6 Mayıs’ta başlayan İtalya Bisiklet Turu (Giro d’Italia) 106. edisyonu 28 Mayıs Pazar sona erdi. Giro’da öne çıkanları ve bisikletteki diğer haberleri Medyascope Spor’dan Ceyda Akbulut sizler için yazdı.
İtalya Bisiklet Turu 2023’ün ardından
Sessiz, sakin ve stratejik geçen üç hafta… Kendi hikayelerini yazan atletler, hayal kırıklıkları, zaferler. Doğaya karşı meydan okuma, minör hesaplamalarla şampiyonluğu belirleme. Bir Sloven kahraman, fiziki ve mental güç, üç haftalık turun onurunu kurtaran bir geri dönüş hikayesi… 2023’ün maglia rosa mücadelesi belki geç geldi ama kaybedeni ve kazananıyla hiç unutulmayacak bir spor hatırasını geride bıraktı.
Korkuyu hissetmeyen adam Primoz Roglic
İtalya Bisiklet Turu’nun bu seneki rotası açıklandığından bu yana tüm bisiklet camiasının gözü Monte Lussari zirvesinde sona erecek korkunç zamana karşı etabındaydı. Tur başlamadan bol bol tartıştık, bu denli zorlu bir bireysel meydan okumanın sporculara, izleyicilere ve yayın paydaşlarına verecek geri dönüşleri konuştuk, oluşabilecek lojistik problemler hakkında kafa patlattık. Olup biten tüm tartışma bulutlarının ardından tur başladı, günler geçti, majör eksikler oldu, zaferler yaşandı. Akıllar o güne yaklaştıkça karşı konulamaz bir hevesle Monte Lussari zirvesine kaydı.
Bu korkutucu etabın önemi sadece rotanın zorluğundan kaynaklanmıyordu. Turun kaderini belirleyecek günün, 2020 Fransa Turu’nun meşhur zamana karşı denemesi La Planche des Belles Filles ile benzerliği ilk günden bu yana konuşulan konuların odak noktasıydı. Üzerindeki sarı mayoyla, biraz yamuk aerodinamik kaskıyla ve acı dolu ifadesiyle saniye saniye şampiyonluğu kaybedişini izlediğimiz Primoz Roglic, gerçekten sahip olmaya çok yaklaştığı maillot jaune’u genç rakibi Tadej Pogacar’a bırakmıştı. O günün iki Sloven başrolünden kazanan Pogacar Monako’da Formula 1 hafta sonuna hazırlık yaparken, kaybeden tarafsa yine kendini benzer bir senaryonun tam merkezinde buldu. Akıllardaysa tek soru vardı: Roglic bu sefer başarabilecek miydi?
2020’deki büyük hezimetin ardından hayatına büyük çıkışlar ve yine büyük düşüşlerle devam etti Roglic. Olimpiyat şampiyonu oldu, arka arkaya İspanya Bisiklet Turu zaferleri aldı, bitmek bilmeyen şanssızlıklarla yaptığı kazalar sebebiyle Fransa Turu’ndan iki kez ayrılmak zorunda kaldı. Son olarak geçtiğimiz seneyi İspanya Turu’nda, oradan da çekilmesine sebep olacak bir kaza yaparak kapattı. Ardından yaptığı bazı tatsız ve agresif açıklamalarla tamamen sessizliğe gömüldü. Geçirdiği omuz ameliyatıyla ilgili sosyal medyadan zaman zaman güncellemeler paylaşan Sloven, uzun süre hiçbir yere röportaj vermedi ve bisikletseverlere kendisi hakkındaki gelişmeleri yerel medyadan sınırlı sayıdaki haberlerle sundu.
Tamamen sessiz geçirdiği kış sezonunun ardından mülayimliği ve güler yüzüyle bir nevi eski Roglic’i hayata döndüren yıldız, Giro’nun en büyük etabına arkasında 2020 Fransa Turu’nun tekerrür edeceği gürültüleriyle giriş yaptı. Ancak senaryo 2020’ye göre ufak bir farklılık içeriyordu. Bu sefer kaçan değil, kovalayan taraftı. Güne genel klasmanda Geraint Thomas’ın 26 saniye gerisinde başlayacaktı. İvme yakalamış bir atletin kovalayan taraf olması zaten avantajınayken, Monte Lussari zirvesinde onlarca Sloven’in yerel kahramanlarını bekleyeceğinin de bilincindeydi. Sonuç olarak yapması gereken şey çok basitti, sakin kalmalı ve ustası olduğu yokuşlarda hızlı olmalıydı.
Çoğu bisikletçinin ara ara görüntülendiği ve yokuş başlarken sanki bir hiçliğe karıştıkları lojistik kaos içinde son olarak favoriler Joao Almeida, Primoz Roglic ve Geraint Thomas arka arkaya turlarına başladılar. 10 kilometrelik yalancı düzlüğün ardından zamana karşıdan yol bisikletine geçen rakipler için esas mücadele başladı. Bisikletinin yanında kaskını da oldukça sakin şekilde değiştiren Geraint Thomas, bir süre Roglic ile arasındaki mesafeyi idare edilebilir şekilde korumayı sürdürdü.
