2024 Giro d’Italia’nın ikinci haftası sonlandı. Pembe mayo “maglia rosa” büyük farkla Tadej Pogacar’ın elinde, sürücüler dinlenme gününde. Medyascope Spor’dan Ceyda Akbulut geride bıraktığımız haftayı sizler için özetledi.
İkinci haftadan notlar
Giro d’Italia’nın 107. edisyonunda ilk haftayı Napoli kıyılarında, sprintin önünde çalışan pembe mayoyu izleyerek kapatmıştık. Herkes şaşkındı. Kimi baştan aşağı pembe giymiş, saçları kaskından fırlamış yarış liderini anlamsızca risk aldığı için eleştiriyordu, kimi de bu çılgınlığa ayak uydurmaktan başka bir çare görmediğinden deliyle deli olmayı tercih ediyordu.
Sonuç olarak Tadej Pogacar’ın başrolünde olduğu aksiyonlu ilk hafta, Sloven yıldızın eksantrik yarış tarzıyla sonlandı. Geriye koşulması gereken 12 gün kalmıştı.
İkinci hafta tek günlük aranın ardından 10. etapla başladı. Sürücüler genellikle bir yerden başka bir yere taşındıkları dinlenme gününü bu sefer sakin geçirmişti. Gün yine Napoli kıyılarına yakın başlıyordu. Ancak hareket hemen gelecekti, çünkü görece kısa da olsa sürülecek kilometrelerin sonu dağ zirvesine gidiyordu. Yarış liderinin ikinci haftanın henüz ilk etabında kimseye meydan okumayacağını düşünüyorduk biz de tabii. Söz konusu kişi Pogacar olsa bile, inanın ya da inanmayın, o da kendine gerekli yerlerde dur diyebiliyordu. Zirveye ilk ulaşan, harika son bölüm atağıyla Paret-Peintre kardeşlerden Valentin oldu. Günün sonunda insanların dilinde çoğunlukla 23 yaşındaki Fransız sürücünün “inceliği” vardı, ancak bu yazarın aklında kariyerinin ilk büyük tur etap zaferini alan bisikletçinin finişteki ardı arkası kesilmeyen galibiyet pozları kaldı.
11. ve 13. etaplar toplu sprintle sonlandı. Giro’nun bu edisyonunda Jonathan Milan ve yeni ekibi Lidl-Trek kusursuz bir sprint takımı çıkardı ortaya. Söz konusu, son kuvvetine kayıtsızca güvenilen bir hız makinesi olunca, onun için çaba gösterecek bir takım yaratmak kaçınılmazdı tabii. Johnny Milan hamlesiyle Lidl-Trek son yılların en büyük transferlerinden birini gerçekleştirdiğini bu galibiyetlerle şimdiden kanıtlamış oldu.
12. etap geride bıraktığımız bahar klasiklerini özleyenler için tasarlanmıştı adeta. Profil Julian Alaphilippe diye bağırıyordu, sevilen Fransız bu çağırışa kayıtsız kalmamayı seçti. Hem de kendine has biçimde… Yıpratıcı ve sık yokuşlarla dolu etapta bitime 126 kilometre kala yaptığı atak, zaten zor oluşan kaçış grubunu da geride bırakmasını sağlamıştı. Çok cesurcaydı, evet. Ama inkâr etmeyelim, en başta imkansız görünüyordu. Fransız yıldıza bu uzun menzilli atakta Mirco Maestri eşlik etti. Polti Kometa’lı İtalyan sürücü yaşça Alaphilippe’ten büyüktü ancak eski dünya şampiyonuna saygısını ve hayranlığını kaçışın ilk dakikasından günün sonuna dek hissettirmekten hiç çekinmedi.
İkili gün boyu beraber çalıştı, birbirlerinin takım arabalarından destek aldılar, Alaphilippe ara kapı puanlarını kaçış partnerine bıraktı ve ikisi de hiç durmadan iki kişilik çarkını işledi. Mükemmel ortaklığın vedası son yokuşta yapıldı. Anlamlı kilometrelerin ardından görevi biten Maestri, Alaphilippe’in ufukta kayboluşunu izledi. Günlerdir etap galibiyeti koklayan, çocuğunun okulundaki ilk günlerini burada olabilmek için kaçırdığını söyleyen Loulou da finiş çizgisini ilk sırada geçti. Kaçış ikilisi günü kucaklaşmalarla bitirdi. İkisi de bugünü hiç unutmayacağını söyleyip birbirine minnet duydular. Alaphilippe haftanın sonunda Polti Kometa otobüsünün kapısına elinde bir hediye kutusuyla geldi. İçinde galibiyet aldığı yarışın mayosu vardı. Yine kucaklaşma, yine samimi minnet… Bisikleti bu anlar için seviyorduk, değil mi?
14. etap Giro’nun son zamana karşı yarışı demekti. Filippo Ganna ilk denemedeki hezimetinin ardından bugün daha umutluydu. Son bölümde tırmanış yoktu, profil saf gücü test etmek için tasarlanmıştı. Beklendiği gibi Top Ganna tüm günü hot seat’te geçirip galibiyeti aldı. Ancak uzun düzlükte verilen meydan okumanın bir yıldızı daha vardı. Tadej Pogacar’ın inanılmaz yetenekleri arasında iyi bir zamana karşı meziyeti olduğunu zaten biliyorduk ancak gösterdiği saf güç yine mest etmişti. Sonraki gün olacaklar için bir ön gösteri sunmuş gibiydi.
15. etap pembe mayomuzun yeni bir testi demekti. Pogacar’ın çok yüksek irtifada tükenebileceğini söyleyenler yok değildi. Bunun kaynağının da geçen seneki Fransa Turu mağlubiyetinden geldiğini biliyoruz pek tabii. İşte tam da bu, Sloven yıldızın onca olağanüstü zaferine rağmen içine girmek istediği bir başka meydan okuma demekti. İrtifa canavarı dağın rakibi pembe canavar olmuştu.
Medyascope'un günlük e-bülteni
Andaç'a abone olun
Editörlerimizin derlediği öngörüler, analizler, Türkiye’yi ve dünyayı şekillendiren haberler, Medyascope’un e-bülteni Andaç‘la her gün mail kutunuzda.
Yarışın son bölümünde, zirveye giden yolda hazırlıklar başladı. Pogacar eldivenlerini şanslı bir seyircinin kucağına bıraktı. Biraz zaman geçtikten sonra konuşmak için telsizine eğildi, dudaklarından birkaç kelime döküldü. Hiç geçmeden önündeki takım arkadaşı Rafal Majka onu başıyla onaylayıp kenara çekildi ve bam! Pogi güdümlü füzesi havalandı!
O andan itibaren önündeki azımsanamayacak kaçışı ve günün en umutlusu Nairo Quintana’yı sanki onları hiç görmemiş gibi yutan pembe mayo, zirveye akıl almaz bir tempoyla en önde ulaştı.
Atağa hazırlanışı, hareketlenişi ve son rakibini tam da coşkulu kalabalığın içine girerken yutuşu bir film sahnesi gibiydi. Dönüp dolaşıp tekrar göz atacağımız o sahne…
Şimdi Tadej Pogacar’ın cebinde neredeyse yedi dakikaya vuran bir fark var. Arkasındakiler çok sıkı bir podyum mücadelesi için son haftaya girecek. O da muhtemelen Giro-Tour dublesinin hayalleriyle, Roma’yı bekleyecek.
Yazan: Ceyda Akbulut
Editör: Doğa Üründül
