Gdańsk’tan Varşova’nın zirvesine uzanan bir yol: Otoriter popülizme darbe indiren yeni Polonya Başbakanı Donald Tusk kimdir?

Doğu Avrupa ülkesi Polonya’da aşırı sağ kaybetti, sekiz yıllık Hukuk ve Adalet Partisi’nin (PiS) hakimiyeti sona erdi. Mateusz Morawiecki, parlamentodaki güven oylamasını kaybetti; seçimlerin galibi Donald Tusk başbakan olarak seçildi. Giderek otoriterleşen, “kadınların çok içki içtiği için çocuk yapmadığını” iddia eden, Avrupa Birliği’nden (AB) uzaklaşan düzeni alt üst eden ülkesindeki vatandaşlarına “Polonya’yı Avrupa ile yeniden bütünleştireceğine ant içen” siyasetçi kimdir?

20 yıldır iki lider Polonya’nın ruhu için savaşıyor. Mavi köşede, demokratik, modern, Avrupalı bir gelecek vizyonu için mücadele eden, muhalefetin lideri olarak siyasete geri dönmeden önce Avrupa Konseyi’nin başkanlığını yürüten eski başbakan Donald Tusk; kırmızı köşede ise gelenekçilere, muhafazakârlara ve milliyetçilere oynayan Jarosław Kaczyński. İkisinin de Polonya’yı kendisine göre şekillendirme şansı oldu fakat bu sefer rüzgar mavi taraftan esti. Sekiz yıllık milliyetçi-muhafazakâr hükümetin ardından Polonya, yeniden bir “Tusk çağı”nın eşiğinde ve ülkede değişim rüzgârları bir kez daha esiyor.

Polonya’da ekim ayında düzenlenen genel seçimleri iktidardaki Hukuk ve Adalet Partisi (PiS) kazandı. Fakat aldıkları yüzde 36,8’lik oy oranı tek başına iktidar olmaya yetmedi. Cumhurbaşkanı Andrzej Duda, hükümeti kurma görevini ilk olarak PiS lideri Mateusz Morawiecki’ye verdi fakat Morawiecki’nin hükümeti parlamentodan güven oyu alamadı, akabinde seçimlerde oyların yüzde 31’ini alan Sivil Koalisyon (KO) lideri Donald Tusk, Polonya’nın yeni başbakanı oldu.

Hikâyesi nasıl başladı?

Donald Tusk, 22 Nisan 1957’de Polonya’nın Gdańsk şehrinde doğdu. Babası marangoz, annesi ise hemşireydi. Tusk, Gdansk Üniversitesi’nde tarih okudu. Katıldığı protestolara rağmen 1980 yılında eğitimini başarıyla tamamlayarak, Bağımsız Dayanışma Sendikası Hareketi’ne katıldı. Komünistler, 1981’de sıkıyönetim ilan ettiğinde Tusk siyasî faaliyetlerine devam etti, liberal iktisatçı Friedrich von Hayek’in fikirleri ve özel mülkiyet kavramı hakkında broşürler yazdı. Tusk, eski ABD Başkanı Ronald Reagan ve İngiltere Başbakanı Margaret Thatcher’ı idolü olarak gördü.

Tusk’ın siyasî kariyeri, Liberal Demokratlar Birliği’nin (Unia Wolności) kurucu üyelerinden biri olmasıyla başladı. Doğduğu şehir, siyasî açıdan da önemli bir şehir. Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’nde (SSCB), dönemin Sosyalist rejimlerinin temelini derinden sarsan Solidarność Hareketi’nin doğduğu şehir Gdańsk. Lehçe’de “dayanışma” anlamına gelen Solidarność, Gdańsk’taki Lenin Tersanesi’nde çalışan işçilerin lideri olan Lech Wałęsa’nın liderliğinde gelişti.

Donald Tusk’ın gençliği.

