Çiğdem Toker: “Asıl tasarruf KÖİ projelerinde yapılmalı ama 15 yıl önceki karar alma süreçlerinde Mehmet Şimşek’in imzası var”

AKP iktidarının ekonomi kurmaylarının enflasyonla mücadele kapsamında açıkladı “Kamuda Tasarruf ve Verimlilik Paketi”ni konuşmaya devam ediyoruz. “Tedbirlerin” mali açıdan karşılık bulmaması, kamu ihalelerine ilişkin bir düzenleme olmaması, itibardan tasarruf edilip edilmeyeceği, sosyal medyanın ve uzmanların da gündeminde. Paketin ayrıntılarını gazeteci Çiğdem Toker ile konuştuk. Toker, emeklileri ve asgari ücretlileri çok zor günler beklediği görüşünde.

Açıklanan kamuda tasarruf paketinin ardından yapılan “Dağ fare doğurdu” değerlendirmeleri hakkında konuşan Çiğdem Toker, “Ortada fare doğuracak bir dağ bile yok” dedi. Söz konusu paketin “kamuoyu baskısıyla” gerçekleştiğine vurgu yapan Toker, “Beklentileri zaten yüksek tutmamak gerekiyordu. Gerek tırmanan enflasyon, gerek emek kesiminde ücretlerin gelirlerinin giderek aşağı düşmesi, enflasyon karşısında gerekli artışların sağlanamaması, yoksulluğun artması, satın alma gücünün iyiden iyiye düşmesi karşısında çok büyük bir tepki yükseldi. Bence o tepkiye istinaden kamuoyu baskısına dayanamayarak açıklanan bir paket bu” diye konuştu.

Faturanın çalışanlara, emekçilere ve yoksullara kesildiğini söyleyen Toker, paketi şöyle eleştirdi: “Kamu servislerinin kaldırılması… Bu mudur yani şimdi? Araçlarla, araç saltanatıyla ilgili eleştiriler dile getirilirken personel servislerinin kaldırılmasını mı kastetti bu halk? Yani bu muydu eleştirilen? Tam tersine bu çalışanın çok doğal bir hakkı, şimdi bu hakkının çalışanların hakkının gasp edilmesi gibi bizzat iktidar tarafından bir durum gerçekleşebilir.”

31 Mart yerel seçimlerinin ardından oluşan tabloda AKP’nin ikinci parti konumuna düştüğü ve bu yüzden böyle bir paket açıkladığına yönelik yorumlara da katılan Toker, “Sanki ülkeyi bu duruma düşüren bir başka partiymiş, bir başka iktidarmış, 2002’nin sonundan beri Türkiye’yi AKP iktidarı yönetmiyormuş ve bizi bu durumlara sokan, bu enflasyonla baş başa bırakan, yanlış politikalarla bizi yoksulluğa sürükleyen bu iktidar değilmiş de bir başka iktidarmış ve hükümet el değiştirmiş gibi bir retorik geliştiriliyor. Doğrusu bugüne kadar ben iktidarın, Erdoğan’ın başbakanlığı sürecinden itibaren bu retorikte ikna konusunda, rıza devşirme konusunda hünerli ve başarılı olduğunu düşünüyordum ama artık değiller” ifadelerini kullandı.

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in “paket tüm kamu kurumlarını bağlıyor” sözlerini hatırlatan Toker, “Önlemler Saray’da uygulanır mı? İşte bunu izleyip göreceğiz. Dün Şimşek ‘tüm kamu kurumlarında geçerli’ derken bence hem Saray’ı hem de Diyanet’i kastediyordu” dedi.

Tasarruftan bahsederken kamu ihalelerinin yandaş şirketlere aktarılmasının önüne geçecek bir adım atılmamasını da değerlendiren Toker, şöyle konuştu: “Kamu ihale kanunu çıkarıldığında Avrupa Birliği (AB) hedefi yakın sanılıyordu. AB müktesebatına uygun kriterler ve standartlarla donatılmış bir yasaydı. AKP öncesindeki koalisyon iktidarı tarafından, 2001 krizin ardından güçlü ekonomiye geçiş programı kapsamında Meclis’ten geçirilen AB yasalarından birisiydi. 1 yıllık bir geçiş süreci öngörülmüştü, kanunu uygulamak AKP’ye nasip oldu. 0 kilometre olan, rekabetçi, yenilikçi, yolsuzluğu önleyecek maddelerle dolu, maddelerle, sıkı maddelerle usulü gözeten bir kanunun ne hale geldiği ortada. Delik-deşik edildi.”

Kamu özel işbirliği modeliyle gerçekleştirilen büyük projeler olduğunu, altyapı, havalimanı, ulaştırma projelerinin kiminin 3, kiminin 5, kiminin 7 yılda değişen işletme süreleri olduğunu hatırlatan Toker, asıl tasarrufun bunlardan yapılması gerektiğine vurgu yaptı ve şunları söyledi:

“Kamu-Özel İşbirliği projelerinde tasarruf yapılamaz, oksimoron gibi. Yapılamaz çünkü zaten bu projelerinin karar alma süreçlerinde, yani 15 yıl öncesinde Mehmet Şimşek’in imzası var. Bir de tabii uluslararası bankerlerle çok katmanlı ve çok karmaşık finans sözleşmeleriyle inşa edilen projeler olduğu için bunlar zincirleme etki yaratacak, uluslararası piyasalar açısından. Bu yüzden yapmak isteseler de yapamazlar.”

Tedbirleri açıklarken mali açıdan bir karşılık belirtilmemesine ve hedef konulmamasına vurgu yapan Toker, paketin süresinin 3 yıllık olmasını da “Ciddi olduğunu anlatmak için hiç değilse bir zamansallık, bir vade koyalım denilmiş. Hiçbir kuşkunuz olmasın yani yarın erken seçim inandıysa yarın yine kesenin ağzı açılır” diyerek eleştirdi. Enflasyonun yaz aylarında alınan tedbirler sonucu düşebileceğini söyleyen Toker, emeklileri ve asgari ücretle geçinenleri çok zor zamanlar beklediği görüşünde.

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.