Yenidoğan Çetesi davasında 10. gün sona erdi. İstanbul’da yenidoğan bebekleri anlaşmalı özel hastanelerin yenidoğan ünitelerine sevk ederek, haksız kazanç sağladıkları ve kusurlu davranışları nedeniyle ölümlerine neden oldukları iddiasıyla 22’si tutuklu 47 sanığın yargılanmasına devam edildi.
Duruşmaya 2 Aralık 2024 Pazartesi günü saat 09:30’da devam edilecek. Pazartesi günü dosya kapsamında yargılanan 47 sanıktan savunması alınmayan 3 tutuksuz sanık dinlenecek. Ardından mağdur ailelerin ifadeleri alınacak.
Medyascope muhabiri Gülseven Özkan, Yenidoğan Çetesi davasının 10. gününde duruşmayı Bakırköy Adliyesi’nde izliyor. Medyascope editörleri Cenk Narin, Mert Gümüş ve Berna Büyükbayrak sizlere gelişmeleri canlı blog üzerinden anbean aktaracak.
15:56 – Yenidoğan Çetesi davasında 10. oturum tamamlandı. Duruşmaya pazartesi günü saat 09:30’da devam edilecek. Pazartesi günü dosya kapsamında yargılanan 47 sanıktan savunması alınmayan 3 tutuksuz sanık dinlenecek. Ardından mağdur ailelerin ifadeleri alınacak.
15:37 – Yenidoğan Çetesi davasında adı geçen hastanelere kayyum atanmasına karar verildi.
15:30 – Ceylan Çetin: Aklıma gelen usulsüzleri söylemek zorunda kaldım. Burada kimsenin, doktorun bebek öldürdüğünü görmedim. Orada çok sağlıklı olmadı. 8 saat ifade vermek…Bu ifade doğru değil. Kendi hastanemde bire bir gördüğüm bir şey değil.
Savcı: Savcılıkta başkasını itham ediyorsun ve yorgunluğa bağlıyorsun?
Ceylan Çetin: Oraya alındığımızda çok suç yönelttiler, bu kişilerin bu şekilde yaptığını düşündüğüm için söyledim, gördüğüm yok.
Avukat: İfadeni değiştirmek için telkinde bulunan oldu mu?
Ceylan Çetin: Yok
Medyascope'un günlük e-bülteni
Andaç'a abone olun
Editörlerimizin derlediği öngörüler, analizler, Türkiye’yi ve dünyayı şekillendiren haberler, Medyascope’un e-bülteni Andaç‘la her gün mail kutunuzda.
Avukat: “Demek zorunda kaldım” dediniz. (Çelişkili ifadesi için) Baskı mı oldu?
Ceylan Çetin: Hayır, yorum.
Sanık avukatı: Müvekkilim heyecanlı ve kendini ifade etmekte zorlanıyor. Savcılık ifadesi sırasında bacak bacak üstüne atarak “Bana burada seni tutuklamam için bir sebep söyle” böyle bir ifade alma usulü yoktur ve savcılık ifademizi reddediyoruz, buradaki beyanların dikkate alınmasını istiyoruz.
Müvekkil baskıya rağmen Curusorf’ları vermiyor. Müvekkil maddi menfaat elde ettiği sözkonusu değil. Para transferinde borç aldıktan sonra geri veriyor. Yapılan suçlamayı kabul etmiyoruz. Örgütün varlığına kendi adıma inanmıyorum, örgüt olsa hiyerarşi olur. Müvekkilim örgüt üyesi suçundan ceza verilmesi için bilerek istemek yardım etmesi gerekir. Medisense şirketine bağlı olmadığını beyan etmiştir. Müvekkilim devlet memur olduğu için kaçma şüphesi olmaması nedeniyle adli kontrolün kaldırılmasını talep ediyoruz.
15:15 – Ceylan Çetin yaptığı savunmasında özetle şöyle dedi:
Metris Cezaevi’nde hemşire olarak çalışıyorum. İlaç satışın konusunda menfaatim olmadı, neden bu satışı yaptıklarını anlamıyorum. Hastanenin kendi eczanesi var ordan alıyorum. Oraya nasıl geliyor bilmiyorum. İhtiyaç halinde kullanılıyor. Curusorf’un önemli olduğunu biliyorum ama satılma amacını bilmiyorum.
