunun ise Oğuzların Bozok kolunun Beğdili boyundan olduğu, Ehlibeyt’e kadar uzanan Seyyid soyundan olabileceği bazı kaynaklarda belirtiliyor. Kılıçdaroğlu, bu konuda  9 Ekim 2018 tarihinde, CHP Grup Toplantısı’nda yaptığı konuşmada atalarının İran Horasan’ından Selçuklu zamanında Anadolu’nun Türkleşmesini sağlayan Anadolu erenlerinden olduğunu anlatmıştı. Büyük dedesinin Konya Akşehir’de türbesi olan Seyyid Mahmut Hayrani olduğunu da bu konuşmasında söylemişti. Kılıçdaroğlu, 28 Ocak’ta Konya gezisi sırasında Akşehir’e de gidip, Seyyid Hayrani türbesine de gitti ve burada dua etti.

Annesi Yemuş Kılıçdaroğlu ile telefonda görüntülü konuşurken

Anlatılanlara göre, Şah İsmail’le Yavuz Sultan Selim arasındaki savaştan sonra ailenin bir kolu Adıyaman, Malatya ve bir kolu da Dersim’e, Tunceli’ye gidiyor.

Geleneksel aile

Kılıçdaroğlu, 2020 yılında katıldığı bir programda annesini sırdaş olarak gördüğünü babasının ise geleneksel yapıya sahip olduğunu şöyle anlatıyor:

“Ben babamın hiçbir çocuğunu kucağına aldığını hatırlamıyorum. Derdimiz varsa babamıza aktarsın diye annemize anlatırdık. Ağabeyim ilk evlendiğinde babamın yanında eşiyle konuşamazdı, diğer kardeşlerim de öyleydi. Evlendikten sonra annem ve babam bize geldi. Eşime babamın yanında bir şey söylemem gerekiyor, nasıl söyleyeceğim diye düşünüyorum. Anneme, ‘Babama söyle, izin versin konuşayım.’ dedim. Babam, ‘Tamam konuşabilir.’ demiş. Bizim ailede ilk kez babasının yanında eşiyle konuşan kişi benim.”

Kılıçdaroğlu’nun bilinmeyen yönleri: Çam ağacı için şiir yazdı

Okul döneminde kompozisyon ve şiir yazdığını belirten Kılıçdaroğlu, şiir yazmaya ortaokuldayken başladığını ve yerel gazetelerde şiirlerinin yayımlandığını söyledi. Kılıçdaroğlu, “Benim şiirimin yayınlanması benim açımdan çok önemli, çok değerliydi. Orada yazdığım şiirler vardı, aşk şiirleri de doğa şiirleri de vardı. Mesela çam ağacı için de şiir yazmıştım” dedi. 

Araba kullanmayı emekli olduktan sonra öğrendi, Fenerbahçeli

Kılıçdaroğlu, araba kullanmayı emekli olduktan sonra öğrenmiş. Farklı zamanlarda basına verdiği söyleşilerde evin iç işlerine pek karışmadığını, ev ile ilgili konularda Selvi Hanım’dan yardım aldığını anlatan Kılıçdaroğlu, günlük kıyafet seçiminde de eşinden yardım aldığını söylüyor. Kırmızı kravat takmayı seven Kılıçdaroğlu’nun, rakip aday Erdoğan’la ortak bir yönü var: İkisi de Fenerbahçe taraftarı.

Sakinliği çileden çıkarıyor

Eşi Selvi Kılıçdaroğlu, onu “Kızmayan, eleştirileri sabırla dinleyen, ondan sonra kararlı bir iradeyle sorunlara kilitlenip o sorunları çözen, sakin güç” diyerek tanımlıyor. Kılıçdaroğlu’nun sakinliğinden yakınan Selvi Kılıçdaroğlu, verdiği bir söyleşide “Ağız tadıyla kavga bile edemezsiniz. Bu kadar sakin olması bazen beni gerçekten çileden çıkarıyor” diyor. 

Bamya sevdiğini 40 yıl söylemedi

Selvi Kılıçdaroğlu bamya yemeğini sevmediği için Kemal Kılıçdaroğlu, bamya sevdiğini eşine 40 yıl söylememiş. 40 yıl sonra eşinin bamya sevdiğini öğrendiğini Selvi Hanım şöyle anlatıyor:

“40 seneden sonra bamya sevdiğini öğrendim, şaşırdım. Bamyayı ben pek yemem. Çok da evde pişirdiğim bir şey değil. Ama son iki senedir onun için bamya yapıyorum.” 

Mütavazı bir yaşam

Mütevazı bir yaşamları olduğunu söyleyen Selvi Kılıçdaroğlu, bu durumu bir söyleşide şöyle anlatıyor:

“Genel başkan olunca getirdiği bir ayrıcalık, bir şey yok. Yaşam tarzımız bu zaten bizim. Böyle hiçbir zaman çok lüks bir hayat arzum olmadı. Öyle çok lüks evler, eşyalar, kıyafetler yani tabi ben de bir kadınım güzel giyinmeyi isterim ama yok çok modayı takip eden bir insan değilim. Genel olarak çocuklarımız, torunlarımız için güzel bir yaşam diliyoruz ama kendimiz için öyle bir şeyimiz olmadı.”

