Mısır’ın demokratik seçimle işbaşı yapan ilk Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi, göreve geldikten yedi, kanlı bir darbe ile iktidardan alınışından ise altı yıl sonra, casuslukla yargılandığı bir davanın duruşmasında, 67 yaşında hayatını kaybetti. Mısır televizyonları, duruşma sırasında içinde tutulduğu demir parmaklıklar ve camla çevrili kafesin içinde bir anda yere yıkılıveren Mursi’nin ölüm sebebini kalp krizi olarak duyurdu. Ancak insan hakları savunucuları ve Mısırlı rejim muhalifleri bu ölümü Mursi’ye bilinçli olarak dayatılan kötü cezaevi koşullarının hazırladığını savunarak bağımsız soruşturma açılmasını istiyor.
Devrik liderin en küçük oğlu Abdullah Mursi geçen yıl Washington Post gazetesine yazdığı makalede, hipertansiyon ve diyabet hastası olan babasının tedavisine -bilinçli olarak, bir an önce ölmesi arzusu ile- izin verilmediğini anlatmıştı. Mursi’nin cezaevi koşullarını araştıran İngiliz parlamenterlerden oluşan bir heyet de 2018 yılında eski cumhurbaşkanının tek kişilik hücresinde günde 23 saat kapalı tutulduğunu ve ailesi ile görüştürülmediğini bildirmiş ve işkence olarak nitelenebilecek bu koşulların erken ölümüne sebep olabileceğini kaydetmişti.
Müslüman Kardeşler Hareketi üyesi Mursi, 2011 yılında Hüsnü Mübarek’i deviren halk ayaklanması sonrasında düzenlenen seçimlerde yüzde 51,7 oy alarak seçildiği cumhurbaşkanlığı makamına 30 Haziran 2012’de oturmuştu. İktidarı uzun sürmedi, Ocak 2013’te başlayan protestoların ardından 3 Temmuz 2013’te savunma bakanı olarak görevlendirdiği, şimdiki cumhurbaşkanı General Abdülfettah el Sisi liderliğindeki asker darbe ile devrildi ve hapse atıldı. Sisi, Mursi’nin koltuğuna geçer geçmez Müslüman Kardeşler üyelerinin tasfiyesi için kanlı operasyonlara girişti. 14 Ağustos 2013’te başkent Kahire’de iki ayrı meydanda Mursi’nin göreve iadesi için oturma eylemi yapanlara karşı düzenlenen operasyonlarda yüzlerce kişi öldü, onbinlerce rejim muhalifi de tutuklanarak hapse atıldı.
Mursi, hakkında açılan davalardan birinde Katar’a devlet sırlarını ifşa ettiği suçlamasıyla ömür boyu, göstericilere ateş açılması talimatı verdiği suçlaması ile de 20 yıl hapis cezasına çarptırılmıştı. İdam cezası aldığı bir başka dava ise temyize gitmişti.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Mursi’nin ölümünün ardından “Emrihak vaki olmak suretiyle şehit oldu. Dualarımız O’nunla beraber. Tüm O’nunla aynı yolu yürüyen kardeşlerimin başı sağ olsun, Mısır halkının başı sağ olsun” açıklamasını yaptı. Sisi rejimine destek veren Batılı ülkeleri de kınayan Erdoğan “Bir darbeyle Mısır’ın başına geçen şu andaki zalim Sisi bildiğiniz gibi elliye yakın Mısırlı’yı idam etmiştir. Ve Batı, Sisi’nin bu idamlarına hep sessiz kalmıştır. Batı ülkeleri bu idamlara hep sessiz kalmışken AB ülkeleri toplantılarına iştirak etmiştir. Bu ikiyüzlülük değil, çok yüzlülüktür” dedi.