Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Bolsonaro’nun “Ya asimilasyon ya ölüm” tehdidi karşısında Amazon yerlileri savaşa hazırlanıyor

New York Times gazetesi Amazon’un derinliklerine indi ve Munduruku Yerli Bölgesi’nde ormansızlaştırmaya savaş açan bir kabileye ziyaretçi oldu. Haberi özetleyerek aktarıyoruz:

Madencilerin gitmesi gerekiyordu.

Buldozerler, ekskavatörler ve yüksek basınçlı hortumlar ırmağın kıyısını kilometreler boyunca hallaç pamuğu gibi attılar, suları kirlettiler, balıkları zehirlediler ve Amazon ormanlarında binlerce yıldır süren hayatı tehdit ettiler.

Sonra bir mart sabahı Munduruku kabilesi liderleri ok ve yaylarını kuşandılar; yanlarına azıklarını alıp, madencileri kovmak için kanolarına atladılar.

Savaş başlamıştı.

Yerlilerin madencilere karşı giriştiği güç gösterisi varoluş mücadelelerinin ancak küçük bir parçası. Savaşın sınırları kendi bireysel hayatlarının çok ötesinde. Küresel ısınma açısından bakıldığında, Amazon ormanları ve gezegenimiz ortak bir kadere sahip.

Son yıllarda Brezilya hükümeti yerliler için ayırdığı bütçeyi ciddi ölçüde daralttı. Üstüne bir de, yerliler hakkında “Ya asimile olurlar ya da yok olur giderler” diyen aşırı sağcı Jair Bolsonaro’nun devlet başkanı seçilmesi, Amazon bölgesinin -ve dünyamızın- geleceği üzerine endişeleri zirveye çıkardı. Bolsonaro yerlilerin toprakları üzerindeki korumanın kaldırılmasını savunuyor. Bunun dışında, kampanyası sırasında ekonomik büyümeye engel olduğu için çevre kanunlarının yürütmesini durduracağını da açıklamıştı.

Geçen sene sarf ettiği şu sözler konuya bakış açısını özetliyor: “Nerede yerlilere ait bir toprak varsa, altında servet var.”

Munduruku kabilesi üyeleri altın arayan madencilerin altüst ettiği koruma altındaki topraklarından geçerken.

2006-2017 arasında Amazon ormanlarında 237,994 kilometrekare alan koruma altına alındı. Endüstriyel faaliyetlerin yasak olduğu bu alanlarda, şimdiden bu arazinin binlerce kilometrekaresi yerle bir edildi.

Brezilya Yerli Halklar Derneği Koordinatörü Dinamã Tuxá, Bolsonaro hakkında şunları söylüyor: “Brezilya’da soykırımın kurumsallaşmasını temsil ediyor.”

Böyle açıklamalara cevaben, sözcülerinden biri Bolsonaro’nun yerlilerle ilgili bir şey söylemeyeceğini, çünkü kendisinin “çok daha önemli konularla meşgul olduğunu” söyledi.

Uzmanlar ise her geçen gün daha kaygılı. George Mason Üniversitesi’nden Thomas Lovejoy “Ormansızlaşma, küresel ısınma ve ateş yakılması hep beraber Amazon ormanlarını insansızlaşma noktasına getirdi. Toprağı en iyi savunanlar olan yerli halk, ormanlar yok olursa savunmasız hale düşecek.”

Böl ve yönet

Brezilya ekonomisinin 2014 yılından itibaren durgunluğa girmesiyle çevre kanunlarının gevşetilmesini savunan siyasetçiler ve iş insanlarının eli kuvvetlendi. Fakat çoğu zaman madenciler, oduncular ve çiftçiler bölgeye girmek için kanunların değişmesini beklemiyor.

Yerli Misyonerler Konseyi’nden Cleber Buzzatto, “Yasaları değiştirmekten vazgeçmiyorlar ancak, sahadaki gerçekleri değiştirmeye öncelik veriyorlar. Geri getirilemez değişiklikler yaratarak, sonra da yasaları değiştirecekler” diyor.

Yasadışı altın madenleri yeşil ormanlarda turuncu yara izleri gibi görünüyor.
Munduruku kabilesi üyeleri madenciler tarafından verilen yiyecekleri toplarken.

Ulusal Yerli Örgütü’ne ayrılan bütçede son yıllarda kesintiler yapıldı ve uzak alanlarda yaşayan yerlilerin temel ihtiyaçlara erişimi zorlaştı. Bunun ötesinde pek çok yerli de izole bir yaşam yerine daha iyi yaşam standartları özleminde. Yapabilecekleri çok az şeyin olduğunun farkındalar; durgun ekonomi altın arayışındaki pek çok işsiz Brezilyalıyı ormanlara çekmiş.