Teyze kızı Selvi ile 1974’te evlendi

Kılıçdaroğlu, teyzesinin kızı Selvi Hanım’la 1974’te evlendi ve 48 yıldır evliler. Üniversite için Ankara’ya gittiğinde tanıştığı Selvi Hanım’ı görünce beğenen Kılıçdaroğlu, evlilik teklifini şöyle anlatıyor: 

Sevdim ve evlenmek istedim. Ben talep ettim yani. Ama çok zorlandım. Evlenme teklif etmenin ne kadar güç bir şey olduğunu kadınlar bilmez. Neyse ki, sonra o cesareti gösterebildim. ‘Selvi, karım olmanı istiyorum, benimle evlenir misin?’ dedim, o da ‘Tamam evlenirim’ dedi.”

Üç çocuk, üç torun

Selvi-Kemal Kılıçdaroğlu çiftinin ikisi kız, biri erkek üç çocuğu var: Azima Aslı, Zeynep ve Kerem. Kılıçdaroğlu, söyleşilerinde hayatın meşguliyetleri nedeniyle çocuklarının nasıl büyüdüğünün farkında bile olamadığını anlatıyor.

Kızı Azime Aslı Nadir’in Duru isimli bir kızı var. Kılıçdaroğlu, şu an 16 yaşındaki en büyük torunu Duru ile zaman zaman fotoğraf paylaşıyor. Kılıçdaroğlu’nun oğlu Kerem Kılıçdaroğlu ve eşi Mine Kılıçdaroğlu’nun ise Barış ve İpek isimli ikiz çocukları var. 

Oğlu Kerem Sivas’ta askerlik yaptı

Kılıçdaroğlu, çocukları askerlik yapmayan, bedelli askerlik yapan siyasetçileri hep eleştirdi. Oğlu Kerem’i ise askere uğurlarken şunları söyledi:

“Çocuğumu, bedelini ödeyerek askere göndermeyebilirdim ama ben eğer bu ülkede siyaset yapıyorsam, teröre karşı duruyorsam, garibanın çocuğu nasıl askere gidiyorsa, benim oğlum da askere gitmeli. Sivas’a gidecek, vatani görevini yapacak, inşallah huzur içinde evine dönecek.”

Dünden bugüne Kemal Kılıçdaroğlu kimdir?

Kemal Kılıçdaroğlu’nun kişiliğine ve yaşam tarzına ilişkin bu verilerin ardından, doğumundan bugüne, çocukluğu, iş hayatı ve bürokratik geçmişi, siyasete girişi ve siyasette cumhurbaşkanı adaylığına giden süreci Medyascope derledi:

Tunceli’de hayata gözlerini açtı

Medyascope, Millet İttifakı’nın cumhurbaşkanı adayı olan Kılıçdaroğlu’nun portresini derledi. 

Kemal Kılıçdaroğlu, 17 Aralık 1948’de Tunceli’nin Nazımiye ilçesine bağlı Ballıca köyünde doğdu. Babası, tapu memuru olan Kamer Kılıçdaroğlu, annesi ise Yemuş Kılıçdaroğlu’dur. Ancak annesinin nüfustaki ismi Yemuş olmasına rağmen herkes Nimet diye çağırdı. Kılıçdaroğlu, annesinin Ermeni olduğu yönünde çıkan haberlere karşı 2010 yılında Faruk Bildirici’ye verdiği söyleşide şu yanıtı vermişti:

“Anneme Yemuş demezdik, rahmetli babam, bütün komşular, herkes Nimet diye bilirdi. Ben de anneme sordum. Adını Yemiş koymak istemişler, nüfus memuru Yemuş yazmış. Herkes etnik kimliğiyle uğraştı, acaba nedir, ne değildir diye. Sonuçta o benim sevgili annem. Öyle bir şey olsa söylerim, yok.”

Anne Yemuş Kılıçdaroğlu, baba Kamer Kılıçdaroğlu ve Kemal Kılıçdaroğlu

Kılıçdaroğlu’nun babası Kamer Bey, yaşadıkları köyde herkesin “Karabulut” soyadını taşıması nedeniyle ailenin soyadını 1950’li yıllarda “Kılıçdaroğlu” olarak değiştirdi. Tapu memuru babasının tayinleri nedeniyle Kılıçdaroğlu ailesinin sık sık taşınması sonucu Kemal Kılıçdaroğlu ve ikiz kardeşi Adil, ilkokula Van’ın Erciş ilçesinde başladı. Kemal Kılıçdaroğlu’nun ikisi kız, dördü erkek olmak üzere altı kardeşi var. İkiz kardeşi olan Adil Kılıçdaroğlu kendisinden birkaç dakika sonra dünyaya geldi. 

Doktor olmak hayaliydi

Kılıçdaroğlu, babasının görevi nedeniyle ilkokulu üç farklı şehirde okudu. Ortaokula ise Bingöl’ün Genç ilçesinde başladı. İlçede lise olmaması ve lise kayıt tarihlerini kaçırmaları sonucu yeni açılan Elazığ Ticaret Lisesi’ne kayıt oldu. Doktor olma hayali kuran ve lisesini değiştirmeyi düşünen Kılıçdaroğlu, öğretmenlerinin kendisinden memnun olduğunu belirtmesi üzerine bu liseyi bitirdi. Ticaret lisesini bitirdiği için yalnızca Eskişehir ve Ankara’da bulunan ticari bilimler akademilerinde sınava girebiliyordu. Kılıçdaroğlu, her iki okulu da kazandı ancak Ankara’yı tercih etti. 1968 yılında Ticari İlimler Akademisi’ne başladı.

