Ekonomist Burcu Aydın Özüdoğru: “En büyük adaletsizlik gelire göre değil, harcamaya göre vergilendirme”

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, ekonomik programın üç temel bileşenini mali disiplin, parasal sıkılaştırma ve yapısal reformlar olarak açıklamıştı. Programda enflasyonla mücadele hedeflenirken, artışa yol açan düzenlemeleri ekonomist Burcu Aydın Özüdoğru, Medyascope için değerlendirdi.

AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kabinesinde ekonomiyi emanet ettiği Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, ekonomik programını üç temel bileşenini “Mali disiplinin yeniden tesis edilmesi, enflasyonun orta vadede tek haneye düşürülmesi için kademeli parasal sıkılaştırma ve enflasyon hedefi ile uyumlu gelirler politikası, makro finansal istikrarı ve diğer tüm kazanımları kalıcı hale getirecek yapısal reformlar” şeklinde özetlemişti.

OKUYUN: Ekonomide Mehmet Şimşek dönemi | Milli dayanışma paketi, zamlar, vergiler, harçlar ve faiz artışı devrede

Mali sıkılaşma hedefiyle tüm yurttaşları etkileyen Katma Değer Vergisi (KDV), Özel Tüketim Vergisi (ÖTV) artışları ile Motorlu Taşıt Vergisi’nin (MTV) 2023 yılı için iki kez alınmasının yanısıra, pasaport, vize ve noter harçlarına zam art arda geldi. ÖTV ve kur artışının etkisiyle akaryakıt fiyatları gün aşırı artarken, Şimşek’in politikalarının bir parçası olarak artırılan vergiler enflasyonu da tetikliyor. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) son faiz kararında da, vergi düzenlemelerinin enflasyona olumsuz etkisine değinildi. Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı (TEPAV) Direktörü Burcu Aydın Özüdoğru maliye politikasını Medyascope‘a yorumladı.

OKUYUN: Benzin zammına tepki: “Hani mazot, petrol, doğalgaz bulmuştuk? Sevincimiz kursağımızda kaldı”

“Dolaylı vergi artışları enflasyona yansıyacak”

Özüdoğru, ekonomistlerin maliye duruşuyla ilgili olarak yapısal mali duruşa dikkat ettiğini belirtti ve yapısal mali duruşu, bütün konjonktürel etkiler ve tek seferlik etkiler çıktıktan sonra kamu maliyesindeki bütçe açığının, milli gelire oranla bir önceki seneye göre azalıp artmadığı şeklinde açıkladı. Vergi artışlarının, daha fazla gider yaratacağına dikkat çeken Özüdoğru, şöyle konuştu:

Tek seferlik gelir giderler var ama bizim sosyal güvenlik sistemi, emeklilik sistemi kaynaklı, kamu personel yapısı, ek kamu personelindeki artışlar, maaş artışları ile yine emeklilik sisteminde EYT, aylıklardaki artışlar gibi süreçlerden dolayı, aslında kamu bütçesi, bütün tek seferlikleri çıkardığımız zaman ciddi bir genişleyici boyutta. Depremi tek seferlik gider gibi nitelendiremeyiz, deprem kaynaklı harcamalar önümüzdeki dört beş sene boyunca da devam edecek gibi görünüyor. Vergi artışlarına rağmen, hala Türkiye’nin bütçesinin, kamu maliyesinin yüksek açık vermeye meyilli olduğunu görüyoruz. Bundan dolayı da bütün bu artışlar bir taraftan tabii dolaylı vergi artışları, olduğu için doğal olarak fiyat artışlarına ve enflasyona yansıyacak.

OKUYUN: Zam geldi, depodaki benzin buharlaştı | Asgari ücretle hangi ülkede kaç litre benzin alınabiliyor?

