AKP, TBMM’de sokak köpeklerinin öldürülmesiyle ilgili yeni düzenleme için Hayvanları Koruma Kanunu’nda değişikliğe hazırlanıyor. Türkiye’de ne kadar sokak köpeğinin yaşadığı net olarak bilinmiyor olsa da Hayvan Hakları Yasası’nın 20. yılında açıklanan resmi veriler Türkiye’de kısırlaştırılan köpek sayısının 2 milyon 450 bin 365 olduğunu söylüyor. Medyascope’a konuşan konunun uzmanları, STK’lar ve hayvansever gönüllüler çözümün mevcut yasaya uyumdan geçtiğini ve belediyelerin sorumluluklarını yerine getirmediği takdirde denetlenip yaptırım uygulanması gerektiğini düşünüyor.
AKP, sokak köpeklerinin “uyutulmasıyla” ilgili yeni düzenleme için Hayvanları Koruma Kanunu’nda değişikliğe hazırlanıyor.
AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın isteği üzerine AKP kurmayları, “hayati tehlike” oluşturdukları gerekçesiyle sokak köpeklerinin öldürülmesini öngören yasa teklifi için Tarım ve Orman Bakanlığı ile Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’yla birlikte yasa teklifi üzerinde çalışma başlattı.
AKP’nin hazırladığı yasa teklifinin taslağına göre öncelikle sokak köpekleri sahiplendirilmeye çalışılacak.
Bu kapsamda belediyelerin barınaklarındaki köpeklerin fotoğrafları çekilecek, internet sitelerinde sahiplendirme ilanı yayınlanacak ve 30 gün boyunca sahiplenilmeyen köpekler, enjeksiyonla öldürülecek.
Yasa tasarısının ne zaman çıkacağına dair kesin bir tarih bilgisi bulunmuyor.
Türkiye’de ne kadar sokak köpeği var?
Tarım ve Orman Bakanlığı, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı ile Adalet Bakanlığı’nın ortak projesi kapsamında Türkiye’de 2.8 milyon sokak köpeğinin yaşadığına dair bir veri açıklandı.
Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı, 27 Mayıs Pazartesi günü sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada ise sokak köpeklerinin sayısının 4 milyona yakın olduğu tahmin edildiğini ve çeşitler sebepler yüzünden yerel yönetimlerce sağlıklı kayıt tutulamadığını paylaştı.
Başıboş sokak köpekleri sorununun temelinde, bu hayvanların sorumluluklarını yasal olarak üstlenen sahip bir kişi veya kurumun olmaması yatmaktadır.
Bu konuya dair çözüm tartışmalarında, teknik bazı bilgilerin göz önünde bulundurulması mecburiyetine istinaden aşağıdaki…— İbrahim Yumaklı (@ibrahimyumakli) May 27, 2024Medyascope'un günlük e-bülteni
Andaç'a abone olun
Editörlerimizin derlediği öngörüler, analizler, Türkiye’yi ve dünyayı şekillendiren haberler, Medyascope’un e-bülteni Andaç‘la her gün mail kutunuzda.
Cumhurbaşkanı Erdoğan da 29 Mayıs Çarşamba günü yaptığı AKP Grup Toplantısı’nda Türkiye’de sokak köpeklerinin popülasyonunun resmi rakamlara göre iki milyon civarında olduğunu vurgulayarak “Bu konuda sağlıklı bir sayım yapılamadığı için rakamın en az iki katı olduğu varsayılıyor. Bu sayı asimetrik şekilde her yıl katlanarak artıyor. Bununlar birlikte kuduz tehdidi de aynı oranda büyüyor” diye konuştu.
2004’ten bu yana köpekler ne kadar kısırlaştırıldı?
Hayvan Hakları Fedarasyonu’nun (HAYTAP) konuya ilişkin Meclis’te siyasi partilere sunduğu Rapor ve Çözüm Önerileri 2024 dosyasında yer alan Tarım ve Orman Bakanlığı’nın 2004-2022 yılları arasında yapılan kısırlaştırma sayılarına ilişkin raporuna göre 18 yılda toplam 1 milyon 983 bin 323 köpek kısırlaştırıldı.