Türkiye’de sol rüzgar esiyor 

Dünyada ve Türkiye’de 68 kuşağı rüzgarının estiği yıllarda üniversiteye başlayan Kemal Kılıçdaroğlu, “sol ” gruplar arasında yer aldı. Ankara’da düzenlenen öğrenci yürüyüşlerine katıldı, Sosyal Demokrasi Dernekleri Federasyonu Bilim Kurulu üyesi oldu. Ardından Toplumsal ve Kültürel Eylemler Derneği’nin başkanlığını yürüttü. Derneğin amacı, “Türkçe’nin yabancı dillerden arındırılması” olarak açıklanıyordu. Okulda konferanslar düzenliyordu.

Bahçeli ile sınıf arkadaşı 

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ve Kılıçdaroğlu, aynı sınıfın öğrencisiydi ancak Kılıçdaroğlu, Bahçeli’yi pek fazla derslerde görmediğini söylüyordu. Kantinde Bahçeli’yi gördüğünü belirterek, “Kantine geldiği zaman diğer ülkücüler ayağa kalkarlardı. Bizim sol gelenekte öyle bir şey yoktu, kimse kimseyi ayağa kalkıp karşılamazdı. Öyle anlaşılıyor ki, o hiyerarşi içinde önemli bir konumdaydı” demişti. 

“Yılın Bürokratı”ndan görevden alınmaya 

Üniversiteden 1971 yılında mezun oldu. Hesap uzmanlığı yardımcılığı sınavını kazandı ve Maliye Bakanlığı’nda çalışmaya başladı. Bakanlık, dil eğitimi için bir yıllığına Kılıçdaroğlu’nu Fransa’nın Poitiers Üniversitesi’ne gönderdi. Buradaki eğitiminin ardından, hesap uzmanlığı görevini 1983’e kadar sürdürdü. Gelirler Genel Müdürlüğü’ne atanarak önce daire başkanı, daha sonra genel müdür yardımcılığı görevlerini yaptı. 1991’de ise Bağ-Kur Genel Müdürü olarak atandı, 1992’de Sosyal Sigortalar Kurumu Genel Müdürlüğü’ne geçti. 

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Müsteşar Yardımcılığı görevini yürüttü. 1994 yılında Ekonomik Trend Dergisi tarafından “Yılın Bürokratı” seçildi. Refah Partisi’nden milletvekili seçilip Refahyol Hükümeti’nin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı olan Necati Çelik, Kılıçdaroğlu’nu görevden aldı. Kılıçdaroğlu, mahkemeye başvurarak yürütmeyi durdurma ve temyiz üzerine de Danıştay Genel Kurulu’ndan yine yürütmeyi durdurma kararı aldı. Danıştay 5. Dairesi’nin 5 Şubat 1997 tarihli kararına rağmen Kılıçdaroğlu, görevine başlatılmadı. Bunun üzerine 1999’da kendi isteğiyle SSK Genel Müdürlüğü’nden emekli oldu. 

Haksız yere görevden alınmanın öyküsü

Çelik, Kılıçdaroğlu’nu “haksız yere görevden aldığı ve hakaret ettiği” gerekçesiyle (o dönemin parasıyla) 3 milyar 250 milyon lira tazminat ödemeye mahkum edildi. Kılıçdaroğlu, Çelik’in, Karadeniz’deki bir konuşmasında, SSK’nın telsizinin terör örgütü PKK ile ilişkili kişilerde çıkmasından dolayı kendisine ağır suçlamalar yönelttiğini söylemişti. Haksız yere görevden alındığını belirten Kılıçdaroğlu, o dönem yaşadıklarına ilişkin şunları anlatmıştı:

“Emekliliği gelen Osman Pehlivan adlı bir çalışan, telsiz dahil bazı kurum malzemelerini para karşılığı satıyor. Bu kişi iddia edildiği gibi terörist çıkmıyor. Ancak, telsiz daha sonra el değiştiriyor ve yasadışı örgütün eline geçiyor. Savunulduğu gibi bu olay benim dönemimde değil, benden sonraki genel müdür döneminde oluyor. İşe girişi de benim dönemimde değil, çok eski. Sayın Çelik, yargıyı benim aleyhime etkilemek için böyle bir demeç verdiği ve haksız suçlamalarda bulunduğu için hukuk yoluyla hakkımı aradım. Adalet hakkımı teslim etti.

“DSP’nin yıldızları

1999 seçimleri öncesinde milletvekilliği ve belediye başkanlığı için yeni isimler ortaya çıkmıştı. Kılıçdaroğlu, “DSP’nin yıldızları” arasında anıldı. Bülent Ecevit başkanlığındaki Demokratik Sol Parti’den milletvekili adayı olacağı belirtildi ancak aday gösterilmedi. 

Vatandaşın Vergisini Koruma Derneği’nde bir süre genel başkanlık görevini üstlendi. Sekizinci Beş Yıllık Kalkınma Planı çalışmalarında Kayıtdışı Ekonomi Özel İhtisas Komisyonu’na başkanlık yaptı. Hacettepe Üniversitesi Aktüerya Bilimleri bölümünde bir süre ders verdi. Türkiye İş Bankası Yönetim Kurulu üyeliği yaptı. Kılıçdaroğlu’nun, “1948 İktisat Kongresi”, “Kayıtdışı Ekonomi ve Bürokraside Yeniden Yapılanma Gereği”, “İşsizlik Sigortası Kanunu-Yorum ve Açıklamalar” başlıklı üç kitabı, değişik gazete ve dergilerde yayımlanmış çok sayıda makalesi bulunuyor.

