Futbol Terapi #9: Manchester United’ın sezon kurtaran hamlesi

Çim üstünde koşturan topçuların konuşulduğu “Futbol Terapi”de Medyascope Spor’dan Ceyda Akbulut, her hafta kadın futbolundan belirlediği konularla sizlerle. Bu hafta gündemde Women’s FA Cup’ta oynanan yarı finaller ve Manchester United’ın kader maçı vardı.

Kırmızı Şeytanlar’dan sezonu kurtaran hamle

Bir futbol takımında kâbus gibi bir sezonu kurtarmanın en iyi yolu, en kötü gününde bile olsa madalya mücadelesi vermektir. Lige havlu atılmış, en yetkili isim eleştirilerin merkezinde ve oyuncular da yaşanan hiçbir şeyden memnun kalmayan birer koşan ayak olabilir. Ama 90 dakika oynanacak bir hedef maç, süregelen tüm olumsuzluklara sağlam bir tekme atmak için yeterlidir. 

Bu tip karşılaşmalara motivasyon bulmak çok kolaydır, kötü giden her şeyi tek hamlede bulanıklaştırabilmek için varını yoğunu harcamak tek yoldur çünkü. Maç önü konuşmaları yüreklidir, herkes konsantredir, o ana kadar biriken tüm pişmanlıklar kompakt bir futbol aklında birleşir. Tek amaç “kader” maçı olarak nitelendirilmiş muharebeyi kazanmaktır.

Muharebe diyorum çünkü lige havlu atılmış bir futbol aklı o güne dek saha içinde bir şeyleri yanlış yapmış ki bu noktaya gelmiştir. Yapılanlar yeterli olmamıştır, artık değişim şarttır. O değişimi bulmak da kısa vadede, birikmiş öfkeyi ve hırsı dışa vurmaktan gelir, tüm oyuncular bahsettiğim o “muharebe” için hazırlanır.

Manchester United, Chelsea ile oynayacağı FA Cup yarı finalinde bu muharebeye çıktı. Hayal kırıklıklarıyla dolu sezonlarını gelecekte biraz olsun güzel hatırlamalarının tek yolu, ulusal lig WSL’in kurulmasından bu yana tek bir kez bile yenemedikleri Chelsea’yi mağlup etmekten geçiyordu. Belki finalde kazanılabilecek kupa kadar değerliydi bu ufuktaki zafer. Çok zor bir yıl geçirmişlerdi.

Umut dolu 2022/2023 sezonunda ikincilik elde edip ilk kez Şampiyonlar Ligi havası solumak Manchester’ın kırmızı yakası için iyi olacaktı ancak yeni sezona ağır darbelerle girdiler. İngiltere milli takımının genç golcüsü Alessia Russo’yu yazın bedelsiz olarak Arsenal’a kaptırdıktan sonra kadronun belki de en değerli ayağı Ona Batlle’yi de Barcelona’ya bıraktılar. Takım eksikti ancak çok geçmeden gidenlerin yerini doldurmak için Barcelona ve Lyon’lu golcüler Geyse ve Malard, Dünya Kupası’nda altın ayakkabı elde etmiş Japon orta saha Miyazawa ve Batlle’nin yerini doldurması beklenen Gabby George ile anlaştılar.

Yeni transferlerle her şeyin yolunda gitmesi beklenirken Şampiyonlar Ligi elemelerinde gelen PSG mağlubiyeti, birbirine zaten alışamamış ekibin fişini erkenden çekti. Takım sezona tepetaklak başladı, ilerleyen haftalarda golcüler bekleneni veremedi, Miyazawa ve George’un sakatlıklarıyla beraber de lige erkenden havlu atılmış oldu.

