Türkiye’de tutuklu bulunan ve baskı altında olan gazeteciler için, Uluslararası Basın Enstitüsü (IPI) önderliğinde, iç hukukta etkili çözüm yolunun kalmadığını belirten bir çağrı hazırlandı. Türkiye’nin hukuki standartlara dönmesi çağrısına, 47 Avrupa Parlamentosu (AP) üyesi ile 14 basın ve ifade özgürlüğü grubu imza verdi.
Çağrı metni, IPI ve AP Yeşiller Grubu Üyesi Rebecca Harms’ın 29 Ocak 2019’da Avrupa Parlamentosu’nda ortaklaşa düzenlediği “Türkiye: İç hukukta çözüm yolu efsanesi” başlıklı, AP üyeleri, Avrupa Komisyonu, Avrupa Konseyi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) temsilcileri ile pek çok uluslararası insan hakları örgütü temsilcisi ve Türkiye’den gazeteci ve avukatların katıldığı toplantıda hazırlandı.
Toplantıda Türk yargı sisteminin tarafsızlığını ve bağımsızlığını yitirmesi ele alınırken, Avrupa kurumlarının da Türk mahkemelerinin hak ihlalleri karşısında objektif karar verme yetisini kaybettiğini kabullenmede yetersiz kaldığı tartışıldı.
IPI’ye göre Türkiye’de halen 155 gazeteci ve medya yöneticisi tutuklu bulunuyor. Bunların büyük çoğunluğu ise adil yargılanma hakkına yönelik ihlallerle karşı karşıya.
Çağrı, Türkiye’nin ifade özgürlüğü, özlük hakları, kişi hürriyeti ve güvenliği gibi temel iç ve uluslararası hukuk standartlarını garanti altına alması talebinde bulunuyor. Ayrıca bağımsız ve tarafsız mahkeme heyetleri tarafından adil yargılanma, masumiyet karinesi, duruşmaya fiziken katılım hakkı, yargı sürecinin ertelenmemesi gibi güvencelerin de sağlanması gerektiği vurgulanıyor. İmzacılar aynı zamanda, mesleklerinden ötürü tutuklanan tüm gazetecilerin de serbest bırakılması çağrısı yapıyor.
IPI Türkiye Savunu Koordinatörü Caroline Stockford, “Türkiye’yi bu belgede yer alan önerileri dikkate almaya ve basın ve ifade özgürlüğü ilkelerinin restorasyonuna dair adımları uygulamaya davet ediyoruz” dedi. AP Üyesi Rebecca Harms ise “Türkiye’de gelişmeleri yakından takip ediyorum ve gazeteci davalarına şahsen katılarak edindiğim tecrübelerimden de yola çıkarak söyleyebilirim ki, bu çağrıda Türk yargı sisteminin yozlaşmasına dair maddeler gerçekliği yansıtıyor. Türk yetkilileri buradaki önerileri ciddiye almaya, hukuk devletini ve ifade özgürlüğünü restore etmeye ve tutuklu tüm gazetecileri derhal serbest bırakmaya çağırıyorum” diye konuştu.
Çağrının tam metni şöyle:
18 Temmuz 2018’de Olağanüstü Hal’in (OHAL) kaldırılmasından bu yana Türkiye’de basın özgürlüğü üzerine görünür bir gelişme yaşanmaması büyük bir endişe yaratıyor. Türkiye’deki gazetecilerin toplu halde tutuklanmaları, gözaltılar ve cezai hükümler, muhalif sesleri bastırmak adına bir yöntem olarak kullanılmaya devam ediyor.
Uluslararası Basın Enstitüsü’nün (IPI) verilerine göre, 29 Ocak 2019 tarihi itibariyle Türkiye’de 155 tutuklu gazeteci ve medya yöneticisi bulunuyor. Bu sayı, Türkiye’yi dünyanın en büyük gazeteci hapishanesi olma konumuna yerleştiriyor.
Bu önergenin imzacılarının endişeleri arasında;
Medyascope'un günlük e-bülteni
Andaç'a abone olun
Editörlerimizin derlediği öngörüler, analizler, Türkiye’yi ve dünyayı şekillendiren haberler, Medyascope’un e-bülteni Andaç‘la her gün mail kutunuzda.