Deniz Baykal’ın dikkatini çekti

CHP’li Bülent Tanla’nın isteği üzerine CHP Bilim Yönetim Kültür Platformu’na “Yolsuzluk raporu” hazırladı. Bu raporla, CHP Genel Başkanı Deniz Baykal’ın dikkatini çekti ve Baykal kendisini partiye davet etti. Kılıçdaroğlu’nun Türkiye İş Bankası yönetim kuruluna girmesi de bu dönemde CHP kontenjanından oldu. Kılıçdaroğlu, 2002 yılında milletvekili seçilene kadar bu göreve devam etti. 1999 seçimlerinde CHP baraj altında kalarak parlamentoya girememişti. 2002 seçimlerinde ise koalisyon ortağı partiler baraj altında kalırken, sadece iki parti, henüz bir buçuk yıllık AKP ve CHP parlamentoya girdi.  

2004 yerel seçimlerinin ardından CHP’de Deniz Baykal’ın genel başkanlığına karşı çıkan 30 milletvekilinin oluşturduğu “30’lar Hareketi” tarafından hazırlanan, “CHP’nin İktidar Yürüyüşü” bildirisini imzaladı. Parti içinde değişim taleplerinin dile getirildiği bu bildiriyi imzalayanlar arasında Kılıçdaroğlu da vardı. Bildiriyi imzalayanların çoğu parti yönetimi tarafından tasfiye edildi ancak Kılıçdaroğlu yönetimin “kara listesine” girmemeyi başardı. 

Belgelerle konuşan vekil

2007 genel seçimlerinde yeniden CHP İstanbul milletvekili olarak TBMM’ye girdi. Baykal’ın isteği üzerine grup başkanvekilliğine seçildi. CHP Grup Başkanvekilliği görevi ile birlikte Kılıçdaroğlu, ardı ardına yolsuzluk dosyaları açıkladı. Kılıçdaroğlu, kendisinden “Belgelerle konuşan vekil” olarak söz ettirdi. AKP Genel Başkan Yardımcısı ve Sakarya Milletvekili Şaban Dişli’yi görevinden istifa ettiren “rüşvet belgesi”, Almanya’daki Deniz Feneri davasını yakından izlemesi ve AKP Genel Başkan Yardımcısı Dengir Mir Mehmet Fırat ile “canlı yayında naklen söz düellosu” ile öne çıktı. 2008 yılında Cumhuriyet’te yayınlanan bir haberde şu izlenime yer verilmişti:

Kılıçdaroğlu’nun TBMM’deki odasında telefonlar susmuyor. Ziyaretçiler kapısını aşındırıyordu. İstanbul belediye başkan adaylığına yakıştıranlar da az değil. Kılıçdaroğlu bu konulara girmekten hiç hoşlanmıyor. Bu soruları, ‘Milletvekili olarak görevimi yapıyorum’ diye geçiştiriyor.

Yolsuzluk dosyaları ve AKP’den istifalar

Kılıçdaroğlu ve AKP Genel Başkan Yardımcısı Dengir Mir Mehmet Fırat, gazeteci Uğur Dündar’ın moderatörlüğünde 25 Eylül 2008’de canlı yayına çıktı. TBMM’de yapılan yayında, Kılıçdaroğlu, Fırat’ın geçmişte ortağı olduğu MENAS şirketi için siyasi nüfuzunu kullandığını ileri sürdü, bu şirketin yurt dışına 89 kilogram eroin götürürken yakalandığını söyledi. Tartışmanın ardından Fırat, sağlık durumunu gerekçe göstererek 8 Kasım 2008’de partiden ayrıldı. 

17 Aralık 2008’de Kılıçdaroğlu, bu kez AKP’li Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek ile canlı yayında karşı karşıya geldi. Gökçek hakkında, Ankara’daki doğalgaz sayaçlarını fahiş fiyatla sattığı iddialarını dile getirdi ve bu sayaçların İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nde daha ucuza satıldığını söyledi. 

İstanbul Büyükşehir Belediye başkan adayı oldu, kazanamadı

Kılıçdaroğlu, 29 Şubat 2009 yerel seçimlerinde CHP’nin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayı oldu. Rakibi, AKP adayı Kadir Topbaş yüzde 44,7 oy alarak seçimi kazandı. Kılıçdaroğlu, her ne kadar CHP’nin 2004 seçimlerinde aldığından daha fazla oy alsa da, aldığı oy partisinin kazanmasına yetmedi. 

Genel Başkanlığı: “Hoşgeldin sakin güç” 

CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, hakkında çıkan video kaset görüntülerinin ardından 10 Mayıs 2010’da CHP Genel Başkanlığı’ndan istifa etti. Kılıçdaroğlu, önce genel başkanlığa aday olmayacağını söyledi. 17 Mayıs 2010’da ise grup başkanvekilliği görevinden istifa etti ve genel başkanlığa aday oldu. Kılıçdaroğlu, 22 Mayıs 2010’da tek aday olduğu CHP 33. Olağan Kurultayı’nda partisinin 7. genel başkanı oldu. Kılıçdaroğlu, bin 246 delege tarafından aday gösterildi. Kurultaya katılan bin 250 delegeden bin 189’unun oyunu alarak seçildi. Kılıçdaroğlu, salonda “Hoşgeldin halkın adayı, hoşgeldin sakin güç” sözleriyle karşılandı. Kılıçdaroğlu, genel başkanlık yarışını kazandıktan sonra yaptığı ilk konuşmada şunları söyledi:

Çok ağır bir görevi üstlendiğimin bilincindeyim. Mustafa Kemal’in, İnönü’nün, Bülent Ecevit’in, Deniz Baykal’ın koltuğuna oturacağım. Bu koltuğun sorumluluğunu biliyorum. Bu koltuğa oturanlar halkı için çalıştı, kendisi için değil, halkı için çabaladı. Bunu yapacağız.”