Savcılıkta verdiğim ifademi kabul etmiyorum. Biz gözaltına alındığımızda dört gün nezarette kaldık. Sonra savcılığa çıktık. Yorgundum. Bir sürü sayıyorlardı. Usulsüz olan ne söylemem gerekiyorsa onu söyledim. Ben bu durumun böyle olabileceğini düşündüğüm için öyle söyledim, yorum yaptım. Algılayamadım.
Başkan sanığa Savcılık ifadesinde, “Epikrizlerle oynandığını biliyorum” sözlerini sordu. Sanık ifadesini zor koşullar altında verdiği belirtti.
15:00 – Ceylan Çetin hakim karşısında.
14:45 – Mahkeme Başkanı, “Düştü mü düştü” içerikli tapede geçen bir bebeğin küvezden düşmesini sordu.
Bahar Kanık: Hatırlamıyorum, gittiğimde kendini sarkıtmış , Fırat Sarı’yı aradım, tetkik yaptık, bir süre tedaviye devam edildi sonra taburcu etmişler. Bir süre gözlem altında kaldıktan sonra taburcu edildi. Kablolarla birlikte sarkmıştı, öyle gördüm.
Mahkeme Başkanı Fırat Sarı’ya ait Medisence şirketinden gelen parayı sordu.
Bahar Kanık: Bana gönderdi, ben hemşirelere paylaştırıyordum.
Mahkeme Başkanı, Halime bebeğe dopamin göndermemesi ve Fırat Sarı’nın “Yaşarsa yaşasın” dediği konuşmayı sordu.
Bahar Kanık: Damar yolu son çare kafasından açmıştık, dopamin gönderemedim, adrenalin gönderdim. Bebeğin durumu kötü olduğu için yaşayacağını düşünmüyordu.
Mahkeme Başkanı: Bu konuşmada bebeğin ölümü ile ilgili can çekişiyor, şakalaşma olması… Bu çocuğun annesi siz olun, çocuğunuz vefat ediyor, duydunuzda ne hissedersiniz? Doktor her şeyi yapmış olsa da…
Bahar Kanık: Haklısınız, o şaka çok talihsiz, keşke yapmamış olsaydık. Ama bütün müdehaleleri yaptık, sürekli doktor ve yönetim ile iletişim halindeydik.
Mahkeme Başkanı, Fırat Sarı ile bebeğin ölüm tanısı ile ilgili tapeyi okudu.
Bahar Kanık: Bebeğin ölüm tanısını doktor koyar, bu konuda aramızda konuşma geçmedi.
Mahkeme Başkanı: Bebeğe canlandırma yapıldı mı?
Bahar Kanık: Evet.
Savcı: Ne diye dağıtıyordun?
Bahar Kanık: Motivasyon olarak dağıtıyordum.
Savcı: Yönetimin haberi var mıydı?
Bahar Kanık: Başhemşire biliyordu.
Savcı: Halime beneğin nasıl geldiğini biliyor musun ? 112 ile mi geldi?
Bahar Kanık: Benim olmadığım gün gelmişti, bilmiyorum.
Savcı: Fırat Sarı ne zaman gelirdi? Ne yapardı?
Bahar Kanık: Her gün gelirdi, hangi saat olduğu belli olmazdı, vizit yapardık, ailelere bilgi verirdik. Arada gelmediği de olurdu.
Savcı: Ibrahim Oktay’ın (başhekim) bilgisi var mıydı Fırat Sarı’nın çalışma ve size gelen paradan?
Bahar Kanık: Bilmiyorum.
Avukat: Motivasyon ücret ne kadardı?
Bahar Kanık: 15 bin lira yatırırdı.
Sanık avukatı: Hakkında dinleme kararı yoktur, tape nedeniyle buradadır. Tek bir tepe örgüt üyeliği ile değerlendirebilir mi? Fırat Sarı ile görüşmesi nedeniyle örgüt üyesi olarak geçiyor. Bu ücretler yasa dışı şekilde değildir. Talimat aldığı talimat verdiği kimse yok. Fırat Sarı ile görüşmüş, bebek ölümü ile ilgili konuşmaları dinlemeye takılmış. Örgüt üyeliği iddiası için hiçbir delil yoktur. Ölüm dosyasında otopsi yok.
