Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Müge İplikçi yazdı: Uzaylı sen dost musun?

Pimapenciydi Sefa. Dalgındı. Genelde nadir konuşurdu. Bir de uzaydaki varlıklara takmıştı. Saftirik görüntüsüne bu sevda eklenince mahallenin, müşterilerin ve elbette patronu Hilmi’nin hedef tahtası haline gelmişti. Adamın, “Dünyayı ziyaret eden uzaylılar seni bir kere görse bir daha gelmezlerdi” gibisinden vahşi esprilerilerine sadece gülümserdi Sefa. Hilmi’ydi işte. Dam derken kapı diyen patronu. “Senin antenliler ne zaman gelecek?” gibi sorularına ise “zaten buradalar arada görüşürüz, benden fikir alırlar!” diye cevap verince işin rengi daha da değişirdi. “Ne fikri ne fikri, sahi nece anlaşıyorsunuz” ile başlayan ukala sorular “yoksa senin pimapenci çırağı olduğunu biliyorlar mı” şeklinde devam ederdi. “Evet,” derdi Sefa derin bir hoşgörüyle, “uzayda çok önemli bir yer tutuyor pimapen konusu…” O zaman işte “saftirik ve dalgın Sefa” olurdu sana “akla ziyan Sefa”. Hakaret konusunda ne kadar bonkördü şu Hilmi! 

Müjgan Abla’nın pimapenleri o zaman devreye girdi. Hilmi’nin eniştesinin uzaktan akrabasıydı Müjgan Abla ve Hilmi ile, Sefa’nın tam olarak çözemediği tuhaf bir yakınlıkları vardı. Aynı zamanda Sefa’nın, “Keşke İsmail Abi’nin yanında klimacı olsaydım, iyi para kırardım, üstelik de bu huysuz Hilmi’nin çenesini çekmezdim” dediği o günlerdendi. Hava bir ekmek fırınının içindeki yolculuğuna devam ederken Afrika’dan yeni zalim sıcakların geleceği haberi yayılmıştı. Yine de bu, Sefa’nın Müjgan Abla’nın balkonundaki pencereler ve kapı için yanlış ölçü almasına yeterli bir açıklama olamazdı. Bu yüzden sinir hastası patronu Hilmi’yle yine fena halde papaz oldular. Damarları çıka çıka “saftirik aptal” diye haykırdı Hilmi. “Bu kaçıncı yanlış ölçü; inşallah o UFO’lar gelir seni moleküllerine ayırır.”

“Bildiğin gibi değil” diye söze girmek istedi Sefa. Ancak Hilmi çok kararlıydı. “Şimdi de kalkacaksın uzaylılar yüzünden diyeceksin, öyle değil mi? Bıktım senden de uzaylılarından da be!” diyerek yumruğunu eski bir pimapen çerçevesine geçiriverdi.

Sefa, ne Hilmi’ye ne de pencere ve kapı ölçüsü yanlış alınmış ev sahibi Müjgan Abla’ya durumu tam olarak izah edebilmişti. “Aklın fikrin o lanet fezada,” demişti Hilmi,  “dünyaya dön artık.” Bunu derken giderek sesi tizleşiyor ve ağlamaklı çılgın bir ses tonuyla ortalığı inletiyordu: “Sen Amerikan Kongresi martavallarına ve o istihbaratçı heriflere  ne bakıyorsun, etin ne budun ne be; sen geri zekâlı bir pimapenci çırağısın. Hatta çırak bile değilsin. Sen yoksun. Sigortan bile yok!” 

“Abi vallahi üst üste geldi… O gece gördüğüm yanıp sönen kırmızı ışıklar normal değildi. Sonra o Kongre… Koca Kongre’de baksana neler olmuş. Tam ölçü alacakken haberlerde duyunca kafam karıştı…”

“Sefa o kırmızı ışıklar senin beyninde yanıp sönüyor! Sen alarm veriyorsun…Kadına rezil ettin beni…” Hilmi freni patlamış dingilsiz bir kamyon gibi salıvermişti bütün küfürleri ortaya. Artık topla toplayabilirsen.

