İstanbul’daki ada sakinleri “Adalar İmar Planı”nı yargıya taşıdı

İstanbul’da Adalar sakinleri, İmar Planı’nın iptal istemiyle Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’na toplu dava açtı. Dava dilekçesinde iptal gerekçesi olarak deprem riskinin ve iklim krizinin dikkate alınmamasının yanı sıra çevreye, ekosisteme zarar vereceği, kamunun değil özel kişilerin çıkarını korumaya öncelik verdiği belirtildi. Adalılar, “İmar planında kıyılar yok. Kıyılarla ilgili başka planlar olabilir endişesiyle dava açmaya geldik” dedi.

İstanbul Adaları’nda yaşayanlar, Çevre, Şehircilik ve İklim değişikliği Bakanlığı’nın hazırladığı İstanbul Adaları Koruma Amaçlı İmar Planı’nın iptali için 20 Ekim Cuma günü İstanbul Bölge İdare Mahkemesi’nde toplu olarak dava açtı.

Ada sakinleri, imar planında kıyıların olmadığını belirterek, “İmar planında kıyılar yok. Kıyılarla ilgili başka planlar olabilir endişesiyle dava açmaya geldik” dedi. Adaların şehirleşmeye gidebileceğini, bu nedenle imar planının değiştirilmesi gerektiğini söyleyen bir ada sakini, “Ada daha modernleşebilir fakat sahilden denize girebilmemiz için daha uygun tanzim edilmesi gerekiyor. Kıyıların betonlaşmasından endişe ediyoruz” diye konuştu.

Daha önce de Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’na itiraz dilekçesi veren fakat yanıt alamayan Adalılar, imar planına itiraz gerekçelerini sıraladı:

  • “Dört tarafı denizle çevrili Adalar’da kıyılar plan dışı bırakılmış, buraları bakanlığın keyfi tasarruflarına terk edildi.
  • İmar planlarıyla birlikte mimari açıdan değer taşıyan yüzlerce modern mimari yapı, henüz tescil edilmediği için yıkım tehdidi altında.
  • Plan, İBB’nin ODTÜ’ye yaptırdığı Tsunami Analizi ve BÜ Kandilli Rasathanesi’ne yaptırdığı bina hasarı ve can kaybı analizi raporlarının Adalar ile ilgili bölümleri dikkate alınmadan hazırlanmıştır. Bu raporlarda riskli görülen alanlara yapılaşma izni verilmektedir ve bu haliyle uygulanırsa, Adalar’da can ve mal kaybının artmasına neden olacak.
  • İhtiyaç olmadığı halde öngörülen ‘sosyal donatı alanları’, yeni inşaatları ve nüfus yoğunluğu artışını beraberinde getirecek.
  • Üzerinde hiç yapı bulunmayan yüz elliye yakın parsel yapılaşmaya açılmaktadır. Ayrıca üzerinde yapı bulunan büyük parsellerde ikinci/üçüncü yapılara izin verilmektedir. Bunların çoğu arsa bile olmayan, bağ bahçe ve tarla.
  • Orman alanlarımızın önemli bir bölümü, içinde konaklamalı turizm tesisleri de bulunmak üzere yapılaşmaya açılıyor.
  • İmara açılacak olan vakıf arazileri üzerinde yaşayan, Adalar’ın doğal, ticari ve kültürel ortamına canlılık katan halkın sürgün edilmesine, yaşam alanlarından koparılmasına neden olacak.
  • Kültür ve Turizm Bakanlığı’na başvuru dosyası teslim edilmiş olmasına rağmen Adalar’ın UNESCO Dünya Mirası Listesi adaylığının gerektirdiği özellikler, planlarda yer almadı.
  • Planlarda adaların kültürel zenginliği göz ardı edilmiş, inançlara ve kültürlere saygı gösterilmedi. Burgazada’da Aya Yani Karipi Kilisesi Külliyesi bitişiğindeki parsel konaklamalı turistik tesis olarak planlanırken, Cemevinin bulunduğu alan ‘sosyal tesis alanı’ olarak belirlenmiştir; 1/5000 planda ise ibadethanelerin tümü cami olarak görüntülendi.
  • Planlar kamu yararı değil, özel kişilerin çıkarları gözetilerek yapılmış olup, koruma ilke ve politikaları ile bağdaşmıyor.”

Ne oldu?

Medyascope'u destekle. Medyascope'a abone ol.

Medyascope’u senin desteğin ayakta tutuyor. Hiçbir patronun, siyasi çıkarın güdümünde değiliz; hangi haberi yapacağımıza biz karar veriyoruz. Tıklanma uğruna değil, kamu yararına çalışıyoruz. Bağımsız gazeteciliğin sürmesi, sitenin açık kalması ve herkesin doğru bilgiye erişebilmesi senin desteğinle mümkün.

Prens Adaları (Büyükada, Heybeliada, Burgaz Adası, Kınalıada, Sedef Adası, Kaşık Adası, Yassıada, Sivriada, Tavşan Adası) 1984’de sit alanı ilan edildi. 1984’ten beri imar planı bulunmayan Adalar, Kasım 2021’de AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın kararıyla “Özel Çevre Koruma Bölgesi” ilan edildi. İmar planı yapma yetkisi İBB’den alınıp Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’na verildi. O tarihten beri korumanın gerekliliğine dair eksik kalan Adalar aynı zamanda yapılaşma tehdidi altında.