Takımın üstünde gezen kara bulutların sebebi sadece şanssızlık yağmurundan kaynaklanmıyordu tabii. Teknik direktör Marc Skinner, kadrosunu iyi yönetememesiyle eleştiriliyordu. Takım bir türlü istikrar yakalayamamıştı ve başlarında, alınan her puan kaybının ardından oyuncularından şikayet eden bir patron vardı. Sözleşmesi sezon sonu bitecek Skinner için “SkinnerOut” pankartları günyüzüne çıkmıştı.

Yaşanan tüm olumsuzlukları silebilmek adına ellerine kazanabilecekleri bir kupa ve bölüm sonu canavarıyla erkenden karşılaşma fırsatı geçti. FA Cup yarı finalinde gelen Chelsea eşleşmesi, Manchester ekibi için bir nevi erken final anlamına geliyordu. Londra takımının üstünde dört kulvarda birden mücadele ediyor olmanın yorgunluğu vardı; milli takım arası yeni bitmiş, birkaç gün sonra da Şampiyonlar Ligi’nde Barcelona ile oynayacakları yarı final maçı onları bekliyordu. Sanırım Marc Skinner, Emma Hayes’in şampiyon takımı Chelsea ile oynamak için daha iyi bir tarih seçemezdi. Saha içinin belirsiz havası hariç tüm oklar Manchester United’ın tarihi zaferini gösteriyordu.

Medyascope'u destekle. Medyascope'a abone ol.

Medyascope’u senin desteğin ayakta tutuyor. Hiçbir patronun, siyasi çıkarın güdümünde değiliz; hangi haberi yapacağımıza biz karar veriyoruz. Tıklanma uğruna değil, kamu yararına çalışıyoruz. Bağımsız gazeteciliğin sürmesi, sitenin açık kalması ve herkesin doğru bilgiye erişebilmesi senin desteğinle mümkün.

Sezon boyu tüm büyük maçlarına agresif başlamayı deneyip nefesi 20 dakikada tükenen Kırmızı Şeytanlar, Chelsea’ye karşı oynanan FA Cup yarı final mücadelesinde ekstra bir enerji bulmuş gibiydi. Maçın 41. saniyesinde Eve Perisset’in topu ıskalamasıyla gelen gol umutları diri tutmayı başardı.

https://twitter.com/AdobeWFACup/status/1779559231248572582

Tempolu oynanan karşılaşmanın fiziksel seviyesi de oldukça yüksekti. Fauller havada uçuşuyor, Chelsea de rakibinin agresifliğine ayak uydurmaya çalışıyordu. Topu aldığı an atak yapmayı deneyen United, planının meyvelerini çabuk gördü, ikinci golü çok geçmeden buldular. Maç planında amaçlanan fiziksellik ve dikine oyun, Chelsea’de Lauren James’in de etkili olabileceği dakikalar yarattı. İlk yarının son bölümde gelen Chelsea golü, Londra ekibinin temastan çekinmeyen beki Niamh Charles’ın çabalarıyla James’ten geldi. Ancak skoru 2-1’e getiren bu gol maçı kazanmak için yeterli olmadı.

İkinci 45’te skoru korumak adına biraz daha agresifleşen Manchester United hedefine ulaştı. Chelsea’li oyuncular bitmiş, tükenmiş ve afallamıştı; kırmızı formalılar ise şampiyonu yenmiş olmalarının verdiği mutlulukla keyif çığlıkları atıyordu.

https://twitter.com/AdobeWFACup/status/1779535003736481954

12 Mayıs’ta ilk kez Chelsea, Arsenal veya Manchester City’nin olmadığı bir FA Cup finali izleyeceğiz. Manchester United’ın rakibi Tottenham olacak. Onlar da felaket bir sezonun ardından yeni hoca ve yepyeni mantaliteyle sezonlarını kupayla taçlandırmak isteyen bir başka kulüp. Belki de en hak edeni… Bu da başka bir yazının konusu olsun. O zamana dek, Wembley’de görüşmek üzere FA Cup finalistleri!

Yazan: Ceyda Akbulut

Editör: Doğa Üründül