Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Edirne’den Kars’a kadına yönelik şiddet sarmalı | Evliliği kaçış olarak görenler, kaçmak için okul bırakan kadınlar anlatıyor

1999 yılından beri kadına yönelik şiddete karşı toplumda farkındalık oluşturmak amacıyla Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu kararının ardından 25 Kasım, Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü olarak anılıyor. 2023’ün ilk dokuz ayında 234 kadın cinayeti işlenen Türkiye’de, kadın haklarına yönelik göz ardı edilen yasal düzenlemeler ve mevcut tutum, kadınların geleceğine ve can güvenliğine yönelik endişeleri çoğaltırken, Medyascope olarak Türkiye’nin bir ucundan diğer ucuna, Edirne’den Kars’a şiddete, tacize, istismara maruz kalan kadınları dinledik. Okuyacağınız haberde o kadınların can güvenliği dikkate alınarak isimleri değiştirilmiştir.

25 Kasım Kadına Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü’ne Türkiye acı bir tablo eşliğinde girdi. Şiddetten ölen kadınlar için hazırlanan dijital anıttaki sayaç sadece 2023’de 357 kadının öldürüldüğünü gösteriyor. Bir de Edirne’den Kars’a, sayısal çetelesi tutulamasa da cinsel istismar ya da tacize maruz kalanlar var. Her biri ayrı yaşam mücadelesi veren o kadınlardan üçü Kars’taki bir üniversitede eğitim gören üç öğrenci. O üç genç ve kilometrelerce ötede Edirne’de onlarla aynı kaderi paylaşan iki kadının tek ortak noktası önleyemedikleri ve hayatlarını kabusa çeviren istismar. Kimi cinsel istismara maruz kaldı kimi cinsel ya da psikolojik şiddete. Yaşadıkları yüzünden üç genç üniversiteyi terk etmek zorunda kalırken, psikolojik fiziksel ve cinsel şiddet sebebiyle biri bebeğini kaybetti, bir başkası da güç koşullarda olsa da kendisine yeni bir hayat kurmayı başardı…

Üniversite öğrencilerine silah zoruyla cinsel istismar

Kars’ta üç üniversite öğrencisi cinsel saldırıya uğradı ve okulu bıraktı. Bu gençlerden biri, Kafkas Üniversitesi’nde eğitim alan 19 yaşındaki Bahar. Yaşadıklarından dolayı çok üzgün ve herkese çok kırgın olduğunu anlatan genç kadın, başına gelen olaya yönelik bilgi veriyor. Kentteki bir kafede çalışan Bahar, patronundan dört günlük çalışma ücretini alamadığını söylüyor.

Bir gece arkadaşının isteği üzerine her yer kapalı olduğu için işyeri sahibine bilgi vererek çalıştığı kafeden meyve suyu aldığını anlatan Bahar, daha sonra çantasına koyduğunu ve çöp atmaya gittikten sonra bunu gören patronun kendisini hırsızlık yapmakla suçladığını anlatıyor. İçecek aldığını itiraf ettiğinde patronunun kendisini gizlice videoya çektiğini belirten Bahar, “Okula geleceğim, sosyal medyada videolarını paylaşacağım” şeklinde tehdit edildiğini ve zorla kendisini evine götürdüğünü söylüyor.

Evde kendisine cinsel tacizde bulunduğunu dile getiren genç kadın, önce söylemekten çekindiği olayı ev arkadaşlarına anlattığını, daha sonra arkadaşlarıyla adamın işyerine giderek videoyu silmesini ve vermediği çalışma ücretini istediklerini dile getiriyor. Bu konuşma ardından daha sonra adamın para vermek vaadiyle evlerine geldiğini ve kendilerine silah doğrultarak bir odaya kapattığını ve burada her birine silah zoruyla taciz ve istismarda bulunduğunu anlatıyor.

“Can güvenliğimiz yok”

Yaşadıklarını ilk günlerde kimseyle paylaşamadıklarını söyleyen Bahar, “Başka bir eve taşındık. Ama bizi buldu ve bir gece arkadaşlarıyla geldi. Polisi ve hocalarımızı aradık. Binaya saklanan tacizci, emniyete gitmemizin ardından yakalandı ve dava açıldı” sözleriyle yaşadıklarını anlatıyor. Bahar, patronunun tutuklandığını ancak uzaklaştırma kararına rağmen failin ailesinin devreye girerek kendilerine para teklif ettiğini söylüyor ve ekliyor:

