Paris – Roubaix 2024 notları

Her yıl nisanın ilk pazarında yolumuzun düştüğü Kuzeyin Cehennemi’ni bu sene yine Mathieu van der Poel kazandı. Paris-Roubaix 2024’ün ardından podyum savaşı veren bisikletçileri Medyascope Spor’dan Ceyda Akbulut sizler için yazdı.

Atını dizginleyen dünya şampiyonu

İki teker üzerinde sanat icra etmek anlatılması güç bir meziyet. Güçlü iki bacak, komut bekleyen iki pedalı döndürmeye başlıyor, zincirler pedaldan gelen komutu görüp harekete izin veriyor ve tekerler de var gücüyle sürücüyü taşımaya başlıyor. Ee, sanat bunun neresinde?

Bisikletin dilinden konuşan, sesini dinleyen, ona arzu ettiği gibi yaklaşan bir zanaatkârsanız, iki tekerin sanatını yapıyorsunuz demektir. Mathieu van der Poel güçlü, orantılı ve kalın bacakları, düz sırtı ve geniş omuzlarıyla bisikletin üzerinde zaten kusursuz gözükürken, iki tekerli dostuna yaklaşımıyla da çok az gördüğümüz bir inceliği vadediyor.

Plansız geldiği cehennem yarışını kafasının estiği dakikada (bitime 60 kilometre kala) atak yaparak kazandığında, biz de bu sanatçının hayatının önemli bölümlerine tanık olabildiğimiz için minnet duyarak günü kapattık.

Neredeyse hiç kirlenmemiş dünya şampiyonluğu mayosu, meslektaşlarının avuç içleri yarışın zalimliğinden paramparça olmuşken onunkinin tertemiz ve pürüzsüz kalması, galibiyete giderken iki tekerli yol arkadaşını sevmesi ve kazandıktan sonra da takım arkadaşının ikincilik aldığı sprint mücadelesini veledromun ortasında bisikletine yaslanmış halde içeceğini yudumlayarak izlemesiyle kusursuz bir gün tamamlandı Mathieu van der Poel için. Âdeta atını dizginler gibi yaklaştığı bisiklet dostuyla daha nice unutulmaz günler onu bekliyor.

Geride kalanlar

Mathieu van der Poel’un akılalmaz seviyesinin ulaşılması güç bir nokta olduğunu ikonik yarışın öncesi de sonrası da söyledi çoğu bisikletçi. Dünya şampiyonuna karşı çabucak pes eden bir ekip yoktu, ancak geriye kalan küçük grup da eninde sonunda dizginleri elinde tutamadı. 

Van der Poel bitime 60 kilometre kala galibiyetle sonuçlanacak atağını yaptığı sırada takım arkadaşı Jasper Philipsen saniyeler öncesinde olacaklar konusunda bilgilendirilmişti. Alpecin ekibi güne plansız başladığını söyleyen dünya şampiyonundan yarış öncesi sadece tek şey istiyordu, atak yapacağı sırada kendilerine haber vermesini. Kendisi de öyle yaptı, Jasper’in önünde onu takip etmeye çalışanlar ise 60 kilometrelik atağın verdiği şokla sessiz ve çaresiz kovalamacaya koyuldu.

Medyascope'u destekle. Medyascope'a abone ol.

Medyascope’u senin desteğin ayakta tutuyor. Hiçbir patronun, siyasi çıkarın güdümünde değiliz; hangi haberi yapacağımıza biz karar veriyoruz. Tıklanma uğruna değil, kamu yararına çalışıyoruz. Bağımsız gazeteciliğin sürmesi, sitenin açık kalması ve herkesin doğru bilgiye erişebilmesi senin desteğinle mümkün.

Takibin hâlâ tamamen umutsuzluğa kapılmadığı dakikalarda küçük gruba liderlik eden genç sürücü Laurence Pithie, dönüş yaptığı virajda yere çakıldı. Görmesi bile can acıtan bir kazaydı yaptığı. Takım arkadaşı Stefan Küng’ün yer aldığı küçük grup onu geçip giderken Yeni Zelandalı Paris-Roubaix çaylağı sürücü, hiç tereddüt etmeden yerden kalkıp yola tekrar koyuldu. Günün sonunda ilk kez katıldığı klasik sezonunda yine ilk kez koştuğu Kuzeyin Cehennemi’ni yedincilikle tamamlamıştı. Pek mutlu değildi. Daha iyisini yapabileceğini biliyordu, sinirliydi. Etrafındakiler sakinleşmesini bekledi. Bu ona içinde bulunduğumuz sene ilk kez olmuyordu. Kaybetmeyi en zalim yolla tatmıştı yine. Birkaç hafta sonra bu sonucu düşündüğünde yüzünün güleceğine eminiz, ancak bir çaylağın en iyiler arasında yer alacak güçte olup onlarla birlikte finişe gelememesi genç sürücünün canını çok yakmıştı.

Pithie’nin yanında canı acıyan bir başka sürücü de istikrar abidesi Nils Politt’ti. Alman sürücü sprint ustaları Jasper Philipsen ve Mads Pedersen ile birlikte veledroma girdiğinde umutsuzdu. Ancak her zamanki gibi şansını denedi, olmadı. Podyumun hemen dışında, bir başka istikrarlı ama talihsiz sürücü Stefan Küng ile aynı duyguları tattı.

Günün sonunda tek kişinin sevinç çığlıkları atabildiği veledromda bitkin ve yıpranmış yüzler vardı. Paris-Roubaix bitirmenin herkesin tadabileceği bir deneyim olmadığını elbet biliyorlardı ama bu tam olarak “hell of a ride” dediklerinden bir yarıştı. Her zaman olduğu gibi.

Yazan: Ceyda Akbulut

Editör: Doğa Üründül