Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Çin Devlet Konseyi “Yeni Dönemde Çin Ulusal Savunması” belgesini yayınladı: “Hegemonya peşinde değiliz”

Çin Devlet Konseyi Bilgi Ofisi tarafından belli aralıklarla yayınlanan ve “Beyaz Kitap” olarak bilinen belgede Çin yönetiminin kritik konulardaki politikaları açıklanıyor. Geçen günlerde de yayınlanan bu belge, dünya kamuoyunda ses getirmeyi başardı. Yeni Dönemde Çin Ulusal Savunması” (China’s National Defense in the New Era) başlığıyla yayınlanan yönergede genelde uluslararası sistemdeki askerî ve savunma yapıları, özelde ise Çin’in bu yapı içerisindeki konumu inceleniyor. Yönerge altı bölümden oluşuyor: İlk bölümde uluslararası sistemdeki yeni güvenlik önlemleri analiz edilirken ikinci kısımda ise Çin’in “yeni dönemdeki” savunma politikası tanımlanıyor. Diğer bölümlerde ise Çin’in askerî ve savunma sistemlerinde yapılan reformlara yer veriliyor. Yayınlanan metinin giriş kısmı şu cümlelerle başlıyor:

“Çok kutuplu dünyada yükselen kültürel çeşitlilik ve küreselleşme ile gelen barış, kalkınma ve kazan kazan sistemleri artık geri döndürülemeyecek kazanımlardır. ABD ulusal güvenlik ve savunmasında yeni düzenlemeler yaptı ve tek taraflı politikalar geliştirdi. Bu yönde atılan adımlar küresel stratejik istikrarı zedeledi.”

Metinde bölgesel ittifaklara ayrı bir yer açılıyor. Çin hükümetine göre bölgesel ittifakların önemi yükseldi ve küresel ölçekte istikrarı sağlamak adına bu alanda ciddi adımlar atılması gerekiyor. Şanghay İşbirliği Örgütü’nün pozisyonu da uluslararası sistemin güncel gerekliliklerini karşıladığı iddia edilen bir çerçevede konumlandırılıyor. İstatistiklere göre; AB, Rusya ve ABD dâhil bütün ülkeler askerî harcamalarını arttırdı. Rusya aynı zamanda nükleer gücünü de artırıyor. Ayrıca NATO da Doğu Avrupa’da daha aktif hale geldi. Çin’in gerçekleştirdiği askerî ortaklıklar da vurgulanırken en çok Rusya ile imzalanan antlaşmalardan ve ortak tatbikatlardan bahsediliyor. 

Çin’in tehdit algılamaları

Bu bağlamada Çin için Asya Pasifik’te oluşturulacak ve güçlendirilecek organizasyonların son derece kritik olduğunun altı çiziliyor. Yönergeye göre ABD’nin bu coğrafyada attığı adımlar ve askerî müdahalelerini artırması bölgede sadece istikrarsızlığa yol açıyor. Özellikle Güney Kore ve Avustralya ile olan ilişkilere dikkat çekiliyor.

Yeni dönemdeki savunma politikasında Çin’in sosyalist modelinin barışçıl kalkınma planının sürdürüleceği belirtilirken Çin’in egemenlik, güvenlik ve kalkınma amaçlarına yönelmesi muhtemel görülen tehditler sıralanıyor. En önemli tehdit olarak Tayvan meselesi öne çıkartılıyor. Bu konu metinde şöyle aktarılıyor:

“Bu noktada Çin’in güvenliği ve egemenlik hakkıyla ilgili tehditler göz ardı edilmemeli. Örneğin Tayvan tek taraflı bir bağımsızlık ilanına hazırlanıyor. Tayvan yönetiminin 1992 Konsensüsü’ne uymaması Doğu Asya’daki en büyük bölgesel istikrarsızlık kaynağı haline gelmiş durumda.” 

Çin’in barışçıl birliktelik politikası ile uyumlu olduğu tekrarlanırken, “bir ülke iki sistem” fikrine de bağlı olduğu belirtiliyor. Tayvan meselesinin giderek büyümesi ve Çin’in toprak bütünlüğünü ihlal edecek duruma gelmesi karşısında ise Çin’in silahlı güçlerini kullanmaktan çekinmeyeceği şu şekilde belirtiliyor: “Güç kullanımını reddeden herhangi bir söz vermiyoruz. Alınabilecek önlemlerin tamamı ihtimal dâhilinde.” 

Tayvan’ın bağımsızlığının yanı sıra, bir “Doğu Türkistan yaratılması” çabaları da toprak bütünlüğü ve egemenlik hakkının ihlali olarak görülüyor. Genel olarak Çin’in açık denizlerdeki, Güney Çin Denizi’ndeki ve diğer coğrafyalardaki çıkarlarının savunulmasının altı çizilirken coğrafi olarak üç bölgenin ismi veriliyor: Tayvan, Doğu Türkistan ve Tibet.

“Çin nükleer silahların toptan yasaklanması ve var olanların hepsinin yok edilmesinden yanadır”

Belgede, nükleer silahlar ile ilgili ise şunlar söyleniyor: “Çin her zaman için nükleer silahların kullanımına karşı çıkmıştır. Hangi sebeple ve hangi şartlar altında olursa olsun nükleer silahlar hiçbir şekilde kullanılmamalı veya bir tehdit unsuru haline getirilmemelidir. Çin nükleer silahların toptan yasaklanması ve var olanların hepsinin yok edilmesinden yanadır.”