14:30 – Bahar Kanık: Biz hemşire olarak bebeklerin ölüm saatini belirleyemeyiz. Bu aşamada doktorun olması gerekir. Ben saat 4 gibi toplantıya çıktım. O sırada bebek ex olmuş. O anda hekim olmadığı için arkadaşlar bebeği makineye bağlı şekilde bekletmişler. Sonra Fırat Sarı gelip bebeği hazırlamamızı istedi. Bebeği temizledik ama aileyi bekledik, kefenlemedik. Aileye çok zor ulaştık. En son polisi arayacakken aile bize ulaştı. Fırat Sarı ölüm saatini kendine göre uyarlıyor. O sırada denetim geliyor. Biz elimizden geleni yaptık.
14:27 – Bahar Kanık: Hakkımda yapılan hiçbir suçlamayı kabul etmiyorum. Çorlu Reyap Hastenesi’nde çalıştım. Normal hemşire olarak girdim sonra sorumlu hemşire oldum. Girdiğimde maaşlar düşüktü. Fırat Sarı, “motivasyon” adı altında para vereceğini söyledi, aldık. Ben 5-6 arkadaşıma dağıtıyordum. Halime bebek yaklaşık aydır hastanede yatan, durumu kötü olan bir bebekti. Öldüğü gün sabah hastaneye geldiğinde durumu daha da ağırdı. Fırat Sarı’yı aradım, bebeğin durumunun kritik olduğunu, erken gelmesi gerektiğini söyledim. Biraz gecikeceğini söyledi. Gün içinde de bebeğin durumunu ara ara bildirdim, talimatları ile doğrultusunda aspire gibi hemşirelerin yapabileceği müdahalelerde bulundum. Halime bebek damar yolu aşırı problemli bir çocuktu. Bu yüzden saçını kazıyarak kafasından damar yolu açtım. Fırat Sarı bebekten tamamen umutsuz olduğunu söylemişti
14:24 – Büyükçekmece Başsavcılığınca, “suçtan kaynaklanan mal varlığı değerlerini aklama” suçundan yürütülen soruşturma kapsamında, Yenidoğan Çetesi davasında yargılanan sanıkların da aralarında bulunduğu bazı şüphelilerin malvarlıklarına tedbir konuldu.
14:05 – Aranın ardından sanık Bahar Kanık hakim karşısına çıktı.
13:29 – Duruşmaya ara verildi
13:20 – Sanık avukatı: Özel hastaneler yönetmeği var, “hizmet alabilir” diyor. SGK’nın isteği dosya için 10 kişilik ekip olması mümkün değil. Bu raporlar değiştirilemez. Böyle işlemlerle ilgili talimat vermesi mümkün değil. Tapelerde rastlanan “Ali Aksu usulsüzlük yapmıştır” ifadeleri ile delil olmadan suçlama yapılamaz. Örgüt iddiasının unsurlarının oluşmadığı görüşündeyiz. Örgüt varsa müvekkilin bağı olmadığı açıktır. Kendisi bir hekimdir, hayat veren hekimdir. Hastaneye yapılan sevkle ilgili bilgisi olmadığını söylemiştir, ölümle ilgili iradesi ve hareketi yoktur. Bebeğin ölümü ile ilgili otopsi düzenlendi, ölen bebeğin açlıktan değil, sağlık sorunlarından dolayı öldüğü konusu basında yeteri kadar yer almadı. Yargılamak tapelere dayanıyor. Savcılar işin kolayına gidiyor. İnsanlar konuşmalardan bir şeyler çıkarılıyor ve sonuca varmaya çalışılıyor. İyi bir yargılama gidiyor, gerçek ortaya çıksın istiyoruz.
12:53 – Avukat, epikriz değişimi için 10 kişilik ekip kurulduğu iddiasını sordu.
Ali Aksu: E-imza ile yapılan bir işlem, şifrenin bilinmediği bir bilgisayarda bunun yapılması mümkün değil. Sisteme bir müdahale yapılamaz özellikle onaylandıktan sonra.
12:50 – Üye: 6 aylık bebeğin küveze konulmasında sorun yok mu?
Ali Aksu: Hastanın sevki ambulansla kapıya gelmiş bir hasta, acile gelen hastayı almak zorundayız, yerimiz olsa da olmasa da
Savcı: Fırat Sarı size fatura kesiyor muydu?
