“Dünden Yarına Boğaziçi Üniversitesi Buluşması” adlı panelde bir araya gelen akademisyenler, bilim insanları, mezunlar ve siyasetçiler birliktelik ve kararlılık mesajı verdi. Panelde, üniversitenin son dönemde yaşadığı gelişmelere atıfta bulunularak, kurumun köklü değerlere sahip olduğu ve bu değerlerin korunması için mücadele edileceği vurgulandı.
Türkiye’nin önde gelen kurumlarının temsilcilerinin, aydınların, akademisyenlerin, mezunların katıldığı “Dünden Yarına Boğaziçi Üniversitesi Buluşması” paneli 25 Eylül akşamı İstanbul Cemal Reşit Rey Konser Salonu’nda düzenlendi. Boğaziçi Üniversitesi Mezunlar Derneği (BÜMED) ve Boğaziçi Üniversitesi akademisyenleri tarafından düzenlenen gecede, kuruluşunun 53. yılında Boğaziçi Üniversitesi’nin kökleri, değerleri, tarihi, geleceği ve kampüste yaşanan gelişmeler ele alındı.
İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun açılış konuşması yaptığı geceye Üsküdar Belediye Başkanı Sinem Dedetaş, Şişli Belediye Başkanı Resul Emrah Şahan ile İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay gibi isimler de katıldı.
Flüt dinletisi ile başlayan gecede, BÜMED Yönetim Kurulu Başkanı Hülya Cesur ve eski Boğaziçi Üniversitesi Rektörü Emeritüs Profesör Dr. Üstün Ergüder de İmamoğlu’nun ardından konuşma yaptı.
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu yaptığı konuşmada özetle iktidara seslenerek, “Kendi çıkarlarını ülkenin çıkarlarının üzerinde gören bu partizanca davranış, hiçbir zaman başarıya ulaşamayacaktır” dedi.
Boğaziçi Üniversitesi’nin Türkiye’ye sunduğu katkıların ele alındığı etkinlikte, üniversitesinin gelecek vizyonu da tartışıldı. Etkinlikte bir üniversiteyi “iyi” yapan akademik nitelik, akademik özerklik, kapsayıcılık, eşitlik, çoğulculuk, katılımcı yönetim ve öğrenci odaklı özgür bir kampüs ortamı gibi özelliklere vurgu yapıldı.
Ocak 2021’den bu yana değişen rektörler ve yapılan uygulamalarla söz konusu değerlere verilen zararların altı çizildi. Panelde konuşan Boğaziçi Üniversitesi Mezunlar Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Hülya Cesur, “Boğaziçi Üniversitesi adeta bir Atatürk ilkeleri mükemmellik merkezi; hatta cumhuriyetin temeli olan özgürlük ve demokrasinin en iyi şekilde uygulandığı, dünyaya örnek bir kurumdur” dedi.
Prof. Dr. Ergüder: “Köklü değerleri inatla savunmak lazım”
Cesur’un ardından, uzun yıllar Boğaziçi Üniversitesi’nde öğretim üyeliği yapan ve 1992-2000 yılları arasında rektörlük görevini üstlenen Emeritus Prof. Dr. Üstün Ergüder de bir konuşma yaptı. Ergüder, konuşmaktan heyecan ve mutluluk duyduğunu belirterek, ileriyi düşünmek ve planlamak için geçmişi iyi bilmenin önemine dikkat çekti. 1971 yılından örnekler veren Prof. Dr. Ergüder, o dönemde sahip olunan değerlerin Boğaziçi Üniversitesi’nin köklü temellerini oluşturduğunu anlattı. Bugün karşılaştıkları tehlikeleri düşündüğünde canının acıdığını ifade eden Prof. Dr. Ergüder, 50 yıllık sürece değindi. “Bu sürecin öyle kolay yıkılabileceğini sanmıyorum. Çok köklü bir süreç. İnatla o değerlere sahip çıkmak, ifade etmek ve savunmak lazım” dedi.