“En büyük adaletsizlik gelire göre değil, harcamaya göre vergilendirilmesi”

Kamu maliyesinin sıkılaştırıcı olmaktan çok, enflasyonist bir duruşu olduğunu söyleyen Özüdoğru, KDV, ÖTV gibi dolaylı vergilerdeki artışlar hakkında şöyle konuştu:

Türkiye’de aslında vergi sisteminin yeniden yapılandırılması gerekiyor. Tahsilat tahakkuk oranlarındaki açık, kayıt dışılıktaki açık ve vergi istisnalarından kaynaklı aslında çok ciddi bir vergi dışı alan var. Türkiye’deki vergi yükünü OECD ile karşılaştırdığımızda,dolaylı vergilerin toplam vergi yükü içerisindeki payının çok yüksek olduğunu görüyoruz. KDV, ÖTV vergi gelirlerinin yüzde 70’ine tekabül ediyor. Halbuki OECD ülkelerinde dolaysız vergiler, yani gelir ve kurumlar üzerinden alınan vergiler ağırlıklı olarak oluşturur. Aslında en büyük adaletsizlik buradan oluşuyor çünkü gelire göre vergilendirmektense, Türkiye’de harcamaya göre vergilendiren bir sistem var.

OKUYUN: OECD araştırması: Türkiye geçim sıkıntısında zirvede

“Faiz kazançlarının vergisi sıfır ama asgari ücretin biraz üzerinde artan oranlı vergiye tabisiniz”

En önemli konulardan bir tanesi kayıtdışılık. Türkiye en yüksek kayıt dışı istihdam, en yüksek düşük vergi beyanına sahip ülkelerden biri. İkincisi de, vergi dışı bırakılan alanlar var. Faiz oranlarının ya da hisse senedi gibi finansal ürünlerden kazançların vergi dışı bırakıldığı başka bir ülkeyi bilmiyorum. Türkiye’de mesela kur korumalı mevduattan faiz geliriniz varsa, vergiye tabi değilsiniz, stopaj sıfır. Yine çeşitli faiz enstrümanlarının sahibiyseniz yüzde 20 vergi ödüyorsunuz. Hisse senedinden veya eurobondlardan tahviliniz varsa, yine sıfır veya çok düşük oranda vergiye tabisiniz. Halbuki siz asgari ücretin biraz üzerinde kazanıyorsanız artan oranlı bir gelir vergisine tabisiniz, bu en büyük adaletsizliklerden biri. Bunun düzeltilmesi gerekiyor.

“Nereden Buldun Yasası”

Kayıtdışılık çok yüksek olduğu için aslında harcama bazlı sorgu yapılması gerekiyor. Harcamayla, mal edinimiyle beyan edilen vergi karşılaştırılarak daha önce çok konuşulan, ‘Nereden Buldun Yasası’nın getirilmesi gerekiyor ki, özellikle bu kadar yüksek kayıt dışılık ve vergi dışı alan kalmasın. Kayıtdışı alanla daha etkin şekilde mücadele edilmesi gerekiyor. Bunlar yapılırsa doğal olarak vergi gelirleri, dolaysız vergilere daha çok yer vereceği için vergi adaleti daha iyi yansımış olacak. Türkiye’deki vergi oranları aslında oransal olarak düşük olmamasına rağmen, bu ciddi istisnalar, kayıt dışılık, vergiye düşük uyum sebebiyle Türkiye OECD içerisinde en düşük vergi toplayan ülkelerden birisi. Geçtiğimiz sene OECD’nin ortalaması, vergilerin milli gelir içerisindeki payı yaklaşık yüzde 25 civarındaydı. Türkiye bunun, 15 puan daha aslında vergi toplayabildi.

OKUYUN: Kur korumalı mevduata yüzde 15 zorunlu karşılık geldi | Prof. Dr. Şenol Babuşcu: “Enflasyonun hızını bir miktar kesmek için yapıldı”

“Fiyat ve finansal istikrarı korumakta yaşanan belirsizlik en büyük dezavantaj”

Özüdoğru, vergi düzenlemelerinin enflasyonu olumsuz etkileyeceğinin, Para Politikası Kurulu’nun (PPK) kararında da yazılmasıyla ilgili şunları söyledi: 

Para politikasının geriden geliyor olmasındaki en büyük dezavantaj, fiyat ve finansal istikrarı koruma konusunda şu aşamada yaşanan belirsizlik. Türkiye, para politikası konusunda çok daha güçlü adımlarla gidebilmiş olsaydı birincisi, kurda bu kadar yüklü bir değer kaybı yaşamayabilirdik. İkincisi, enflasyon kontrol altında tutularak TL’nin değer kaybetmesi önlenmiş olsaydı, alınacak faiz kararları da daha az maliyetli olabilirdi. Mayıs sonu itibariyle, TÜFE enflasyonu yüzde 40’lara kadar zirve yapacak bir dönemdeydi. Şu aşamada bizim bütün bu kur şoklarıyla beraber geldiğimiz noktada, bir yıl sonraki enflasyon beklentileri yüzde 70’lere çıkmış durumda. Para politikasının çok daha uzun, sıkı ve daha yüksek faiz artışlarını ima ettiği bir döneme gelmiş olduk. Para politikası, gerek yurt dışından, gerekse yurt içindeki mudilere yeterince güven veremediği için, kur şoklarıyla beraber fiyat istikrarı konusundaki sürecin daha maliyetli ve uzun soluklu olacağı sürece girdik”

