TBMM’nin sosyal medya hesabından Kürtçe paylaşım yapıldı: “Aramızda barış esas olsun”

TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş Diyarbakır’da Dicle Üniversitesi’nin akademik açılış törenine katıldı. Kurtulmuş “Bu sefer başaracağız, bu sefer barış hakim olacak, bu sefer esenlik hakim olacak, bu sefer kardeşlik hakim olacak” dedi. Konuşmanın ardından TBMM’nin X hesabından Kürtçe paylaşım yapıldı.

Numan Kurtulmuş Diyarbakır'da: "Bu sefer başaracağız, barış hakim olacak"
TBMM’nin sosyal medya hesabından Kürtçe paylaşım yapıldı: “Aramızda barış esas olsun”

Çeşitli temaslarda bulunmak üzere Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu’nun bazı üyeleriyle birlikte Diyarbakır’a gelen TBMM Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş, Dicle Üniversitesi 2025-2026 Eğitim Öğretim Yılı Akademik Açılış Töreni’ne katıldı.

Törene Kurtulmuş’un yanı sıra Diyarbakır Valisi Murat Zorluoğlu, Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Ayşe Serra Bucak, AK Parti Grup Başkanvekili Abdulhamit Gül, Yeni Yol Partisi Grup Başkanı Bülent Kaya, DEM Parti Diyarbakır Milletvekili Osman Cengiz Çandar, HÜDA-PAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu, AK Parti Diyarbakır milletvekilleri Mehmet Galip Ensarioğlu, Suna Kepolu Ataman ve Mehmet Sait Yaz, CHP Diyarbakır Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, AK Parti Erzurum Milletvekili Selami Altınok ve çok sayıda davetli katıldı.

Törende konuşan TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, gündeme ilişkin değerlendirmede bulundu.

TBMM Kürtçe paylaşım yaptı

Konuşmanın ardından TBMM’nin X hesabından Kürtçe paylaşım yapıldı. Paylaşımda “Bi hev re bibin dil bi dil, dest bi dest; aştî li nav me ra best (Birlik olalım, gönül gönüle, el ele olalı, aramızda barış esas olsun)” denildi.

TBMM’nin sosyal medya hesabından Kürtçe paylaşım yapıldı: “Aramızda barış esas olsun”

“Önümüzdeki süreci en iyi şekilde anlamlandırmamız lazım”

Dünyanın belki de en zor ve en büyük türbülanslarının yaşandığı bir dönemde olduklarını söyleyen Kurtulmuş, “Bizim Türkiye olarak kendimize gelmemiz gerçekten önümüzdeki süreci en iyi şekilde anlamlandırmamız ve yolumuza devam etmemiz lazım” dedi.

Önümüzdeki dönemde Türkiye’nin sözü güçlü bir ülke haline getirilmesi gerektiğini vurgulayan Kurtulmuş, “Esasında 86 milyon olarak hepimizin üzerine düşen görev. Türkiye’yi yönetenler olarak Türkiye’deki bütün siyasi gruplara düşen ödev, görev Türkiye’yi iki alanda daha ileriye taşımaktır. Bunlardan birisi kendi içimizde tam manasıyla adaleti, barışı, birliği, beraberliği, dirliği sağlayarak silahların değil, sözlerin ve gönüllerin konuşulduğu tam manasıyla özgür, adaletli bir Türkiye’yi inşa etmektir. İkinci büyük sorumluluğumuz ise dünyada yeni ve adil bir küresel düzenin inşa edilmesi için öncü olmak, sözcü olmak, tekliflerimizi hazırlamaktır. Bu çerçevede dün olduğundan daha fazla üzerimizde büyük sorumluluklar olduğunun altını çizmek isterim” dedi.

“İç cepheyi tahkim eden anlayış”

Türkiye’nin hem artık terörü geride bırakacak inisiyatifleri kullanarak adaleti, demokrasiyi ve kardeşliği güçlendirerek yoluna devam edeceğini aktaran Kurtulmuş, konuşmasını şu sözlerle sürdürdü:

“Böylece iç cephesini tahkim eden bir anlayışla dosta düşmana karşı samimi bir birlik ve beraberliği ortaya koyacak ve bölgesinin istikrar üreten bir ülkesi olmaya devam edecektir. Aynı şekilde biz sadece kendimizden sorumlu değiliz. Başta kendi coğrafyamız olmak üzere yeryüzündeki bütün mazlum milletlerden ve dünyanın her köşesindeki biçare insanlardan da sorumlu olduğumuzu unutmamamız gerekir.”

