Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

OVP’nin eksikleri, çelişkileri, niyetleri | Prof. Aziz Konukman: “Seçimi kazanmaya endeksli bir OVP”

2024-2026 dönemi Orta Vadeli Programı dün açıklandı. Prof. Dr. Aziz Konukman, programın eksiklerini, çelişkilerini ve niyetlediklerini Medyascope için değerlendirdi. Konukman, “Kurgusu müthiş ayarlanmış, seçimi kazanmaya endeksli bir OVP” dedi.

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, dün (6 Eylül) Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde düzenlenen toplantıda 2024-2026 yılları için hazırlanan Orta Vadeli Programı (OVP) açıkladı. “Kamu kesimi ve özel kesim için öngörülebilirliği artıran bir yol haritası niteliği taşıma” iddiasında olan OVP’yi, iktisat profesörü Aziz Konukman Medyascope için değerlendirdi.

Kurgusu müthiş ayarlanmış, seçimi kazanmaya endeksli bir senaryo”

İktidarın, ekonomi politikalarının 31 Mart 2024’te yapılacak yerel seçimlere endeksli olduğunu vurgulayan Konukman, şunları söyledi: 

Bu kurgusu müthiş ayarlanmış, seçimi kazanmaya endeksli bir senaryo. Seçimi kazanmaya dönük bir OVP, bütün hedefi 2024’te bu işi bitirmek. O irrasyonel politikaların sahibi denilen Nebati sayesinde seçim kazanıldı, seçim kazanmakta Nebati’nin politikaları geçerliliğini koruyor. Bu biraz soslu oldu, sanki ortodoks politikalar hedefleniyormuş gibi yapılıyor ama TCMB Başkanı ile Hazine ve Maliye Bakanı buna dahil olamaz. Kavcıoğlu’nun BDDK Başkanı atanması da bunun olamayacağını göstermişti.

“OVP şekil şartlarına uygun olmadan hazırlanmıştır, kalkınma planı ile uyumu gözetilmemiştir”

Konukman, “Usul esastan önce gelir” diyerek, öncelikle OVP’nin şekline ilişkin yorumlarını paylaştı. OVP’nin tabi olduğu 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu’nun 16. maddesinin değişik ikinci fıkrasına göre, programın kalkınma planları, stratejik planlar ve genel ekonomik koşulların gerekleri doğrultusunda hazırlanacağını vurgulayan Konukman, şöyle konuştu: 

Hangi OVP olursa olsun mutlaka referansı kalkınma planı olacak ama gelin görün ki kalkınma planı ortada yok. OVP içinde bulunduğumuz yılın gerçekleşme tahminini kapsıyor ama esas hedefleri 2024-2025-2026 yılları için. 12. kalkınma planı yürürlüğe girerse 2024-2028 yılları için olacak. Kalkınma planının ekimde yapılacağı söyleniyor, bu arabayı atın önüne koşmak demektir. Ortada kalkınma planı yok, onun gerekleri doğrultusunda bu OVP nasıl hazırlandı? Program Meclis’e sevk edilmiş olsaydı iade edilmesi gerekirdi ama Cumhurbaşkanı imzasıyla Resmi Gazete’de yayınlanıyor. OVP şekil şartlarına uygun olmadan hazırlanmıştır, kalkınma planı ile uyumu gözetilmemiştir, onun öngördüğü koşullara uygun olmamıştır.

“OVP  formatı analiz yapmaya müsait değil”

Programın muhatabının Cumhurbaşkanı olduğunu söyleyen Konukman, “Onun adına teknik hazırlıkları Hazine ve Maliye Bakanlığı ile Strateji Bütçe Başkanlığı yapıyor ama sunumu Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz yaptı. Halbuki bu siyasi bir metindir, bunun siyasi muhatabı  resmi sorumlusu, programı hazırlayan bürokratlar değil, Cumhurbaşkanıdır” diye konuştu. Meclis’e bütçe sunumunu da cumhurbaşkanı yardımcısının yaptığını hatırlatan Konukman, bunun bütçe hakkının ihlali olduğuna dikkat çekti. 