Genel başkan olarak girdiği ilk seçimde milletvekili sayısı arttı

Türkiye’nin 34 yıl sonra “erken” yapılmayan ilk genel seçimi olma özelliğini taşıyan 2011 genel seçimleri, Kılıçdaroğlu’nun genel başkanlığı dönemindeki ilk seçimdi. Bu seçimde CHP, TBMM’deki sandalye sayısını 23 arttırdı. CHP, 135 milletvekiliyle ana muhalefet partisi olarak parlamentoda yer aldı. Bu seçimde, önceki seçimlere göre AKP 14 milletvekili, MHP ise 18 milletvekili kaybetti. Kılıçdaroğlu, seçimin ardından “Seçimde milletvekili sayısını artıran tek parti CHP’dir. 6 ay gibi kısa bir sürede CHP 3.5 milyon yeni seçmen kazanmıştır. Bu yüzden moralimizi bozmayacağız” açıklaması yaptı. 

Meclis’te Kılıçdaroğlu’na saldırı

TBMM’ye ziyaretçi olarak girdiği sanılan bir kişi, 8 Nisan 2014’te CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na saldırdı. Saldırıyı, dönemin Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, dönemin başbakanı Erdoğan, AKP, TBMM Başkanı Cemil Çiçek kınadı. Kılıçdaroğlu, saldırının ardından “Herkesi sükunete davet ediyorum. Demokrasi yolu engellerle doludur. Bu CHP liderlerine yapılan ilk saldırı değildir. Bir tek hedefimiz var. Bu ülkeye sağlıklı bir demokrasiyi ya getireceğiz, ya getireceğiz” dedi.

Ekmeleddin için “tıpış tıpış sandığa”

Türkiye Cumhuriyeti’nin 12. cumhurbaşkanını belirlemek için 10 Ağustos 2014’te yapılan seçimde AKP’nin adayı Recep Tayyip Erdoğan, HDP’nin adayı Selahattin Demirtaş oldu. CHP, MHP ile işbirliği yaparak Ekmeleddin İhsanoğlu’nu “çatı aday” olarak gösterdi. İhsanoğlu için “Ekmek için Ekmeleddin” sloganı seçildi. İhsanoğlu’nun aday olarak gösterilmesi CHP’de çok tartışıldı. Parti Meclisi, Kılıçdaroğlu’nu “partinin en yetkili organının görüşünü almadığı” gerekçesiyle eleştirdi. Bu eleştirilere “Risk aldım” yanıtını veren Kılıçdaroğlu’na partililerin çoğu, “İçlerine sinmese de destek vereceklerini” söyledi ancak bir kısım üyeler sert tepki göstererek, “Muhafazakâr oylarını almak için muhafazakârlaşmakla anılıyoruz” diyerek tepki gösterdi. Kılıçdaroğlu, gelen eleştirilere 14 Temmuz 2014’te sert bir üslup ve kürsüye yumruk vurarak şu karşılığı verdi: 

“Ama tatilcileri anlamakta zorlanıyorum. Her kuruşun hesabının sorulmasını istiyorsan, senin hayatına birisi gelip müdahale etmesin diye düşünüyorsan, sandığa gideceksin, şakası makası yok, Ekmeleddin İhsanoğlu’na oyunu vereceksin. Kalkmışız, ‘Biz sandığa gitmeyeceğiz’, niye gitmeyeceğiz? O da Erdoğan’a benziyor, bu da Erdoğan’a benziyor. Bu ülkede yaşıyorsanız çocuklarınıza karşı sorumluluğunuz var. Adam gibi, tıpış tıpış sandığa gideceksiniz, demokrasinin gereğini yapacaksınız ve bir diktatör bozuntusuna cumhurbaşkanı seçilme konusunda izin vermeyeceksiniz.”

Kılıçdaroğlu yeniden genel başkan 

2014 cumhurbaşkanlığı seçiminde, Erdoğan yüzde 51,79, İhsanoğlu yüzde 38,44, Demirtaş ise yüzde 9,76 oy aldı. Böylelikle CHP’nin adayı seçimi kaybetti. Seçimin kaybedilmesinin ardından Kılıçdaroğlu’na yönelik eleştiriler arttı. Ankara Milletvekili Emine Ülker Tarhan, başarısız olduğunu vurgulayarak genel başkanın istifasını istedi ve olağanüstü kurultayın toplanması çağrısında bulundu. Seçim süreci dikkate alınarak, partinin temmuz ayında yapılması gereken kurultayı bir yıl ertelenmişti. Çağrıları dikkate alan Kılıçdaroğlu, tüzükteki yetkisini kullandı ve olağanüstü kurultay çağrısı yaptı. 5-6 Eylül 2014’te yapılan kurultayda Yalova Milletvekili Muharrem İnce kendisine rakip oldu. Kılıçdaroğlu 740, İnce ise 415 oy aldı. Kılıçdaroğlu yeniden genel başkan seçildi. 