Boğaziçi’nin Türkiye’nin en çok tercih edilen üniversitesi olmasının bir gecede gerçekleşmediğini savunan Prof. Dr. Ergüder, o dönemdeki hiyerarşik olmayan, yatay meslektaş ilişkileri, öğrencilere açık kapılar, öğrencilerle yakın ilişkiler ve onların kararlarına saygı duyulmasının önemini vurguladı. İnsana, bireye ve birlikte yaşamaya değer verildiğini, o dönemde bu değerlerin bilindiğini dile getirdi. Üniversitenin bu değerleri başarıyla yaşattığını belirtti.
Boğaziçi Üniversitesi’nin iyi bir kamu üniversitesine dönüşümünde yaşanan zorluklardan bahseden Ergüder, özellikle kurumun akademik özerkliği için çok etkili bir mücadele verildiğini ve bu özerkliğin yıllar içinde üniversitenin kimliğinin ve kültürünün oluşmasında kritik bir rol oynadığını vurguladı. Bu değerlerin kaybedilmemesinin önemine dikkat çekti.
Medyascope'un günlük e-bülteni
Andaç'a abone olun
Editörlerimizin derlediği öngörüler, analizler, Türkiye’yi ve dünyayı şekillendiren haberler, Medyascope’un e-bülteni Andaç‘la her gün mail kutunuzda.
Akademisyenler deneyimlerini paylaştı
Etkinlikte açılış konuşmalarının ardından, Boğaziçi Üniversitesi mezunlarının üniversitenin 53 yıllık tarihçesinde öne çıkan kültürel değerler ve somut kazanımlarını tartıştığı “Dünden Yarına Boğaziçi Üniversitesi” paneli düzenlendi. Moderatörlüğünü Dr. Canan Aratemür Çimen’in üstlendiği panelde, Mehmet Yaltır, Dr. Erkut Yücaoğlu, Tijen Mergen, Naci Başerdem, Prof. Dr. Çiğdem Kafesçioğlu ve Selen Uçer panelist olarak yer aldı.
Paneldeki ilk konuşmacı, Robert Kolej Öğrenci Birliği’nin 1970-71 dönemindeki son başkanı olan Mehmet Yaltır’dı. Yaltır, üniversitenin bir kamu üniversitesi olarak kuruluş yıllarını, o dönemki öğrenci hareketlerini ve daha kapsayıcı, öğrenci odaklı bir üniversitenin nasıl kurulduğunu anlattı. 1960’lardaki öğrenci hareketlerinden esinlenen bu ruhun Boğaziçi Üniversitesi’ne taşındığını ve bu ruhun asla yok edilmemesi gerektiğinin altını çizdi.
Türkiye’nin önde gelen iş insanlarından Dr. Erkut Yücaoğlu ise 1974 yılında Boğaziçi Üniversitesi’nde Endüstri Mühendisliği Bölümü’nü kurarken, üniversitede akademik mükemmeliyetçilik prensibini nasıl oturttuklarını ve nitelikli akademisyenleri kuruma nasıl çektiklerini anlattı. Yücaoğlu, yıllar içinde üniversitenin iş dünyasında başarılı, donanımlı ve yaptığı işi en iyi şekilde yapmaya çalışan iş insanları yetiştirdiğini vurguladı.
“Geçmişteki yönetim farklıydı, ortak akıl vardı”
Power of Happiness şirketinin kurucusu Tijen Mergen, Boğaziçi Üniversitesi’nde akademik eğitimin yanı sıra kulüp faaliyetlerinin de çok önemli olduğunu vurguladı. Kulüplerde yaptığı çalışmaların ve edindiği tecrübelerin onu hayata nasıl hazırladığını anlattı. Mergen, farklılıklara saygı, bireysel değil, takım olarak çalışmanın önemi, zorlukların eğlenerek aşılabileceği ve çevreye duyarlı, faydalı olma anlayışını üniversitede geçirdiği yıllarda kazandığını ifade etti.