Tarım ve Orman Bakanlığı’nın 2023 Yılı İdari Faaliyet Raporu’na göre ise yerel yönetimler tarafından 2004-2023 döneminde 2 milyon 450 bin 365 köpek kısırlaştırıldı.
Medyascope, sokak köpeklerinin öldürülmesine ilişkin hazırlanan yeni düzenlemenin çözüm olup olmadığını Veteriner Hekimler Derneği Genel Başkanı Dr.Gülay Ertürk, Hayvan Hakları Federasyonu (HAYTAP) Ankara Temsilcisi Zeynep Pehlivan ile Delege Burak Baskın ve Hayvan Kurtarma Derneği Başkanı Zekiye Köklü ile Fahir Köklü’ye sordu.
Dr. Ertürk: “Köpekleri kısırlaştırmak aslında tek çözüm”
Veteriner Hekimler Derneği Genel Başkanı Dr. Gülay Ertürk, 1990’da Dünya Sağlık Örgütü ile Hayvanları Koruma Topluluğu’nun köpek popülasyonunun çözümüne ilişkin yayınladığı rapora göre köpeklerin toplatılıp öldürülerek sorunun çözülemediğine şu sözlerle dikkat çekti:
“Yapılan çalışmalar ve uygulamalar köpeklerin uyutulmasının sokaklardaki köpek sayısını azaltmadığını ortaya koymuş. Örneğin Romanya – Bükreş’te 2001 yılında 70 bin sokak köpeği uyutulmuş, sokaklar artık köpekten arınmış hale gelsin diye. 2011’e gelindiğinde köpeklerin sayısına bakıldığında her şeye rağmen 50 bin köpek olduğu görülmüş. Oysaki bu ‘uyutulma’ işlemi bütün köpeklerin uyutulmasına ilişkin bir çözüm olsun diye düşünülerek yapılmıştı. Romanya – Oradea isminde başka bir kentte yapılan uygulamada ise 2006 yılında sanıyorum 4000 civarında köpek var ve bu 4000 köpeği kısırlaştırmışlar. 2011 yılına gelindiğinde sokaklardaki köpek sayısı 350’ye düşmüş. Dolayısıyla köpekleri kısırlaştırmak aslında tek çözüm.”
“Kanun uygulanmış olsa bu sorun yaşanmazdı”
Türkiye’de 2004 yılında hayvanları koruma kanunu çıkarıldığını hatırlatan Dr. Ertürk, 2021 yılında revize edilen kanunda her şeyin net olarak yazıldığını söyledi. Dr. Ertürk, “Şayet kanunda yazılanlar, kanun sonrası uygulama yönetmeliğinde belirtilenler gerçekten uygulanmış olsa bu sorun yaşanmazdı” dedi.
Dr. Ertürk, sokak köpeklerinin popülasyonunun artmasının önüne geçmek için bir üreme dönemi içerisinde özellikle dişi köpeklerin yüzde 70’inin kısırlaştırılması gerektiğini öne sürdü. Dr. Ertürk, “Eğer siz bunu yapmazsanız ve ‘Dişi köpekleri kısırlaştıralım da biz bunu beş yıl içerisinde planlayalım’ derseniz hiçbir çözümü yok çünkü üremeye devam edecekler” diye konuştu.
Sokak köpeklerinin eş zamanlı toplanıp kısırlaştırılması gerektiğini vurgulayan Dr. Ertürk, bütün belediyelerin bir seferberlik başlatarak kısırlaştırılma işlemini yapmasının mümkün olduğunu söyledi. Dr. Ertürk, “Ankara’da 25 belediye var. Bir belediye bu işi yapar, diğer belediye yapmazsa o köpek popülasyonunun azaltıldığı ve köpeklerinin kısırlaştırıldığı belediyeye diğer belediye sınırları içerisinde yaşayan köpekler de gelir” dedi.
