Nafi Alpay ile 2024 Paris Olimpiyatları’nın ardından: Olimpiyatlar değerlendirmesi, ev sahibindeki yansımaları ve daha niceleri

Geçtiğimiz günlerde sona eren Paris Olimpiyatları’nda uzun yıllar unutulmayacak performanslara şahit olduk. Fransa’da yaşayan gazeteci Nafi Alpay ile ev sahibi Fransa’da Olimpiyat yansımaları, müsabakaları, Fransız sporcuların performanslarını ve diğer öne çıkanları Medyascope Spor’dan Mustafa Tokgöz konuştu.

Nafi Alpay Fransa’da yaşayan bir gazeteci ve Fransa Profesyonel Futbol Ligi Ligue 1 üzerine çalıştığı Ligue 1 Türkçe hesabıyla Fransa futboluyla ilgili resmi haberleri ve bilgilendirmeleriyle çok saygıdeğer çalışmalar ortaya koyuyor. Bunun yanında Fransa’daki spor dünyasında yaşananları ve Fransa basınındaki izdüşümlerini kendi X hesabından düzenli olarak aktararak başarılı gazetecilik nasıl olur sorusunu güzelce cevaplamaktadır. Ayrıca bir başka önemli gazeteci ve spiker Ozan Sülüm ile her hafta Ligue 1 Türkçe Podcast ile Fransa futbolunun nabzını tutuyor.

Kendisiyle 2024 Paris Olimpiyatları’nda neler oldu, onun gözünden nasıl gerçekleşti, Fransız sporcuların performanslarını, Fransa basınındaki Olimpiyat yansımalarını ve daha birçok detayıyla konuşma şansı yakaladık.

Nafi öncelikle bu güzel röportajı yapmak için talebimizi kabul edip bize zaman ayırdığın için çok çok teşekkür ederiz. Umarız iyisindir, keyfin yerindedir. İlk olarak sana şunu sormak isterim; bir sporsever gözlüğüyle baktığında 2024 Paris Olimpiyatları açılış seremonisinden müsabakalarına, madalya mücadelelerine ve kapanışına kadar nasıl buldun? Sende ne tür hisler bıraktı ve nasıl geçti?

Paris Olimpiyat Oyunları’nın, Fransa’nın geçmişine uygun olarak büyük krizler ve skandallarla dolu geçmesi bekleniyordu. Bu organizasyonun, Paris’teki evsizlerden öğrencilere kadar şehirde yaşayan herkesin hayatını etkileyeceği açıktı. Ayrıca, Paris’in metro ve tren hatlarında grev ve protestoların yaşanacağı, bunun da politik gündemle birleşerek endişe ve karmaşayı artıracağı düşünülüyordu. Ancak, tüm bu olumsuz beklentilere rağmen, Olimpiyatlar son derece keyifli ve adeta bir şölen havasında geçti. Üstelik ülkede bir başbakan olmamasına rağmen, Paris’teki organizasyon neredeyse her yönüyle beklenenden çok daha iyi bir şekilde gerçekleşti. Açılış ve kapanış törenleri, sanat direktörü Thomas Jolly’nin öncülüğünde yapılan yoğun hazırlık ve emeğin sonucunda izleyicilere muhteşem bir gösteri sundu.

Peki Fransa basını ve kamuoyunun gözünde Olimpiyatlar nasıldı? Artısıyla ve eksisiyle basında ve kamuoyunda etkileri nasıldı?

Paris 2024’ün başarılı olduğu bir gerçek. Oyunların Les Invalides, Champs de Mars ve Versailles Sarayı gibi tarihi ve ikonik mekanlarda düzenlenmesi, bu başarının ana unsurlarından biri oldu. Bu seçkin mekanlar, hem yerel halkı hem de uluslararası izleyicileri etkileyerek, Paris’in kültürel zenginliğini ve tarihi mirasını ön plana çıkardı. Concorde Meydanı’ndaki BMX müsabakaları ve Grand Palais’deki eskrim karşılaşmaları, hafızalarda derin izler bıraktı. Bu anlar, sadece spor tutkunlarını değil, aynı zamanda şehrin sokaklarında dolaşan turistleri ve ekran başındaki izleyicileri de büyüledi. Genel olarak, Paris’in dünyaya sunduğu bu olağanüstü imaj, şehrin çekiciliğini ve turistik değerini daha da pekiştirecek gibi görünüyor. Olimpiyatların sadece sportif bir etkinlik olmanın ötesine geçerek, Paris’in zarafetini ve büyüsünü yansıtan bir kültürel şölen haline gelmesi, Fransa’nın gelecekteki uluslararası etkinliklere ev sahipliği yapma konusundaki iddiasını da güçlendirmiş oldu. Eksik olarak, Seine Nehri’nde gerçekleştirilen triatlon ve maraton yüzme etkinliklerinde su güvenliği ve temizliğinin, yapılan tüm testlere ve çabalara rağmen tatmin edici bir seviyede olmamasını söyleyebiliriz gibi. Fransa Spor Bakanı Amélie Oudéa-Castéra ve Paris Belediye Başkanı Anne Hidalgo, suyun temiz olduğuna olan güvenlerini göstermek amacıyla Seine Nehri’nde yüzdüler. Ancak bu eylem, daha çok politik bir kaygı olarak değerlendirildi ve Fransızlar tarafından da inandırıcı bulunmadı. Etkinlikler sırasında zaten bazı sporcular suyun yeterince temiz olmadığını ifade ettiler hatta bazıları bu deneyimden sonra hastalandı.