Ali Aksu: Fatura kestiğini gördüm.
Savcı: Opara bebekten ne zaman haberin oldu?
Ali Aksu: Vefat ettiği gün haberim oldu.
12:45 – Başkan, Hakan Doğukan Taşçı’nı kendisi doktor olarak tanıtması tapesini okuyup sordu.
Ali Aksu: Ben tapelerden öğrendim.
Başkan, bebek için 20 bin TL alındığı iddiası sordu.
Ali Aksu: Bu konuda bilgim yok, tapelerden öğrendim.
Üye: Fırat Sarı ile sözlü anlaşmayı sağlayan kim? Araştırma yapmadınız mı?
Ali Aksu: Genel müdürler, araştırmaya içine girdik tabii, bu konu sözlü olarak yapıldığı için içeriği tam olarak bize aktarılmadı. Ödemeler küçük tutarlardır, bu rakamlar bize gelmez.
Üye: Emine Avcı’ya görevi başka bir görev verdiniz mi?
Ali Aksu:Emine hanım veya diğer çalışanlarla ilgili görev tanımı dışında verilen talimat yoktur.
12:40 – Ali Aksu’ya Serdorova adlı bebek için soru soruldu:
Ali Aksu: Bebeğin cenazesinin teslim edilmemesi ücret ödemeği diye bir şey söz konusu değildir. Kesinlikle para söz konusu değildir.
12:35 – Mahkeme Başkanı, Serderova bebeğin geliş sürecinde usulsüz para alındığı iddiasını sordu. Bu konuyu tapelerden öğrendim. Hiçbir hastadan hiçbir personel elden para alamaz, bunu tapelerden gördüm üzüldüm. Benim bilgim tapeleri okuduktan sonra olmuştur.
12:32 – Sanık Ali Aksu, Mahkeme Başkanı’nın sorularını yanıtlıyor:
Birinci Hastanesi aile şirketine aittir. Yazılı anlaşma söz konusu değil. (Danışmanlık sözleşmesi için) Ancak genel müdürlerin yaptığı sözlü anlaşma vardır. Genel Müdür, Fırat Bey ile görüşmüş. Bu tür işler idari personel tarafından genelde yapılmaktadır Danışmanlık sözleşmesi hakkındaki detayları bilmiyorum. Genel müdürler biliyordur. Sözlü sözleşme vardı. Fırat Sarı’yı 2 defa gördüm. Hakan Doğukan’ı bir defa ve bu dosya kapsamında gördüm, Emine Avcı’yı tanıyorum. Bizde 5 çocuk uzmanı var, Danışmanlık giderini gelirinin genel müdürleri yapar, ticari konular, cirolar ilaç alını genel müdürlerin görevi içindedir.
12:11 – Ali Aksu: Ölüm kaydı ile ilgili kimsenin talimatı olmamıştır. Salondaki kişilerin çoğunu tanımıyorum onlar da beni tanımıyor, ortada örgüt olduğunu düşünmüyorum. Mevzuata göre, hastane binasında hizmet alımı için üçüncü kişilerden hizmet alınabilir. Çocuk hekimleri son yıllarda çocuk yoğun bakımda çalışmak istemiyor. İstanbul’da gece çalışacak çocuk uzmanı hekimi bulmak zordur. Danışmanlık hizmeti aldığımız olmaktadır. Açıkladığım gerekçelerle hiçbir suçlamayı kabul etmiyorum. Hukukun üstünlüğü ve masumiyet karinesi ihlal edilmiştir. Medyada tarafıma itibar suikastlığı yapılmıştır. Yargısız infaz yapılıyor. İnsan ve ailelerin şeref ve haysiyetiyle oynanmıştır.
12:05 – Ali Aksu: Opara bebeğin ailesi Ocak 2024’te öksürüp şikayetiyle hastaneye başvuruyor, reçete verilerek taburcu ediliyor. Durumu kötüleşen hasta Medilife Hastanesi’ne müracaat ediyor, serviste yatırılıyor, oksijen tedavisi ile tedavi sürüyor. 2 kez canlandırma işlemi uygulanıyor. Yenidoğanda küvezde tedaviye alınıyor. 6 aylık olduğu için 112 ile irtibata geçiliyor ama olumlu cevap alınamıyor. Nedeni çocuk yoğun bakım sayısının az olması olabilir. Acil olarak gediği için hastanın reddedilmesi mümkün değildir.
