Yenidoğan Çetesi davasında ilk gün: İfadelerden öne çıkanlar neler?

Yenidoğan Çetesi ifadeleri… İstanbul’da bebek acil hastalarını önceden anlaştıkları özel hastanelerin yenidoğan ünitelerine sevk edip, ölümlerine neden oldukları iddia edilen 47 şüpheli bugün ilk kez hakim karşısına çıktı. Sanıkların ifadeleri alındı. Duruşma yarın 10:00’da başlayacak. Peki, duruşmanın ilk gününde hangi ifadeler öne çıktı?

Yenidoğan Çetesi davasında suçlamalar : Ne kadar ceza isteniyor?
Yenidoğan Çetesi ifadeleri: İlk gün neler öne çıktı?

İstanbul’da bebek acil hastalarını önceden anlaştıkları özel hastanelerin yenidoğan ünitelerine sevk edip, ölümlerine neden oldukları iddia edilen 47 şüpheli ilk kez hakim karşısına çıktı.

Fırat Sarı: “Aylık gelirim 400 bin TL”

Suç örgütünün elebaşı olduğu değerlendirilen Fırat Sarı’nın kimlik tespiti yapılıyor. Mahkeme Başkanı, Sarı’ya medeni durumunu, çocuğu olup olmadığını, ne mezunu olduğunu, ne iş yaptığını ve sabıkası olup olmadığını sordu.

Fırat Sarı, “İki çocuğum var aylık gelirim 400 bin TL” yanıtını verdi.

Avukat salondan çıkarıldı

Mahkeme başkanı dosyaya gelen belgelerin okunduğunu belirtti. İstanbul Barosu’ndan avukat Ömer Kavili ise “Belgeleri okumadan tutanak tutuyorsunuz” diye tepki gösterdi.

Avukat usul hatasına itiraz etti, “İktidarı koruyorsunuz. Sağlık sistemi çöktü. ‘Okundu’ diyorsunuz, okunmadı” dedi ve salondan çıkarıldı.

İstanbul Barosu Başkanı İbrahim Kaboğlu dosyaya katılma talebinde bulundu. Kaboğlu, anayasaya ve kanunlara değindi, devletin sağlık hizmetlerinin denetimi ve yatırım yetkisi kullanılacağını söyledi. Çocuğun üstün yararını hatırlattı. Tüm bunlar ve adil yargılanma hakkı gözetildiğine dosyaya katılmak istediklerini söyledi.

Sanık avukatlarından biri İstanbul Barosu ve TBB ve diğer baroların “suçtan zarar görme durumları yoktur” gerekçesi ve siyasi partilerin “mağdur olmadıkları” gerekçesiyle, davaya katılmak isteyen mağdurların da iddianamede yer almadığından dolayı katılma taleplerinin ayrı ayrı reddini istedi.

Mahkeme başkanı tüm siyasi partilerin, sivil toplum kuruluşlarının davaya katılma talebinin “doğrudan zarar görmediğinden” reddine karar verdi.

“Ne kadar çok hasta, o kadar para demek”

Hakan Doğukan Taşçı, “Bazı konularda üzerime atılı suçlamaların hiçbirini kabul etmiyorum. Sadece telefon tapeleri üzerinden bir bilirkişi raporu hazırlanmış. Yaklaşık 10 yıldır hemşire olarak görev yapıyorum. Dönem dönem farklı hastanelerde çalıştım. Sanıkların çoğu arkadaşımdı. Hepimiz sağlık sektöründeyiz zaten. Fırat Sarı’yı Reyap Hastanesi’nden tanıyorum” dedi.

Taşçı, “Yönetilen çok suçlama, sistemden yapılan usulsüzlükler var. Sadece bu hastanede olan bir şey değil. Evrak üzerinden daha fazla para alınmak için oynamalar yapılıyor. Bu kurumlar nasıl oluyor da denetlemeden sıkıntı olmadan geçiyor? Benim kazandığım bir para yok” diye konuştu.

Taşçı şöyle devam etti:

“Yoğun bakım ne kadar doluysa hastane o kadar para kazanıyor, tabii ki bu yüzden hastaneleri doldurmamızı istiyorlar. Bu durumu da usulsüz sevk ya da fazladan yatışla yapıyorduk. SGK’dan biraz daha para kazanmak için. Mert ile sık sık iptal edilen taburcularla ilgili tartışıyorduk. Fırat Sarı’ya ‘Doğukan hırsızlık yaptı’ dedim. İlaç kaybolmuştu, Fırat Sarı bana söyledi. Bebek ilaçları kayıptı, ama öyle bir durum olmadı. Fırat Sarı ile konuşurken ‘Mert’i şikayet edeceğim’ dedim şikayette ettim, 112’ye şikayet ettim, usulsüz bebek sevkiyatlarıyla ilgili, mesela Kaya Bebek, ihmali olan bebeklerle ilgili. Doktor olmayan yerde kanıta da ihtiyaç yok. Elimdeki videoyu zaten sundum. Birinci hastanesinin sürekli akciğer filmi bozuluyordu. Hastayı takip ederken filmini çekemiyorduk, bu kötü bir şey. Fırat Sarı sana ‘Hasta yok, doldur’ diyordu. Fırat Sarı, bir günde doldurmanı istiyor. Ne kadar çok hasta, o kadar para demek. 112 hasta geliyor, sürekli öyle para kazanılıyor, hastalar dolduruluyor.”

“Borç yüzünden cenazeyi vermediler”

Taşcı, ölen bir çocuğun cenazesinin borç yüzünden verilmediğini söyledi, “Hastanın kullandığı ilaçlar ve hastane yönetimiyle Fırat Sarı, ‘Bu çocuk zaten ölecek, bu kadar ilaç kullanmaya ne gerek var?’ dedi. Ancak 44 gün yaşadı. Çocuk öldükten sonra, çocuğun babaannesi aradı, ‘Bebeğin naaşını vermediler’ dedi. İçeride ödeme olduğunu, ödenmedikçe naaşını vermeyeceklerini söylediler. Ben de şok oldum, hastane yönetimiyle konuştum ve onlara yardımcı oldum. Çocuğun naaşını verdiler” diye konuştu.

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.