Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Çin’in Doğu Türkistan’da camileri yıktığına dair yeni kanıtlar ortaya çıkarıldı

Guardian gazetesi ve tartışmalı konular hakkında fact-checking (teyit) çalışmaları yapan ve alanında dünyanın en güvenilir platformlarından biri olan Bellingcat’ın ortak çalışması, Doğu Türkistan’da 2016’dan beri Uygurlara ait onlarca dini yapının kısmen ya da tamamen yıkıldığını ortaya çıkardı.

Yılın bu zamanlarında Doğu Türkistan’daki Taklamakan Çölü’nün ziyaretçilerle dolup taşması gerekirdi. On yıllardır her bahar Uygurlar, 8. yüzyılda yaşadığına inanılan Müslüman savaşçı İmam Asım’ın türbesini ziyaret eder, ağaçlara çaput bağlayıp Allah’tan şifa, bereket ve af dilerlerdi.

Çoğu Uygur’un hac maliyetlerini karşılayamadığı bölgedeki inanışa göre, türbeyi üç defa ziyaret eden hacca gitmiş sayılırdı.

Türbenin Aralık 2017 ve Nisan 2019’da çekilmiş iki fotoğrafı, yıkımın boyutlarını gözler önüne seriyor:

Fakat bu yıl İmam Asım türbesi bomboş. Sufiler’e kucak açan cami ve diğer binalar yıkıldı, geriye sadece topraktan kapılmış türbe kaldı. Adaklar ve çaputlar ortalıkta görülmüyor. Hacıların ayağı kesilmiş.

Bellingcat analisti Nick Waters ve Guardian, uydu görüntüleri yardımıyla 91 dini alan arasında 61 cami ve İmam Asım türbesi dahil olmak üzere iki büyük türbenin 2016-2018 yılları arasında ciddi hasar gördüğünü ortaya çıkardı. Bu iki türbe ve 15 cami tamamen yıkılmış gibi görünürken diğer camilerin kapıları, minareleri ve kubbeleri yıkılmış.

Çin devleti radikal İslamcılıkla mücadele kisvesi altında Uygurlara yönelik ciddi baskı politikaları uyguluyor. Adım başı kameraların ve arama noktalarının bulunduğu Doğu Türkistan’da 1,5 milyon Müslüman, “yeniden eğitim” adı altında toplama kamplarında tutuluyor.

Hak savunucuları ve araştırmacılar yetkililerin yüzlerce, belki de binlerce camiyi yerle bir ettiğini söylüyor. Fakat Çin’in gazeteci ve araştırmacıların Doğu Türkistan’da özgürce seyahat etmesini engellediği göz önüne alınırsa, pek çoğu köylerde gerçekleşen bu yıkımlar hakkında yeterli bilgiye erişilemiyor.

Nottingham Üniversitesi’nden İslam tarihçisi Rian Thum, “İmam Asım’daki harabelerin görüntüleri şok edici. Dindar hacılar için yürek parçalayıcı olsa gerek” diyor.

Öldükten sonra Doğu Türkistan’a İslam’ı getirmek için ruhunun bölgeye geldiğine inanılan Cafer-i Sadık türbesinin önce 10 Aralık 2013’te, sonra 20 Nisan 2019’da çekilmiş iki fotoğrafı.

Thum, Çin devletinin “Uygur kültürünün kökünü kazıyıp atalarına saygısızlık göstererek onların bölge ile bağını koparmayı amaçladığını” belirtiyor.

Guardian’a konuşan bir Uygur, önceden her köyde bir cami olduğunu fakat bunların pek çoğunun yıkıldığını anlatıyor:

“Önceden Müslümanlar ibadet etmek, bir araya gelmek için camilere gelirdi. Son yıllarda bunlar yok oldu.”

Yutian (Keriya) bölgesinin eski sakinlerine göre Sincan eyaletindeki Müslümanların çoğu kamera sistemleriyle dolu camilere gitmeyi bıraktı. Camilerin çoğunda cemaate kimlik taraması yapılıyor, İmam Asım gibi türbelerdeki dini bayramların çoğu yıllardır yapılmıyor.

Çok sayıda muhalife göre dini yerlerin yok edilmesi, Çin’de büyüyen genç Uygurların kökenlerini hatırlamasını engelliyor. Eskiden Hotan’da yaşayan bir Uygur, çok sayıda Uygur’un toplama kamplarına hapsedilip ailesinden koparılmasına atıfta bulunarak “Şimdiki neslin ailesini ellerinden alıp onlara kökenlerini hatırlatan kültürel mirasını yok ederseniz, bu insanlar büyüdüklerinde [kendi kültürüne] yabancı olacaklar” diyor.

İmam Asım türbesinde dini bayram, 2010.

İslam’ın “Çinlileştirilmesi”

Çin devleti Müslüman azınlığa dair iddiaları reddedip onların dini ve kültürel pratiklerini kısıtlıyor ya da onları “yeniden eğitim” kamplarına gönderiyor. Yıkılan camilere dair Guardian’ın yönelttiği soru hakkında Çin Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Geng Shuang, “bahsedilen durumdan haberdar olmadığını” söyledi.

Her ne kadar sözcü, gazeteye gönderdiği yazılı açıklamada Çin’de 20 milyon Müslüman, 35 bin cami olduğunu ve dini özgürlüklerin özgürce yaşandığını söylese de Pekin yönetimi, İslam ve Hıristiyanlık gibi dinleri “milli şartlara” daha iyi uymaları için “Çinlileştirmeyi” hedeflediğini açık açık söylüyor. Bu yılın ocak ayında Çin, “İslam’ı sosyalizmle daha uyumlu hale getirmek için beş yıllık bir planı kabul etti.

Araştırmacılara göre bunun bir yolu da İslami binaları yok etmek.

Sydney Üniversitesi’nde Sincan tarihçisi David Brophy, Sincan’ın İslami mimarisinin yok edilmesinin yeni, “Çinlileştirilmiş” bir İslam’a yumuşak bir geçişe hizmet ettiğini söylüyor.

Kimi eleştirel sesler, yetkililerin türbelerin tarihini bile ortadan kaldırmaya çalıştığını belirtiyor. Sincan’daki türbeleri belgeleyen ünlü Uygur akademisyen Rahile Davut, 2017 yılında ortadan kayboldu. Eski meslektaşları ve akrabaları, Uygur geleneklerini korumaya yönelik çalışmaları nedeniyle gözaltına alındığını düşünüyor.

Davut 2012’de verdiği bir röportajda şunları söylemişti: “Eğer biri bu türbeleri yok ederse, Uygur halkı toprağıyla bağını yitirir. Artık kişisel, kültürel, manevi bir tarihleri olmaz. Birkaç yıl içinde neden burada yaşadığımıza ya da nereye ait olduğumuza dair bir hafızamız olmazdı.”

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.