Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

BuzzFeed’in özel haberi: Birleşik Arap Emirlikleri’nin, Yemen’deki siyasi hasımlarını ortadan kaldırmak için Amerikalı eski askerleri kiralamasının ayrıntıları

BuzzFeed’den Aram Roston, Yemen’deki iç savaşa ve suikast eylemlerine katılan ABD’li askerlerin hikâyesini yazdı. Okan Yücel çevirdi.

“Yemen’de üzerinde uzlaşılan bir suikast program vardı. Bunları ben yönetiyordum. Hep birlikte yaptık.”

Bir yandan kalaşnikofunu temizleyip diğer yandan lolipop yalayarak yolculuk edenlerden ve silahlarla donatılmış bir araçtan açtıkları ateşle Aden sokaklarındaki karanlık sessizliği bozanlardan biri eskiden ABD Ordusu özel kuvvetleri “Green Berets” (Yeşil Bereliler) için çalışmış bir asker, diğer ikisi ise ABD Donanması’nın özel kuvvetlerinin (Navy SEAL) iki eski üyesiydi. Yıllarca ABD’yi korumak üzere eğitilmişlerdi, ancak şimdi Birleşik Arap Emirlikleri’nin (BAE) satın aldığı özel bir Amerikalı şirket tarafından işe alınmışlardı.

Görevleri, 29 Aralık 2015 gecesi bir suikast gerçekleştirmekti. Hedefleri ise İslamcı bir parti olan El Islah’ın lideriydi. BAE, El Islah hareketini Müslüman Kardeşler’in Yemen örgütlenmesi olarak görüyor ve terör örgütü olarak tanımlıyordu. Üyelerinden birisi (Tevekkül Kerman) Nobel Barış Ödülü’nü kazanmış olan El Islah hareketini pek çok uzman, terör örgütü olarak görmüyor. Onlar için El Islah legal bir oluşum ve BAE hükümetini şiddetle değil sözlerle eleştiriyor.

Paralı askerler ilk önce bu örgütün, Yemen’deki önemli liman şehirlerinden olan Aden’deki stadyumun yanında konuşlandırılmış ana merkezine, içine şarapnel parçaları yerleştirilmiş  bir bomba koymayı düşünmüşlerdi. Bu saldırı o an ofiste bulunan herkesi öldürebilecek kadar büyük olacaktı.

Saat 21.57’de eylem yerine geldiklerinde her şey sakin görünüyordu. Üç kişi de silahlarıyla arabadan indiler. Biri yolun başına pusuya yatarak BAE güvenlik güçlerinin olası baskınına karşı önlem alıyordu. Bir diğeri, bölgede insan olmamasını sağlamak için kalabalığa doğru ateş açarken, üçüncü kişi ise sürünerek gidip bombayı tam kapının altına yerleştirdi.

Operasyonun adı: Mayo

Operasyona “Mayo’ya Karşı Operasyon” veya “Mayo Operasyonu” (The Operation Against Mayo) ismi verildi. Bu askerleri işe alan şirketin sahibi karizmatik, Macar asıllı bir İsrailli olan Abraham Golan’dı. Operasyonu o yürütüyordu. Şirketin adı “Spear Operations Group’du” (SOG) ve Delaware ile ortak çalışıyorlardı. Dediklerine göre; “Suikast olarak belirlenen bir hedef vardı. Ben yönetiyordum ve hep birlikte gerçekleştirdik. Eylem koalisyon güçleriyle birlikte hareket eden BAE tarafından onaylanmıştı.”

Saldırı yapılan örgüt daha önce suikastlerde iki düzineden fazla üst düzey yöneticisini kaybetmişti. Açlıktan küçük çocukların öldüğü, kolera salgınının sivillerin arasında yayıldığı, köylerin bombaladığı bu iç savaş için bile bu bombalı eylem fazlasıyla büyük ve acımasız bir saldırıydı.