“Sokak köpeklerinin kısırlaştırılması için meslek örgütleri belediyelerle protokol imzalayabilir”
Belediyelerin toplu kısırlaştırma ameliyatı yapması için hastaneye ihtiyaç duymasına gerek olmadığına dikkat çeken Dr. Ertürk, sokak köpeklerini kısırlaştırma seferberliği için çözüm önerisini açıkladı:
“Bugün Türkiye’de 10 bine yakın serbest çalışan veteriner kliniği ve muayenehaneler var. Ayrıca Türkiye’de bugün 29 tane veteriner fakültesi ve 100’ün üzerinde veteriner hastanesi ve veteriner polikliniği var. Meslek örgütleri belediyelerle bir protokol yapabilir ve bu bahsettiğim veteriner muayenehaneleri, veteriner hastaneleri, veteriner fakültelerinde köpekler kısırlaştırılabilir. Belediyelerin bu işlemi yapmak için bir hastane açmak gibi bir bütçesel fedakarlığa girmelerine bile gerek yok. Yeter ki bu işi yapmak için gerekli irade ortaya konsun, üstlenilsin, takip edilip yapılsın. Sorun çözülür.”
Pehlivan: “Bunu ne Türk toplumumuz ne geleneklerimiz ne de dini inanışlarımız hiçbir şekilde kaldıramaz”
Hayvan Hakları Federasyonu (HAYTAP) Ankara Temsilcisi Zeynep Pehlivan, TBMM’de gündeme gelen sokak köpeklerinin “uyutulması” teklifini “öldürme” olarak adlandırdıklarını belirtti. Pehlivan, “Bunu bizim ne Türk toplumumuz ne geleneklerimiz ne de dini inanışlarımız hiçbir şekilde kaldırmaz. Bunu asla kabul edemeyiz. Bu oldukça ilkel ve acımasız bir yöntemdir ve bunun yasalaşacağına da inanmıyoruz” diye konuştu.
Sokak köpekleri düzenlemesinin Meclis’te kabul edildiği takdirde HAYTAP’ın bu durumun değişmesi için elinden geleni yapacağını söyleyen Pehlivan, “Hem Meclis’teki faaliyetlerimiz olsun hem de diğer STK’larla işbirliğimiz olsun tekrar değişmesi için elimizden geleni yaparız ama gerçekten ben temsilci olarak böyle bir şeyin yasalaşacağına ihtimal vermek istemiyorum” dedi.
“Ülkemizde sokak köpekleri sorunu yok, sokak köpeklerinin sorunu var”
Pehlivan, 2004’te çıkan mevcut hayvan hakları yasasının uygulanmadığını ileri sürerek “Aslında bu sorun bir günde ortaya çıkmadı, yıllarca büyüyerek günümüze kadar geldi. Biz her zaman söylüyoruz. Ülkemizde sokak köpekleri sorunu yok, sokak köpeklerinin sorunu var” diye konuştu.
“Hem sokağa terk etmelere yaptırım ceza uygulanmıyor, hem sokaktaki köpekler kısırlaştırılmıyor”
Yasa çıktığından beri 20 yıldır belediyelerin sorumluluklarını yerine getirmediğine değinen Pehlivan, Türkiye’ye kaçak yollarla hayvanların getirildiği, petshoplarda ise hayvan satışlarının devam ettiğini iddia etti:
“Her ne kadar petshoplarda hayvan satışı yasaklandı denilse de katalogdan, internet üzerinden yapılmaya devam ediyor. Yine siz şu anda bir süpermarketten patates, domates alır gibi girip herhangi bir petshopun sitesinden istediğiniz cins köpeği satın alabilirsiniz. Merdiven altı üretim yerleri hala devam ediyor. Çok basit şekilde Google’da bir arama yapın. Karşınıza çok sayıda binlerce satın alabileceğimiz yavru köpek çıkacak. Bu köpekleri sokağa terk etmenin bir cezası, ciddi bir yaptırımı yok. Bunların takibi yapılmıyor. Hem satışlar devam ediyor, hem ülkeye kaçak köpek ve her türlü hayvan giriyor. Hem sokağa terk etmelere yaptırım ceza uygulanmıyor, hem sokaktaki köpekler kısırlaştırılmıyor. Bütün bunların bedelini de sokak hayvanları ödemek zorunda kalıyor. Biz 2024 yılında ‘Köpekleri öldürelim mi, yaşatalım mı’ konusunu tartışmak zorunda kalıyoruz.”