“Abi vallahi değil. İki gözüm önüme aksın o ışıkları gördüm diyorum. Sonra da ölçüyü alırken haberlerde o adamların dediklerini duyunca… Karıştırmışım Hilmi Abi. Affet.”

Hilmi, “Allahım beni kurtar bu maldan!” diye gürlerken ikindi güneşi buram buram dükkâna dolmuş ortalığı nefti bir toz bulutu sarmaya başlamıştı. O an hem Sefa hem de Hilmi o nefti yeşili gördü ama içinde bulundukları saçmasapan durumdan ötürü oralı olmadılar. Öyle ya hayat memat meselesiydi Müjgan Abla’nın pimapen ölçüleri.

“Abi bir daha olmayacak söz…” diye çırpındı Sefa. 

“Yok” dedi Hilmi. “Yetti artık. Anlıyor musun? Yetti…Senin saçmalıklarından bıktım.”

“Abi, söz, bir daha…”

“Dahası mahası  olmayacak” dedi Hilmi. “Seni halanın hatırasına burada tuttum ama artık bu yolun sonuna geldik… Bitti. Senin gibi tuhaf, hiçbir işe yaramayan, zavallı biriyle devam etmeyeceğim. Zaman kaybısın sen. Asıl uzaylı sensin ya. Buraya kadar.”

“Abi…”

“Şimdi yemeğe gidiyorum. Döndüğümde gitmiş ol!” diyerek apar topar sahneden çıktı Hilmi. Dışarıdan hâlâ sesi geliyordu: “Allahın süzme salağı.”

Sefa ise geride yapayalnız kaldığı noktada yine klimacı olmayı hayal edecekken dükkânın hemen yanındaki neftilik kıpırdamaya başladı. İşte o zaman olup biteni anlar gibi oldu Sefa. “Hımmm” dedi sadece “keşke Hilmi Abi de görseydi bunu…” Sonra o toz bulutumsu varlık, parlak nefti yeşil rengi ve çarpık çurpuk antenleriyle gelip karşısındaki tabureye oturdu. Sefa, o zaman bir biliminsanı edasıyla kendinden emin bir biçimde toza yaklaştı ve sordu: “Merhaba! Ne istemiştiniz?”

 “Şey efendim benim adım Zoog ve alanımda kendimi geliştirmek  için buradayım. Uzayda teorik pimapencilik dersleri veriyorum da…” dedi karşısındaki. “Sizi çok övdüler hocam… Bizlerle kurduğunuz diyalog ve öğretme biçiminiz çok etkiliymiş…”

Sefa, gururla Zoog’a baktı ve bir sanatçı tavrıyla karşılık verdi: “Yine mi pimapencilik dersleri? Bıkmadınız mı yahu!”

Zoog, heyecanla kıkırdadı: “Bıkılır mı… Şu ara uzayda pimapencilik çok moda, bu yüzden hepimiz buraya doluştuk ya. Öğrenmek için. Hele sizin gibi ünlü, pratiği gelişmiş hocalar çok kıymetli…”

Sefa, bunun üzerine Zoog’a bir çay verdi ve ona ileri düzeyde nasıl pimapencilik yapılacağını anlatmaya girişti. Ancak, Zoog’un antenleri, pimapencilik malzemeleriyle karışmaya başlamıştı. Al sana karmaşa! Sefa, gülmekten kırıldı. “Sanırım antenlerini kontrol etmekte biraz zorlanıyorsun, Zoog! Belki de pimapencilik derslerine ek olarak, anten kontrolü dersleri de almalısın!” Zoog, utangaç bir şekilde gülümsedi: “Evet, belki de haklısınız. Antenlerim bazen bana oyun oynuyor!” dedi. 

Velhasıl Sefa ve Zoog, beraber gülüp söylemeye devam ettiler ve uzaylıların pimapencilik maceralarıyla dolduracağı bir kainatı birlikte hayal ettiler. 

Ya Hilmi? 

Kim ne yapsın Hilmi’yi.

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.