Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Devlet veri paylaşmıyor, terapi yetersiz, uzman kadro az: Cinsel istismara maruz bırakılan çocuklar hayata nasıl tutunuyor?

Cinsel istismara maruz bırakılan çocuklar üzerinde çalışan uzmanlar, devletin her çocuğa psikolojik destek ve terapi hizmeti vermediğini söylüyor. Müdahale edecek uzman sayısının yetersiz olduğunu savunan akademisyenler, verilen terapinin nitelikli olmadığını vurguluyor. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ise terapi alan çocuk sayısını paylaşmazken, psikiyatrik tedavi sürecine ihtiyaç duyan çocuklara hizmet verildiğini belirtiyor.

 Fotoğraf: Serra Akcan / csgorselarsiv.org 

İstanbul’da cinsel istismara maruz bırakılmış çocukların ifadelerinin alındığı Çocuk İzlem Merkezi’nde (ÇİM) çalışan bir sosyal hizmet uzmanının verdiği çarpıcı bilgiler, çocukların nasıl bir terapi sürecinden geçtiği sorusunu akıllara getirdi.

Bu konuda bilgi veren uzmanlar, cinsel istismara maruz bırakılan her çocuğun terapi almadığını söylüyor. Daha önce kamu kuruluşlarında çalışan Çocuk ve Genç Psikiyatristi Doç. Dr. Veysi Çeri, cinsel istismara maruz bırakılan çocukların devlet yurtlarında terapi almadığını, bir sorun yaşadıklarında devlet hastanelerine getirildiklerini anlattı. Türkiye’de 3 binin üzerindeki kişiyle yaptıkları araştırmaya değinen Doç. Dr. Çeri, katılımcıların yüzde 30’unun 18 yaşından önce cinsel istismara maruz kaldıkları yönünde bilgi paylaştıklarını aktardı:

“Dünyada istatistiki veriler 18 yaş altı çocukların yüzde 20 ile yüzde 30’unun cinsel istismara maruz kaldıklarını gösteriyor. Bu durum Türkiye için de geçerli. Çocuk istismarına yönelik 3 bin kişi üzerinde yaptığımız bir araştırmada katılımcılara 18 yaşından önceki dönemde ‘Özel bölgenize dokunuldu mu?’, ‘Zorla cinsel bir şey yaşadınız mı?’ gibi sorular yönelttik. Katılımcıların yüzde 30’undan fazlası ‘Evet’ yanıtını verdi. Dünyada her beş kız çocuğundan biri, her 10 erkek çocuğundan biri cinsel istismara maruz bırakılıyor.”

 Fotoğraf: Serra Akcan / csgorselarsiv.org 

Çocuklar ne yaşıyor?

Cinsel şiddet veya istismarın nereden, kim tarafından geleceği hiçbir zaman belli olmuyor. Her statüden, meslekten, gelir grubundan insanlar bu suçu işleyebiliyor. Yetişkinler yaşadıklarını dile getirebiliyor ancak söz konusu çocuklar olunca durum biraz daha değişiyor.

Doç. Dr. Veysi Çeri, çocukların, cinsel istismara maruz bırakıldığını anlayamayabileceğini, hatta oyun bile zannedebileceğini örnek vererek anlattı: “Yetişkinlerin kulaklarına ilk çıtlattıklarında, ters tepki alınca, ‘Şaka yaptım’ diyerek yaşadıklarını paylaşmaktan imtina edebiliyorlar.”

Çeri, cinsel istismara maruz bırakılan çocuklarda ağır depresyon, içe kapanma, ders başarısında düşüş, sinirlilik hali, kendine zarar verme düşüncesi, insanları görünce irkilme, endişe, uykusuzluk gibi belirtiler gösterdiklerini söyledi. Doktorun anlattıklarına göre ilkokul ve okul öncesi çağındaki çocuklarda oyunlarında, resim çalışmalarında cinsel öğelere yer verme gibi durumlar görülürken, ergenlik ve sonrası dönemde olanlarda depresyon ön plana çıkıyor.