7 Haziran’da koalisyon hükümeti kurulamadı

Türkiye Cumhuriyeti’nin 24. Genel seçimleri 7 Haziran 2015’te yapıldı.  2002 yılından beri iktidarda olan AKP, Meclis çoğunluğunu kaybetti. Yine de yüzde 40,9 oy oranı ve 258 sandalye sayısı ile birinci parti oldu. CHP ise yüzde 24,9 oy alarak 132 milletvekili çıkardı. MHP, yüzde 16,3 oy oranı ile 80 sandalye kazandı. Seçime, bağımsız adaylar yerine ilk defa parti olarak giren ve barajı geçen HDP ise yüzde 13,1 oy ile 80 sandalye kazandı. Seçimlerde, hiçbir siyasi parti tek başına hükümet kurabilmek için gerekli olan 276 sandalyeye ulaşamadı. Seçim sonuçları, TBMM’de koalisyon hükümetini zorunlu kılıyordu. 

AKP ilk olarak koalisyon için MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’ye teklif götürdü. MHP koalisyon kapısını kapattı. Bunun üzerine dönemin Başbakanı Ahmet Davutoğlu, CHP’ye koalisyon teklifi götürdü. CHP ile süren görüşmelerden önce CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, 14 ilke belirledi ve bu ilkeler ışığında koalisyon hükümetinin oluşabileceğini belirtti. Ancak, AKP-CHP arasındaki “istikşafi görüşmelerden” koalisyon hükümeti çıkmadı. Kılıçdaroğlu, koalisyon hükümeti kurma görüşmelerinin sona erdiğini şu sözlerle açıkladı:

Sayın Davutoğlu kısa süreli bir seçim hükümeti önerdi. Bize şu ana kadar bir koalisyon önerisi gelmiş değildir. Bir seçim hükümeti önerisi gelmiştir. Türkiye’nin tarihi bir fırsatı kaçırdığını düşünüyorum. Görüşmelerde hiçbir kırmızı çizgimiz yoktu, anlaşamayacağımız bir başlık görmedik. Sayın cumhurbaşkanının etkisinin olup olmadığı sorusunun yanıtını Davutoğlu’nun vermesi gerekir.

1 Kasım 2015’te erken seçim

Görüşmelerden olumlu sonuç çıkmamasının ardından 1 Kasım’da erken seçim yapılması kararı alındı. 7 Haziran seçimlerinin ardından “çözüm süreci” de noktalandı. Sürecin bitmesine, 22 Temmuz’da Şanlıurfa Ceylanpınar’da iki polisin evinde öldürülmesinin neden olduğu kabul gördü. 7 Haziran-1 Kasım arasında yaşanan beş aylık süreçte, 20 Temmuz’da Suruç’ta 33 kişinin ve 10 Ekim’de Ankara Gar Katliamında 100’den fazla insanın hayatını kaybetmesine neden olan IŞİD saldırıları, sınır ötesi operasyon, Türkiye genelinde gözaltı ve tutuklamalar, Doğu ve Güneydoğu illerinde sokağa çıkma yasakları, asker, polis ve sivil ölümleri yaşandı. Bu süreçte yaşananlar sandıkta durumun değişmesine neden oldu. AKP, bir kez daha tek başına hükümeti kuracak sandalye sayısına ulaştı.

Kılıçdaroğlu’na saldırılar

8 Haziran 2016’da İstanbul Vezneciler’de bombalı araçla düzenlenen saldırıda ölen polislerin cenazesinde Kılıçdaroğlu’na kurşun atıldı. 

25 Temmuz 2016’da ise Artvin’in Ardanuç ilçesinde Kılıçdaroğlu’nun konvoyuna silahlı saldırı düzenlendi. Konvoy, Şavşat-Ardanuç yolundan geçerken Yanıklı Köyü’nde bulunduğu sırada, öncü jandarma ekiplerinin bulunduğu alana ormanlık alandan uzun namlulu silahlarla ateş açıldı. Saldırı sonrasında jandarma er Fetih Çaybaşı hayatını kaybetti ve iki asker yaralandı. 26 Ağustos 2016 tarihinde, PKK hedefin Kılıçdaroğlu olmadığını söyleyerek, saldırının sorumluluğunu üstlendi.

Referandumda, “Karşı taraf silahlıydı” savunması

2017 Anayasa değişikliği referandumunda, parlamenter sistemin kaldırılarak yerine “Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi” getirilmesi oylandı. Başbakanlık makamı kaldırıldı, TBMM’deki milletvekili sayısı 550’den 600’e çıkarıldı. CHP, referanduma “hayır” oyu verilmesi yönünde kampanya yürüttü. Referandumda, YSK’nin mühürsüz oyları kabul etme kararı çok tartışıldı. Kılıçdaroğlu, referandum sonuçları karşısında pasif kaldığı, sokağa çıkma çağrısı yapmadığı yönünde eleştirildi. CHP Genel Başkanı, eleştirilere şu yanıtı verdi:

Karşı taraf silahlıydı. Bu tür duyumlar aldık. Partideki arkadaşlarla o gece (referandum gecesi) bunu tartıştık. Ve sürekli eylem, protesto gösterileri için vatandaşlarımıza ‘sokağa çıkın’ çağrısında bulunmadık. Çok vahim olaylar çıkabileceği endişesi nedeniyle, bu sorumluluğu almamaya karar verdik.