Zirveye yaklaştıkça Roglic’in meziyetlerini ve Sloven taraftarların gücünün paralel şekilde artacağını tüm bisikletseverler olarak tahmin edebiliyorduk. Asıl merak ettiğimiz konu bunun yeterli olup olamayacağıydı. Sanırım paranoyak olmayan kimse aklının ucundan herhangi bir aksiliğin yaşanabileceğini geçirmemişti. Konu Primoz Roglic olunca gerçekten lanetlenmiş bir sporcuyla karşı karşıya olduğumuz ihtimalini göze alırsak paranoyak sayısı oldukça fazlaydı muhtemelen, ancak yine de her şey yolunda gözüküyordu ve henüz endişelenmek için ortada herhangi bir sebep yoktu.
Medyascope'un günlük e-bülteni
Andaç'a abone olun
Editörlerimizin derlediği öngörüler, analizler, Türkiye’yi ve dünyayı şekillendiren haberler, Medyascope’un e-bülteni Andaç‘la her gün mail kutunuzda.
Ta ki kameraların göstermediği bir bölümün ardından ekranda onu zinciri düşmüş ve bisikletten inmiş olarak görmemize kadar. Ekran başındaki herkesin tepkisi tahmin edilebilirdi. Devasa bir endişe ve korku içinde sessiz ve belki sesli hayal kırıklığı feryatları, “böyle bitmemeliydi” yankılarının ardında “yine Roglic yine bir drama” serzenişleri bütün bisiklet camiasını ayağa kaldırmıştı. Takım arkadaşlarının ekran başında eş zamanlı gösterdikleri tepkiler 2020 Fransa Turu’nu tekrar akıllara getirmişti. Tom Dumoulin ve Wout van Aert’ın meşhur fotoğrafını tekrar hatırlanmaya başlandı.
Bu endişe bulutunun merkezinde Roglic, korkudan uzak ve sakin tavrıyla zincirini yerine taktı, bisiklete geri bindi, sırtında yedek bisikletiyle gelen mekanikerinin korkudan titreyen elleriyle ve sonradan kayakla atlama yıllarından takım arkadaşı olduğunu öğrendiğimiz kırmızı tişörtlü beyefendinin var gücüyle onu itmesini bekledi ve yola tekrar koyuldu. Yüzünde korkudan eser yoktu Sloven’in. Belki korkusuyla yüzleşti, onun etrafından ve içinden geçmesine izin verdi, ardından onu izledi, geçtiği yeri gördü ve sonunda korkudan ziyade sadece kendisinin hayatta kalabileceğini keşfetti. Ya da böyle bir Dune göndermesi aklının ucundan bile geçmedi, odaklandığı tek konu bir an önce bisikletine atlayıp mümkün olan en hızlı şekilde sona ulaşmaktı. Ama sahip olduğu mantalite, 1965 yılında yazılan yeni dalga bilimkurgu efsanesinin merkezinde bile geçiyordu. Kaybetmekten korkmayan, her düştüğünde yerinden kalkıp tekrar deneyeceği bir gücü kendinde bulduğu o mantalite.
Her şeyin sonunda Primoz Roglic yaşadığı probleme rağmen etabı en yakın rakibi Joao Almeida’nın 42 saniye önünde bitirmeyi başardı. Kameralar son olarak Sloven bayrakları arasından zirveye yaklaşan Geraint Thomas’a çevrildi. Galli sporcunun yüzünde 2020 Fransa Turu’nda Roglic’inkine benzer bir ifade vardı. Tükenmişti, son kilometrelerde kaybettiğinin farkındaydı. Tarih gerçekten de tekerrür etmişti. Ancak bu sefer kaybeden Roglic değildi. Etabı 40 saniye geride kapatan Geraint Thomas, maglia rosa’yı rakibine bırakmıştı. 37 yaşındaki veteran bu tarihi anın hayal kırıklığı yaşayan tarafı olurken Primoz Roglic, üstündeki en büyük yükü attı. Artık lanetli değildi.
Chapeau, G.
25 Mayıs’ta yine bir Giro’da doğum gününü kutlayan Geraint Thomas, neredeyse son gün kaybettiği turun ardından hak ettiği tüm saygıyı ve övgüyü kendine topladı. Team Sky’ın unutulmaz yıldızı, 2018 Fransa Turu şampiyonu, Ben Stiller’ın favori bisikletçisi, “dad joke”ların vazgeçilmez ismi veteran Galli, kariyerinin son yıllarına yaklaşırken geçtiğimiz sene Fransa Turu’nda elde ettiği podyumun ardından şimdi de İtalya Turu kürsüsüne çıkmayı başardı.
Pelotonun yazılı olmayan patronluk görevlerinden birini üstlenen, yenildiğinde güzel kaybeden, kariyerinin son Giro etabında eski arkadaşı Mark Cavendish’in galibiyet almasına yardım eden Galli efsane, kendini sevdirmeye devam ediyor.
Ardı arkası kesilmeyen genç yeteneklerin her gün yeni şeyler başardığı bu bisiklet döneminde, istikrarlı bir şekilde başarılı olan ve çizgisinden hiç çıkmayan bir atlet için şapka çıkarmaktan başka hiçbir şey yapılamaz herhalde. Chepeau, Geraint.
Yazan: Ceyda Akbulut
Editör: Doğa Üründül