“Belki kötü birisiyim ama haklıyım”

Bu eylemin Amerikalı suikastçiler tarafından yapıldığı bilgisi bütün dünya Cemal Kaşıkçı olayına odaklanmışken geldi. Golan tek tek isim belirtmese de, Yemen savaşındaki pek çok üst düzey yetkilinin öldürüldüğü suikasti kendi ekibinin gerçekleştirdiğini belirtiyor ve şöyle diyor: “Belki ben bir hayvanım. Belki hapsedilmem lazım. Belki kötü birisiyim ama haklıyım.”

SOG’un Yemen’deki misyonuyla birlikte farklı bir trend ortaya çıktı: yetenekli Amerikan savaşçılar tarafından gerçekleştirilen “askerîleşmiş sözleşmeler kaynaklı ölümler.”

Pek çok uzman ise ABD’nin bu kadar yakından izlediği bir savaşta kendi eski askerlerinin bu operasyonlarda yer aldığını bilmeme ihtimalinin düşük olduğunu söylüyor. CIA bu konuyla ilgili bir bilgisi olmadığını söylerken BuzzFeed Haber’e konuşan eski bir CIA yetkilisi önce bunun mümkün olmadığını söylerken, çek edip geri dönüş yaptığında büyük bir şaşkınlıkla bu olayın varlığını teyit ettiğini aktardı. Sürpriz bir şekilde Amerikan yasalarının buna izin verip vermediği ise berrak değil.

Legal olsun veya olmasın, Amerikan birlikleri daha önce İsrail savunma birlikleri, Fransız Yabancı Lejyonlarının bazı operasyonları ve IŞİD’e karşı savaş gibi pek çok operasyonda yer aldı. Golan bu tip saldırıların mümkün olduğunca az sivile zarar verdiğini vurgulasa da bu yöntem de eski terörle mücadele uygulamalarının sorunlarını taşımaya devam ediyor. Örneğin, o kapı önüne konan bomba içerideki herkesi öldürebilirdi. Veya bu askerlerden birisi hata yaptığında ya da sivil bir vatandaşı öldürdüğünde kime hesap vereceği belli değil.

Ancak Mayo Operasyonu daha büyük sorunlar taşıyor: Hedeflerin seçimi. Golan seçtikleri hedeflerin, ABD müttefiki BAE tarafından tespit edilen teröristler olduğunu söylese de; kim terörist kim siyasetçi; kimin yaşamaya kimin ölmeye hakkı olduğunu hangi güç belirleyecek?

BAE geçen yıl Amerikan ordusunda önceden yarbay olarak görev yapan Stephen Toumajan’ı silahlı güçlerinin başına geçirmişti. Ancak BAE başka ülkelerden sözleşmeli asker alan tek ülke değil. Daha önce Libya’da başka bir Amerikalı asker, Nijerya’da da Güney Afrikalı bir asker bu şekilde görev almıştı.

Mayo Operasyonu’nu gerçekleştiren ekipten olan Gilmore ve Golan, bir öğle yemeğinde kendilerine El Islah hareketini parçalamalarının söylendiğini aktarıyor. Daha sonra şartlarda anlaşma sağlanıyor ve Golan ile Gilmore’un BuzzFeed’e aktardıklarına göre aylık 1.5 milyon dolarda uzlaşılıyor. Her başarılı suikast için de, söylemekten çekindikleri miktarda bonus para kazanıyorlar. Zaman geçtikçe bu ekip BAE askerlerini de eğitiyor. Golan ve Gilmore’un bir diğer şartı ise daha sonradan yargılanmalarıyla ilgili sıkıntı çıkmaması için silahları ve hedef listelerini tek bir -hatta mümkünse birleştirilmiş- askerî yetkiliden almak.