11:53 – Ali Aksu: Uzman görüşü Sağlık Bakanlığı bünyesinde bulunan 3 çocuk doktoru tarafından hazırlanmıştır. Hazırlanacak rapor Çapa, Cerrahpaşa ve Hacettepe tarafından hazırlanması gerekir. Tedaviye katılanların ifadeleri alınmamıştır. Eksiktir.
11:50 – Ali Aksu: Bu raporda hasta dosyaları ve epikrizler incelenmemiş, sübjektif yorumlar yapılmıştır.
Opara bebeğin yatırıldığı ilk hastanenin adı bile yanlış yazılmıştır. Objektif değerlendirmeye zemin olamaz. Epikriz düzenlemesinin, basamak belirleme değişiklik yapılması mümkün değildir. Dolandırıcılık iddiasını kabul etmiyorum.
11:37 – Ali Aksu: SGK, aralıklarla hastaneleri ziyaret eder, yerinde inceleme yapar. Basamağı yükseltmek demek de ödeme yapılacağı anlamına gelmez. Bunun başka kriterleri de var. Bazı hekimlerin üçüncü basamak dediği bir hastaya, diğer bir hekim ikinci basamak diyebilir. Bu davada da tartışmaların kaynağı, SGK’nın basamağa göre ödeme yapmasıdır. Basamak düzeyleri arasındaki farklılıklar nedeniyle şu anda SGK ile hastaneler arasında çok fazla dava bulunuyor. Dosyada adı çok geçiyor. Epikriz hastanın kimlik bilgileri, özgeçmişi, muayene bulguları, tetkikleri olduğu e imza ile hekimlerin imzaladığı belgedir.
11:08 – Ali Aksu hakim karşısında.
10:59 – Sanık avukatı: Örgüte yardım söz konusu değildir. 7/24 denetime açık kurumda dolandırıcılık olmaz. Atılı suçlamaları reddediyoruz.
10:48 – Savcı: Fırat Sarı’yı işe alım yapan kim?
Hıdır Yüksel: İnsan kaynakları araştırmış, Fırat Sarı başvurmuş. Fırat Sarı 5 sene önce falan önce işe alındı. Tam hatırlamıyorum. İnsan kaynakları alır, mesul müdürüne belgeler gönderilir o da İl Sağlık Müdürlüğüne gönderilir.
Savcı sorular soruyor:
Hıdır Yüksel: Reyap Hastanesi ile Çorlu Hastanesi’nin sahipleri kardeştir.
Savcı: Reyap Hastanesi’nin doktoru Çorlu Reyap’a gidip çalışabilir mi?
Hıdır Yüksel: İl Sağlık Müdürlüğü karar verir.
Savcı: Fırat Sarı’nın sözleşmesi nasıldı?
Hıdır Yüksel: Ben mali konuları bilemem.
Hıdır Yüksel’den avukata yanıt: Hekimin evrakları il sağlık müdürlüğüne gönderilir, ondan “çalışabilir” denir ve SGK açılır çalışmaya başlar. Özel hastaneler sağlık bakanlığı çalışmalar dahilindedir. Onun dışında çalışma imkanı yoktur.
10:43 – Mahkeme Başkanı, “Yağmur Seda ile Fırat Sarı arasında geçen 20 küvez olduğu yönündeki tapeyi sordu.
Hıdır Yüksel: Hiç bir bilgim yok. Fırat Bey’den sorarım, bir sıkıntı var mı diye. Dikkat çeken bir şey olmadı.
Mahkeme Başkanı sorular sormaya devam ediyor:
Hıdır Yüksel: Mehtap diye sorumlu hemşire vardı. Hakan Doğukan Taşçı’yı tanımam. Kollukta verdiğim ifadem doğrudur.
Savcı: Reyap Hastanesi’nde ortaklığın var mı?
Hıdır Yüksel: Küçük hissem vardı, yüzde 10.
