Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

17 barodan ortak açıklama: “Medeniyetlerin kesiştiği ve buluştuğu Hasankeyf’i bir HES projesine kurban etmeyin”

“Hasankeyf Sular Altında Kalmasın” etkinliği kapsamında Batman Barosu’nun ev sahipliğinde 17 baro başkanının katılımıyla Hasankeyf için çağrı yapıldı. Hasankeyf’in sular altında kalmaması için bir haftadır birçok kesim tarafından eylem ve etkinlikler yapılıyor. Bu defa ise Doğu ve Güneydoğu’da bulunan 17 kentin baro başkanı Batman’da Hasankeyf için ortak açıklama yaptı. 17 baro adına açıklamayı okuyan Batman Baro Başkanı Abdülhamit Çakan, Hasankeyf’i yaşatmanın insanlığı yaşatmak anlamına geldiğini söyledi.

“Hasankeyf insanlığın ortak mirasıdır”

Hasankeyf’in, binlerce yıldır kesintisiz olarak insan yaşamı için mekân olmuş, Dicle Nehri kıyısında yirmiden fazla medeniyete beşiklik etmiş, insanlık için çok derin bir hafıza oluşturmuş, insanlığın ortak kültürel ve doğal mirası olduğuna dikkat çeken Çakan, “Bu doğal, kültürel ve anıtsal yapılarını günümüze kadar koruyan, geniş bir alana yayılan açık hava müzesi görünümünde neolitik ve antik bir kenttir. Türkiye’de Ortaçağ’a ait bütünlüğünü koruyabilen tek şehir olma özelliğini taşımaktadır. Hasankeyf, medeniyetlerin kesiştiği ve buluştuğu bir yerdir. 1978 yılında arkeolojik Sit alanı ilan edilmesine rağmen, korunması ve sonraki nesillere bırakılması için gerekli hiçbir çalışma yapılmamıştır. Arkeolojik olarak sadece yüzde 5, yüzde 10 civarlarında kazının yapılabildiği, yer altında kalan arkeolojik kalıntıların gün yüzüne çıkarılabilmesi için 50 hatta 70 yıl kadar daha zamanın ancak yetebileceği bizzat kazı uzmanları tarafından değerlendirilmektedir” dedi.

“Hasankeyf bir HES projesine feda edilmek isteniyor”

Hasankeyf’in bir HES projesine feda edilmek istendiğine vurgu yapan Çakan, “Tüm bunların bilinmesine rağmen, ne yazık ki Hasankeyf, ömrü ancak 50 yıl olabilecek Ilısu barajı ve Hidro Elektrik Santral (HES) projesine feda edilmek istenmektedir. Bitme aşamasına gelmiş Ilısu Projesi yapılırken ulusal ve uluslararası hiçbir sözleşme ve yasa dikkate alınmamıştır. En basitinden projenin bir Çevre Etki Değerlendirme yani ÇED raporu dahi bulunmamaktadır. UNESCO’nun Dünya kültürel miras kriterlerinin onda dokuzunu karşılayan dünyadaki tek yer olma konumunda olmasına rağmen UNESCO da Hasankeyf’e ilgisiz kalmıştır. Ayrıca kültürel mirasın korunmasına yönelik Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, yapılan başvuru sonucunda, konunun Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi kapsamına girmediği yönünde karar vererek kültürel ve tarihi yıkıma ortak olmuştur. Bu zamana kadar yedi anıtsal eser, doğal yerlerinden koparılmış, başka yere taşınmış, kalenin etrafına devasa set örülmüş ve diğer fiziksel çalışmalarla Hasankeyf tahrip edilmiş olsa bile, geri kalan devasa büyüklükteki arkeolojik alanlar ve Dicle vadisi hala kurtarılabilir” diye konuştu. 

Barajın durdurulması ve projenin iptal edilmesi gerektiğini belirten Çakan şunları söyledi:

Ilısu Barajı’nın bitirildiğinin ve yakında su tutmaya başlayacağının farkındayız, iş bu baraj dolayısıyla çok ciddi anlamda maddi harcamaların yapıldığının ve pek çok alanının kamulaştırıldığının da farkındayız. Ancak tüm bunlara rağmen Hasankeyf’in, Dicle Vadisi’nin tarihi ve kültürel dokusu düşünüldüğünde, bu baraj nedeniyle tüm bunların yok olacağı göz önünde bulundurulduğunda, en önemlisi de barajın getirisi ve götürüsü kıyaslandığında iş bu baraj projesinin durdurulmasının ve akabinde iptal edilmesinin ülkemizin daha faydasına olduğunu düşünmekteyiz. Tarih ve kültür ile kıyaslandığında milyarlarca liralık harcamaların bir anlamının olmadığı kanaatindeyiz. 
En azından bu yöndeki uzman raporlar da göz önünde bulundurularak barajın kodunun düşürülmesi yoluyla Hasankeyf’in sular altında kalmasını engelleyecek bir seçeneğin daha olduğunun, bu seçeneğin çok önem arz ettiğini ve nazara alınması gerektiği kanaatindeyiz. Bu yolla Hasankeyf’in gerisinde kalan ve kamulaştırılan alanların ıslah yoluyla parklara, mesire ve orman alanlarına dönüştürülmesi ayrı bir seçenek olarak düşünülebilir. Böylelikle bu kuru bozkır belki yeşil bir havzaya da dönüşür.

Sonuç olarak bütün yetkililere buradan, bu kadim topraklardan, çağrıda bulunuyor, insanlığın geçmişi ve hafızası olan Hasankeyf ve Dicle Vadisi’nin kurtarılması için harekete geçmelerini bekliyor ve bu vesile ile her birinize ayrı ayrı saygı ve şükranlarımı iletiyorum.”

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.