Bu ikili ABD’ye döndüklerinde ilk yaptıkları iş, diğer askerlere bu konuyu anlatmak oldu. ABD’nin Afganistan ve Irak işgallerinin göz ardı edilen sonuçlarından biri, önceden 33 bin kişi olan özel harekât biriminin asker sayısının 70 bine ulaşmış olmasıdır. Ancak bu ekipten başka yerlerde sözleşmeli olarak çalışanlar yalnızca Gilmore ve Golan değil. Donanmadan üst düzey bir yetkili, bu tip işleri yapan başka askerler de tanıdığını söylerken aktif görevde olmadıkları müddetçe yaptıkları işleri rapor etme zorunlulukları bulunmadığını da ekliyor.

Aylık 25 bin dolar maaş

Golan ve Gilmore’un işlerinden ayrıldıktan sonra kurdukları ekibin büyük kısmı Amerikalı eski özel harekatçılardan oluşurken, bir kısmı da Fransız Yabancı Lejyonları için çalışıyordu. Gilmore ve Golan, Amerikalı üyelere Fransızlardan neredeyse iki kat daha fazla para öderlerken, bir aylık maaşları 25 bin dolara çıkıyordu ki bu da emekli özel harekât mensuplarının yaptığı güvenlik vs. gibi işlerde kazandıkları paranın yaklaşık 3 katına eşitti.

2015 yılında kurulan ekip yaklaşık 12 kişiden oluşuyordu. Ekip Abu Dabi’ye uçarken, BAE yetkilisi bir kişi, onlara 23 kişilik bir liste vermişti. Listenin yanı sıra 23 kişi için ayrı ayrı, yüzlerinin, isimlerinin ve pozisyonlarının yer aldığı kartlar da ekliydi. Bazıları El Islah üyesi, bazıları din adamı, bazıları ise teröristti. Ancak Gilmore hiçbirisi hakkında emin değildi tabii ki.

Listede bulunan herkes için bir kart hazırlanmıştı. Kartlardan bir tanesi de buydu.

Teröre Karşı Savaş dönemi

Soğuk savaş boyunca CIA, pek çok yabancı ülkenin liderlerine suikast düzenlenmesi için çaba sarf etti. Kongo, Dominik Cumhuriyeti, Vietnam bunlardan bazıları. Ancak, örneğin Vietnam’da liderlere suikastler düzenlemek ABD’nin önceliklerinden değildi. Ve Amerikan Kongresi CIA’nın bu tip eylemlerini 1970’li yıllarda deşifre ettikten sonra, ABD yönetimi yabancı liderlere suikast düzenlenmesini yasakladı.

Daha sonra “Teröre Karşı Savaş” (War on Terror) başladı. CIA ve ABD askeriyesi teröristleri öldürmek için drone’lar kullandı ve CIA gizli suikast programları geliştirdi. Obama ise suikast yöntemini kaldırırken Pakistan, Afganistan, Yemen ve Somali’deki drone saldırılarının sayısını artırdı. Trump ise drone saldırılarındaki her türlü kısıtlamayı ve kuralı kaldırdı.

BAE ise kendi yöntemlerini geliştirmeye başladı. Öncelikle silah sanayine ciddi bir yüklenme yapıldı. Sonrasında BAE, Yemen’de güçlü bir oyuncu haline geldi. 2003’te Yemen’de yapılan seçimlerde yüzde 20 oy alan İslamcı parti El Islah’ı bir anda hedef tahtasına oturttu.

Oxford Üniversitesi’nden Elisabeth Kendall şöyle düşünüyor: “El Islah şiddete başvurmayan bir hareket olsa da ABD’nin teröre karşı savaş doktrini ile el ele giden drone suikastleri ve benzeri saldırılar her ülkenin kendi suikast metodunu geliştirmesine ve bu doktrini kullanarak bu tip eylemleri meşrulaştırmasına yol açtı.”

Gilmore ve Golan’ın birinci hedefleri olan El Islah’ın Aden’deki lideri Mayo da, 2012’de The Washington Post’a verdiği mülakatta ABD’nin drone saldırılarının El Kaide’yi yavaşlatmak yerine, daha da aktif hale getirdiğini söylemişti.

