DİKKAT: BU HABERDE HAYVANLARI ÖLDÜRME YÖNTEMLERİNE DAİR SON DERECE RAHATSIZ EDİCİ AYRINTILAR OKUYACAKSINIZ.
Sokak köpekleriyle ilgili yasa teklifi Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Genel Kurulu’nda sert tartışmaların ve kavgaların ardından kabul edildi. Yasanın beşinci maddesi sokak köpeklerinin öldürülmesinin yolunu açıyor. Peki, köpeklerin “uyutma” adı altında hangi ilaçlarla, nasıl öldürülmesi planlanıyor? Sizler için araştırdık…
Samsun Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Veteriner Fakültesi Klinik Bilimler Bölümü Öğretim Üyesi Duygu Dalgın, bütün ayrıntıları, izlenecek prosedürü ve bu prosedürün uygulanabilir olup olmadığını Medyascope‘a değerlendirdi.
Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu’nda tartışma yaratan beşinci maddede yapılan değişiklikle “ötanazi” sözcüğü metinden çıkarıldı ama Veterinerlik Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem Kanunu’nun dokuzuncu maddenin üçüncü fıkrasına atıfta bulunuldu.
Beşinci madde şu şekilde revize edildi ve Meclis’te kabul edildi:
“Sokak köpeklerine insan sağlığı için risk oluşturan durumlarda, davranışları insan ve hayvanların hayatı ve sağlığı için tehlike teşkil eden ve olumsuz davranışları kontrol edilemeyen durumlarda, veteriner hekim tarafından ötanazi yapılmasına karar verilebilecek.”
Tartışmalı beşinci maddenin de kabul edilmesiyle birlikte sokak köpeklerinin “uyutulma” adı altında öldürülmesinin nasıl yapılacağı belirsizliğini koruyor. Hayvan hakları savunucuları, köpeklerin hem hayatı hem de eziyete ve işkenceye maruz bırakılma tehlikesi nedeniyle endişe duyuyor.
Veterinerler T61’i kullanacak mı?
Ondokuz Mayıs Üniversitesi Veteriner Fakültesi Klinik Bilimler Bölümü Öğretim Üyesi Duygu Dalgın, Türkiye’de köpeklerin veteriner hekimler tarafından üç farklı şekilde öldürülebileceğini anlattı.
Bunlardan biri Amerikan ilaç devi Merck tarafından geliştirilen T61 adlı ilaç. Dalgın, “Avrupa’da T61 diye bir ilaç var, demeye dilim varmıyor ama preparat (öldürücü bir kimyasal) var. Daha enjektörü verirken hayvan ölür” diye konuştu.
İlaç, köpeğe damar yoluyla enjekte ediliyor. Enjekte edilecek miktar köpeğin kilosu dikkate alınarak, veteriner tarafından belirleniyor. İlacı veterinerden başka kimse kullanamaz.
T61’in her mililitresinde 200 miligram embutramid var. Embutramid son derece güçlü bir narkotik etki yaratıyor ve köpeğin solunum sistemini felç ediyor. Köpek genelde kalp krizi sonucu ölüyor.
Merck ve Dalgın’a göre bu kolay ve acısız bir ölüm. İlacın kullanma talimatında bunun “bilinci yerinde olmayan” köpeklere uygulanması tavsiye ediliyor. Bilinci yerinde ve hamile olan köpeklerin bu yöntemle öldürülmemesi isteniyor. Bazı ender durumlarda kalp krizinin geciktiği, köpeğin acı çekerek ve boğularak öldüğü de gözlemleniyor.
Ancak ilaç çok pahalı. 50 mililitre dozunun fiyatı 70 dolar.
Dalgın, “Kısırlaştırmadan daha pahalı. T61 Avrupa’da da pahalıdır. Yani bizim onu ithal edip her köpeğe yapmamız, damar yoluna girmemiz mümkün değil. Net” dedi.
Potasyum klorür ve Lysthenon
Dalgın’a göre uygulanabilecek diğer iki yöntem potasyum klorür enjeksiyonu ve insanlarda açık kalp ameliyatlarında uygulanan Lysthenon.
Dalgın, Lysthenon kullanılması halinde köpeklerin acı çekme olasılığının bulunduğunu söyledi:
Medyascope'u destekle. Medyascope'a abone ol.
Medyascope’u senin desteğin ayakta tutuyor. Hiçbir patronun, siyasi çıkarın güdümünde değiliz; hangi haberi yapacağımıza biz karar veriyoruz. Tıklanma uğruna değil, kamu yararına çalışıyoruz. Bağımsız gazeteciliğin sürmesi, sitenin açık kalması ve herkesin doğru bilgiye erişebilmesi senin desteğinle mümkün.
