Ruşen Çakır, İngiltere’de yaşayan sanatçı Evre Başak Clarke’ın ölümü üzerinden sosyal medyadaki linç kültürünü eleştirdi. Çakır, teknolojinin kötülüğü yaymada nasıl araç haline geldiğini anlatarak “insanlığın ipi ucunu kaçırdığını” söyledi.
Ruşen Çakır, İngiltere’de yaşayan Evre Başak Clarke’ın kanser sebebiyle hayatını kaybetmesinin ardından, Clarke’a daha önce yapılan linç girişimini değerlendirdi.
Başak’ın 6 bin 700 kişiden 250 bin sterlin topladığını belirten Çakır, kampanya sürecinde yaşananları anlattı:
“Kampanyanın belli bir aşamasında Evre’nin daha önce atmış olduğu birtakım tweet’leri bulan, avlayan birileri onun Türk düşmanı olduğunu söylüyorlar. Irkçı olduğunu söylüyorlar ve bir karşı kampanyayla onun aslında hasta da olmadığını, dolandırıcılık yaptığını söyleyerek bir yıldırma yoluna gidiyorlar.”
“Değişik konularda kendileri gibi olmayan herkesi suçluyorlar”
Çakır, ölüm haberinin ardından sosyal medyada yaşananları eleştirdi. Clarke hakkında söylenen aşağılayıcı sözlerin tekrar dolaşıma girdiğini belirten Çakır, çelişkili tutumları şöyle örneklendirdi: “Açık bir şekilde şunu gördük, değişik konularda rahatlıkla kendileri gibi olmayan herkese ırkçı yaklaşımlar sergileyen kişiler kolaylıkla başkalarını ırkçılıkla suçluyorlar.”
Bu durumu “garip bir Türkçülük” olarak nitelendiren Çakır, sosyal medyada linç yapanları “genç yaşlarda olan, neyin ne olduğunu fazla bilmeyen ama önemsemeyen insanlar” olarak tanımladı.
“Teknoloji kötülüğü hızlandırıyor”
Sosyal medyanın hayata getirdiği kolaylıkların yanında kötülükleri de hızlandırdığını vurgulayan Çakır, “Teknolojinin bu imkanlarından her türlü vasatlık, vasat ve kötülük çok hızlı bir şekilde yayılıyor” dedi.
“Değişik konularda olur olmaz nedenlerle olayın tam ne olduğu anlaşılmadan, anlama ihtiyacı da duyulmadan” linçlerin gerçekleştiğini söyleyen Çakır, genellikle azınlıkta olan ve kendini savunmakta zorlanacağı düşünülen kişilerin hedef alındığını ifade etti.
“Ölümden mutlu olduklarını söylediler”
Çakır, Clarke’ın ölümü sonrası yaşanan tepkilerin dayanılmaz boyuta ulaştığını anlattı:
Medyascope'u destekle. Medyascope'a abone ol.
Medyascope’u senin desteğin ayakta tutuyor. Hiçbir patronun, siyasi çıkarın güdümünde değiliz; hangi haberi yapacağımıza biz karar veriyoruz. Tıklanma uğruna değil, kamu yararına çalışıyoruz. Bağımsız gazeteciliğin sürmesi, sitenin açık kalması ve herkesin doğru bilgiye erişebilmesi senin desteğinle mümkün.
“Ailesinin açıklamasının ardından ‘Öldüğü ne malum’ bile diyebildiler. Bir yer vardır, ölümle beraber artık susulur. Hayır susulmadı şu da dendi: ‘Öldüğü ne malum’ ya da ölümünden mutlu olduklarını söylediler.”
Çakır, erken yaşta büyük acılar çeken genç bir kadının ölümünden insanların mutlu olabilmesini “dayanılacak gibi değil” sözleriyle eleştirdi.
“İnsanlık ipin ucunu kaçırdı”
Çakır, bu sorunla baş etmenin artık mümkün olmadığını düşündüğünü ifade etti: “Bu yasal düzenlemeyle şununla, bununla, eğitimle olacak bir iş değil. Artık insanlık bir yerden sonra ipin ucunu kaçırdı maalesef.”
“Neyin nasıl yapılması gerektiğine çok emin değilim” diyen Çakır, son durumda dayanamadığını ve “Cennet olmasa da olur ama inşallah cehennem vardır böyle insanlar için” dediğini aktardı.
“Baudrillard’ın öngörüleri gerçek oldu”
Çakır, 1980’li yıllarda okuduğu Fransız filozof Jean Baudrillard’ın “kötülüğün şeffaflığı” kavramını hatırlattı. Simülasyon ve simülakr kavramlarıyla her şeyi alt üst eden filozofun öngörülerinin sosyal medya döneminde doğrulandığını belirtti.
Baudrillard’ın bilgisayarda asla yazmadığını, hep daktiloda yazdığını hatırlatan Çakır, “Sosyal medyanın böyle geliştiği bu kadar yaygınlaştığı ve onun söylediklerini her gün defalarca doğruladığı bir ortamda yaşasaydı, kim bilir neler söylerdi” dedi.