Golan silaha bulaşmamış insanlara da suikast düzenlenmesini etik ve meşru olarak yorumlarken birkaç noktanın altını çiziyor. Kendi suikast modelini İsrail’i örnek alarak oluşturduğunu, bu sistemin İsrail kurulduğundan bu yana var olduğunu belirtiyor. Bazı yüksek profilli başarısızlıklara ve hayal kırıklıklarına rağmen büyük ölçüde doğru şekillerde gerçekleştirildiğini savunuyor. Bazı terörist düşmanların çok tehlikeli olduğunu ve yerlerinin belirlenip tutuklanmasının da mümkün olmadığını düşünüyor. Ona göre, böyle durumlarda en iyi çözüm suikast.

Gilmore da Golan da yaptıkları işin meşru olduğu konusunda ısrarcı. İsimleri BAE yönetiminden aldıklarını ve öncesinde çıkarlarının ABD’nin çıkarlarıyla çatışmayacağına yönelik taahhütte bulunduklarını söylüyorlar. Dahası, Golan, askerî tecrübelerinden yola çıkarak yaklaşık 1-2 haftalık izlemenin ardından bir kişinin terörist olup olmayacağını saptayabileceğini de iddia ediyor.

Gilmore ise kişisel problemleri suikast konusu haline getirmediklerini belirtiyor. Yani örneğin bir kişi, Muhammed bin Zayed’e mesafeli olduğu için listeye konmuş olabilirdi. Ancak böyle bir durum ile karşılaşmamak için her türlü şeyi yaptıklarını söylüyor ve kendi timlerinin bir katil takımı olmadığını iddia ediyor.

Suikast planı Noel’de hazırlandı

Aden’e vardıklarında en çok şaşırdıkları şey ise paralı askerlerin kendi silahlarını yapıyor oluşuydu, çünkü eldeki silahlar düşük kaliteli Çin mallarıydı. Gilmore’un anlattığına göre BAE istihbaratından bilgiler alındıktan sonra, Mayo’nun günlük hayatı keşfedilmişti. Bütün bir Noel boyunca Mayo’yu nasıl öldüreceklerini tartışmışlardı. Bomba ile mi baskın ile mi yoksa sniper ile mi? El Islah’ın merkezlerini gözetledikten sonra patlayıcının en uygun yöntem olduğunu karar verdiler. Plan yapıldıktan sonra Gilmore kâğıdı yakıp “Kendi el yazımla yazılmış hiçbir kâğıdın ortalıkta gözükmesini istemiyorum” dedi.

2 gün sonra plan uygulamaya konuldu. Bütün ekibin elinde AK47 vardı. Şarapnel yerleştirilmiş bombalar da bulunuyordu. İki tane araba vardı. Birinde Fransız askerleri, diğerinde ise Golan’ın ekibi vardı. Tam bomba ön kapıya götürülürken silah sesleri duyulmaya başlandı. Gilmore’un dediğine göre kendisi sokağa doğru ateş açarken silahı tutukluk yaptı ama arka taraflardan ateş sesleri gelmeye devam ediyordu. Bu karışıklığa rağmen bombayı binanın önüne koymayı başardılar.

Kaçışı daha kolay hale getirmek için suikastçiler BAE’nin askerî araçlarını kullanırlarken, olay yerine geldikleri araçları kapı önünde bıraktılar. İlk önce kapının önüne konan bomba patladı. Kısa bir süre sonra da (yaklaşık 10 saniye) diğeri. İkinci bomba olay yerine gelinen aracın içine yerleştirilmişti. Hem kaçışı zorlaştırmak hem de kafa karıştırmak için böyle bir yol izlenmişti ve ikinci bomba daha tesirliydi. Ancak suikast takımı ellerinde Mayo’nun öldürüldüğüne dair bir kanıt olmadan olay yerini terk etmişlerdi. Ve bu Muhammed Dahlan ile aralarında bazı sıkıntıları yol açmıştı. Dahlan, Fetih Cephesi mensubu Filistinli bir siyasetçiydi ve bu olayın da planlayıcılarından birisi olarak operasyonda rol almıştı.

