İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, İtalya’nın Floransa şehrinde iki farklı etkinliğe katıldı. “Avrupa Şehirleri ve Küresel Zorluklar Paneli” ve “Birlik Festivali Paneli”nde konuşan İmamoğlu, siyasetin değişime muhtaç olduğunu söyledi ve dünyada olduğu gibi Türkiye’de de değişim sancılarının yaşandığını belirtti.
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, İtalya’nın Floransa kentinde 20 Avrupa kentinin yerel yöneticilerinin bir araya geldiği iki farklı etkinliğe katıldı. “Avrupa Şehirleri ve Küresel Zorluklar Paneli” ve “Birlik Festivali Paneli”nde konuşan İmamoğlu, demokrasilerde ortaya çıkan otoriter rejim tehlikelerine değindi.
İmamoğlu ilk olarak “Avrupa Şehirleri ve Küresel Zorluklar” etkinliğinde konuştu ve 2019’da iptal edilen İstanbul seçimine değindi:
“2019 yılında, belediye seçim sonuçları hukuka aykırı bir biçimde iptal edildiğinde, yüzbinlerce insan Saraçhane Meydanı’nda bu kararı protesto etmek için toplanmıştır. Saraçhane, İstanbul halkının iradesini ve çıkarlarını sabote etmiş otoriter rejime karşı, insanların haklarını şehre ifade ettikleri bir kamusal alandır. İnsan yerleşkelerini şehirlere dönüştüren, insanların demokratik ve politik mücadeleleridir. 2008’den bu yana, dünya genelinde demokrasiler yeni bir otoriter popülizm dalgası ile yüzleşmektedir. Hepimiz bu otoriter dönüşümü anlamaya ve çözümler bulmaya çalışmaktayız. Kendi bakış açımı ve bu küresel zorlukla mücadele için olası çözümlerimi sizlerle paylaşmak isterim.”
“Demagogların, despotlara ve tiranlara dönüşme riski vardır”
İmamoğlu, konuşmasında “popülizm”e değindi:
“Aslında popülizm, siyasette yapıcı bir rol oynayabilir. Halkın iradesini politik gündemin kalbinde tutma anlamına gelebilir. Siyasi partimin adı Cumhuriyet Halk Partisi’dir ve 1923 yılında Atatürk tarafından kurulmuştur. Altı kurucu ilkesinden biri halkçılıktır. Parti, halkın iradesine, çıkarlarına, endişelerine ve hayallerine olan bağlılığının bir yansıması olarak bu ilkeyi gururla kucaklamıştır. O zamanlarda popülizm, demagoji ve çoğunlukçuluk değil, bir çeşit insancılık anlamına gelmektedir. Popülizm nasıl antidemokratik bir güce evrilmiştir? Bu değişimi nasıl anlamlandırmalıyız? Bu sorunun bir cevabı basittir. Demokrasilerin, halkın iradesini aldatmaca ve yalan beyan ile manipüle edebilen demagoglar doğurması riski her zaman mevcuttur. Demagogların, güce erişirlerse despotlara ve tiranlara dönüşme riski vardır. Aslında demokrasiler kırılgandır; tiranlık ve demokrasi arasında çok ince bir çizgi vardır. Bu nedenle, demokratik sivil toplum için güçler ayrılığına, hukukun üstünlüğüne, özgür basına ve diğer kurumlara ihtiyaç vardır.”
“Belki de liberal ve sosyal demokrasiler, insanlara olan sözlerini tutamamıştır” diyen İmamoğlu şöyle devam etti:
“İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra kurulan sosyal, ekonomik ve politik düzene yönelik derin bir memnuniyetsizliğin mevcut olduğunu kabul etmek durumdayız. Benim ülkemde durum kesinlikle böyledir. Demokrasi kriziyle mücadele etmek için, liberal ve sosyal demokrasilerin geleneksel çözümlerinin ötesine gitmek gerektiğine inanıyorum. İyileştirme fikrine güvenemeyiz. Bunun yerine yeni bir vizyon geliştirmeli, taze bir dil üretmeli, yenilikçi liderlik oluşturmalı ve parti politikalarının ötesinde yeni politik kurumlar kurmalıyız. Yerel yönetişimin ve yerel demokrasinin bu otoriter dalgaya karşı bu yeni yolculukta kritik bir oynadığı kanaatindeyim. Dahası, popülizmi yeniden tanımlamamız ve yeniden sahiplenmemiz, merkezinde siyasette halkı güçlendirmek bulunan, gerçek anlamını geri getirmemiz ve demagogların ve otoriter liderlerin etkisinden kurtarmamız zorunludur.”
“İstanbul’da başlayan değişimi sürdürmek konusunda kararlıyız”
Medyascope'un günlük e-bülteni
Andaç'a abone olun
Editörlerimizin derlediği öngörüler, analizler, Türkiye’yi ve dünyayı şekillendiren haberler, Medyascope’un e-bülteni Andaç‘la her gün mail kutunuzda.
İmamoğlu daha sonra “Birlik Festivali Paneli” ne katıldı. 1945’ten bu yana her yıl düzenlenen festivalde konuşan İmamoğlu, iklim değişikliğine değindi:
“Küresel ısınmanın etkisiyle, Avrupa kıtasında bugüne dek kaydedilen en yüksek sıcaklık, çok yakınımızda; 48,8 dereceyle Sicilya Adası’nda, 2021 yılında gerçekleşti. Bu kuraklığın doğrudan bir sonucu olarak, İtalyan yerel yönetimlerine de kritik sorumluluklar düştü. Öyle ki, yaşanan bu tarihi kuraklığın ardından Verona ve Pisa belediyelerinin, su kullanımını karneye bağlamak durumunda kaldıklarına bile şahit olduk. İstanbul’da da durum farklı değil. Verilerimize göre İstanbul, 2023 yazında en kurak mevsimlerinden birini yaşadı; üstelik rekor su tüketimiyle. Yaz boyunca neredeyse yüzde 20 daha fazla su tüketimiyle hizmet sunduk. Geçen yıl günlük 2,8 milyon metreküp olan su tüketimimiz, bu yıl 3,5 milyon metreküp seviyelerini gördü. Aslında İstanbul’da böyle bir resmi nüfus artışımız yok.”
Siyasetin de değişime ihtiyacı olduğunun altının çizen İmamoğlu, değişim sancılarının Türkiye’de de yaşandığını söyledi. “Türkiye’de de yeni bir gelecek tahayyülüne ihtiyaç duyuyoruz” diyen İmamoğlu, “Bu yüzden; laik ve demokratik Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün ortaya koyduğu değerlerin kılavuzluğunda, Türkiye’ye yeni bir yolculuk inşa etmek adına 2019’dan bu yana İstanbul’da önemli bir değişim başlattık. İstanbul’da başlayan bu değişimi sürdürmek ve genişletmek konusunda kararlıyız” dedi.