OVP’nin formatına dönük de eleştiriler yapan Konukman, “Tabloda 2023 gerçekleşme tahmini ile 2024, 2025 ve 2026 yılları için program hedefleri yer alıyor. Bu analiz yapmaya müsait bir format değil. Ekonominin içinde bulunduğu durumu ve geleceğe dönük öngörüleri tartışabilmek için önce içinde bulunduğumuz yılın bir fotoğrafını çekmemiz lazım. Bunun için bu tabloda bir sütun eksik” diye konuştu. Konukman, tabloda, 2023 gerçekleşme tahmininin yanına bir de “2023(P)” sütunu eklenip, bir önceki yıl OVP’sinde ne planlandığının eklenmesi gerektiğini söyledi. OVP’nin ciddiyetsiz olduğunu vurgulayarak yaz boz tahtasına benzeten Konukman,  “Mevcut durumun bir analizi yapılmadan geleceğe dönük projeksiyon olmaz. OVP sadece ‘niyetler nanzumesi’ gibi, hükümetin neye niyetlediğini anlamak için okunuyor çünkü kendisinin bir önceki hedefleriyle hiç uyumlu değil” diye konuştu. 

“OVP’nin, kamu maliye politikasının bam teli”

OVP’de kamu maliyesi politika ve tedbirlerinin 12 ve 13.maddelerini “OVP’nin, kamu maliye politikasının bam teli” olarak tanımladı. 12. maddede  “Vergi politikalarında büyüme ve sosyal adalet ilkeleri ekseninde yatırımı, istihdamı, üretimi, ihracatı ve rekabet ortamını destekleyen gelir politikalarının önceliklendirilmesine devam edilecektir” ifadesine yer veriliyor. Türkiye’de vergi gelirleri içinde doğrudan vergilerin payının yüzde 30, dolaylı vergilerin payınınsa yüzde 70 civarında olduğunu hatırlatan Konukman, “Bunun neresi sosyal adalet ekseninde vergi politikası? Sanki böyle bir politika varmış da, sosyal adalet sağlanması yönünde bu politikanın sürüdürüleceği söyleniyor, oysa rakamlar ortada. Bunun değişimiyle ilgili OVP’de herhangi bir çaba yok” diye konuştu.

13. maddede ise “Vergi harcamaları gözden geçirilecek, etkin olmayan istisna, muafiyet ve indirimler kaldırılacaktır” deniyor. Devletin alacağı vergilerden vazgeçtiği tutarı gösteren vergi harcamalarının etkinliğinin ölçülmediğini vurgulayan Konukman, şöyle konuştu: 

Hangileri etkinliğini yitirdi, buna dair hiçbir rapor yok. Eskiden Hazine ve Maliye Bakanlığı’nda vergi harcamaları raporunu hazırlayan genel müdürlük, tek adam rejiminde kapandı. O gün bugündür vergi harcamaları raporu yayınlanmıyor ve Meclis’e sunulmuyor. Mesela asgari ücretin vergi dışında bırakılması, engellilerin vergisiz araç alması vs istisna muafiyet. 2023 bütçesinde 994,4 milyar TL’lik vergi harcaması var. Yaklaşık bir trilyonun, 850 milyar TL’si sermaye kesimi için tanınan muafiyet ve istisnalar. Verilen teşviklerin sonuçları yok ama OVP’lerde hep bu madde var, bu analizler yapılıyormuş gibi yazılıyor. Yapılıyorsa bulgularını paylaşsınlar. 1 trilyon TL’ye yakın istina ve muafiyetin içinde etkin olmayan, hiçbir katkısı olmadığı belli olan vergi harcamaları yok mu? Bu kadar para verdiği halde ihracatta patlama mı var, işsizlik mi azalıyor? Hayır, katkısı olmadığı da belli. Meclis’teki partiler, bu maddeye referans vererek hesabını sormalı. ‘Siz hangi etkin olmayan istisnaları belirlediniz, gerekçeleri ile bir rapora dökün, eskiden olduğu gibi vergi harcamalarını Meclis’e iletin’ demeleri lazım. Kaynak tahsisini, teşvikleri sermaye lehine yapan anlayış bu OVP’de de devam ediyor.

“Büyüme tahminleri, yerel seçimden sonra frene basılacağını gösteriyor”

Önceki yıl büyüme tahminleri ile bu yıl yayınlanan tahminleri karşılaştıran Konukman, verilerin ciddiye alınamayacağını söyledi. Geçen dönemki OVP’de öngörülen büyüme hızının aşağı çekildiğini belirten Konukman, “Büyük bir ihtimalle, 2024’te yerel seçimlerden sonra alacakları istikrar tedbirleri ile yavaş yavaş ekonomide bir strateji değişikliği olacağını gösteriyor. Şu an niyet okuyoruz, ne olacağını bilmiyoruz ama 2024’te büyüme hızının gerilemesi ve sonraki yıllarda artması, yerel seçimden sonra frene basılacağını anlamına geliyor” diye konuştu. 