“Gençlik hastalığıdır, nefes alamıyordur, ölüme gidiyordur, çok acı çekiyordur… Biz ancak o durumda ‘ötanazi’ yaparız. İnanın ki bu, yılda dört ya da beş defa değildir. Yıllık 50-60 bin hastamız var. Ne yaparız? Propofol dediğimiz ağır anesteziyle hayvanı anesteziye alırız. Sonra da potasyum klorür veririz, zınk diye kalp durur, hayvan hiçbir şey hissetmez. İyi ölüm budur. Zaten ölecek ve çok acı içindeki hayvan uyutulur. Ancak bu da maliyetli.”
Dalgın, Lysthenon kullanımı için de “Diyaframı felç ediyor, hayvan boğularak, acı çekerek ölüyor” dedi.
Dalgın’a göre Lysthenon’un maliyeti T61 ve potasyum klorürden çok daha düşük. Lysthenon’un 2024 fiyatı şu anda 500-600 TL civarında.
Diğer bir yöntem de ağır bir anestezik ilaç olan Propofol’un uygulanıp ardından potasyum klorür verilmesinin maliyeti. Dalgın’ın açıkladığına göre 20 kg köpek için 2 bin TL civarında.
Köpekleri öldürmek, kısırlaştırmaktan üç kat daha pahalı
Dalgın’ın anlattığına göre yaklaşık 20 kilo ağırlığındaki bir köpeğin yakalanıp öldürülmesinin maliyeti 23,23 euro’ya denk geliyor. (Güncel kur ile yaklaşık 829 lira). Kısırlaştırıp geri bırakmanın maliyeti ise 6,95 euro civarında. (Güncel kur ile yaklaşık 250 lira). Yani bir köpeği kısırlaştırıp alınan yere geri bırakmak, yakalayıp öldürmekten yaklaşık üç kat daha ucuza denk geliyor.
322 rehabilitasyon merkezinin toplam kapasitesi 105 bin
Sahipsiz köpek sayısının yaklaşık 4 milyon kadar olduğunun kabul edildiğini belirten Dalgın, bu sayının gerçekte çok daha fazla olduğunu hatırlattı. Dalgın, Türkiye’de 322 rehabilitasyon merkezi olduğunu ve bunların kapasitesinin yaklaşık 105 bin olduğunu söyledi.
Bu merkezlerde hasta ve güçten düşmüş hayvanların tutulduğunu dile getiren Dalgın, konuyla ilgili şöyle konuştu:
“Bu merkezlere sokaktaki köpekler konmadığı halde tüm Türkiye’deki kapasitesi 105 bin. Konya Büyükşehir Belediyesi bir haftada 4 bin hayvanı aldı, ne oldu sonra? Gördünüz değil mi? Birbirlerini yediler. Şu kadar yere şu kadar hayvan koyarım demek bir kapasitedir. Ama ben onu besleyebilir miyim, personelim, veterinerim var mı, bunları da düşünmek gerek. Barınakta bu kadar hayvan bir arada durmaz. Tavuk değil bunlar. Burada bir sürü psikolojisi var. Güçlü, güçsüzü istemez. Sürü boyutunu küçük ister köpek sürüsü. Toplu yaşamanın bir kapasitesi vardır.”
Barınakların, köpeklerin tabiatına uygun olmadığını dile getiren Dalgın, 105 binlik kapasitenin şu an dolu olduğunu ve yer olmamasından dolayı köpeklerin silahla vurularak ya da iple boğularak öldürülmelerinin yolunun açıldığını söyledi.
Dağdaki ve kırdaki köpekleri toplamanın çok daha zor olduğunun altını çizen Dalgın, Şanlıurfa’da, Ankara’da ve Muğla’nın Bodrum ilçesindeki örneklerde olduğu gibi, hayvanların canlarının zehirli etlerle alınacağını aktardı.
Asıl sorun kontrolsüz hayvan üretimi ve satışı mı?
Bu yasada hayvan ithalatıyla ilgili bir madde olmadığını hatırlatan Dalgın, “Geçen beş yılda Tarım, Orman ve Köyişleri Bakanlığı’nın verilerine göre 2 milyon 470 bin küsur hayvan ithal edildi. Nerede bu hayvanlar? Hadi bunu 1 milyon 470 bini kuş, balık olsun. 1 milyonu kedi ve köpek diyelim. Çiplenmemiş, insanlara kaydedilmemiş. O hayvanlar nerede biliyor musunuz? Üretim çiftliklerinde şu anda. Sen önce ithalatın ve üretimin önüne geçmelisin. Asıl problem kontrolsüz üretim ve satış” dedi.
T61 gibi acısız yöntemlerle hayvanların Türkiye’de öldürülemeyeceğini anlatan Dalgın, asıl sorunların üstünün örtüldüğünü, acısız ölüm için gereken maliyeti Türkiye’nin karşılayamayacağını, zaten böyle bir bütçeyi gözden çıkarsaydı bugün sorun kalmayacağını dile getirdi. Dalgın, hayvanların damar yoluna girmenin de hiç kolay bir iş olmadığını ekledi.