“Hiçbir çocuğun, hiçbir insanın kılına zarar gelsin istemeyiz”
Pehlivan, son zamanlarda gündemde sokak köpeklerinin insanlara saldırılarının arttığına ilişkin söylemlerin olduğunu belirterek “Aslında Türkiye’deki sokak köpeklerinin toplum sağlığına tehdidi diğer tehditler yanında o kadar küçük bir yüzdeyi oluşturuyor ki ama tabii biz asla hiçbir çocuğun, hiçbir insanın kılına zarar gelsin istemeyiz. Bunu yok saymıyoruz” dedi.
“Popülasyonun hem vicdani olarak uygun yöntemlerle, hem bilimsel olarak doğru alınmış kararlarla düşmesi gerekiyor”
Hayvan Hakları Federasyonu olarak sokakta tolerans limitinin üzerinde hayvan istemediklerine dikkat çeken Pehlivan, “Bu sadece insan sağlığı bakımından değil, hayvan sağlığı bakımından da uygun değil, ya araba çarpıyor ya zehirleniyor ya şiddete maruz kalıyor. Popülasyonun düşmesi gerektiği konusunda hemfikiriz fakat bu popülasyonun hem vicdana uygun yöntemlerle, hem bilimsel olarak doğru alınmış kararlarla düşmesi gerekiyor” diye konuştu.
Baskın: “2.8 milyon hayvanın maliyeti 182 milyar TL”
HAYTAP Delegesi Burak Baskın da biyoloji ve popülasyon bilimi açısından köpek sayısının ya da herhangi bir canlı türünün sayısının biyolojik ortamında ulaşabileceği maksimum limitin olduğuna değinerek köpek sayısının iddia edildiği gibi 10 milyona çıkma olasılığının bulunmadığını ileri sürdü.
Tarım ve Orman Bakanlığı, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı ile Adalet Bakanlığı’nın ortak projesinde 2.8 milyon sokak köpeği olduğuna ilişkin veriyi baz alan Baskın, 2.8 milyon sokak köpeği toplandığında ve o köpekler için bir barınak inşa edilmek istenildiğinde maliyetin yaklaşık 182 milyar TL olduğuna dikkat çekti.
Bir yıllık bakım için ise yaklaşık 90 milyar TL’lik gider oluşacağına değinen Baskın, şöyle konuştu:
“Yine inanılmaz büyüklükte bir sayı. Aslında Türkiye’nin 2023 yılı itibariyle toplam yıllık bütçesinin yüzde dördünü ifade ediyor. Bunun yanında Türkiye’nin sağlık için harcadığı toplam bütçenin yüzde 25’i kadar bir miktarı sadece köpeklere bakım evi kurmak için harcamamız anlamına geliyor ki baktığınızda eminim bu paranın çok daha iyi harcanabileceği yerler var.”
Zekiye Köklü: “Belediyeler ceza kapsamına alınmalı ve toplama asla olmamalı”
Hayvan Kurtarma Derneği Başkanı Zekiye Köklü, sokak köpeklerinin “uyutulmasının” kesinlikle çözüm olmadığını belirterek 2004’te çıkan hayvan yasasının uygulanmasının, hayvan üretiminin ve satışlarının durdurulmasının gerçek çözüm olduğunu ileri sürdü. Yeni düzenlemede olacağı iddia edilen sokaktan toplanan köpeklerin bir ay boyunca barınaklara götürülmesinin mümkün olmadığını Köklü, şöyle açıkladı:
“Hangi bakım evlerine toplanacaklar? 1389 belediyenin, 1200’ünde bakım evi yok, sahiplendirme çalışmaları denmiş. Mevcut bakım evlerinde hastalık kaynıyor. Giren hayvan zaten yaşamayacak, onun için kesinlikle çözüm değil. Üretim ve satış durmalı. Belediyeler ceza kapsamına alınmalı ve toplama asla olmamalı.”