The Marmara Grubu Tepe Yöneticisi Naci Başerdem, Boğaziçi Üniversitesi’nin iyi bir kamu üniversitesine dönüşmesinde iki unsuru öne çıkardı: Birincisi, Türkiye’nin her yerinden gelen gençlere fırsat eşitliği yaratması; ikincisi ise diğer üniversitelere örnek olacak BÜMED ve BÜVAK gibi destekleyici kurumlarla sivil toplum ağlarını giderek güçlendirmesi olduğunu belirtti.
Boğaziçi Üniversitesi Tarih Bölümü’nde hem öğrencilik yapmış hem de halen öğretim üyesi olarak çalışan Prof. Dr. Çiğdem Kafescioğlu, iki dönem arasındaki en önemli iki farkın, üniversitede büyük emeklerle ortak akla dayalı katılımcı bir yönetim modelinin oturtulmaya çalışılması olduğunu söyledi. Bu süreçte akademik özerklik prensiplerinin yanı sıra öğretim üyelerinin ve öğrenci profilinin olumlu anlamda değişip daha kapsayıcı bir yapı oluşturan bir dönüşüm yaşandığının altını çizdi.
Oyuncu-yazar Selen Uçer ise Boğaziçi Üniversitesi’nin öğrenci kulüplerinin sağladığı sosyal yapı ile Türkiye’de birçok sanatçının yetiştiğini vurguladı. Başta BÜ Oyuncuları geleneği olmak üzere Sinema Kulübü, Mithat Alam Film Merkezi, Müzik Kulübü ve Folklor Kulübü gibi oluşumlardan bu ülkenin önemli yazar, yönetmen, oyuncu, müzisyen ve çizerlerinin yetiştiğini belirtti. Uçer, Boğaziçili olmanın aslında her alanda işini iyi yapmanın ve kaliteli, nitelikli üretmenin temeli olduğunu vurguladı.
Depremde ailesini kaybeden öğrenciye akademisyenler destek verdi
2023 yılında Boğaziçi Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler ile Felsefe Bölümü mezunu Yiğit Torun, aldığı eğitime değindi. Bir mezunun, “Boğaziçi sadece elitistlerin değil, milletindir. Allah muvaffak etsin,” dediğini hatırlattı. “Biz o sırada üniversitede demokratik yönetim olsun, liyakat belirleyici olsun diye eylemdeydik,” diyen Torun, kendi hikayesini paylaştı. Antakya’da doğduğunu ve anne-babasının köyde öğretmenlik yaptığını belirtti. Ailesinin kendisi için çaba harcadığını ifade eden Torun, aldığı eğitim sayesinde sınavda derece yaparak Boğaziçi Üniversitesi’ni kazandığını anlattı.
Başarı bursu aldığını ve İstanbul’a ilk kez geldiğini vurgulayan Torun, yabancı dil eğitimi aldığını ve değişim programlarına katılarak 20 ülke gezdiğini dile getirdi. Dünyada iyi eğitim almış, köklü değerlere sahip mezunlarla karşılaştığını söyleyen Torun, “Bu ülkenin en büyük zenginliği benim için bu insan sermayesi,” dedi. Boğaziçi Üniversitesi’nin bunu her kesimden öğrenciye ücretsiz sağladığını belirtti.
6 Şubat 2023’te Kahramanmaraş merkezli depremde anne ve babasını kaybettiğini anlatan Torun, bu süreçte akademisyenlerin kendisine büyük destek verdiğini, aradıklarını ve ilgilendiklerini ifade etti. Hukuki ve maddi destekten her konuda kendisinin yanında olmak isteyen akademisyenlerin varlığına dikkat çekti. Torun, deprem bölgesine destek vermesinin, zorluklarla mücadele etmesinin ve hukuki süreci kararlılıkla sürdürmesinin arkasında Boğaziçili akademisyenlere ve arkadaşlarına, mezunların bulunduğunu vurguladı. Konuşmasını, annesinin eğitim verdiği çocuklara verdiği mesajla sonlandırdı.
Etkinlikte, Boğaziçi Üniversitesi’nin değerlerinin korunmasına destek olan sivil toplum kuruluşlarına da teşekkür edildi ve plaketler verildi.