• Türkiye yargı sisteminde bağımsız ve tarafsızlığın yoksunluğu;
• Hem iç hukuk hem AİHM nezdinde hızlı yasal sürecin eksikliği;
• Gazetecileri uzun tutukluluk sürelerine tabi tutarak gazetecilik mesleğini cezalandırma pratiği;
• Gazeteci davalarında iddianamelerin son derece yavaş hazırlanması ve mesleki materyallerin delil olarak gösterilmesi;
• Gazeteci davalarında cumhuriyet savcılarının sık sık kullandığı “terör örgütüne üyelik” suçlamalarını adli kriterler içinde kanıtlamada yetersiz kalması bulunuyor.
Türkiye hükümetine:
1. Türkiye, gazetecilerin aşağıdaki haklarının korunması adına gerekli ulusal ve uluslararası hukuki yükümlülüklerini yerine getirmelidir:
• Kişi hürriyeti ve güvenliği;
• İfade özgürlüğü;
• Haber alma ve yayma hakkı;
− Masumiyet karinesi;
− Ertelenmeden duruşma yapılması ve duruşmaya fiziken katılım;
− Ve bağımsız ve tarafsız bir mahkeme heyeti tarafından vakitli işleyen bir yargı sürecini kapsayan;
• Adil yargılanma hakkı.
2. Türk yargısı, özellikle tutuklu sanığı bulunan davalarda cumhuriyet savcıları tarafından vakitlice iddianame hazırlanmasını zorunlu kılmalıdır. İddianamede gösterilen deliller, cezai faaliyetlere şüphenin ötesinde kanıtlanabilir nitelikte olmalıdır.
3. Gazetecilik faaliyetlerinin cezai faaliyetlere delil gösterildiği davaların sanıkları öncelikli olmak üzere gözaltında bulunan tüm gazeteciler serbest bırakılmalıdır.
4. Asılsız suçlamalar veya gazetecilik faaliyetleri sebebiyle tutuklanan tüm gazeteciler derhal serbest bırakılmalıdır.
5. Türk yargı sistemi, ifade özgürlüğü davalarında özellikle kişi hürriyeti ve adil yargılanma hakkını ilgilendiren AİHM hükümleri ve uluslararası standartlarla örtüşen kararlar almak adına tüm gerekli yükümlülüklerini yerine getirmelidir.
6. Türkiye, toplumdaki çok sesliliğin ve alternatif haber kaynaklarının var olması adına gazetecilerin ifade özgürlüğü; eleştirel ve araştırmacı habercilik yapma; ve haber yayma hakkı gibi standartları koruma altına almalıdır.
7. Basın İlan Kurumu, resmi ilan gelirlerinin hükümet yanlısı ve bağımsız medya organları arasında, kurumun kendi kriter ve ölçütleri dahilinde eşit dağılımını sağlamalıdır. Türkiye’de kalan az sayıdaki bağımsız basılı yayını, hayli ihtiyaç duyulan devlet reklam gelirlerinden mahrum etmemelidir.
8. Türkiye Cumhuriyeti, vatandaşına karşı anayasal yükümlülüğü olan kişi güvenliğini, yine vatandaşı olan gazetecilere karşı da güvence altına almalı ve mesleklerini keyfi tutuklanma, gözaltı korkusu taşımadan yapmalarını sağlamalıdır. Aynı zamanda gazetecinin güvenliğine tehdit oluşturacak, devlet yetkilileri veya tüzel kişiler tarafından yapılan herhangi bir saldırıyı kınamalıdır.
9. Reform Eylem Grubu‘ndan, Türkiye yargı sisteminde öngörülen reformların yukarıda sıralanan öneriler dikkate alınarak uygulamaya geçirilmesi talep edilmektedir.
Bölgesel aktörlere:
10. Avrupa kurum ve karar mekanizmaları, 2019’da Türk bakan ve yetkilileriyle gerçekleşecek tüm görüşmelerinde bu öneri ve talepleri tekrarlayarak pekiştirmeli, uygulamaya konmasında ısrarcı bir tutum içerisinde bulunmalıdır.