“Devlet iyi terapi vermiyor”

Terapinin çok önemli olduğunu vurgulayan Çeri, bu sürecin devlet yurtlarında sağlıklı yönetilmediğini söyledi:

“Türkiye’de travma her uzmanın çalışma alanı değil, bu alan ileri düzeyde bilgi, deneyim gerektiriyor. Travma konusunda hizmet veren uzmanın bu alanda çalışmış olması, sevgi evlerinde, yurtlarda kalan çocuklar üzerinde bilgi sahibi olması gerekir. Yani travma odaklı eğitim almış biri olması gerekir. Aksi durumda bu çocuklar daha büyük travmalar yaşayabilir. Ben Türkiye’deki cinsel istismar mağduru çocukların iyi bir terapi sürecinden geçtiğini düşünmüyorum. Bu alanda uzmanlaşmış kişilerin sayıları oldukça az. Devlet yurtlarında, evlerinde kalan çocuklar bu kurumlarda terapi almıyor. Bir sorun yaşadıklarında devlet hastanelerine getiriliyor ve tedavileri yapılıyor. Terapi de her psikoloğun, psikiyatrinin yapacağı bir şey değil. Klinik psikoloji eğitimi yanında ileri düzeyde terapi eğitimi alınmış olmasını gerektiriyor. Dolayısıyla bu çocukların iyi bir terapi sürecinden geçtiğini düşünmüyorum.”

Çocuk terapi almazsa ne olur?

Yurtlarda “abla”, “anne” denilen kişilerle muhatap olan çocukların yüzde 80 ila yüzde 90’ının hayatının bir bölümünde şiddet, taciz, dışlanma gibi olaylar yaşadıklarını anlatan uzman, aşçısından temizlikçisine, istismara maruz bırakılanlarla ilgilenen herkesin travma konusunda eğitim almış olması gerektiğini hatırlattı.

Cinsel istismara maruz bırakılan çocukların mutlaka ama mutlaka travma terapisi alması gerekiyor. Bu süreç, altı ay ila bir yıl arasında sürebiliyor, hatta üç buçuk yıla kadar uzayabiliyor. Yaşananların çocukların hayatını etkilediğini, onlarda bazı izler bıraktığını vurgulayan Doç. Dr. Çeri, “Çocuklar güvenlik algısı, geleceğe dair umutları, ilişkileri, duygusal gelişimi ile davranış kontrolü gibi birçok alanda kökten etkileniyor. Tedavi edilmezse psikolojik, ruhsal sorunlar dışında bedensel problemler de görülüyor. Çocuklar depresyon, şizofreni, tansiyon, kalp sorunları gibi rahatsızlıklarla yaşayabiliyor. Bedenleri de olumsuz etkileniyor. Ömür boyu, kendi çocuklarına, sonraki nesillere yansıyacak kadar psikolojik, biyolojik etkisi görülebiliyor” dedi.

Çeri, birçok vakanın yıllar sonra ortaya çıktığını ve delil yetersizliği gerekçesiyle cezasızlık politikasının uygulandığının da altını çizdi.

Hacettepe Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi sosyal hizmet öğretim elemanı Nahide Doğrucan ise çocuğun cinsel istismara maruz bırakılmasına yönelik adli birimlere başvurulduğunu hatırlatarak süreci anlattı:

“Çocuklar adli bildirim yapıldıktan sonra  ifadeleri alınmak üzere ÇİM’e getiriliyor. Eğer çocuğun ailesi yanında veya yaşadığı ortamda güvende olmayacağı veya korunamayacağı düşünülürse çocuk hakkında koruma kararı veriliyor. Ve acil olarak kurum bakımına yerleştiriliyor. Bundan ÇİM’e başvuran her çocuğun devlet korumasına alındığı anlaşılmasın. Eğer ailesinin yanında kalmasına karar verilirse aileye ve çocuğa çeşitli destekler sağlanması gerekebilir. Örneğin yaşadığı örselenme sonucunda çeşitli tıbbi ve psikiyatrik sorunlar yaşayan çocuğun tedavisi ve psikolojik destek sağlanması için sağlık tedbiri kararı veriliyor. Ya da ailenin çocuğa doğru davranması, olumlu ebeveynlik becerilerinin desteklenmesi için danışmanlık kararı verilerek bir danışman atanıyor.”