Buradan Olimpiyatlardaki mücadelelere giriş yaparsak Fransız sporcuların öne çıkan performanslarını ve madalyalarını konuşmak isterim. Hangi sporcular damgalarını vurdu ve hangi sporcular madalya beklentilerini karşılayamadı? Ve sübjektif anlamda madalya kazanmasına çok sevindiğin sporcular kimler oldu?

Bu sorunun ilk cevabı kesinlikle Leon Marchand olmalı. Yüzmeyi takip edenler veya spora ilgi duyanlar, onun bu başarısını uzun süredir bekliyordu. Ayrıca, Teddy Riner’i da anmadan geçmek olmaz; özellikle ev sahibi olduğumuz bu Olimpiyatlarda altın madalya kazanmadan ayrılmayacağı kesindi ve gerçekten de efsanevi bir performans sergileyerek Los Angeles’ı hedeflediğini gösterdi. Okçulukta Türkiye ile de karşılaşan Fransa erkek takımında Thomas Chirault ve Baptiste Addis ikilisi dikkat çekti; özellikle 17 yaşındaki Addis büyük bir potansiyel. Kadınlarda Lisa Barbelin fark yarattı. Eskrimde Manon Apithy-Brunet ve Sara Balzer arasındaki final oldukça güzeldi. Futbolda,Thierry Henry’nin antrenörlük yaptığı takım finale kadar yükseldi, ancak İspanya’ya yenildi. Rugby’de Antoine Dupont, takımı altın madalyaya taşımayı başardı. Judoda yaklaşık 10 madalya kazanıldı. Kişisel olarak en çok sevindiğim isim Leon Marchand oldu, beklenti vardı. Romane Dicko’ya çok üzüldüm, Lebrun kardeşlere ise hem sevindim hem üzüldüm diyebilirim. Fransa erkek futbol takımının finaldeki mağlubiyeti de oldukça dramatikti.

Fransa basınında ve kamuoyunda madalya kazanan sporcuların yansımaları nasıl oldu? Spor dalları arasında popülerlik madalya kazananlarının öne çıkmasına veya geri planda kalmasına etkili oldu mu?

Fransa, birçok spor dalında dikkat çeken yıldızlara sahip bir ülke. Basketbolda Victor Wembanyama, judoda Teddy Riner, rugbyde Antoine Dupont ve futbolda, Olimpiyatlarda yer almamış olsa da Kylian Mbappe öne çıkıyor. Bu Olimpiyatlar ile birlikte, yüzmede de Leon Marchand bayrağı net bir şekilde Florent Manaudou’dan devraldı. Bu sporcular kendi branşlarında sembol isimleri haline geldiler. Leon Marchand’ın madalya ve oyunlarda diğer sporculardan daha fazla öne çıkması, onun hem Fransa genelinde hem de uluslararası düzeyde büyük bir etki yaratmasını ve popülerlik kazanmasını sağladı.

Genel hatlarıyla Türk sporcuların ve takımların verdiği Olimpiyat performansını nasıl buldun?

Türk sporcuları ele almadan önce, yer aldığımız spor dallarını incelemek gerekiyor. Örneğin, yüzmede Berke Saka ve Kuzey Tunçelli, badmintonda Neslihan Arın, sırıkla atlamada Ersu Şaşma ve 10m havalı tabanca karma takımında İlayda Tarhan ile Yusuf Dikeç öne çıktı. Ayrıca, okçulukta Mete Gazoz ve Ulaş Berkim Tümer, voleybolda ise kızlarımızın güçlü performansları dikkat çekti. Sporcularımızın yüzme, badminton ve sırıkla atlama gibi alışık olmadığımız branşlarda da yer alması, Türkiye’de bazı alanlarda ciddi ilerlemeler kaydedildiğini gösteriyor. Ancak, alışık olmadığımız spor dallarında bu çocuklardan hemen madalya beklemek bana adil gelmiyor. Genel anlamda Türkiye’nin sporcu yetiştirme kapasitesinin yeterli olduğunu düşünmüyorum. Teddy Riner gibi bir efsanenin doğuşu, çocukluğunda birçok spor dalıyla ilgilenebilme imkanına sahip olmasından ve devletin bu imkanı sunmasından kaynaklanıyor.

