Bir araştırmaya göre Türkiye’de son 25 yılda en büyük sanayi kuruluşları kârlarını rekor seviyede artırırken, sanayi işçilerinin payı sürekli geriledi. 2020-2022 yılları arasında yaşanan bölüşüm krizi, çalışanların payını daha da düşürerek işçiler üzerindeki mali yükü artırdı.
Türkiye’de emeğin gelirden aldığı pay, küresel düzeyde de görülen bir trendle birlikte, son yıllarda belirgin bir şekilde geriliyor. Başkent Üniversitesi Öğretim Görevlisi Dr. Osman Berke Duvan’ın “Türkiye’de Bölüşüm: En Büyük 1000 Sanayi Kuruluşu Üzerinden Bir Değerlendirme” başlıklı akademik çalışması, 1997-2023 yılları arasındaki bölüşüm dinamiklerini ele alıyor. Araştırma, özellikle 2001 ekonomik krizinden sonra emeğin katma değerden aldığı payın büyük sanayi kuruluşlarında nasıl azaldığını ve 2020-2022 bölüşüm krizinde işçilerin omuzlarına binen yükün artış gösterdiğini ortaya koyuyor.
Araştırma, İstanbul Sanayi Odası’nın (İSO) “Türkiye’nin 500 Büyük Sanayi Kuruluşu” ve “Türkiye’nin İkinci 500 Büyük Sanayi Kuruluşu” verilerini temel alıyor.
İSO 1000’in Türkiye ekonomisindeki konumu ise oldukça önemli. Bu kuruluşlar 2018-2023 döneminde Türkiye’nin GSYİH’sinin yüzde 7,8’ini, toplam ihracatının yüzde 44,6’sını ve sanayi istihdamının yüzde 16,5’ini oluşturuyor.
Verimlilik ve ücret makasının açılması
Araştırmanın en çarpıcı bulgularından biri, çalışanların verimlilik artışlarının ücretlerine yansımaması. 1997-2023 döneminde İSO 500 ve ikinci 500 kuruluşlarında emek verimliliği yıllık ortalama yüzde 4-4,2 artarken, reel ücret artışları sadece yüzde 0,7-1,1 seviyesinde kaldı. Bu durum, artan verimliliğin getirilerinin çalışanlardan ziyade sermaye sahiplerine gittiğini ortaya koyuyor.
Özellikle 2001 krizinden sonra bu makas daha da açıldı. İSO 500 kuruluşlarında 2002-2009 döneminde emek verimliliği yıllık ortalama yüzde 6,5 arttı ancak reel ücretlerdeki artış sadece yüzde 1,2’de kaldı. İkinci 500’de ise aynı makas daha da açık. Verimlilik yüzde 6,6 artarken, reel ücret artışı sadece yüzde 0,3 oldu.
Salgın döneminde eşitsizlik derinleşti
Koronavirüs salgınının en şiddetli olduğu 2020-2022 dönemi ve sonrasında ise emek-sermaye makası daha da açıldı.
Bu dönemde İSO 500 kuruluşlarında emek verimliliği yıllık ortalama yüzde 13,4 artarken, çalışanların reel ücretleri yüzde 5,5 geriledi. İkinci 500’de ise bu dönemde verimlilik yüzde 5,8 artarken, reel ücretler yüzde 6 düştü.
Bu dönemde şirket kârları rekor seviyelere ulaştı. İSO 500’de kâr marjı 2019’da yüzde 11,3 iken, 2021’de yüzde 17,5’e yükseldi.
Ekonomi politikalarının çalışanlara etkisi
Faiz düşüşleri ile 2021’de başlayan “Türkiye modeli” olarak adlandırılan politikalar ve bunun sonucunda yaşanan yüksek enflasyon da bölüşüm ilişkilerini fazlasıyla etkiledi.
Medyascope'un günlük e-bülteni
Andaç'a abone olun
Editörlerimizin derlediği öngörüler, analizler, Türkiye’yi ve dünyayı şekillendiren haberler, Medyascope’un e-bülteni Andaç‘la her gün mail kutunuzda.
2022’de çalışanların GSYİH’den aldığı pay yüzde 24 ile mevcut serinin en düşük seviyesine gerilerken, sermayenin payı aynı dönemde yüzde 67 ile rekor kırdı. Benzer şekilde İSO 500 kuruluşlarında emeğin katma değerden aldığı pay, 1982’den bu yana yayımlanan fonksiyonel bölüşüm serilerinde en düşük seviye olan yüzde 26,9’a geriledi.
Tablo: Emek ve sermayenin GSYİH’den aldığı pay
Yıl | Emeğin payı | Sermayenin payı |
2000 | Yüzde 30 | Yüzde 55 |
2022 | Yüzde 24 | Yüzde 67 |
Asgari ücrete yakınsama süreci
Araştırmanın diğer bulgularından biri de büyük sanayi kuruluşlarında ücretlerin giderek asgari ücrete yaklaşması. 2001’de İSO 500 kuruluşlarında çalışanların ortalama ücreti asgari ücretin 5,2 katı iken, bu oran 2016’da 2,7 kata geriledi.
İSO ikinci 500’de ise aynı dönemde ücretler asgari ücretin 3,2 katından 2 katına düştü.
Bu süreç, Türkiye’de genel olarak yaşanan “ücretlerin asgari ücrete sıkışması” olgusunun bir parçası. Nazım Tamkoç, Orhan Torul, Aziz Çelik, Aykut Kibritçioğlu gibi ekonomistler, Türkiye’de ortalama ücretlerin giderek asgari ücrete dönüştüğüne dikkat çekiyor.