“Bunun adı tecavüz… İyi değilim. Çevreme iyi görünmeye çalışıyorum. Eğitim hayatımın sonlanmasını istemiyorum. Ama can güvenliğimiz yok. Güvene ihtiyacımız oluyor, yanımızda kimse yok, önceden hocalarımız vardı artık onlar da yok. Ailemiz de korkuyor, şehirde kalmamızı istemiyorlar. Sokakta yürürken başıma bir şey gelse sorumlusu kim? Okula giderken hep arkama mı bakacağım? Sadece adaletin yerini bulmasını ve mağduriyetimizin giderilmesini istiyorum. (*)Rektörlüğe verdiğim dilekçede Kars dışında üç üniversiteye geçiş yapmak istediğimi belirttim ve okulu bıraktım. Bırakmak zorunda kaldım… Kenti terk ediyorum. Bir daha Kars’a gelmeyeceğim. Geçişimiz yapılmazsa tekrar sınava hazırlanacağız. Okulu bırakmak hiçbir kadının düşmek istemediği bir olay ama canımız daha önemli. Üzülüyoruz. Okumak zorundayım. Bunun için de pes etmeyeceğim. Şu an pes etmek zorunda bıraktılar. Herkese kırgınım, bize destek olmayan okuluma da…”

“Başka kadınlar yaşamasın”

Bahar’la beraber aynı durumu yaşayan 18 yaşındaki Canan, böyle bir durumu aklından hiç geçirmediğini söyleyerek ,”Güçlü olmaya çalışıyorum. Başkası olsa belki kendisine zarar vermişti. Kendimi uçurumun kenarında hissediyorum. Burada can güvenliğim yok. Her kadının başına gelebilir ve başka kadınlar bunu yaşamasın istemiyorum” dedi. Üniversiteyi bırakmak istemediğini vurgulayan genç kadın, “Okulu bıraktım. Şehirden gidiyorum. Başka üniversiteye geçmek istiyoruz ve talepte bulundum. Psikolojimiz bozuk. Verilecek rapor devlet memurluğuna engel olur diye psikoloğa da gidemiyoruz” sözleriyle yaşadıklarını dile getiriyor.

“Bir daha Kars’a dönmeyeceğim”

Canan ve Bahar gibi cinsel istismar yaşayan arkadaşları Gonca ise, “Olay sonrası hiçbir şey olmamış gibi okula gittim. Unutalım diye her şeyi yapıyoruz. Korkuyoruz. Ben de Kars dışında eğitime devam etmek istiyorum. Bir daha Kars’a dönmeyeceğim. Korkuyoruz ama yıkılmadık ayaktayız” dedi.

İstismardan kurtulmak için evliliği kurtuluş olarak gördüm”

Şiddet gören kadınlardan biri Edirne’den Aysel. Doğu’da muhafazakâr bir ailede büyüdüğünü söyleyen Aysel, 12 yaşındayken abisini cinsel tacizine uğradığını, bu durumdan çok etkilendiğini ve aylarca geceleri uyuyamadığını anlatıyor.

Ailesinin, “Kız çocuğu neden okuyacak?” şeklindeki baskısına karşı bir komşusunun “Okul masraflarını ben karşılayacağım” sözleri ardından çok istediği eğitimine devam eden Aysel, yaşadığı cinsel istismardan kurtulmak için lisede staj döneminde tanıştığı arkadaşıyla 17 yaşında evleniyor.

Eşim kurtuluşum gibi geldi” diyen genç kadın, bu düşüncesinin yıllar içinde ne kadar yanlış olduğunu görüp büyük acılar yaşadığını dile getiriyor. Evliliğinin ilk yıllarında kayınvalidesiyle kaldıklarını, daha sonra eşiyle birlikte yalnız yaşadıklarını belirten Aysel, yaşadığı fiziksel, psikolojik ve cinsel şiddeti şu sözlerle tarif etmeye çalışıyor:

“10 sene kimseye gitmedim. Evde kapalı kaldım. Hiç arkadaşım olmadı. Eşim izin vermiyordu. ‘Kimi gördün, kimle konuştun? nereye gittin, evde ne yapıyorsun, lamba nasıl açık kalır?’ gibi sözlerle sürekli beni baskı altına alıyordu. Hiçbir şey yapmama izin vermiyordu. Balkona bile çıkmam yasaktı. Hep kafamı önüme eğerek, kimseye bakmadan yürümeye zorluyordu. Parka gittiğimde ruj sürmüştüm. Bu nedenle dayak yedim. Fiziksel şiddet uyguluyordu. Ölümle tehdit ediyordu. Sadece siyah ve kahverengi elbise giyinmeme izin veriyordu. Tek başıma alışverişe gitmedim hiç…Cinsel şiddette de maruz kalıyordum. Çok zor günler geçirdim. İntihar etmeyi düşündüğüm zamanlar oldu. Beni istemeyen aileme gitmek daha zor geliyordu. Çalışmama izin vermediği için gideceğim bir yer de yoktu.”