“Büyüme artarken cari açığın azalması tamamıyla tutarsız”

Büyüme oranı artarken, cari açık ve cari açığın milli gelir içindeki payının düşmesi için “Olacak şey değil, tamamıyla tutarsız” diyen Konukman, “Türkiye ekonomisinin ithal girdilere dayalı üretim yapısı var ve üretim ithalat girdileri sağlandığında yapılabilir, üretim arttıkça cari açığın da artma eğilimi oluyor ama burada büyüme artarken cari açık düşüyor” dedi. Türkiye ekonomisinin iç tasarrufları yetersiz olduğu için, dış kaynaklara dayalı büyüdüğünü belirten Konukman, yatırım-tasarruf farkı tahminlerine ilişkin şunları söyledi: 

Toplam tasarruf-yatırım farkının GSYH’ye oranı, cari açığın GSYH’ye oranıyla yakın. Toplam tasarruf-yatırım farkı, mevcut yatırımların bir kısmını yurt içi, bir kısmını yurt dışı tasarruflarla yapıyoruz demek. Eğer bu fark devamlı gidiyorsa, siz dış kaynağa bağımlısınız, sizin yurt içi tasarruflarınız yatırımları karşılamaya yetmiyor ve dış tasarruf kullanıyorsunuz demektir. Bu bir nevi, dış tasarrufun milli gelir içindeki payı gibi düşünülebilir, cari dengenin milli gelir içindeki payıyla paralel bir çizgi izler. OVP’de yer alan veri, Türkiye’nin ithal girdilere bağımlı üretim yapısıyla örtüşmüyor. Tabloda yurt içi tasarrufların milli gelire oranı yükseliyor gibi görünüyor, ithal ikameci yeni bir sanayileşme başlatmadan, ithal girdiler yerine yerli girdileri ikame etmeden bu mümkün değil. Cari işlemler açığının milli gelir içindeki payının giderek düşmesi, yurt içi tasarruflarının giderek artması anlamına gelir ama o büyümeyle uyumlu değil. Burada bir manipülasyon yaparak yurt içi tasarrufların milli gelir içindeki payını artırır şekilde dengeyi kurmuşlar, onun kaçınılmaz sonucu olarak da cari açığın milli gelir içindeki payı da düşüyor.

“2023’ün dolar kuru beklentisinde iyimserlik var”

2023 yılını 30 TL’ye yakın bitirmesi beklenen dolar kuru tahmininin iyimser olduğunu belirten Konukman, “Seçimlerden önce Erdoğan döviz depo hesapları sayesinde kuru belli bir seviyede tuttuklarını itiraf etmişti, benzer bir döviz akışını bekliyorlar ama bu kez o kadar kolay değil o iş. Bir de rezervden satış yapmayacaklarını söyleyip yaptılar, kendi prestijlerini çok sarstılar” diye konuştu. Sonraki yıllarda döviz kuru tahminlerinin yüksekliğine dikkat çeken Konukman, şöyle konuştu: 

Döviz kuru aldı başını gidiyor 2024 tahmini 36,8 TL 2026’da alacağı ortalama değerin 47,8 TL olmasını bekliyorlar. Dolar birikimi olan insanlar enayi mi, dolarizasyondan vazgeçilir mi? Dolarizasyon konusunda iktidar havluyu atmış görünüyor ama 2023’te bir yerlerden para geleceği beklentisi var. Ama biz biliyoruz ki sıcak para öyle gelmiyor, bu zamana kadar gelmedi. Bundan sonra gelecek mi ya da Birleşik Arap Emirlikleri’nden gelecek 50,7 milyar dolar ne derece döviz olarak rezervlere yansıyacak? Buralar soru işareti, buralarda bir iyimserlik var.

