Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Osmanlı’dan günümüze kadın hakları mücadelesinin gelişimi | Dr. Senem Timuroğlu: “1890’larda eşitlik için mücadele eden kadınların coğrafyasında olduğumuzu bilmeyerek uzun zaman geçirdik”

Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunun 100. yılı ve Türkiye’de kadınların seçme ve seçilme hakkını kazanmalarının 89. yıldönümü vesilesiyle hazırlanan “Cumhuriyet Kadınları Sahneye Çıkıyor” sergisinin panelinde konuşan Dr. Senem Timuroğlu, “Kadınlar seçme ve seçilme hakkına kavuştuktan sonra Meclis’e 18 kadın milletvekili girdi. O günden bugüne baktığımızda bu konuda bir ilerleme kaydetmediğimizi görüyoruz” dedi.

Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunun 100. yılı ve Türkiye’de kadınların seçme ve seçilme hakkını kazanmasının 89. yıldönümünde “Cumhuriyet Kadınları Sahneye Çıkıyor” isimli araştırma sergisi 5 Aralık’ta ziyarete açıldı. Sergide cumhuriyetin erken dönemlerinde bilim, sanat, siyaset alanlarında öne çıkmış altı kadının yaşamı ve çalışmaları tanıtılacak. Almanya Federal Cumhuriyeti Büyükelçiliği tarafından düzenlenen sergi, 24 Şubat 2024’e kadar Goethe-Institut Ankara’da ziyaret edilebilecek.

Serginin küratörlüğünü mimar, küratör Müge Cengizkan ve Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) Mimarlık Fakültesi öğretim görevlisi Prof. Dr. Ali Cengizkan yaptı.

Sergi kapsamında düzenlenen panelde Dr. Senem Timuroğlu, Türkiye’de kadın haklarının güncel durumu ve Osmanlı’dan günümüze kadın hakları mücadelesinin gelişimiyle ilgili konuştu.

“18 milletvekili, Cumhuriyet Halk Fırkası’nın desteklediği kadınlardı ve organik değildi”

Kadınlar seçme ve seçilme hakkını kazandıktan sonra Meclis’e 18 kadın milletvekilinin girdiğini hatırlatan Timuroğlu, şöyle konuştu:

“O günden bugüne baktığımızda bu konuda bir ilerleme kaydetmediğimizi görüyoruz. 18 milletvekili, Cumhuriyet Halk Fırkası’nın desteklediği, özellikle öne çıkardığı kadınlardı. Esasında çok da organik değildi.” 

“Kadınlar edebiyatının içerisinde kadın hareketi doğdu”

Osmanlı dönemi yazarı Fatma Aliye üzerine çalışan Dr. Senem Timuroğlu, yazarın fotoğrafının şu anda 50 TL’lik banknotların üzerinde yer aldığına değindi.

Timuroğlu, Osmanlı’dan günümüze kadar kadınlar edebiyatının içerisinde bir kadın hareketinin doğduğunu vurgulayarak “Çünkü ‘ben’ demek, özne olmak, eline kalemi alıp yazmaya başlamak ve kendini ifade edip dile getirmek demek” dedi.

“Biz müfredatta Reşat Nuri’yi, Çalıkuşu’nu biliriz, Fatma Aliye ve Refet’i bilmeyiz”

Edebiyattaki ilk kadın öğretmen karakterinin Fatma Aliye’nin Refet karakteri olduğuna değinen Timuroğlu, “Refet, Fatma Aliye’nin 1896 tarihinde yazdığı romanının karakteri. Kitapta Refet’in küçüklüğü, okul hayatı ve ataması çıkana kadarki yaşadıkları anlatılıyor” diye konuştu. 

Timuroğlu, Reşat Nuri Güntekin’in Fatma Aliye’nin romanlarına hayran olduğunu ve Aliye’den ilhamla Çalıkuşu’nu yazdığına dikkat çekerek şöyle konuştu:

“Biz müfredatta Reşat Nuri’yi, Çalıkuşu’nu biliriz ama Fatma Aliye ve Refet’i bilir miyiz? Bilmeyiz. Dolayısıyla bizden uzak tutulan bir hafızamız var çünkü kadınlar edebiyatından bahsedersek arkasında ‘birinci dalga’ denilen bir feminist hareket var. Osmanlı kadınları, Alman kadınları, İngiliz süfrajetler, Fransız kadınları ile iç içe ve birlikte bu mücadeleyi yürütmüşler.”

“Kadınların tarihi, eril tarih yazımı tarafından karartılıyor”

Kadınların seçme ve seçilme hakkını kazandığı 1935’ten daha önce, 1908’de “Hakk-ı İntihab” adıyla mücadeleye başladığını belirten Timuroğlu, “Önce ilk çıkış tam eşitlik. 1890’larda tam eşitlik için mücadele etmek üzere kalemi eline almış kadınların coğrafyasında olduğumuzu bilmeyerek uzun bir zaman geçirdik. Tabii şimdi bizim biliyor olmamızdan öte, resmi müfredata giriyor olması ve yeni nesil ile buluşuyor olması da lazım” diye konuştu.

Timuroğlu, kadınların hafızasının önemli olduğunu vurgulayarak “Kadınların tarihi, maalesef eril tarih yazımı tarafından hem karartılır, hem de evcilleştirilir” dedi.

“Kadın hareketi bugüne gelebilseydi, İstanbul Sözleşmesi’ni kaybetmezdik”

Timuroğlu, 5 Aralık 1934’te kadınlar seçme ve seçilme hakkına kavuştuktan sonra “Türk Kadınlar Birliği’ne ve feminist harekete gerek kalmadı, haklarınızı aldınız bundan sonra biz duruma el koyuyoruz buradan ilerleyeceğiz” denildiğini söyledi.

Timuroğlu, bu olayın kadın haklarının bugünkü duruma gelmesine neden olduğunu belirtti ve “Çok büyük bedeller ödüyoruz. Eğer kadın hareketi aktif devam edip tarihsel olarak bugüne gelebilseydi, bugün İstanbul Sözleşmesi’ni kaybetmeyeceğimizi düşünüyorum çünkü İstanbul Sözleşmesi de Türkiye’deki kadın hareketinin öncü olduğu bir sözleşme” diye konuştu.

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.