Adalet Yürüyüşü

15 Temmuz 2016’daki darbe girişiminin ardından FETÖ ile mücadele kapsamında gazeteciler, siyasetçiler ve askerlerin aralarında bulunduğu pek çok kişi tutuklandı ve hapis cezasına çarptırıldı. Kanun Hükmünde Kararnameler ile pek çok kişi işten atıldı. CHP İstanbul Milletvekili Enis Berberoğlu’nun da aralarında bulunduğu milletvekillerinin ve toplumun farklı kesimlerinden insanların hapse atılmasına muhalefet tepki gösterdi. 

Bunun üzerine Kılıçdaroğlu, Ankara’dan İstanbul’a “Adalet Yürüyüşü”nü gerçekleştirdi. Yürüyüş, Berberoğlu’nun tutuklandığı 14 Haziran’dan bir gün sonra, 15 Haziran 2017’da Güvenpark’ta başladı ve 9 Temmuz 2017’de Maltepe’de sona erdi. Kılıçdaroğlu bu tarihler arasında gündüzleri sürekli yürüyerek 24 günde İstanbul’a vardı. Ardından Maltepe’de bir miting düzenlendi. Kılıçdaroğlu’nun başında “Adalet” yazılı şapka ve elinde “Adalet” yazılı döviz ile yaptığı eyleme toplumun farklı kesimleri destek verdi. Ardından Çanakkale’de “Adalet Kurultayı” düzenlendi. 

Adalet Yürüyüşü sırasında 5 Temmuz 2017’de IŞİD militanı tarafından Kılıçdaroğlu’na suikast teşebbüsünde bulunuldu. Daha sonra çıkan haberlere göre, IŞİD lideri Ebu Bekir El Bağdadi tarafından Kılıçdaroğlu’na infaz emri verildiği ileri sürüldü.

Adalet yürüyüşünde patlayan parmaklara müdahale

Yola hayvan gübresi döküldü, yol üzerinde mermi bulundu

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlunun, Adalet Yürüyüşü’nün 13’üncü gecesini geçirdiği kamp alanının önüne bir kamyondan hayvan gübresi döküldü. Kılıçdaroğlu’nun karavanda kaldığı alana saat 21.30 sıralarında yaklaşan 78 AR 958 plakalı kamyon, bir anda damperini kaldırırak gübre boşaltıp yoluna devam etti.

Ertesi gün yürüyüş başladığında ise yol üzerindeki bir mermi dikkat çekti. Yürüyüşe katılanlar merminin yoldan geçen bir arabadan atıldığını söyledi. CHP lideri, yürüyüş öncesi yaptığı açıklamada ”Hiç kimse engel olmasın biz her türlü baskıya her türlü provokasyona hazırlıklıyız’‘ dedi. CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, parti otobüsünden provakasyonlara karşı dikkatli olunması uyarısı yaptı.

2018 seçimlerinde İnce’yi “saf dışı” bıraktığı iddiası

24 Haziran 2018 Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesinde Selin Sayek Böke ve İlhan Cihaner, Kılıçdaroğlu ile görüşerek, “Gelecek için Biz” ve bir grup milletvekili adına sol çevrelerden gelen bir aday önerisinde bulundu. Ancak CHP cumhurbaşkanı adayı olarak Yalova Milletvekili Muharrem İnce’yi gösterdi ancak İnce seçimi kaybetti.

İnce, 3 Şubat 2018’de yapılan 36. CHP  Olağan Kurultayı’nda, genel başkanlık için Kılıçdaroğlu’nun karşısına çıktı. 790 delegenin oyunu alan Kılıçdaroğlu yeniden genel başkan seçildi. Haziran ayında yapılan cumhurbaşkanlığı seçiminde İnce’nin kaybetmesi, Kılıçdaroğlu’nun, partideki en güçlü rakiplerinden birini “saf dışı bırakma” hamlesi olarak yorumlandı. Seçimi kaybeden İnce, bir süre sonra CHP’den ayrıldı ve Memleket Partisi’ni kurdu. 

Çubuk’ta şehit cenazesinde saldırısı

Kılıçdaroğlu, 21 Nisan 2019’da Çubuk’ta, bir kez daha fiziksel saldırıya uğradı. Hakkari’de yaşanan terör saldırısında ölen sözleşmeli piyade er Yener Kırıkcı’nın, cenaze törenine katılan Kılıçdaroğlu’na önce sözlü, sonra yumruklu saldırıda bulunuldu. Güvenlik güçleri, Kılıçdaroğlu’nu çevredeki bir eve götürdü. Kalabalığın, evin etrafında toplanarak evi taşlaması ve sloganları atması üzerine Kılıçdaroğlu, zırhlı araç ile bölgeden uzaklaştırıldı. Kılıçdaroğlu’nun eve sığındığı sırada, çevreden “Yakın bu evi” bağırışları duyuldu. 

Hulusi Akar: “Mesajlarınızı verdiniz”

CHP Genel Başkanı’nın uğradığı saldırının ardından, Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar’ın “Değerli arkadaşlarım, şu ana kadar mesajlarınızı verdiniz, tepkinizi gösterdiniz, şimdi sükunetle, Yener’in evine gidiyoruz, annesine ve babasına taziyelerimizi bildirmek üzere” sözleri büyük tepki ile karşılandı. 