“Enflasyon tahminlerindeki sapmaların analizi yapılmalı ki, gelecekte sapmalara düşmeyin”

Konukman, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) ile OVP’de yer alan enflasyon tahminlerinin sıklıkla değiştiğini “Geçen yıl enflasyon beklentisi OVP’de yüzde 24,9’du. TCMB bunu 2023 yılının ilk enflasyon raporu toplantısında yüzde 22,3’e indirdi. 27 Temmuz’da yapılan son enflasyon toplantısında da yeni TCMB Başkanı tarafından yüzde 58 diye revize edildi. Ne oldu da siz önce 24,9’u 22,3’e çektiniz, sonra da bunu 58’e yükselttiniz” sözleriyle anlattı. OVP’de sapmaların ciddi bir analizinin yapılması ve program formatının buna göre düzenlenmesi gerektiğini vurgulayan Konukman, “Hangi makro göstergede sapma varsa, bu sapmanın nedenlerini analiz edeceksiniz ki gelecekte bu sapmalara düşmeyin” dedi.

“Önümüzdeki ayları göremeyen iktidarın üç yıla ilişkin tahmin yapması abesle iştigal”

TCMB’nin 24 Ağustos’ta yaptığı son Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısı metninde de, “enflasyonun tahmin aralığının üst sınırına yakın seyredeceği” söylenerek, tahminin yüzde 62 olarak “çaktırmadan” revize edildiğini belirten Konukman, şöyle konuştu: 

27 Temmuz’daki yüzde 58 ile 24 Ağustos’taki yüzde 62 tahminleri arasında bir ay bile yok. 27 Temmuz’daki imza bile kurumadan bu tahmin değişirse, önümüzdeki üç yılla ilgili öngörüleri kimse ciddiye almaz. Bu kadar kısa dönemde, yaz boz tahtası gibi enflasyon gerçekleşme tahminlerini revize eden bir siyasal anlayışa sahip bu iktidarın, daha önümüzdeki ayları öngöremediği bir yerde gelecek üç yıla ilişkin tahmin yapması abesle iştigaldir. Bu sadece bugüne özgü değil, geçmişte ciddi sapmalar vardı, ‘Nebati döneminde öngörüler iyiydi’ gibi bir anlamda söylemiyorum. Burada yeni ekonomi yönetimi iddialıyken daha çarpıcı sapmalar oldu.

“OVP’de bütçe harcamaları bütçe kanunundan 1 trilyon fazla, bütçe hakkı yerlerde”

Bütçe dengesi verisinde, önceki yılın OVP’sinde yer alan 2023 program, 2023 ek bütçe dahil ödeneği ve bu yılki 2023 gerçekleşme tahmininin yan yana olması gerektiğini belirten Konukman, “2023’ün başlangıç ödeneği 4 trilyon 469,6 milyar TL idi. Temmuz ayında gelen ek bütçe ile 1 trilyon 119,5 milyar TL eklendi. OVP’de 2023 bütçe harcamalarının gerçekleşme tahmini, 6 trilyon 562,6 milyar TL olmuş, arada 973,5 milyar TL fark var. Bu, iktidarın parlamentonun izni olmadan gizli bir ek bütçe kullanacağı anlamına gelir. Bütçe hakkı yerlerde sürünüyor” diye konuştu. İktidarın yasadışı ödenek artırdığını belirten Konukman, şöyle konuştu: 

Kahramanmaraş merkezli depremlerin ardından Strateji ve Bütçe Başkanlığı, depreme ilişkin bir rapor yayınladı. O raporun 123. sayfasında, ‘Cumhurbaşkanlığı kararlarıyla AFAD, SYDTF, ASHB, TOB, ÇŞİDB gibi kamu kurumlarının ödeneklerine eklemeler yapılmıştır’ deniyor. Tam listesi, alt kalemleri, ‘gibi’ denilen kurumların hangileri olduğu, eklenen ödenek tutarı yok. Cumhurbaşkanı kararı diyor, yayınlanmamış. 15 Temmuz 2018 tarihli Resmi Gazete’nin şekliyle ilgili kararnamede yayımlanacaklar kısmında, ‘Cumhurbaşkanlığınca Resmi Gazete’de yayımlanması uygun görülen karar ve genelgeler’ deniyor. Yayınlamama yetkisi de bu kararnameye dayanıyor ama bu bütçe hakkı, bu parlamentonun verdiği bütçe izniyle ilgili. Bir cumhurbaşkanı, Meclis’e ait olan ilave ödenek ekleme iznini kararnamelerle veremez. Bu bütçe hakkına müdahale demektir. Meclis başlangıç ödeneklerini belirledikten sonra, ona yürütme müdahale edemez. Burada yürütme tek kişi ve o kararnamelerle, Meclis’e ait bütçe hakkını ihlal ediyor. Üstelik bunları paylaşmıyor ve rakamı, detayı, kuruluşların tam listesini vermiyor.