Diğer yandan metinde resmî retoriğin parçası haline gelen “Çin karakteristikleri ile sosyalizm,” “barışçıl kalkınma” ve “barışçıl birliktelik” gibi kavramlar da yer alıyor. Bu bağlamda geçen bazı ifadeler şu şekilde: 

“Çin, hiçbir zaman, hegemonya, coğrafi genişleme ve nüfuz alanı yaratma peşinde koşmayacaktır.”

“Barışçıl birlikteliğin beş ilkesi ile uyumlu olmayı sürdüreceğiz.”

2012 sonrası Çin 

Metindeki pek çok ifadede 2012 yılı dönüm noktası olarak belirlenmiş durumda. Özellikle askerî ve savunma alanlarındaki pek çok inisiyatif ve harcama için 2012 yılı öncesi ve sonrası arasında kıyaslamalar yapılıyor. Askerî yapıdaki reformların başladığı tarih olarak ise 2014 yılı öne çıkarılırken temel amacın askerî sisteme daha merkeziyetçi bir yapı kazandırmak olduğu vurgulanıyor. 

Savunma harcamalarının boyutu için ise “makul ve uygun” nitelemeleri kullanılıyor. Bu başlık altında Çin’in 1979’da Deng Xiaoping yönetimi altında başlatılan reform ve açıklık politikalarından itibaren gerçekleştirdiği savunma harcamalarının, GSYH’nin ne kadarına tekabül ettiği açıklanıyor. Verilen rakamlara göre bu savunma harcamalarının GSYH’deki payı 1979’da yüzde 5,43 iken 2017 yılında yüzde 1,26 oluyor. Yine kamu harcamaları açısından bakıldığında hükümet, toplam bütçenin 1979 yılında yüzde 17,37’sini savunmaya harcarken 2017 yılında yüzde 5,14’ünü harcamış. Çin’in savunma harcamaları üç alanda gruplandırılıyor: Personel masrafları, eğitim ve sürdürülebilirlik harcamaları ve ekipman maliyetleri. 

Çin’in savunma harcamalarının diğer ileri ekonomiler ile kıyaslanması

Aynı bölümde Çin’in savunma harcamaları diğer ülkeler ile kıyaslanırken 2012 ile 2017 yılları arasında GSYH üzerinden yapılan oranlamaya göre Çin’in savunma harcamaları GSYH’nin yüzde 1,3’üne tekabül ederken bu oranlar ABD’de yüzde 3,5, Rusya’da yüzde 4,4, Hindistan’da yüzde 2,5, Birleşik Krallık’ta yüzde 2 ve Fransa’da yüzde 2,3.

Aynı 5 yıllık aralık için kamu harcamalarının yüzde kaçının savunma sistemlerine gittiği de araştırılmış. Metinde verilen istatistiklere göre savunma harcamaları Çin’deki hükümet yatırımlarının yüzde 5,3’ünü oluştururken bu oranlar ABD’de yüzde 9,8, Rusya’da yüzde 12,4, Hindistan’da yüzde 9,1, Birleşik Krallık’ta yüzde 4,8, Fransa’da yüzde 4, Almanya’da yüzde 2,8 ve Japonya’da yüzde 2,5.

Bu bağlamda Çin’in Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi üyesi ülkeler arasında bütçeden savunma harcamalarına en az pay ayıran ülke olmasının önemi vurgulanıyor. Çin’in bu özelliği en büyük ikinci ekonomi olmasına rağmen diğer ülkelerden oran olarak daha az harcama yaptığı savıyla öne çıkarılıyor ve barışçıl kalkınma modelinin sürdürüldüğünün göstergesi olarak belirtiliyor. 

Sonuç kısmında ise şöyle deniyor: “Çin, hegemonya ve coğrafi genişlemenin başarısızlığa mahkûm olduğuna inanıyor ve güvenlik ile refahın paylaşılması gerektiğini savunuyor. Çin barışçıl kalkınma modeline bağlı kalmaya ve askerî açıdan güçlenmeye devam edecektir.”

“Açık bir rekabet manifestosu”

Yönerge Batı medyasında da ilgiyle karşılanırken Çin’in bu metni yayınlarken ABD’yi hedef aldığı ve bunun bir rekabet ilanı olduğu yorumları öne çıktı. 

Stratejik ve Uluslararası Çalışmalar Merkezi’nden (CSIS) Anthony H. Cordesman ve The Diplomat’tan Ankit Panda’ya göre bu metin, Çin ve ABD arasındaki stratejik rekabetin açık bir anlatısı ve Çin’in askerî ve dış politik açıdan daha iddialı hale geleceğinin bir göstergesi. The New York Times’tan Steven Lee Myers’e göre ise “yeni dönem” ifadesi, Çin’in artık daha iddialı olduğun gösteriyor ve tıpkı 2017’de ABD’nin yayınladığı ulusal güvenlik stratejisi metni gibi bu metin de açık bir rekabet manifestosu. 

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.