Avukatlardan Can Atalay’a ziyaret | “Yargılanması gerekenler Atalay’ın tahliyesini sağlamayanlardır”

AYM’nin “hak ihlali” kararına rağmen hala tahliye edilmeyen TİP Hatay Milletvekili Can Atalay’ı Silivri’deki Marmara Cezaevi’nde ziyaret etti. Ziyaret sonrası basın açıklaması yapan Atalay’ın meslektaşları ve arkadaşları Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın Atalay’ın tutuklu kalmasına yönelik verdiği mütalaanın “hukuk skandalı” olduğunu söyledi. 

TİP’ten Hatay Milletvekili seçilmesine ve AYM’nin “hak ihlali” kararı vermesine rağmen tahliye edilmeyen Gezi Parkı davası tutuklusu avukat Can Atalay’ı bugün meslektaşları ve arkadaşları Silivri’deki Marmara Cezaevinde ziyaret etti. 

Atalay ile birlikte Gezi davası tutuklularını ziyaret eden avukatlar, Can Atalay’ın gündeminde Yargıtay Başsavcılığı’nın verdiği mütalaa olduğunu dile getirip Atalay ile hem yokuşa sürülen yargı sürecini, hem son gelişmeleri hem de gündelik hayata dair konuları konuştuklarını anlattılar. 

Ziyaret sonrası sözü ilk önce TİP PM Üyesi avukat Özgür Urfa aldı. Sorunun artık sadece Can Atalay’ın özgürlüğü olmadığının altını çizen Urfa, “Dün itibarıyla Türkiye’de bir anayasal krizi yaşadığımız, resmi belgelerle ortaya dökülmüştür. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından mütalaa isimli bir belge, dava dosyasına girmiştir. Özetle Yargıtay Cumhuriyet Savcılığı diyor ki ‘Biz Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nı tanımıyoruz. Biz Anayasa Mahkemesi kararını uygulamıyoruz. Yargıtay 3. Ceza Dairesi de ister uygulasın ister uygulamasın’ şeklinde bir yazı sunmuştur dosyaya” dedi. 

Yargılanması gerekenler Atalay’ın tahliyesini sağlamayanlardır”

Bir devlet organının, yargı makamının, Anayasa’yı tanımadığını alenen belki de ilk kez ilan ettiğini belirten Urfa, “Gezi davasında yargılanan arkadaşlarımız, anayasal düzene karşı suç işlemekle itham edilmektedir. Şimdi anayasal düzene karşı suç işleyen birileri aranıyorsa işte bu yazıları yazan hakim, savcılardır. ‘Biz Anayasa’yı tanımıyoruz’ diyen kim varsa, ‘Biz Anayasa Mahkemesi kararını uygulamayacağız’ diyen kim varsa anayasal düzene karşı suç işleyen onlardır. Yargılanması gereken, bu yazıların altına imza atanlardır, Can Atalay’ın tahliyesini sağlamayanlardır” diye devam etti. 

Meselenin sadece Can Atalay’ın cezaevinden çıkıp çıkmaması olmadığını aktaran Urfa, Yargıtay 3. Ceza Dairesi’nin önüne gelen dosyada şuna karar vereceğini söyledi: “‘Biz Anayasa’yı tanıyor muyuz, tanımıyor muyuz’, ‘Anayasa Mahkemesi kararını uygulayacağız mı, uygulamayacağız mı’, bunu oylayacaklar. Nihayet şunu oylayacaklar: Birtakım milletvekillerinin Twitter’da attığı tweetlere mi tabii olacaklar, o denilenleri mi yapacaklar; yoksa bu ülkenin Anayasa’sının 153. maddesine uyup Anayasa Mahkemesi kararını mı uygulayacaklar? Bizim sözümüz bitti. Söylenecek her şeyi söyledik. Kararlarını versinler. Tüm Türkiye görsün” diye ekledi. 

Can Atalay’dan dışarıya selam 

Can Atalay’ın selamını ileterek söze başlayan avukat Sibel Aydın, “Dün tam bir hukuk skandalıyla karşı karşıya kaldık. Dün Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın verdiği mütalaa, bu saatten sonra bu ülkede ideolojisi ne olursa olsun hiçbir bireyin artık hukuki güvencesi olmadığını göstermektedir. Bunun için Yargıtay 3. Ceza Dairesi’nin Can Atalay’ı serbest bırakmasını, hukukun üstünlüğüne uygun karar vermesini istiyoruz” dedi. 

Medyascope'u destekle. Medyascope'a abone ol.

Medyascope’u senin desteğin ayakta tutuyor. Hiçbir patronun, siyasi çıkarın güdümünde değiliz; hangi haberi yapacağımıza biz karar veriyoruz. Tıklanma uğruna değil, kamu yararına çalışıyoruz. Bağımsız gazeteciliğin sürmesi, sitenin açık kalması ve herkesin doğru bilgiye erişebilmesi senin desteğinle mümkün.

Ne oldu?

Avukat Can Atalay, Gezi Parkı davasından 18 yıl hapis cezası alarak 25 Nisan 2022’de tutuklandı. Silivri’deki Marmara Cezaevi’nde kalan Atalay, 14 Mayıs 2023 Genel Seçimleri’nde TİP’in Hatay milletvekili seçildi. Milletvekili seçilmesinin ardından avukatları aracılığıyla mazbatasını alan ancak tutukluluğu nedeniyle milletvekili yeminini edemeyen Atalay ile ilgili Yargıtay’a yapılan tahliye talepli başvuru reddedildi.

Can Atalay talebi reddedilince “kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiği” gerekçesiyle AYM’ye başvurdu.

Atalay’ın “yasama dokunulmazlığı” gerekçesiyle yaptığı başvuru 5 Ekim’de AYM 2. Bölüm’de görüşüldü. Beş kişiden oluşan heyet, başvuruyu AYM Genel Kurul’a sevk etme kararı aldı. Kararda, “başvurunun niteliği itibarıyla Genel Kurul tarafından karara bağlanması gerekli görüldüğünden, AYM İç Tüzüğü’nün 28’inci maddesi uyarınca Genel Kurul’a sevkine karar verildi” denildi.

AYM Genel Kurulu 12 Ekim’de dosyayı görüşerek 25 Ekim’e erteledi. AYM 25 Ekim’de görüşerek Atalay’ın başvurusunu karara bağladı. “Seçme ve seçilme hakkı”, “kişi güvenliği ve hürriyeti hakkı” yönlerinden hak ihlali olduğuna ilişkin kararın kısa gerekçesi, yargılamanın yapıldığı İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderildi. Gerekçeli karar daha sonra Resmi Gazete’de yayımlandı. Kararda, Can Atalay’ın hakkının ihlal edildiği söylendi, yeniden yargılamanın yapılması gerektiği hükmedildi. Can Atalay’a 50 bin TL tazminat ödenmesi gerektiği de belirtildi. 13. Ağır Ceza Mahkemesi de dosyayı Yargıtay 3. Ceza Dairesi’ne gönderdi.