Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Ukrayna savaşı Rusya’yı nasıl değiştirdi?

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in en güçlü rakibi Aleksey Navalni’nin cezaevindeki ölümü, şüphesiz, muhalif seçmenlerde büyük bir şok ve hayal kırıklığı yarattı. Birçoğunun yaşadığı şok, 24 Şubat 2022’de savaş başladığı gün yaşadığının bir benzeriydi.

Putin’in topyekûn işgal emri vermesinden bu yana geçen iki yılda Rusya’da çok kan döküldü, büyük bir trajedi yaşandı. İşte bazı örnekler:

  • Rus ordusu büyük kayıplar verdi;
  • Kasabalar bombalandı, drone ile saldırıldı;
  • Yüzbinlerce Rus erkeği askere çağrıldı;
  • Paralı asker grubu Wagner askerleri isyan etti ve Moskova’ya yürüdü. Wagner lideri Yevgeni Prigojin uçak kazasında öldü;
  • Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM), savaş suçları iddiasıyla Putin hakkında tutuklama kararı çıkardı;
  • Putin’in en güçlü rakibi Aleksey Navalni cezaevinde öldü.

24 Şubat 2022, dönüm noktasıydı.

Ancak şöyle bir geçmişi hatırladığımızda gidişatın bu olacağı belliydi. Neler olmuştu?

Rusya, 2014’te Kırım’ı ilhak etmiş ve Donbas’a ilk kez askeri operasyon düzenlemişti. Navalni, 2020’de sinir gazı ile zehirlenmiş, Almanya’da tedavi görmüş, tutuklanma ihtimaline karşın Rusya’ya geri dönmüş ve havalimanına iner inmez gözaltına alınarak, tutuklanmıştı. Rusya’daki bu baskı, Ukrayna’nın işgalinden çok önceye dayanıyordu fakat 24 Şubat’tan beri giderek arttığı kesin.

Putin’e gelince… Putin, içerde ve dışarda, düşmanlarını yenme konusunda kendinden çok emin ve kararlı. ABD, NATO ve AB’ye ateş püskürüyor, Rusya’nın Ukrayna’daki “özel askeri operasyonunu”, “kolektif Batı’nın” Rusya’ya açtığı bir savaş ve ülkesinin bekâsı için varoluşsal bir mücadele olarak sunuyor.

İkinci yılını dolduran savaşta herkesin aklındaki soru şu: Savaş ne zaman ve nasıl bitecek?

Kimse geleceği tahmin edemez. Ancak geçmişte yaşananlar doğrultusunda öngörüde bulunabiliriz.

2001’in ilk yarısında Rusların yüzde 59’u Rusya’nın Avrupa Birliği’ne (AB) katılma fikrini destekliyordu. Aynı yılın sonlarında ise, NATO ve Rusya, daha yakın bir işbirliği arayışındaydı. Yani, her iki taraf için de dünya barışına yönelik gerçek tehdit birbirlerinden kaynaklanmıyordu. Tarafların düşüncesi buydu. Peki ne oldu da işler ters gitti?

Eski NATO Genel Sekreteri Lord George Robertson, BBC Rusya Editörü Steve Rosenberg’e verdiği demeçte, “Benim tanıdığım, iyi iş yaptığım, NATO-Rusya Konseyi kurulmasına öncülük eden Putin ile şu anki Putin çok farklı. Mayıs 2002’de yanımda duran, Ukrayna’nın güvenliği konusunda kendi kararlarını vermesi gerektiği, egemen ve bağımsız bir ulus devlet olduğunu söyleyen Putin’den eser yok” diyor.

Lord George Robertson ve Vladimir Putin

Hatta Putin, o dönemler Rusya’nın NATO’ya üyeliğini bile düşünüyormuş. Robertson’a, başvuruyu kendileri yapacaklarını bildiği halde, “Bizi ne zaman NATO’ya katılmak için davet edeceksiniz?” diye sormuş.

“Yürüyen ego”

Lord Robertson, röportajda, Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’nin (SSCB) bir zamanlar dünyanın ikinci süper gücü olarak kabul edildiğini, ancak Rusya’nın bugün bu yönde herhangi bir iddiada bulunamadığına dikkat çekmiş:

“Bence bu durum Putin’in egosunu yiyip bitirdi. Tüm bu yaşananlar, NATO ile işbirliği yapmak isteyen birini, NATO’yu büyük bir tehdit olarak gören birine dönüştürdü.”

Moskova, olayları bambaşka görüyor. Rus yetkililer, Avrupa’nın güvenliğini baltalayan ve savaşa yol açan durumun NATO’nun doğuya doğru genişlemesi olduğunu iddia ediyor. Rusya, NATO’yu, SSCB’nin son zamanlarında Kremlin’e verdiği, ittifakın daha önce Moskova’nın yörüngesinde olan ülkeleri ittifaka kabul etmeyeceğine dair sözü tutmamakla suçluyor.

Peki böyle bir anlaşma var mıydı?

Robertson’a göre, “kağıt üzerinde bir anlaşma yok”. Hatta, 28 Mayıs 2002’de NATO’nun Roma Zirvesi’nde NATO-Rusya Konseyi kurulması yönündeki kararı imzalayan da Putin’di.

Şimdi dönüyoruz bugüne.

Moskova’ya 70 kilometre uzaklıktaki Solnechnogorsk kasabasında Rusya tarihinin son 2 dramatik yılı parkta sergileniyor. Bir yanda Wagner’i destekleyen grafitiler, diğer yanda Navalni anısına çiçekler….

Öte yanda da Ukrayna’da öldürülen iki Rus askerinin büyük resmi var. Yanında da onları selamlayan Genç Ordu öğrencisi resmedilmiş.

Şehir merkezinde ise İkinci Dünya Savaşı’nda ve Afganistan’daki savaşta ölenler için yapılan anıta yeni bir bölüm daha eklenmiş: “Özel askeri operasyon”da ölen askerler için. 46 isim taşlara kazınmış.

Pek çok Rus’un hayatı da geri döndürülemez şekilde değişti.

Eskiden yurtdışından, bilhassa Batı’dan, gelen/satın alınan ürünler artık Rusya’da üretiliyor. Kimilerine göre Batılı firmaların Rusya’dan çekilmesi iyi bir hamle.

Fakat kahir ekseriyet, “Batı ile savaşa ihtiyacı olmadığı” kanaatinde:

“Batı ile bir savaşa ihtiyacımız yok. Hayatımız boyunca savaştan başka bir şey görmedik.”

“Bir an önce barış istiyorum, yarın olacaklardan korkmak istemiyorum.”

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.