Slate.fr’den Elodie Toto’nun haberine göre, Bektaşilik diğer dinlere ve Batı değerlerine daha uyumlu olduğu için son dönemlerde ilgi çekmeye başladı. Haberin özetini paylaşıyoruz:
Bektaşilik hâlihazırda Arnavutluk nüfusunun %20’si tarafından kabul edilmiş durumda. Fransız bir tur rehberi olan Elsa dört yıldır Arnavutluk’ta çalışıyor. Burada karşılaştığı Bektaşiliğin kendisini büyülediğini belirten Elsa, Batı Avrupa’nın Bektaşilikten öğrenecek çok şeyi olduğunu söylüyor.
Bektaşilik, Sünni İslam içindeki Sufi akımlardan gelen ezoterik ve mistik bir anlayış. Üyeleri tıpkı İslam’da olduğu gibi, Allah’a ve Hz. Muhammed’e inanıyor. Ancak onları Sünnilerden ayıran şeylerden biri Hz. Ali’ye de saygı göstermeleri. Hz. Ali onların gözünde evliyaların ve ruhani rehberlerin yol göstericisi ve lideri. Aslında Bektaşilerin evliyalara yönelik kuvvetli vurgusu Hıristiyanlıktaki azizlik mertebesine benziyor. Bu anlayış, 13. yüzyılda Hacı Bektaş Veli tarafından ortaya konuldu.
Bektaşilik Osmanlı İmparatorluğu hüküm sürerken, Doğu Avrupa’da da yayıldı. Özellikle Arnavutluk bu yayılmanın önemli parçalarından biriydi. Osmanlı İmparatorluğu dağıldıktan sonra, Arnavutluk, Bektaşiliği radikal İslam’a bir alternatif olarak sundu. Ayrıca Arnavut milliyetçiliğini güçlendirmek için de kullanıldı. Bugün hâlâ Arnavutluk nüfusunun %20’si Bektaşilerden oluşuyor.
Avrupalıların Bektaşiliğe artan ilgisi
Bugün Avrupalıların Bektaşiliğe ilgisi giderek artıyor. Arnavutluk tarihçisi Nathalie Clayer ise Bektaşiliğin piyasalaştırıldığı kanısında. Ona göre, Bektaşilik şu an Avrupa’da İslam’ın sakin, serinkanlı yüzü olarak görünüyor. Ancak Clayer uyarıyor: “Bu sanki İslam sakin ve serinkanlı değilmiş de Bektaşililk öyleymiş gibi bir algıyla yapılıyor.”
Büyük dinlerde kadın-erkek eşitliği ile ilgili ciddi bir ifade yokken, Hacı Bektaş Veli’nin 13. yüzyılda kadın-erkek arasında bir fark görmemesi ve hepsini Allah’ın yarattıkları olarak ifade etmesi önemli bir unsur. Hatta UNESCO bile Hacı Bektaş Veli’nin bu sözlerini referans alıyor ve insan hakları ile bağlantılı görüyor. Özellikle Fransa’da insanların İslam’ın başörtüsü ve kadın-erkek eşitliği konularına bakışıyla ilgili bazı korkuları var. Bektaşilikte ise kadın-erkek ayrımının olmaması ve kadınların başörtüsü takmaması Batılılıları çeken bir unsur.
Öte yandan Bosna savaşının ardından bölgede radikal İslami anlayışlar yükselirken, Arnavutluk bunun dışında kaldı. Bunun sebebinin Bektaşilik olduğu söyleniyor. Ancak Nathalie Clayer, Arnavutluk’un radikal akımlardan etkilenmemesinin sebebinin, Bosna ve Kosova’ya göre daha izole olması olduğunu düşünüyor.