“Enflasyon raporunun nasıl bir çerçeve çizeceği çok önemli”

27 Temmuz Perşembe günü, 2023’ün üçüncü enflasyon raporu toplantısı yapılacak. TCMB Başkanı Hafize Gaye Erkan’ın ilk defa sunum yapacağını hatırlatan Özüdoğru, şunları söyledi: 

Açıklanacak enflasyon raporu bizim için nasıl bir enflasyon beklentisi öngörüyor, para politikasına nasıl bir çerçeve çiziyor, bu çok önemli. Belki bu toplantı özellikle hem yurt dışı, hem de yurt içindeki TL konumlandırması ve piyasalara yeniden bir beklenti sağlama konusunda avantaj olabilir diye düşünüyorum.

OKUYUN: TCMB, temkinli beklentileri de karşılayamadı: Faizi yüzde 15’ten yüzde 17,5’e yükseltti

OKUYUN: İris Cibre: “TCMB nette rezerv topluyor fakat piyasaya müdahaleyi durdurmadı”

“Kamu maliyesi buzdağının görünmeyen yüzü”

Mehmet Şimşek’in mali disiplin, enflasyonla mücadele ve yapısal reformlar diye özetlediği ekonomi programını gerçekleştirip gerçekleştiremeyeceği sorusuna Özüdoğru, şöyle cevap verdi:

Ben her seferinde kamu maliyesi için, ‘Türkiye’nin aslında suyun altında kalan, buzdağının görünmeyen yüzü’ diyorum çünkü kamu maliyesi adına yapılması gereken konular gerçekten çok zor. KDV oranlarını iki puan artırarak bizim çözebileceğimiz konular değil. Bunların başında, vergi sistemi var. Bu vergi sisteminde, kayıtdışılıkla mücadele, vergi yapısının dolaylıdan dolaysıza doğru yeniden dizayn edilmesi gibi konular var. Bu çok yapısal bir konu, ki şu ana kadar bir inisiyatif alındığını görmedik kamuoyuna yapılan açıklamalarda. En önemli konulardan biri de, harcama yapısının uzun vadeli bir şekilde yeniden yapılandırılması. Buradaki en önemli başlık sosyal güvenlik sistemi çünkü Türkiye’nin sosyal güvenlik sistemi yüksek kayıt dışılığı tetikleyen, yaşlanan nüfusla birlikte düşük nitelikli işte düşük ücreti özendiren bir yapıya sahipti. Şimdi bu EYT’yle, enflasyon beklentileri üzerinde yapılan emekli aylıklarındaki artışlarla beraber, gelir gider yapısı daha da bozuldu. Bunun en önemli olumsuz yansımalarından birisi de tabii ki istihdam piyasasına olacak.

“Araç sayıları, kırtasiye gibi kalemlerden edilecek tasarruf kısıtlı, yapısal olarak gözden geçirilmeli”

Sağlık sistemi, sağlık harcamalarının yeniden sürdürülebilir bir yapıda rasyonelize edilmesi, kamu personel ve cari harcamalarda milli gelire oranla baktığımızda çok ciddi artışlar var. Bunların yeniden, milli gelire oranla daha makul seviyelere çekilmesi konusunda çok ciddi yapısal önlemler alınması gerekiyor. Henüz bu konuda da bir açıklama duyamadık. Açıkçası sadece araç sayıları, kırtasiye gibi kalemlerden elde edilecek tasarrufun katkısı kısıtlı olur. Esas katkı sosyal güvenlik sistemi, kamu personel harcamaları cari harcamaların yapısal bir şekilde gözden geçirilmesiyle olacak. Ama Orta Vadeli Program (OVP) çerçevesinde bunu yapılacak adımlara ilişkin açıklamalar da gelebilir tabii. Bekleyeceğiz…

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.