“Yasadışı ödenekler ek bütçede olsa vergiler artacaktı, akıllı bürokratlar istemedi”

Konukman, 5 Temmuz’da Meclis’e gelen ve ek bütçeyi de içeren torba yasanın 5. maddesinde Cumhurbaşkanının ödenek eklemeye yetkili kılındığını hatırlattı. Depremin ardından Cumhurbaşkanı kararıyla kuruluşların ödeneklerinin artırıldığını söyleyen Konukman, “Peki şimdi torba yasanın bu maddesiyle niye ‘Cumhurbaşkanı ödenek eklemeye yetkilidir’ diyorsun? Demek ki daha önce yetkisi olmadığını sen de kabul ediyorsun” dedi. Cumhurbaşkanı kararıyla ödenek artırımlarının, neden ek bütçede olmadığına ilişkin Konukman, şunları söyledi: 

Ek bütçe denk olmak zorunda. Ek bütçede 1,1 trilyon ödenek eklediğinde, gelirlere de 1,1 trilyon ekleniyor, bu da ağırlıklı olarak vergi gelirlerinden oluyor. Bu yasa dışı ödenekleri ek bütçeye ekleseydi, parlamentoya gelen teklifte vergi gelirleri de o kadar artacaktı ama mevcut vergi artışları bile isyanı getirdi. Onu yapamazlardı, akıllı bürokratlar Tayyip Erdoğan’a ‘Bunu buraya yazmayalım’ dediler. Böylece hükümet, yapacağı bazı harcamaları parlamentodan kaçırmış oldu. Yani aslında geliri olmayan gizli bir ek bütçe hazırlanmış oldu. Meclis’ten geçen ek bütçe var, bir de Sarayın elinin altında olan, bir kısmı Cumhurbaşkanı kararlarıyla artırılan, bir kısmına da torba yasa ile yetkili kılınmış bir ek bütçe var ama geliri yok. Zaten geliri olsaydı, gelir gösterme zorunlu olacağı için ek bütçede yer alacaktı. Kaynağı borçlanma limitini artırmakta buldular.”

“Saray’daki ek bütçe, borçlanma limiti artırılarak finanse edilecek”

Kamu Borç Yönetim Raporu’na göre, iktidarın 2023’ün ilk beş ayında 316 milyar TL net borçlanma yaptığını söyleyen Konukman, 2023 yılında 661 milyar TL olan genel bütçe açığı kadar borçlanma hakkı olduğunu ve yılın geri kalanında 345 milyar TL daha borçlanabilecek durumda olduğunu belirtti. Konukman, 4749 sayılı Kamu Finansmanı ve Borç Yönetiminin Düzenlenmesi Hakkında Kanun’un 5. maddesinde, borçlanma limitinin değiştirilemeyeceği ancak borç yönetiminin ihtiyaçları halinde yüzde 5 oranında bakanlık ve ilaveten yüzde 5 oranında Cumhurbaşkanı kararıyla artırılabileceği düzenlenebileceğini hatırlatarak, sözlerine şöyle devam etti:

Yasadaki artırma yetkileriyle 2023 yılında 728,6 milyar TL’ye kadar net borçlanma yapılabilir. Bu telaş ne? İktidar, bir yandan deprem, bir yandan seçim atmosferine girilmesiyle çok para harcaması gerektiğinin farkında. Parlamentoya bildirilen ödenek artışında bu harcamalara yer vermeyerek, torba kanunla, 4749 sayılı kanuna bir geçici madde eklendi. 1 Ocak’tan itibaren geçerli olmak üzere, 2023 yılı için net borçlanma tutarı, üç katı olarak uygulanabilecek. Borçlanma limiti 661 milyar TL’den 2 trilyon 186 milyar TL’ye çıkıyor. Böylece Saray’daki ek bütçe, borçlanma limiti artırılarak finanse edilecek. Bu limitler, ocaktan itibaren geçerli sayıldığı için, o güne kadar yasadışı borçlanıldıysa dahi yasadışı kabul edilmiyor, geriye dönük uygulanıyor. Başka bir ülkede olsa yer yerinden oynar.

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.