Tusk, öğrenciyken, Polonya’da demokratik değişimlere öncülük eden ve Sovyet etkisi altındaki ülkelerde demokrasi taleplerine katkıda bulunan Solidarność Hareketi’ne destek verdi. İşçilerin eylemlerine katıldı, taleplerine destek verdi. Polonya’nın demokrasiye geçmesinin ardından Tusk’ın yolu hareketten ayrıldı. Çünkü Tusk’ın görüşleri olgunlaşmıştı fakat Solidarność’taki kavgalar bir türlü bitmemişti.

Liberal toplumsal yaşamı Polonya’da egemen kılmak isteyen Tusk, Polonyalılara yeni bir ses, yeni bir umut getirmek için çalışmalar yaptı. 2001’de kuruluşuna ön ayak olduğu Sivil Forum Hareketi, 2007’deki seçimlerde yüzde 41,39 oy oranı ile iktidara geldi.

Kırılma anı 2005

Tusk’ı anlamak için 2005 yılına dönmemiz şart. Tusk, 2005’teki seçimlerde liberal ve demokratların adayı idi. Karşısında milliyetçi-muhafazakârların adayı Lech Kaczyński vardı. Lech, Jarosław Kaczyński’nin ikiz kardeşi. İkisi de Tusk’ın da zamanında destek verdiği Solidarność Hareketi’nden geliyorlardı. 90’lı yılların sonunda Solidarność’tan ayrılan kardeşler, kendi partilerini kurmuşlardı. Kökleri Solidarność’ta beraber olan fakat zaman içerisinde yolları ayrılan kardeşler arasındaki ilk büyük çatışma da 2005’te yaşandı. 

Seçim atmosferindeyken ortaya çıkan bir iddia her şeyi değiştirdi: Tusk’un dedesi Jozsef’in İkinci Dünya Savaşı sırasında Nazi subayı olarak görev yaptığı iddia edilmişti. Bu iddia daha sonra yalanlansa da Tusk’un kamuoyundaki algısı düştü. Seçimleri de Lech kazandı. 

2010 Polonya Hava Kuvvetleri Tu-154 kazası.

Kaza mı, suikast mı?

Seçim yenilgisinin ardından yoluna devam eden Tusk, kampanyasında kazandığı ivmeyi kendi partisinin tanıtımında ve görüşlerini duyurmada kullandı. 2007 genel seçimlerinde aldığı yüzde 41,39 oy oranı ile iktidara gelen Tusk, başbakan oldu. Tusk’ın başbakanlığı Polonya’nın AB’ye katılımın da ilk yıllarıydı. 

Tusk’ın başbakanlığı döneminde Polonya’yı derinden sarsan bir olay yaşandı. 10 Nisan 2010’da Rusya’nın Smolenski bölgesinde aralarında Cumhurbaşkanı Lech Kaczyński’nin de bulunduğu 96 kişiyi taşıyan uçak kazasıydı. Kazada kurtulan olmadı, hem Rusya hem de Polonya’da yapılan soruşturmalardan da bir sonuç çıkmadı.

Kazadan itibaren siyah kıyafet giyen kardeşi Jarosław’a göre bu bir kaza değil, suikasttı. Hiçbir somut delil olmadan yapılan bu açıklamalar, Polonya toplumunda travma yarattı ve Tusk bir sonraki seçimleri üstlendi. 2014’ten itibaren Polonya siyasetinden uzaklaşan Tusk, AB içinde birtakım görevlerde bulundu; Avrupa Konseyi’nin iki dönem başkanlığını yaptı. 

Tusk’ın görüşleri neler?

Reagan ve Thatcher’ı örnek alan Tusk’ın ekonomi politikaları iş dünyası yanlısı. Polonya, 2004’te AB’ye katıldıktan sonra ülkeyi terk edip diğer AB ülkelerine çalışmak üzere giden bir milyondan fazla Polonyalıyı kazanmaya çalışan Tusk, Polonya’yı yeniden AB ile entegre etmeyi hedefliyor. 

Futbola hevesli ve gençliğinde de arkadaşları tarafından “gelecek vaat eden bir forvet” olarak nitelendirilen Tusk, tarihçi Malgorzata ile evli. Kasia ve Michal adında da iki çocuğu var.

Kaynak: CNN, Politico, BBC Türkçe

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.