Şu an yine mücadele veriyorum, içimdeki kadını öldürüyorlar”

Eşinin bir üniversitede öğretim üyesi olduğunu dile getiren Aysel, yaşadıklarının şiddet olduğunu anladıktan sonra eşine karşı çıkmaya, kendisini korumaya başladığını dile getiriyor. Hayata tutunmaya çalışarak, çocuklarına sahip çıktığını, çocukken hayalini kurduğu klasik müzik sanatçısı olamasa da kadına karşı şiddetle mücadele için gönüllü olarak sivil toplum örgütlerinde, kadın derneklerinde çalıştığını anlatıyor. Üniversiteyi açıköğretim fakültesinde okuyarak bitirdiğini söyleyen Aysel şu an 50 yaşında. Aysel, azalsa da eşinden şiddet görmeye devam diyor. “’Hayır’ demeyi öğrendim” diyerek yaşadıklarına üç çocuğunun tanık olduğunu, onların da bu durumdan çok etkilendiğini ve herkesin babaları gibi olacağına inandıklarını söylüyor.

Çocuklarıma mutlaka bir mesleğiniz olsun diyorum. Şu an yine mücadele veriyorum. İçimdeki kadını öldürüyorlar. Kadınların ekonomik özgürlüğünün olmasını istiyorum. İnsanın karşısındakini gerçekten iyi tanıması önemli. Kadınlar kendi ayakları üzerinde dursunlar” diyen Aysel kadına karşı şiddetle mücadeleye devam edeceğini vurguluyor.

Şiddet nedeniyle çocuğunu kaybetti

Edirne’de şiddet gören diğer bir kadın, 36 yaşındaki Selin. Ailesinin okutmadığı Selin, öğretmen eşiyle 26 yaşında severek evlendiğini söylüyor. Ancak eşinin ailesinin eğitim durumu iyi olan başka biriyle evlenmesini istediğini anlatarak, “Kocam evlendikten sonra değişti. Daha sert biri oldu. Şiddet uygulamaya başladı. Ağır fiziksel ve psikolojik şiddet nedeniyle ilk çocuğumu kaybettim. Dışarı çıkamıyor, kimseyle arkadaşlık yapmıyordum. Kimseyi tanımıyordum…” şeklinde konuşuyor. Şiddetin çocukların gözü önünde gerçekleştiğini vurgulayan Selin, yaşadıklarını ablasına anlattığını onun da aile büyüklerine söylediğini belirtiyor.

Kendi ailesinin, eşi ve onun ailesiyle konuştuğunu, verilen sözlerin havada kaldığını dile getirerek, “Bir gün polis çağırdım. Panik atak geçirdim. Ailem ve çocuklarım için şikâyetimi geri çekmek zorunda kaldım. Özürler dilendi ama şiddet devam etti” diyor. Çalışmadığı için çocuklarını alıp gidemediğini anlatan Selin, eşinin kendisini 3 ay bırakıp gittiğini ve bu sürede örgü örerek, alyansını satarak kazandığı parayla çocuklarına baktığını söylüyor. Ücretini sonra ödeyecek şekilde anlaştığı avukatı sayesinde boşanma davası açan Selin, şiddet gördüğünü kanıtlayamadığının, kimsenin kendisine şahitlik etmediğinin altını çiziyor. Eşinden boşanan Selin, üniversite okuduğunu, yüzme hakemliği yaptığını, çocuklarını okuttuğunu belirterek, “Ne kadar zor olursa olsun, kadınlar ayakları üzerinde durmalı. Çok üzülüyorum. Ben de yaşadığım şiddet nedeniyle ölebilirdim. Eşim düşerek oldu derdi” sözleriyle kadınların şüpheli ölümlerine vurgu yapıyor.

* Kafkas Üniversitesi’nde eğitim gördükleri sırada uğradıkları cinsel istismar nedeniyle dün (24 Kasım) kenti terk etmek zorunda kalan üç öğrencinin durumu ile ilgili bilgi veren üniversite yetkilileri, başka kentlerdeki üniversitelere geçmek isteyen öğrencilerin dilekçelerinin işleme alındığını söyledi. “Özel öğrenci statüsü” kapsamında işlem yapılması için başvuru süresinin geçtiğini belirten yetkililer, öğrencilere kayıt dondurma önerisinde bulunduklarını ifade ederek, geçiş işlemleri için diğer üniversitelerle yazışma sürecinin başlayacağını dile getirdi. Öğrencilerin mağdur olmaması için gerekli işlemleri yapacaklarını da vurguladılar.

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.