10 metre havalı tabanca çiftler finalindeki atış yaparken duruşu ve pozu sosyal medyada büyük yankı uyandıran sporcumuz Yusuf Dikeç ve sırıkla atlamada dünya rekoru kırarak altın madalya kazanan İsveçli Armand Duplantis’in bu poza atıf yapması gibi örnek üzerinden konuşursak, sene Olimpiyatların en ikonik anları nelerdi? Yıllar sonra Paris 2024 denince hangileri hatırlanacak?

Bu, genç kuşakların sosyal medya çılgınlığını yansıtan hoş bir örnek. Ancak Türkiye’nin bu tür başarılarla yetinmemesi gerekir; bu sadece güzel bir anıdır. Farklı koşullarda, başarılarımızla daha büyük etki yaratmalıyız. Güzel anlar önemli olabilir ama genellikle zamanla unutulur. Paris 2024, muhtemelen Armand Duplantis ve Leon Marchand’ın başarılarıyla hatırlanacak. Duplantis’in dünya rekoru kırma çabaları ve Marchand’ın aynı gün iki madalya kazanması, Olimpiyat ruhunu en iyi şekilde yansıtan ikonik anlar olarak öne çıkıyor diyebilirim.

Özel ilgi alanım dolayısıyla dikkatle takip ettiğim su sporlarında Fransız sporcular bu olimpiyatlarda önemli işler çıkardı? 2028 Los Angeles Olimpiyatları’nda su sporlarındaki bu yükseliş artarak devam edecek midir? Ve şimdiden basında, kamuoyunda 2028 Los Angeles’ta madalya umudu olacak diğer dallar ve sporcular kimler olabilir?

Fransa, 2024 Paris Olimpiyatları’nda 2028 Los Angeles Olimpiyatları için genç ve yetenekli bir kadro oluşturduğunu gösterdi. Bu oyunlarda Fransa’nın birçok spor dalında genç ve başarılı sporculara sahip olduğu açıkça görüldü: Leon Marchand, Lisa Barbelin, Thomas Chirault, Baptiste Addis, Victor Wembanyama, Romain Dicko, Maxime Grousset ve Lebrun kardeşler gibi isimler öne çıktı. Bu genç yetenekler, 2028 Olimpiyatları’nda da Fransa’nın güçlü bir performans sergilemesine katkıda bulunacaktır. Bunun yanı sıra, hâlâ madalya kazanma arzusunu sürdüren Teddy Riner gibi deneyimli sporcuların da etkili olabileceğini unutmamak gerekiyor.

Bir başka sübjektif sorumla beraber röportajı noktalandırabiliriz. ABD Basketbol Takımı veteranlarıyla beraber altın madalya için geldiler. Bu kadar istekli ve arzulu olmalarının bir sebebi de Victor Wembanyama gerçeği olarak karşımıza çıkıyor. NBA’de birçok takım Wembanyama’nın tecrübelenmesiyle beraber lige ambargo koyacağını ve kısa sürede çabucak bir şampiyonluk çıkarmak için risk aldığını görüyoruz. Ayrıca bu seneki NBA Draft’ının ilk iki sırasından seçilen Zaccharie Risacher ve Alex Sarr da Fransa Basketbol Takımı havuzunda yer alıp gelecek yıllarda önemli işler yapması bekleniyor. Fransa basketbolu oyuncu yetiştirme konusunda müthiş işler yapıyor. 2028 Los Angeles’ta Wembanyama önderliğinde Fransa Milli Takımı altın madalyayı kazanabilir mi? Bu konu hakkında neler düşünüyorsun?

Fransa’nın sadece basketbol değil, genel olarak sporcu yetiştirme konusunda olağanüstü işler başardığını düşünüyorum. Fransa A Milli Futbol Takımı’na baktığımızda, 8-10 farklı kadro kurmanın mümkün olduğunu görüyoruz. Bu başarı, sadece yetenekli oyunculara sahip olmanın ötesinde, iyi planlanmış bir eğitim sistemi ve yüksek kaliteli eğitmenlerle elde ediliyor. Bu sayede Fransa, birçok spor dalında fark yaratan sporcular yetiştiriyor. Ancak Kylian Mbappe, Victor Wembanyama veya Leon Marchand olmak kolay değil. İyi bir kariyer yönetimi, disiplin, özenle çalışan bir ekip ve mental koç gibi unsurlar bu süreçte kritik rol oynuyor. NBA’ye gitme fırsatı bulan arkadaşım Sekou Doumbouya, bu sürecin güzel negatif anlamda iyi bir örneği. Hedefe odaklanma ve sıkı çalışma, başarıyı getirecektir. Fransa’nın basketbol alanında önümüzdeki yıllarda başarılı olma şansını yüksek görüyorum, çünkü iyi bir çalışma olursa, sonuç da gelir.

Nafi davetimizi kırmayıp sorularımıza vakit ayırarak bu keyifli röportajı gerçekleştirdiğin için sana Medyascope Spor ekibi olarak çok teşekkür ederiz.

Röportaj: Mustafa Tokgöz

Editör: Yahya Kemal Doğan

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.