“Sokak köpeklerinin popülasyonu istatistiksel olarak abartılıyor”
Son günlerde sokak köpeklerinin sayılarının da istatistiksel olarak abartıldığını öne süren Köklü, “4 milyon, 10 milyon rakamları telaffuz ediliyor. Bakanlığın açıklaması en son 2.8 milyon. 2.8 milyonun da zaten bir milyonu kısırdır. Kalan bir milyonu da el birliğiyle özel sektör, özel veterinerleri de bu işin içine sokarak kısırlaştırıp sokaklarımızda yaşamalarına devam etmeleri gerekiyor” diye konuştu.
“Köpekler fare, yılan avlamaz gibi bir algı var fakat avlıyorlar, biz burada onlarla birlikte yaşıyoruz”
Köklü, sokak köpeklerinin “uyutulmasına” ilişkin Avrupa örneğini verildiğini şu sözlerle hatırlattı:
“Farelerle, yılanlarla yaşayacaklar. Fare demek veba, hastalık, kuduz demek. Köpekler avlamaz gibi bir algı var, köpekler avlıyor biz burada onlarla birlikte yaşıyoruz ve görüyoruz. Fare yer üstünde köpek olduğu için çıkmıyor onlar giderse hepsi çıkacaklar ve gerçekten baş edemeyecekleri bir hale gelecek, doğayı mahvederiz.”
“Birçoğu toplama sırasında ölecek”
Mevcut koşullarda tıbbi yöntemlerle köpeklerin “uyutulmayacağını” düşündüğünü söyleyen Köklü, “Bence toplama sırasında o çocukların birçoğu ölür çünkü koştururken bile anestezi atıldığı için kalp krizi geçirip ölen çok oluyor. Barınağa bile erişemeden hayvanlar ölür ki barınağa girdikleri takdirde de hastalıktan ölürler” diye konuştu.
“Ceza olmadıkça maalesef bunu düzeltemeyeceğiz”
Köklü, belediyelerin sorumluluklarını yerine getirme konusunda yeterince denetlenmediğini söyleyerek “Denetlense de cezası yok. Diyelim ki bir memur gitti, denetimini yaptı ve beğenmedi, ceza yok. Sadece ikaz edip çıkabiliyorlar veya belediye çalışanlarını hayvanları bir yere atarken görse de ceza yok. Ceza olmadıkça da maalesef bunu düzeltemeyeceğiz” dedi.
“Dışarıda yaralı diye ihbar ediyorlar ama barınakta da hayvan viral hastalık kapıp ölüyor”
Belediye barınaklarına götürülen hayvanların çok kötü durumda olduğunu gördükten sonra Hayvan Kurtarma Derneği Rehabilitasyon Merkezi’ni kurduklarını anlatan Köklü, şöyle konuştu:
“30 yıl önce kazada bir hayvan bulduk. Bilmediğimiz için maalesef belediye barınağına götürdük ve ertesi gün gelip hayvanı geri çıkardık çünkü ziyarete gittiğimizde dışarıdaki koşullardan çok daha kötü bir durumda gördük. Çiş, kaka içinde ve viral hastalık kapmış şekilde bulduk. Hayvanı hemen kliniğe götürdük, o olaydan sonra da belediyelere hayvan teslim edilmemesi için hep çağrıda bulunuyoruz. Gerçekten dışarıda yaralı diye ihbar ediyorlar ama barınakta da hayvan viral hastalık kapıp ölüyor. Barınaklar yeterince bilinmiyor insanlar tarafından farklı bir şekilde algılanıyor.”
Fahir Köklü: “Barınaklar inci kaplamalı duvarlara sahip yerler değil, standardın çok altındalar”
Hayvan Kurtarma Derneği Başkan Yardımcısı Fahir Köklü de eşi Zekiye Köklü’nün barınaklarla ilgili düşüncelerini onaylayarak, “Barınaklar inci kaplamalı duvarlara sahip yerler değil. Kadife yastık da sunmuyorlar. Standartların da çok çok altındalar” dedi.