10:40 – Hıdır Yüksel: 55 senelik hekimim, 2024 Ocak ayına kadar Reyap’ta başhekim olarak çalıştım. Çalıştığım yerde böyle bir şey imkansız. (suçlamalar için) Reyap Hastanesi’nde yenidoğan sorumlu hekim ve oradaki sorumluları tanıyorum. Doktor Fırat Sarı vardı ve hemşireyi tanıyorum. Bu hastanede işletme diye bir şey yok. Biz kurumsal hastaneyiz, yenidoğan servisimiz 25 yataklı olduğu için hastanenin bu ihtiyacını bazen karşılayamaz durumdaydı. Dışarıdan sevk geldiğini tahmin etmiyorum. Genel Müdür Özgür Tosuner’di. O yönetim idari işler görevini yapardı. Çalıştığım süre içinde anne babadan şikayet hiç yok. Denetimler olur bir eksiğimiz yok. Bakanlığın genel sağlık sigortasına bağlıyız. İlker Gönen’i tanımam.
10:15 – Hıdır Yüksel savunma yapacak. Yüksel, 81 yaşında olduğu için oturarak savunma yapacak.
10:12 – Sanık kimlik bilgilerini paylaştı. Yüksel, “Çapa mezunuyum. Emekli maaşı 25 bin lira alıyorum” dedi. (Kaydı alındı)
10:08 – Duruşma başladı. Sanık Hıdır Yüksel hakim karşısında.
Geçen dokuz günde neler oldu?
Türkiye tarihinin en büyük sağlık skandallarından biri olarak adlandırılan Yenidoğan Çetesi’nin ilk duruşması, İstanbul Bakırköy 22. Ağır Ceza Mahkemesi’nde 18 Kasım Pazartesi günü başladı.
Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan bin 400 sayfalık iddianamede, 22’si tutuklu toplam 47 sanık yer alıyor.
İddianameye göre, sanıkların İstanbul’da 112 Acil Çağrı Merkezi’nde çalışan kişilerle ortak hareket ederek, bazı bebekleri önceden anlaştıkları özel hastanelerin yenidoğan ünitelerine sevk ettirdikleri, bu süreçte bazı bebeklerin ölümüne neden oldukları ve haksız kazanç sağladıkları iddia ediliyor.
Yenidoğan Çetesi’nin ilk duruşması: Fırat Sarı’nın ifadesi
Tutuklu sanık Dr. Fırat Sarı için 582 yıl 9 aya kadar hapis cezası isteniyor. 23 Kasım Cumartesi günü savunma yapan Sarı, “Hayattan bir beklentim, umudum kalmadı” diyerek sözlerine başladı. Üniversitede bir gösteriye katıldığı için terör örgütü suçlamasıyla ceza aldığını ve hapis yattığını anlatan Sarı, “FETÖ dönemine kadar emniyet birimleriyle görüşüyordum. FETÖ döneminden sonra devlet yetkilileriyle bağlantım koptu” dedi.
Hayat hikâyesini anlatan Sarı, Esenyurt Devlet Hastanesi’ndeki zorunlu hizmetten sonra Reyap Hastanesi’nde çalıştığını dile getirdi. Esenyurt’un sosyoekonomik yapısından bahseden Sarı, doğum oranlarının yüksek olduğunu ve bu nedenle hizmete ihtiyaç duyulduğunu belirtti. Tıp merkezlerinin varlığına değinen Sarı, çalışma yaşamında başarılı işler yaptığını vurguladı. “İşletme” denilen yapının birçok serviste mevcut olduğunu ifade ederek, “Çocuk servislerinin, yeni doğan servisleri işletmeye veriliyor. Fizik tedavi, kalp damar cerrahisi gibi alanların hepsi işletme usulü çalışıyordu. Ben de bu işe el attım” diye konuştu.
Kendisine işletme teklifleri geldiğini belirten Sarı, “112 dışı sevk dedikleri şey şu: Hekim bana güvendiği için hastasını bana göndermek istiyor. 112’den kimseye rüşvet vererek hasta almadık” dedi. Dışarıdan işletme alınca hasta bulmak için bazı kişilerle anlaştığını ifade eden Sarı, yenidoğan servisinde çalışacak personel bulmanın zor olduğunu savundu ve hemşire maaşlarının düşük olduğunu vurguladı. Yeni doğan nakil ambulanslarının sayısının yetersiz olduğunu söyledi.