Medyascope'u destekle. Medyascope'a abone ol.

Medyascope’u senin desteğin ayakta tutuyor. Hiçbir patronun, siyasi çıkarın güdümünde değiliz; hangi haberi yapacağımıza biz karar veriyoruz. Tıklanma uğruna değil, kamu yararına çalışıyoruz. Bağımsız gazeteciliğin sürmesi, sitenin açık kalması ve herkesin doğru bilgiye erişebilmesi senin desteğinle mümkün.

“Türkiye’de kan dökülmemesini sağlayacak sürecin kapıları açıldı”

Yeni çözüm sürecine de değinen Kurtulmuş, bu sürecin başarıya ulaşacağın belirterek, şöyle konuştu:

“Son zamanlardaki gelişmeler bize önemli bir umut kapısını açmış, önemli bir fırsatı karşımıza çıkarmıştır. Türkiye yaklaşık 103 yıllık tarihimizin 50 yılını terörle mücadele ile geçirmiş. On binlerce insan ölmüş. Bu insanların gencecik yaşta toprağa girdiğini biliyoruz. Türkiye alternatif maliyetleriyle birlikte en az 2 trilyon dolarını bu mücadelede harcamıştır. Artık bunların geride kalmasının gerektiğine inanıyoruz. Türkiye’de bir daha kan dökülmemesini, bir daha insanların huzursuz olmamasını ve barış içinde yaşamasını sağlayacak bir sürecin kapılarının sonuna kadar açıldığını biliyoruz ve bu yolda mücadele etmeye devam edeceğiz. En başından en sonra söyleyeceğimi söyleyeyim. Bu sefer başaracağız, bu sefer barış hakim olacak, bu sefer esenlik hakim olacak, bu sefer kardeşlik hakim olacak.”

“Kardeşlik tek başına sorunları çözmenin yeterli olmadığını biliyoruz”

Kardeşliğin sorunları çözmede tek başına yeterli olmadığını aktaran Kurtulmuş, adalet ve demokrasinin de olması gerektiğini bildirerek, şunları söyledi:

“Özet olarak bu tecrübelerden anladığımız şey öncelikle kardeşliktir. Ancak kardeşlik tek başına sorunları çözmenin yeterli olmadığını biliyoruz. Kardeşliğin adalet ve demokrasi ile taçlandırılması gerektiği bir dönemde olduğumuzu Türkiye olarak da bu kadar büyük tarihsel tecrübemiz, bu kadar büyük demokrasi tecrübemizle de inşallah bunu başarabilecek bir güce bir müktesebata sahip olduğumuzu ifade etmek istiyorum. Kardeşlik, adalet ve demokrasi bizim geleceğimizin, kuracağımız mimarisinin üç temel ana sütunudur. Bunların üzerinde inşallah hep birlikte daha güçlü bir Türkiye’yi kuracak ve dünya milletlerine örnek olacak bir gelişmeyi sağlayacağız.”

“Ana dili, ana sütü kadar helaldir”

Kardeşliğin teminatının hukuk olduğuna vurgu yapan Kurtulmuş, “Adaletin teminatı kalıcı bir demokratik yapıdır. Demokrasinin sürdürülebilir olmasının ise toplumsal mutabakatı. Bunların hepsini hep beraber sağlayacağız. Bunun için de aramızdaki farklılıkları zenginlik vesilesi olarak göreceğiz. Kültürel farklılıklarımızı ayrıştırma aracı olarak değil, birleştirme, bütünleştirme aracı olarak göreceğiz. Örnek olarak söylüyorum. Dil insanların kendisini en iyi ifade ettiği alanlardan birisidir. Ayrışmanın değil çok çeşitliliğin ve çok kültürlülüğün büyük gölgesinin yansımasıdır. Ana dili, ana sütü kadar helaldir. Bu ülkede hiçbir kimse dilini istediği gibi kullanmak istediği için bir şekilde sorgulanamaz. Bir şekilde dil üzerinden memlekette ayrıştırma ya da ayrımcılık yapmanın hesapları yapılamaz. Çünkü biliyoruz ki dil insanın kalbe en yakın yeridir. Çünkü biliyoruz ki, Türkçedeki dil kelimesi de bildiğiniz gibi gönül manasına kullanılır. Sadece lisandan yani dilimizle konuştuğumuz lisandan ibaret değildir. Onun için diyoruz ki, dillerin üzerinden bir ayrımcılık yapmak asla bizim lügatimizde yazmaz” dedi.