Çocuklar terapiye erişemiyor

Ailesine teslim edilen çocuğa doğru davranılması, olumlu ebeveynlik becerilerinin desteklenmesi için bir danışman atanabildiğini hatırlatan Doğrucan, “Tedbir kararı ile çocuğa psikiyatrik destek verilmesi amaçlanıyor. Çocuk terapi alması gerekiyorsa üniversite ve devlet hastanelerinde psikolojik destek alabiliyor. Ancak ihtiyacı olan çocukların hepsinin de yeterli psikiyatrik destek, psikoterapi aldığını söyleyemeyiz. Çünkü uzmanlar hastanelerde çok sayıda hasta bakıyor ve bu tedavi süreci ise uzun zaman alıyor” dedi.

Yeterli sayıda uzman yok

Doğrucan, bu çocuklar üzerine yoğunlaşabilecek, ruh sağlığı alanında çalışan yeterli uzmanın olmadığını vurguladı. Cinsel istismara maruz bırakılan çocukların kamu kurumlarındaki tedavisinde multidisipliner bakış açısının hakim olmadığını aktaran Doğrucan, “Destek hizmeti nitelikli değil. Nitelikli bir ruh sağlığı hizmetine ulaşmada bölgeler hatta kurumlar arasında bile ciddi sorunlar ve koordinasyon eksiklikleri var. ÇİM’de ve sonraki süreçte cinsel istismara maruz bırakılan çocuğu her defasında farklı farklı uzmanların görmesi çocuğun iyileşme sürecini uzatıyor ya da zorlaştırıyor. Çok fazla sayıda uzman görüyor” dedi.

Uzman, yasal düzenlemenin de çocukların psikolojik destek almasına engel olduğunu söyledi:

“Yasal düzenlemelerle cinsel istismara maruz bırakılan çocuğun ruh sağlığının bozulup bozulmadığını sorgulamak yerine, ruh sağlığının bozulacağının peşinen kabullenilmesi ve failin cezalandırılması çocuğun yararına oldu. Ancak bu durumun da başka sakıncaları var. Örneğin anne babalar ‘psikiyatrik tedaviye gerek yok, yaşadıklarını tekrar tekrar anlatmak travmasını daha da tetikleyebilir, çocuğumuz unutacağı varsa da unutamaz. Ama yaşananlardan söz etmek zorunda kalmazsa zamanla unutur’ düşüncesiyle çocuğunu tedavi ettirmeyi reddedebiliyor.”

Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ne yapıyor?

Suça sürüklenen, mağdur olan, terk edilen, sosyal tehlikelerle karşı karşıya kalmasıyla haklarında bakım tedbiri veya korunma kararı verilen çocukları koruma altına alan Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, cinsel istismara maruz bırakılan çocuklara terapi hizmeti veren kurumların başında geliyor. Bu çerçevede bakanlığa cinsel istismara maruz bırakılan kaç çocuğun psikososyal destek verildiğini sorduk.

Ancak bakanlık bu soruyu cevaplamak yerine çocuklara nasıl destek olunduğunu anlattı. Buna göre psikososyal desteğe ihtiyaç duyduğu tespit edilen 11-18 yaş grubundaki çocuklar geçici bir süre 64 Çocuk Evleri Siteleri’nde barındırılıyor, bu süre içinde psikososyal destekten yararlanıyorlar. Bu programlar çocuğun bireysel özelliklerine ve durumuna uygun olarak üç aylık, altı aylık veya azami bir yıllık psikososyal destek programı olarak uygulanıyor. Duruma göre süre uzatılabiliyor. Psikososyal destek süreci tamamlanan ve korunma şartları devam eden çocuklar, durumlarına uygun olarak grup çalışmaları, bireysel danışmanlık, aile çalışmaları gibi diğer sosyal hizmet modellerinden yararlandırılıyor. Anka Çocuk Destek Programı kapsamında kabulü yapılan her çocuğa kuruluş müdürü tarafından bir meslek elemanı danışman atanıyor.

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.