Zehra Kınık’ın ölümüne sebep olduğu çocuğun annesi: “Oğlum yapmış olsaydı asla içeriden çıkamazdı”

Fatıma Zehra Kınık’ın ölümüne neden olduğu Batın Barlasçeki’nin annesi Hasret Doğan, “Bu bir kaza değil. Benim oğlum böyle bir şey yapmış olsaydı asla içeriden çıkamazdı. Çünkü böyle bir sınıf ayrımı var onlarda” diyerek karara itiraz edeceğini söyledi.

Bilirkişi, 17 yaşındaki Batın'ın ölümüne sebep olan Zehra Kınık'ı asli kusurlu buldu.

Önceki Kızılay Başkanı Kerem Kınık’ın kızı Fatıma Zehra Kınık, geçen yıl Beykoz Kavacık’ta otomobiliyle Yavuz Selim Öztürk’ün kullandığı motosiklete çarpmış, olayda motosikletin arkasında oturan 17 yaşındaki Batın Barlasçeki yere düşmesi sonucu geçirdiği iç kanama nedeniyle yaşamını yitirmişti.

Kaza sonrası gözaltına alınan Fatıma Zehra Kınık, bir günlük gözaltının ardından tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılmıştı. Bilirkişi raporunda kazada asli kusurlu olduğu belirlenen Kınık, 26 Mayıs’taki duruşmada dört yıl iki ay hapis cezasına çarptırıldı ve iki yıl süreyle ehliyetine el konuldu.

Batın Barlasçeki’nin annesi Hasret Doğan ve avukatı Uysal Uğurlu ve dava sürecini ve verilen cezayı ANKA’ya değerlendirdi. 

“Bir pişmanlık görmedim, bir mahcubiyet yok”

Avukat Uğurlu, Zehra Kınık’a verilen cezaya uygulanan 1/6 oranındaki hakkaniyet indirimini doğru bulmadığını ifade ederken, anne Doğan da, “Bir pişmanlık görmedim, bir mahcubiyet yok. Duruşma sırasında da hiç etik davranılmadı. Benim acımı hiçe saydılar, oğlumun hayatta olmayışını hiçe saydılar. Psikolojim bozuk deyip, ikinci kez, aynı araca binip kaza yapabiliyor. Ben kendimi onun yerine koydum. O aracı gözüm görmek istemez benim” dedi.

“Kaza deyip üstü örtülemez”

Cezanın, Zehra Kınık’ın asli kusurlu olarak belirlenmiş olduğu Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi’nin hazırladığı bilirkişi raporuna uygun olarak verildiğini söyleyen Uğurlu, “dur” levhasına uymamış olması nedeniyle Kınık’ın hukuki olarak yüzde 100 kusurlu olması gerektiğini belirtti.

Uğurlu, “Yüzde 100 kusurlu olması durumunda, ceza miktarı artacaktı. O durumda, almış olduğu 4 yıl 2 aylık ceza 7 yıla çıkacaktı” dedi.

Anne Doğan da, “Bu bir kaza değil, bu kurallara uymama tercihi ve bu kurala uymamanın sonucunda, bir anlık hatası nedeniyle benim evladım şu anda yok. Bu basitleştirilemez, bunun cezaları diğer cezalarla aynı olamaz. Kaza deyip üstü örtülemez” diyerek verilen cezaya itiraz edeceğini belirtti.

Doğan şöyle devam etti:

“Batın’ın sesi, yolda kalmış her bir canın vicdanının sesi. Çünkü, Batın ilk değil, ama son olsun istiyorum. Özellikle de adalet karşısında çaresiz kalan insanlar olduğumuz için, benim çabam da, Batın’ın sesi en azından hepimiz için olsun. Herkesi bu konuda ses çıkarmaya davet ediyorum. Cezaların bir farkı olması gerekiyor. Cezaların caydırıcılığı konusunda bir şey yapılması gerekiyor.”

“Oğlum böyle bir şey yapmış olsaydı asla içeriden çıkamazdı”

Fatma Kınık’ın savcılıktan adli kontrol şartı ile hakimliğe sevk edilmiş olmasını ve bir gün bile tutuklu kalmamasını bir “hukuk garabeti” olarak değerlendiren avukat Uğurlu, “Bu olayda da, Fatma Zehra Kınık ismi olmasaydı mutlaka tutuklanırdı diye düşünüyorum” dedi.

Anne Doğan ise, “Burada bir ayrım yapıldığını zaten gördük hepimiz” derken davada adaletin eşit sağlanmadığını düşündüğünü söyleyerek, “”Bu olay tam tersi olsaydı, benim oğlum böyle bir şey yapmış olsaydı asla içeriden çıkamazdı. Çünkü böyle bir sınıf ayrımı var onlarda. Kendileri üst mercide, halktan olan insanları alt sınıfta” diye konuştu.

“Benim oğlumun yaşam hakkı satılık değil”

Anne Doğan Kınık’ların daha önce iki kere kendilerine para teklifinde bulunduğunu belirtti:

“Biz bunları kabul etmedik, buna rağmen son duruşmada maddi tazminat, kendilerince hesaplayıp benim adıma PTT’de hesap açıp, ona yatırdıklarını söylediler. Biz böyle bir talepte bulunmadık. Neden son duruşmada böyle bir şey yaptınız? Mahkemeyi etkilemek adına mı böyle bir şey yapıldı? Çünkü daha önce yapılan para tekliflerini de kabul etmedik. Zehra ve Kerem Kınık, bizzat bizim aile dostumuzun yanına giderek, ‘Ne istiyorlarsa yapmaya hazırız, Batın’ın adını yaşatmak adına, çeşme ve benzeri, bunlar da dahil demişler. Bir de şöyle bir cümle kurulmuş, ‘En azından, kendisi vazgeçmiyorsa davadan, diğer aile ile görüşsün, onu ikna etsin’. Kabul etmedik tabii ki. Benim oğlumun yaşam hakkı satılık değil. Bu davanın o yüzden sonuna kadar peşindeyim.”

(ANKA)

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.