“En ucuz şekilde nasıl halledilecekse o şekilde öldürülecek hayvanlar”
Barınakta çalışacak insanların hayvanları sevmesinin önemli olduğunu vurgulayan Fahir Köklü, sözlerine şöyle devam etti:
“Oradaki insanlar bu işi ‘SSK’sı olsun maaşımı alayım’ mantığıyla yapan adamlar. Dolayısıyla orada temizlik çok önemli değil, su vermek çok önemli değil. Oradaki hayvanların yüzde 99’u belli bir mikroplik hastalıktan sonra ölüyorlar. Barınak kavramı insanların bildiği şekilde öyle sevimli bir yer değil. Tıpkı uyutmanın sevimli olmadığı gibi… Uyutmanın eş anlamlısı öldürmek. Öldürmek de kimyasallarla falan yapılmıyor. Kafasına kürek vuracaklar ya da canlı canlı gömecekler. Çünkü hayvanlara para harcayacak bir yönetimimiz yok. Dolayısıyla en ucuz şekilde nasıl halledilecekse o şekilde öldürülecek bu hayvanlar.”
“Köpekler bittikten sonra sıra kediye gelecek, onları da toplatacaklar”
Eğer düzenleme Meclis’ten geçerse bir katliamın olacağını söyleyen Fahir Köklü, “Köpek bittikten sonra sıra kediye gelecek, onları da toplayacaklar. O zaman ne olacak? Biz böyle boş boş oturacağız. Ağaçları da keselim, zaten kesiyoruz da…” diyerek tepki gösterdi.
Devletin, sokak hayvanları üzerindeki ekonomik yükünü gönüllü kurum ve kuruluşlara imkan tanınarak azaltılabileceğini söyleyen Fahir Köklü, “Biz demiyoruz ki bize para verin ama birtakım imkanlar sağlanabilir. Biraz yer verilebilir, mama desteği sağlanabilir. Örneğin demirimiz yoktur, telimiz yoktur, kafes yapamıyoruz. Belediyelerin hurdalık malzemeleri var, onlar yardım olarak verilebilir. Dolayısıyla bu tarz bir şeyle teşvik edilebilir” diye konuştu.
230 köpeğe ev sahipliği yapan rehabilitasyon merkezi
Zekiye ve Fahir Köklü çifti, 230 köpeğin barındığı Hayvan Kurtarma Derneği Rehabilitasyon Merkezi’ni gezdirirken her köpeğin bir isminin ve hikayesinin olduğunu söylediler. Köpekleri tanıtırken bir yandan da kurtardıkları köpeklerin hikayelerini anlatan çift, Kahramanmaraş depremlerinden kurtarılan Güçlü’nün gözleri görmeyen bir köpek olduğundan bahsetti.
Fahir Köklü, Güçlü’nün yaşlı ve zayıf bir köpek olduğu için dışarıda kendi başının çaresine bakamayacağını ve rehabilitasyon merkezinde kalması gerektiği söyledi. Bir diğer kurtarılmış köpek ise Çiço. Köklü çifti, Eskişehir’de esnaf tarafından bakılan Çiço’ya kendisine alınan tavuk döneri yediği sırada bir yurttaşın çenesine tekme atarak saldırdığını ve çevredeki esnafın da köpeğe saldıran yurttaşla kavga ettiğini aktardı. Fahir Köklü, “Bir avukat arkadaşımız, ‘Köpeğin selametini ben iyi görmüyorum. Biz manyak bir memleketiz. Adam yediği dayağı buna bağlar. Köpeğin başına bir şey getirir. En azından size göndereyim’ diye bize gönderdi” diye konuştu.
“Kısırlaştırılan köpekler yaşlandıkça zamanla ölüp gidiyorlar, ülke geneli için örnek olabilir”
Rehabilitasyon merkezindeki bütün köpekleri kendilerinin kısırlaştırdığını belirten Fahir Köklü, bu alanın kısırlaştırma konusunda örnek olabileceğini söyledi. Köklü, “Üç yıl önce 450 köpek vardı şimdi 230 köpek var. Türkiye geneli gibi düşünürsek sayı azalmıyor, problem azalıyor. Zaten yaşlanıyorlar. Hareket edecek halleri kalmıyor. Kimseye saldıracak halleri kalmıyor ve zamanla ölüp gidiyorlar. Ülke geneli olarak küçük bir pilot bölge gibi düşünülebilir” diye konuştu.