Operasyonun hedefindeki El Islah liderine ne oldu?

Mayo ortadan yok olmuş gibiydi. Neredeyse Facebook hesabından hiç paylaşım yapılmıyordu ve kamu alanlarında da gözükmüyordu. Yine de El Islah, başka üyeleri öldüğünde açıkladığı gibi Mayo’nun suikaste uğradığını açıklamamıştı. El Islah’ın sözcülerinden birisi bir telefon bağlantısında Mayo’nun yaşadığını söylemişti. Saldırıdan birkaç dakika evvel binadan ayrılan Mayo, temmuz ayından beri de Suudi Arabistan’da yaşıyordu. Dahası, zaten bu saldırıda hiç kimse ölmemişti.

Mayo Yemen’de yeniden ortaya çıkmış gibi gözüküyor. Hatta Birleşmiş Milletler’in Yemen elçisiyle birlikte çekilen bir grup fotoğrafında yer aldığı da iddia ediliyor. Golan ise en azından Mayo’nun bir süre etkisiz hale getirildiğini ve ortada olmadığı sürece operasyonun başarılı olduğunu söylüyor.

Mayo öldürülmemiş olsa bile bu saldırı, BAE’nin El Islah’a karşı savaşında yeni bir süreç başlatmış olabilir. Suikast ekibi Fransız Yabancılar Lejyonu üyeleri ile bağını kopartırken, Emirlikten de daha iyi ekipmanlar elde etmeye başladı. C4 patlayıcılarından susturuculara kadar her türlü malzemeyi BAE’den tedarik ettiklerini anlatıyorlar.

Gilmore ekipte kısa bir süre kalıp, Nisan 2016’da ayrıldı. O da Golan da, bunun sebebini söylemek istemiyor. Ancak Gilmore, Yemen’de daha agresif olmuş olmayı umuyor. Üç farklı kaynak ve bir de onaylanan fotoğrafa göre ekibe 2016 yılında katılan bir başka Amerikalı asker ise Daniel Corbett. Corbett son derece başarılı bir asker olarak biliniyor. ABD askeriyesi onu istediği zaman görevlendirebilecek bir pozisyondaydı. Maaşını da alıyordu. Yine de Yemen’e savaşmaya gitti. Herhangi bir suikaste katılıp katılmadığı ise bilinmiyor. Esrarengiz bir şekilde Şubat 2018’den beri Sırbistan’da bir hapishanede tutuluyor. Avukatı ise konuyla ilgili herhangi bir açıklama yapmıyor.

Ekip ile ilgili bilinen başka bir şey yok. Olaylara katılan bir kesim ne olup bittiği hakkında detaylı bilgi vermek istemiyor. Görev başındayken lolipop yalayan kişi ise şöyle diyor: “Bu sizin için çok büyük bir haber olabilir ancak öte yandan olayın karakterleri için büyük bir trajediye mahal verebilir. Özellikle her yaptıkları legal olmasa bile doğru olan iyi insanlar için.”

“Bu olayın radara takılmamasını tercih ederdim”

Gilmore ise kendi hesabına şöyle bir açıklama yapıyor: “Bu olayın radara takılmamasını tercih ederdim.” Neden konuştuğu sorusuna ise şöyle cevap veriyor: ”Bir kez bu olay ortaya çıkınca geride durmanın bir anlamı kalmadı, dolayısıyla müdahil olmak istedim. Ve yaptığım şeyleri de saklamaya çalışmıyorum. Savaşların gelecekte alacağı şekillerden birisi bu olabilir.”

Gilmore şu anda paralı askerlik işinin içinde değil. Başka bir gri alan işinde yer alıyor. Ancak bu çok daha tehlikesiz bir iş. Söylediğine göre şu anda, vaporizatörler (anestezide kullanılan bir cihaz) için kenevir yağı üretmeyi planlayan ve Kaliforniya’da bulunan bir şirketle beraber çalışıyor.

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.