Gözaltında kaybedilen yakınlarını arayan Cumartesi Anneleri 1045. haftada Galatasaray Meydanı’nda Talat Türkoğlu için adalet istedi.

Gözaltında kaybedilen yakınlarının akıbetini soran ve faillerin yargılanması talebiyle İstanbul-Beyoğlu’nda 1995’ten bu yana eylem yapan Cumartesi Anneleri, bu hafta (5 Nisan 2025) Galatasaray Meydanı’na karanfil bırakarak açıklamalarını okudu.
Cumartesi Anneleri 1045. haftada gözaltında kaybedilen Talat Türkoğlu için adalet istedi.
Açıklama şöyle:
Talat Türkoğlu için adalet istiyoruz
29 yıl önce Edirne’de gözaltında kaybedilen Talat Türkoğlu nerede?
1045.haftamızda da bizi gerçek toplanma mekânımızdan ayıran polis bariyerlerinin önündeyiz.
Yaşadık, biliyoruz: Barışçıl bir gösteri sırasında katılımcıların engellenmesi veya gösteri sonrasında katılımcılara yönelik soruşturma ve cezalandırma yoluna gidilmesi Anayasa’ya aykırıdır ve toplanma hakkının ihlali anlamına gelmektedir. Hakkın keyfi biçimde engellenmesi, insanları düşüncelerini serbestçe açıklamaktan, toplantı ve gösterilere katılmaktan caydırmayı amaçlamaktadır. Toplanma ve gösteri hakkını hedef alan bu hukuksuzluk son bulmalıdır. İlk adım olarak, Galatasaray’daki bariyerler kaldırılmalıdır. Ancak bu yetmez; gösteri ve toplanma hakkını kullandıkları için tutuklanan herkes derhal serbest bırakılmalı ve haklarındaki tüm suçlamalar düşürülmelidir.
1045.haftamızda Talat Türkoğlu’nun gözaltında kaybedilme bilgisini kamuoyu ile paylaşmak için buradayız.
Sosyalist kimliğiyle bilinen 45 yaşındaki Talat Türkoğlu, İstanbul Avcılar’da yaşıyordu. 29 Mart 1996 tarihinde annesini ziyaret etmek için Edirne’ye gitti. İstanbul’dan Edirne’deki evin kapısına kadar sivil polisler tarafından takip edildiğini kardeşlerine söyledi. Ailesinin yanında kaldığı süre boyunca bu durum devam etti. 1 Nisan 1996 tarihinde İstanbul’daki evine dönmek üzere yola çıkan Türkoğlu’ndan bir daha haber alınamadı.
“Etkin bir soruşturma yürütülmedi”
Türkoğlu Ailesi, İnsan Hakları Derneği ve Uluslararası Af Örgütü’nün tüm girişimleri sonuçsuz kaldı. Resmi makamlar, Talat Türkoğlu’nun gözaltına alınmadığını ve nerede olduğunu bilmediklerini söyledi.
Medyascope'un günlük e-bülteni
Andaç'a abone olun
Editörlerimizin derlediği öngörüler, analizler, Türkiye’yi ve dünyayı şekillendiren haberler, Medyascope’un e-bülteni Andaç‘la her gün mail kutunuzda.
1997 yılında JİTEM mensubu Kasım Açık’ın yaptığı itiraflar basına yansıdı. Talat’ın eşkâlini, kullandığı saati, giysi ve ayakkabılarını, cüzdan bilgilerini ayrıntılarıyla veren Kasım Açık; onun Edirne yakınlarında bulunan Çadırkent’te polisler, askerler ve it”irafçılardan oluşan bir ekip tarafından sorgulandığını, işkenceyle öldürüldüğünü ve bedeninin Meriç Nehri’ne atıldığını söyledi.
Bu beyanlar üzerine Türkoğlu Ailesi, avukatları aracılığıyla ek bir soruşturma yapılması için savcılığa başvurdu. Ancak savcılık, etkin bir soruşturma yürütmeden “kovuşturma yapılmasına yer olmadığına” karar verdi.
AİHM’e taşınan davada ise Türkiye, etkili bir soruşturma yapmadığı ve Talat Türkoğlu’nun yaşama hakkını koruma yükümlülüğünü yerine getirmediği gerekçesiyle mahkûm oldu.
AİHM’in Türkiye’yi mahkûm etmesinin ardından, dosyayı başından beri takip eden İHD avukatı Gülizar Tuncer, Edirne Savcılığı’na dilekçe ile başvurarak AİHM’in verdiği mahkûmiyet kararı gereği soruşturmanın derinleştirilerek sürdürülmesini talep etti. Ancak Edirne Savcılığı, zamanaşımı süresinin dolduğu gerekçesiyle “kovuşturma yapılmasına yer olmadığına” karar verdi. Bu karara yapılan itiraz başvurusu da reddedildi.
Aile, 18 Ağustos 2016 tarihinde Anayasa Mahkemesi’ne başvurdu. Anayasa Mahkemesi ise 2020 yılında başvurunun diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin süre aşımı nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verdi. Aile, kararın icrası için tekrar AİHM’e başvurdu.
“Zamanaşımı devreye sokularak dosya kapatıldı”
Kısacası, Talat Türkoğlu’nun gözaltında kaybedilmesi ile ilgili iç hukukta tüm başvuru yolları denenmesine rağmen, evrensel hukuka aykırı bir biçimde zamanaşımı devreye sokularak dosya kapatıldı.
1045. haftamızda Cumhurbaşkanı Erdoğan’a sesleniyoruz: Kayıp yakınlarının “Gözaltına alınan sevdiklerimize ne oldu?” sorusunun muhatabı 23 yıldır siz ve iktidarınızdır. Zira gözaltında kaybetmelerde, sadece olayın gerçekleştiği dönemdeki iktidarları değil, aynı zamanda sonraki iktidarları da kapsayan bir sorumluluk zinciri vardır. Kayıp yakınlarına etkili ve ulaşılabilir iç hukuk yolları sağlama ve seslerini duyurma çabalarını destekleme sorumluluğunuzu yerine getirin.
Kaç yıl geçerse geçsin, Talat Türkoğlu için, tüm kayıplarımız için adalet istemekten, devletin evrensel hukuk normları içinde hareket etmek zorunda olduğunu hatırlatmaktan vazgeçmeyeceğiz.