Kaingang kabilesinden yerli hakları savunucusu avukat Fernanda Kaingang, “Böl ve yönet: kereste, madenler ve toprağı elde etmek için kullandıkları strateji bu” diyor.

Kabile şefi Osvaldo Waru Munduruku’nun köyüne gelen madenciler yol açmak için uzun bir araziyi ormandan temizlemişler ve yatakhanelerle küçük bir kilise inşa etmişler. Yerlilere ise bunun karşılığında sadece birkaç yüz dolar eden gelirlerinin yüzde 10’unu vermişler.

Fakat sonrasında çocuklar arasında bir ishal salgını baş göstermiş. Madenlerin sebep olduğu erozyon, ırmağı çamura bulamış. Yerlilerin temel besin kaynaklarından balıklar yüksek kurşun oranından ötürü ölmeye başlamış.

Yerliler ormandan topladıkları yabani meyveleri paylaşırken.
Tahribatın karşısında Munduruku erkekleri.

Altınla gelen kötülükler

Madenler yerlilerin topraklarına beraberinde işlenmiş gıdalar, alkol, uyuşturucu ve fuhuş getirmiş. Yerlilerin yeme içme alışkanlıkları değişmiş ve kötülükler sökün etmiş. 41 yaşındaki Ezildo Koro Munduruku, artık kardeşin kardeşe düşman olduğunu söylüyor ve şunu ekliyor: “Ruhen ve bedenen hastayız. Şimdi biri 100 gram altın kazansa gidip hemen alkole ve fuhuşa harcıyor.”

Mundurukular geleneksel bir törende.
Yasadışı madencilerle ne yapılacağına dair üç gün süren toplantıdan sonra Mundurukular, madencilerle savaşmaya karar vermiş.

Madenciler ise hayatta kalmaya çalıştıklarını söylüyor. 47 yaşındaki üç çocuklu madenci Cleber da Silva Costa, yaptıklarının çevreye zarar verdiğini bildiklerini kabul ediyor fakat ekliyor: “Parlamentoda bu kadar yolsuz insan olmasaydı çevreyi korumakla uğraşabilirdiniz. Yerlilerin sahip olduğu çok az şey de anca madencilerden geliyor. Hükümet yardım etmiyor. Paranın hepsi hortumlanıyor. Belki yanlış yapıyoruz. Fakat burada hayatta kalma savaşı veriliyor.”

Valmir adındaki bir madenci ise şunları söylüyor: “Burada hiçbirimiz haydut değiliz. Eğer hükümet madencilik dışında bize bir iş sağlarsa, kimse madenciliğe geri dönmez.”

Munduruku kabilesi üyeleri madencilerle karşı karşıya
6 saatlik yorucu bir yürüyüşten sonra Mundurukular madencilere ait bir iş makinesinin önünde dinlenirken.

Midas dilemması

Yerliler savaşma kararı aldıktan haftalar sonra, ağır silahlı federal polisler helikopterlerle bir altın madenine gelmişler. Brezilya’da milletvekilleri Amazon’da madencilik, kerestecilik ve tarımı genişletmek için baskı yaparken, bazı savcılar ve yetkililer, görevde oldukları sürece çevre yasalarını uygulamak için yetkilerini kullanarak, buna karşı kararlı bir şekilde direniyor.

Fakat polis baskınları bir işe yaramıyor. Helikopterler yaklaşınca madenciler ormanlara kaçıyor, iş makinelerini ve kampları ateşe veriyor. Yetkililerin, yerel ve federal siyasetçilerce desteklenen madenler üzerine istihbaratı ise gayet kısıtlı.

Yasadışı madenciler çamura bulanmış bir akarsudan geçerken.
Mundurukular yasadışı bir madenci kampında geceyi geçirirken.

Geçen mayıs ayında savcılar madenlerin yerlilerin ve geleneklerinin yok olmasına sebep olduğunu söyleyerek yasal işlem başlattılar. Federal hukuki otoriteler olan biteni “soykırım” olarak nitelendirse de yerel ve federal siyasetçiler aynı fikirde değil. Bolsonaro kazandıktan sonra “Bana kalsaydı, ülkede yerlilere ait hiçbir toprağa sahip olmazdık” dedi.

Yerlilerle uğraşmak için anayasayı değiştirmek gerekiyor. Ancak Bolsonaro şimdilik, yasaları çiğneyen şirketlere ve bireylere karşı para cezalarının durdurulması gibi küçük adımlar atmayı öngörüyor.

Yerli aileler ise gelişmeler karşısında umutsuz: “Yapabileceğimiz tek şey çocuklarımızı okumaları için şehirlere göndermek.”

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.