Bahçeli: “O adama yumruk attıracak kadar ne yaptın”

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, yaşanan saldırıya tepki gösterdi ancak Kılıçdaroğlu’nun “ne yaptığını” sorguladı. Bahçeli, “Ama bir bilgi olarak söylüyorum. Bir siyasi partinin lideri nereye nasıl gideceğini kendisi araştırmalı, danışmanlarına sormalı, parti yöneticileriyle görüş alışverişinde bulunulmalı. Ve ondan sonra da eğer gitmeyi çok uygun bir zemin olarak görüyorsa, her türlü ihtimalin de tedbirini alarak gitmesi lazımdır. O adama yumruk attıracak kadar ne yaptın sen Kemal Kılıçdaroğlu?” demişti. 

İYİ Parti’ye 15 milletvekili desteği

2018’deki genel seçimlere az bir zaman kala, Kılıçdaroğlu, MHP’den ayrılan Meral Akşener’in kurduğu İYİ Parti’ye, seçimlere katılabilmesi için destek verdi. Seçim Yasası’na göre İYİ Parti seçimlere katılma yeterliliğini henüz sağlayamamıştı ve parlamentoda sadece beş milletvekili ile temsil ediliyordu. TBMM’de 20 milletvekili ile grup kuran partiler seçimlere katılma hakkı kazanabiliyor. 

CHP’den 15 milletvekili, Kılıçdaroğlu’nun talimatıyla 23 Nisan 2018’te İYİ Parti’ye geçti ve 20 milletvekili ile grup kuran İYİ Parti seçimlere katılmaya hak kazandı. Bu siyasi hamle ile iki parti, yerel seçimlerde ittifak yapmak üzere uzlaştı. Kılıçdaroğlu’nun bu hamlesi, “Demokrasinin önüne kurulan tuzakları temizleme adımı” olarak açıklandı. İYİ Parti’nin seçimlere girmeye hak kazanmasının ardından, CHP’den transfer olan milletvekilleri tekrar kendi partilerine döndü.

İYİ Parti ile iş birliği ve Millet İttifakı

31 Mart 2019 seçimlerinde CHP ve İYİ Parti, 21 büyükşehir ile bazı il ve ilçelerde işbirliği yapma kararı aldı. Seçimlerde, İstanbul ve Ankara başta olmak üzere, önemli belediyeler İttifak tarafından kazanıldı. Ancak, YSK seçimin İstanbul’da tekrar etmesi kararı aldı. Tekrar edilen seçimde, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanı adayı olan Ekrem İmamoğlu, yani Millet İttifakı, İstanbul’u ikinci kez kazandı. 

Partinin tamamının desteğiyle 2020’de yeniden genel başkan

25-26 Temmuz 2020’de 37. CHP Olağan Kurultayı’nda Kılıçdaroğlu, tek aday olarak seçime girdi ve geçerli oyların tamamını, bin 251 oyu alarak yeniden genel başkan oldu. Kurultayda, “İkinci Yüzyıla Çağrı Beyannamesi” ilan edildi. 

Adaylık tartışmaları

Türkiye, 2023 Cumhurbaşkanlığı ve genel seçimlerine giderken Kılıçdaroğlu, Millet İttifakı’nı genişletme yolunda hamleler yaptı. 12 Şubat 2022’de CHP, İYİ Parti, Gelecek Partisi, DEVA Partisi, Demokrat Parti ve Saadet Partisi’nden oluşan altı siyasi parti “Altılı Masa” olarak anılan seçim ittifakı bloğunu oluşturdu. Seçim için bugüne kadar 13 toplantı yapan ittifak, altı komisyon kurdu. Bu komisyonlardan dördü, farklı tanıtım toplantıları ile seçimi kazandıktan sonra ilkelerini kamuoyu ile paylaştı. 

Altılı Masa olarak anılan ittifak, kendilerine ilk defa 26 Ocak 2023’ te yapılan toplantı ile Millet İttifakı adını telaffuz etti. “Güçlendirilmiş parlamenter sistem”e geri dönüşü savunan İttifak, bunun için geçiş sürecinin yol haritası üzerinde çalıştı. Bu haritayı, altı partinin destekleyeceği, ortak adayın açıklayacağı duyuruldu. 

Millet İttifakı’nın aday olarak kimi belirleyeceği, aday açıklama zamanlaması, aday açıklamada geç kalındığı eleştirileri gündemden eksik olmadı. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun adı ise aday olarak hep gündemde kaldı. 

Kılıçdaroğlu’nun adaylığına alternatif olarak veya itiraz etmek amacıyla, sıklıkla İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ve Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş’ın adı zikredildi.  Bu süreçte CHP yetkilileri her fırsatta “Genel başkanın iradesi olmadan belediye başkanlarının cumhurbaşkanı adayı gösterilemeyeceğini” dile getirdi. 

İYİ Parti masadan kalktı, Kılıçdaroğlu aday

2 Mart Perşembe günü adayın isminin belirleneceği toplantıda beş parti Kılıçdaroğlu’ndan yana tavır aldı. Mansur Yavaş ve Ekrem İmamoğlu’nun ismini öneren İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, bu talebinin kabul görmemesi üzerine masadan ayrıldığını açıkladı. Yapılan müzakereler sorunu çözmeye yetmedi. Akşener dışındaki beş genel başkan 4 Mart Cumartesi günü bir araya gelerek durum değerlendirmesi yaptı ve aday isminin 6 Mart’taki toplantıdan sonra kamuoyuna açıklanacağı belirtildi.

Kemal Kılıçdaroğlu, 6 Mart’ta Millet İttifakı’nın altı lideri tarafından Cumhurbaşkanı adayı olarak ilan edildi.

Fotoğraflarla Kılıçdaroğlu

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.