Sarı: “Ateşe atıldık”
Bebek ölümlerine değinen Sarı, uzman raporuna atıfta bulunarak, “Adeta ateşe atıldık” dedi. Beylikdüzü, Esenyurt ve Avcılar’daki ölüm oranlarının kendisinden önceki rakamlarla karşılaştırılmasını talep etti. Bebek ölümlerinin ihmal ya da kasıt sonucu olmadığını savundu ve bu konudaki suçlamaları kabul etmedi.
Deniz Korkmaz hakkında konuşan Sarı, “CİMER şikayetini yapan adam, evladım gibi yanımda taşıdığım biriydi. Benim yanımda çalışıyordu. Hatta CİMER şikayetini yaptıktan sonra da Duygu Hastanesi’nde çalışmaya devam etti. Beni en çok şaşırtan şey, Deniz Korkmaz’ın bu şikayeti yapmış olmasıydı. Üslup, Deniz’in üslubu değildi. Deniz Korkmaz, Deniz Gezmiş parkası giyerdi. Şikayetinde ‘Aziz milletim’ diyerek başlamış ama Deniz böyle bir şeyi bilmez; o aşırı solcudur. Deniz, vatan millet kaygısı taşımaz. ‘Bir sürü bebek öldü’ demiş. Peki neden bizim yanımızda çalışmaya devam etti?” dedi.
Yenidoğan Çetesi’nin ilk duruşması: “O bebek için çok mücadele ettik”
15 yaşındaki oğlundan aldığı mektuptan bahseden Sarı, “Mektubunda, ‘Telefon geldi, korktum’ diyor. Telefonda, ‘Baban iyi bir doktor, iyi bir insan’ demişler. Okula gitmekten korktuğunu yazmış. ‘Biz kimseye bir şey diyemiyoruz, babam hep hastalarına giderdi, bizimle ilgilenmedi’ diyemezdi” ifadelerini kullandı.
Mahkeme başkanının diploma kullanma ve mesaiye gitmeme üzerine yapılan telefon konuşmalarını okuması üzerine Sarı, gülerek, “Bu şaka, vallahi şaka. Kimsenin diplomasını kullanmadık. Nasıl böyle bir şey olabilir?” dedi.
Sarı, hastane yönetimlerinin kendisini hasta bulmak için baskı yaptığını belirtti. İlaçların çalındığı söylentisinin çıkarıldığını ifade eden Sarı, ilaç satışının olduğunu tapelerden öğrendiğini söyledi. Mahkeme başkanının “Çek fişi” içerikli konuşmayı sorması üzerine, “O bebek için çok mücadele ettik. Durumu kötüydü. Öyle bir şey yok, niye fişini çeksin? Şimdi bunu siz duyunca irite oluyorsunuz, haklısınız ama bunlar sadece muhabbet” diye konuştu.
Sarı’nın mahkeme heyetine, “Siz kendi aranızda konuşmuyor musunuz, ‘Birinin kellesini aldım’ diye?” demesi üzerine savcı, “Üzerimden örnek vermeden savunma yap” diyerek uyardı.
Savcı’nın “Bu sistemden herkes nasipleniyor” içerikli tapeyi sorması üzerine Sarı, “Danışmanlık sisteminden bahsediyorum, bir örgüt sisteminden değil. Örgütsel bir sistem yok” dedi.
Savcı’nın “Bebek ölümlerinde ihmal olduğunu kabul etmiyor musun?” sorusuna ise, “İhmal olduğunu ve eksiklik yaptığımızı düşünmüyorum. Ben kendi adıma elimden geleni yaptım” yanıtını verdi.
Sarı, savcının “Para karşılığı bebekleri yönlendirdiğinden hastane sahipleri ve yöneticilerinin haberi var mıydı?” sorusuna “Vardı. Hastaneler isim isim bilmiyordu ama durumu biliyorlardı” dedi.
Avukatı, savunmasında bir diziden örnek vererek, “Prens dizisinde bir söz var, bilir misiniz? ‘Ne kadar da inanarak boş konuşuyor, değil mi?’ Sizin iddianameniz de bize göre böyle saçmalıyor işte” diyerek müvekkilinin suçsuz olduğunu, örgüt kurulmadığını savundu.
Daha önce 34 kişinin savunma yaptığı Yenidoğan Çetesi davası dokuzuncu oturumu saat 09:30’da başladı. Tutuksuz yargılanan ve aralarında hastane sahibinin de olduğu sanıklar mahkemede savunma yaptı.